Ertas; 'Egitim Sistemi Bir Milli Güvenlik Meselesidir'

Ögretmen yetistirmek asker ve polis yetistirmek gibi bir ‘milli güvenlik’ meselesi oldugunu ifade den eden Egitimci Murat Ertas “Polis ve asker nasil insanimizin can güvenligini ve ülkemizin hudutlarini koruyorsa ögretmen de bir milletin gelecegini tayin eden, ona anlam katan ve kimligini kazandiran en önemli aktördür. Bilgiye ulasimin ana okulundan üniversiteye çok kolaylastigi bilisim ve yapay zekâ çaginda, bilgi aktaricisi durumuna düsürülen ögretmen islevsiz hale gelmistir. Ögretmenler okullarda ögrencilerin belli programda devam etmesine yardimci olan kisiler haline gelmistir.” dedi.

“Ögrenciye milli kimlikle terbiye”

Ernest Renan’in 1800’lerde yazdigi ve Türkçeye “Bilimin Gelecegi” olarak tercüme edilen kitabinda “Bir gün gelecek herkes bilecek, kimse inanmayacak.” dedigi noktaya geldigine dikkat çeken Murat Ertas ögretmenin aslî vazifesinin bilgi aktarmak degil ögrenciye milli kimlikle terbiye edilmis bilginin suurunu vermek, ögrencinin düsünmesini saglamak, bilgi üretmesine destek olmak gerektigini söyleyerek sözlerine söyle devam etti: “1840’larda Avrupa’dan okul ve ögretim modelleri alarak egitimimizi millilikten uzaklastirdik ve halâ kendi milli egitim sistemimizi olusturamadik. Bir ülke hangi ülkenin egitim sistemini aliyorsa o ülkenin sömürüsü altina girmis demektir. Evrensel diye biz yutturulan Bati’nin kendi inanç ve dünya görüsünün ta kendisidir. O vakit ögretmenin formel yetistirilme önerilerinden evvel millet olarak bir dünya görüsü üzerinde uzlasmamiz lâzim. Biz kimiz, bu dünyada niye variz, millet olarak farkimiz ve ideallerimiz nelerdir? Bu sorulari net cevaplamadan talebe ve ögretmen yetistiremeyiz.

“Ögretmen akademileri açilmalidir”

Egitim sisteminin bir ülkenin milli güvenlik meselesi oldugunu vurgulayan Ertas, sözlerine söyle devam etti, "O halde ögretmen yetistirmek çok özel ve titiz bir programla olmalidir. Harp Okulu, Polis Akademisi gibi akademiye baslamadan evvel birçok sinavdan ve mülakattan geçmeyi basaran kabiliyetli gençler Ögretmen Akdemisi’ne kabul edilmelidir. Ögretmen Akademilerinde hangi branstan olursa olsun, ilk yil veya ilk iki yil mantik, adab-i muaseret, ilahiyat, felsefe, sosyoloji, psikoloji, egitim teknolojileri, milli tarih, milli edebiyat, sosyoloji, psikoloji, hikmet (felsefe) dersleri verilmeli, sonraki iki veya üç yilda brans derslerinde yetistirilmelidir. Yani ögrenci önce insani, dünyayi ve kendi milletini bir bütün olarak tanimali, milli bir ögretici gibi düsünmeyi ögrenmelidir; sonra fizik, kimya, matematik vb. branslarda uzmanlasmalidir. Ögretmen olacak adaylar disiplinlerarasi bilgi ve düsünme yetkinligine ulasmalidir ve her ögretmene temel milli degerlerin oldugu ‘Ögretmenin El Kitabi’ verilmelidir. Aksi halde açik ögretim fakültelerinden diploma alan herkes formel bir program olan pedagojik formasyon alarak ögretmen olarak ögrencilerin karsisina çikmaya devam edecektir, ‘Hiçbir sey olamiyorsan ögretmen ol’ algisi maalesef Türk milletinin intiharidir. Bedenen bizim olan çocuklarimiz zihnen bize yabancilasmaya devam edecektir.”