Denizlerde Korkutan Sicaklik Artisi
Tüm dünyada etkisini arttiran iklim degisikligi sonucu Akdeniz ve Ege’de deniz suyu sicakliginin her yil 5 metre derinlige indikçe arttigi, bunun sadece denizler için degil, karasal iklim için de çok ciddi bir tehdit olusturdugu açiklandi.

Denizlerde her yil 5 metrede bir su sicakligi artiyor
2030 yilina kadar iklim degisikligi sonucu deniz suyu sicakliginin artmasi ile Akdeniz’de yasayan balik türlerinin yüzde 30’undan fazlasinin Kizildeniz’de yasayan baliklardan yani istilaci türlerden olusacagini belirten Akdeniz Koruma Dernegi Baskani Zafer Kizilkaya, “Akdeniz sularinda yaklasik dört noktada su sicakliklarini her 5 metrede bir 40 metre derinlige kadar ölçüyoruz ve her yil bu verileri indiriyoruz. Son 10 senede görüyoruz ki her yil yaz aylarinda deniz suyu sicakliklari derinlere dogru 5’er metre 5’er metre her sene daha da isiniyor. Özellikle 2023 yazi, 2022 yazindan 4 derece daha sicak çikti her derinlikte. Bu çok ciddi bir tehdit. Çünkü birçok balik da sicak suyu sevmiyor, termal olarak stres hissediyor. Mesela Sinarit gibi baliklar soguk suyu sever, sular isindikça daha az görmeye baslarsiniz. Ama bunun disinda daha ciddi bir sonucu var. Süngerler, mercanlar gibi kaçamayan, soguk suda yasayan, özellikle bizim Korolin ekosistem dedigimiz 20-30 metre altinda soguk sularda yasayan bu canlilar kaçmadigi için sular isindikça küçülmeye ve iyice stres yasamaya ve sonra da kaybolmaya basliyorlar” dedi
“Denizlerde tropikal hastaliklar artacak”
Deniz suyu sicakliginin her yil artmasi ile çok sayida tropikal hastaligin Akdeniz’de yasayan canlilarin bundan etkilenecegini belirten Kizilkaya, “Bir sikintimiz daha var sularin isinmasi ile. Bir sürü tropikal hastalik da geliyor. Bunlardan birisi 2018 yilinda gözümüzün önünde bir türün neslini yok etti. Dünyanin en büyük midyesi olan Pina midyesi dedigimiz boyu bir metreyi geçebilen, her gün 4-5 ton su süzebilin bu inanilmaz canli yok oldu. Biz hep baliklara bakiyoruz ama mikroskobik olarak da bir sürü hastalik geliyor. Bu hastaliklar süngerlere hastalik da geçirebiliyor. Bizim kum midyesi dedigimiz, kaya midyesi dedigimiz bir sürü yumusakça da bu virüsler tarafindan öldürüldü. Dolayisiyla önümüzdeki 10 yil boyunca sular daha da isinmaya devam ettikçe bir sürü yeni hastalik da gelecek. Sadece balik degil, sadece yumusakça degil, ama bu patojenler de gelmeyle devam ettikçe önümüzde bizi ne bekledigini bilmiyoruz. Bir sürü baska tür de bundan etkilenebilir” diye konustu.
“2030 yilina kadar denizlerdeki baliklarin yüzde 30’u tropikal iklim baligi olacak”
Iklim degisikliginin sadece karada degil, denizlerde de önemli etkisinin olacagini açiklayan Akdeniz Koruma Dernegi Baskani Kizilkaya, “Ama görüyoruz ki yapmis oldugumuz analizlerden 2030’a kadar bu denizlerde yasayan baliklarin yüzde 30’dan fazlasi bizim su an yeni balik dedigimiz Kizildeniz kökenli tropikal sulardan gelen baliklar olacak. Bu iklim degisikligi olayinin artik içindeyiz. Sicaklik dalgalari da geliyor karadan. Yanginlar basliyor. Özellikle 2019 yilinda yasadigimiz yangilar körfezde ciddi bir miktarda külün de denize ulasmasiyla ilk yagmurlarla çok sayida deniz çayiri dedigimiz habitatlarin da üstü kaplandi. Dolayisiyla olayi sadece denizde olan degil, karada olan da denizi etkiliyor, yanginlar da denizi etkiliyor” ifadelerini kullandi.
“Denizlerde balikçiliga kapali korunan alanlarin arttirilmasi sart”
Gökova Körfezi’nde uyguladiklari balikçiliga kapali korunan alanlarda Kizildeniz kökenli istilaci olarak degerlendirilen baliklarin yüzde 15 daha az olduguna dikkat çeken Kizilkaya, “Önümüzdeki 5-10 sene içerisinde ayaklarimiz sikica yere basip gelen bu etkilere karsi gögsümüzü açip hangisini savusturabilecegiz, hangisi ile yasamaya çalisacagiz bunlari görecegimiz bir 10 sene olacak. Ama sunu gördük ki, balikçiliga kapali korunan alanlarda istilaci, yani yeni baliklarin orani yüzde 15 daha az. Çünkü içeride bizim yerli büyük baliklarimiz var. Lagos, Orfoz, Sinarit gibi baliklar çok fazla korunan alan içeresinde. Onlar hem bu baliklari yiyorlar, hem de bölgesel olarak orada bulanmalarina engel oluyorlar. Ne kadar çok koruma alanimiz olursa, denizlerimizin dayanikliligini da o kadar arttirmis oluyoruz. Koruma alanlari arttikça da yeni türlere karsi olan dayanimi denizin artmis oluyor. Bu da yöntemlerimizden birisi olacak önümüzdeki 10 sene içerisinde. Ilgili resmi kurumlarla koruma alanlarini birbirine ne kadar yaklastiririz, böylece ne kadar dayanimli alanlar elde ederiz takip edecegiz. Deniz suyu sicakligi birçok türün hem üremesini, hem gelip gitmesini degistiriyor. Su anda konustugumuz zaman balikçilarla, mevsimler iki ay bir ötelenmis oluyor. Daha kis baslamadi, sular hala 23-24 derece. Dolayisi ile kis formatina geçmedigi için kisin gelmesini bekledikleri bazi baliklar da geç geliyor. Bir kayma yasiyoruz. Önümüzdeki 10 sene içinde bu kaymalari çok daha sik görecegimizi tahmin ediyoruz” dedi.
