Baskan Ülger Açiklamasi 'Akademi Kan Kaybediyor'
Erciyes Ögretim Üyeleri Dernegi Baskani Doç. Dr. Ismail Ülger, yaptigi açiklamada son dönemdeki enflasyon ve yasam giderlerinden dolayi bilim insanlarinin gelir düzeyinin yoksulluk sinirinin altina indigini söyledi.

“Bilimsel etkinliklere katilamiyor”
Ülger, bilim insanlarinin ekonomik sartlar dolayisiyla bilimsel etkinliklere katilmasinin da imkansiza yakin oldugunu söyleyerek, “Sorunlar ihtiyaçlar hiyerarsisinin en temelinde yer alan basamaklarla da sinirli degildir. Özellikle toplumbilim alaninda çalisan bilim insanlari için besleyici bir faaliyet olan sanatsal doyum, sosyallesme ve kültürlenme eylemlerinin her geçen gün daha da azaldigi bilinen bir gerçektir. Gerek yurtdisi gerekse de yurt içi kongre, konferans ve sempozyumlara katilarak bilimsel yenilikleri ve gelismeleri takip etmekle yükümlü olan bilim insanlarinin, bahse konu faaliyetlere katilmasi da ekonomik olarak imkansiza yakindir. Artan döviz kuru, ulasim maliyetlerinin yüksekligi ve üniversitelerin arastirma bütçelerinin sinirliligi akademik etkilesimi neredeyse tamamen sinirlamakta ve çevrimiçi, online toplantilara mahkum etmektedir” ifadelerini kullandi.
“Çalisma barisi yara aldi”
Kurum içinde gelir adaletsizliginden dolayi çalisma barisinin da varligindan söz etmenin zor oldugunu söyleyen Baskan Ülger, “Tüm bunlarin yaninda kurum içi çalisma barisinin da varligindan söz etmek zor görünmektedir. Akademik personel, idari personel ve destek personeli bilesenlerinden olusan üniversite kadrolarindaki gelir adaletsizlikleri içten içe öfkenin büyümesine ve aidiyet duygusunun örselenmesine yol açmaktadir. Zira destek personeli ile doktora seviyesindeki arastirma görevlisinin maas skalasindaki yaklasik konumlari kurum içi huzursuzluklara davetiye çikarmaktadir. Diger paydaslara oranla akademik personelin sürekli artan is yükünün gelirlere yansimamasi da yasananlara tuz biber olmaktadir. Artan ders yükü, kirtasiye islerinin çoklugu, bilimsel faaliyetler için yapilacak harcamalar ilk akla gelenlerdir” dedi.
“Akademinin gelecegi tehlike altinda”
Ülger, tüm sorunlarla birlikte akademinin geleceginin tehlike altinda oldugunu söyleyerek, sözlerine su sekilde devam etti:
“Tüm bunlar bir arada düsünüldügünde “akademi için tehlike çanlari çaliyor” demek yanlis olmayacaktir. Sartlar itibariyle birçok bölümün arastirma görevlisi bulamama sorunuyla karsi karsiya kalmasi çok uzak görünmemektedir. Ortalama 40 yasinda bir akademisyen profesörlük kadrosuna atanir. Birlikte mezun oldugu arkadaslarinin çogu mali durumlarini düzeltmis, maaslari ve diger gelirleri ile evlerini, arabalarini almislardir. Fakat akademisyenin maasiyla ne ev, ne de araba almasi mümkündür. Maasinin önemli bir bölümünü bilimsel kaynaklara harcamistir. Bilim ve teknolojide gelismis ülkelerde akademisyenlere endisesiz bir hayati finanse edecek düzeyde maas verilir ve bilimsel arastirmalara kendi maaslarindan harcama yaptirtmazlar; üniversitenin bunun için özel bütçesi vardir. Akademisyen maaslari o kadar düsük düzeyde ki, bir arastirma görevlisinin ayligi, yoksulluk sinirinin da altina düsmüstür. Arastirma görevlisi olacak adaylar akademiyi tercih etmeyip özel sektör veya diger kamu kurumlarinda kendilerine is imkani aramaktadir. Cazibesini her geçen gün biraz daha yitiren akademinin ayakta kalmasi için yetkililerin acilen müdahale edip sorunlara kulak kabartmasi bilim dünyasinin öncelikli beklentisidir. Bütün bunlar göz önüne alindiginda Akademisyen maasi için iyilestirme yapilmasi gerekmektedir.”
