'TRT World Citizen Ödülleri' Sahiplerini Buldu

TRT World Citizen Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Törende konusan Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Fahrettin Altun, "Israil, kara propaganda faaliyetleri ve sistematik dezenformasyon saldirilari yürütüyor. Türkiye olarak her zaman oldugu gibi bu saldirilar konusunda da açik ve net bir tepki ortaya koyduk. Mazlum Filistin halkinin yaninda durduk, durmaya da devam edecegiz” dedi.

'TRT World Citizen Ödülleri' Sahiplerini Buldu
TRT’nin sosyal sorumluluk girisimleri arasinda olan ve ilk olarak 2017’de "Pozitif degisime ilham olmak" ilkesiyle yola çikan "TRT World Citizen Ödülleri", Kuruçesme’deki bir otelde düzenlenen törenle 5 farkli kategoride sahiplerini buldu. Ödül törenine, Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Fahrettin Altun, Istanbul Valisi Davut Gül, TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobaci ile davetliler katildi.

Törende konusan Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Fahrettin Altun, "Benim nazarimda TRT World Citizen, TRT Dünya Vatandasi Inisiyatifi, her bir insan tekinin serefli bir varlik olduguna inanan ve her bir bireyin degisim olusturma kabiliyetini esas alan bir iyilik hareketidir. Iyiligi kurumsallastirma girisimlerinden biridir. Bu inisiyatifin siari tam 7 yildir pozitif degisime ilham olmak olmustur. Insani tecrit altinda yalnizlastiran, atomize bireylere dönüstüren, bencilligi genel geçer toplumsal gerçeklik haline getirmeye çalisan küresel sistemlere inat insana, insanin iyiyi, dogruyu ve güzeli insa kabiliyetine güvenen insanlarin yürüttügü bir projedir bu inisiyatif. Bu inisiyatifin, bu girisimin önemli bilesenlerinden biri de kuskusuz TRT World Citizen ödülleri. Bu program dünyanin dört bir yanindan birbirinden degerli, hakkaniyetli degisime ilham veren isimleri bulusturuyor” dedi.



"Bati disi toplumlar, insanlik disina itilmis ve her türlü merhametsiz muameleye ne yazik ki layik görülmüstür"

Altun konusmasinin devaminda, "Henüz ilk çeyreginde bulundugumuz 21’inci yüzyil, insanlik için büyük umutlarla vaat edilen o refahi ve baris iklimini tesis edemedi. En azindan simdilik, evrensel insanlik ve baris idealinin ya da savassiz ve çatismasiz bir dünya hayalinin ufukta göründügünü söyleyemeyiz. Vicdan sahibi insanlarin ahvalinden memnun olmadigi, kendisi hakkinda derin kaygilar besledigi bir küresel ortamda nefes alip veriyoruz. Insanligin düçar oldugu sorunlarin çözülmesi için degisim ve iyilesme artik kaçinilmaz bir ihtiyaç, acil bir zorunluluktur. Simdiye kadar kati modernlik telakkileri dogrultusunda evrensel baris, evrensel insanlik idealleri gibi kavramlarin savunuculugunu yapanlar nezdinde insanlik, son derece öznel, son derece tek boyutlu bir kavram olarak anlasildi. Sömürgeci zihniyetin ta kendisinden bahsediyoruz. Kendisini iyiligin cisimlesmis hali, ötekini ise kötülügün kaynagi olarak gören sorunlu bir zihniyetten söz ediyoruz. Avrupa merkezci bu insanlik anlayisi, 19. yüzyildan itibaren insanligin büyük bir bölümünü dislayan bir uluslararasi kast sistemi olusturmustur. Bati disi toplumlar, insanlik disina itilmis ve her türlü merhametsiz muameleye ne yazik ki layik görülmüstür. Elbette tüm bu zor zamanlar zarfinda, birçok entelektüel, birçok düsünür ve sanatçi insanligin hizla içine sürüklendigi felaketler konusunda çok güçlü uyarilarda bulunmus, ekonomik, siyasi ve kültürel tahakkümün batinin disladiklari üzerindeki etkilerini mesele etmislerdir. Bugün görüyoruz ki bu ikazlarin neredeyse hiçbiri dikkate alinmamis ve hatta üzeri örtülmüstür” ifadelerini kullandi.

"Gazze’deki zulüm karsisinda mefluç olan uluslararasi sistem, degisimin neden bir zorunluluk haline geldigini göstermektedir"

Israil’in Filistin’e saldirilarini elestiren Iletisim Baskani Fahrettin Altun, “Bugün, sömürgeci zihniyetin temsilcileri, kendilerine benzemeyenlere, öteki olarak gördüklerine her türlü distopik zulmü reva görüyorlar. Sömürgeci zihniyetin temsilcilerinden biri olan Israil’in bugün Filistin’deki zulümleri bunun en somut örneklerinden biridir. Israilli yetkililer acimasiz saldirilarina önce Filistinlileri dehümanize ederek basliyorlar. 21. yüzyilda, bundan 2 ay önce bütün dünya Israilli bir bakanin ‘Filistinliler insan formundaki hayvanlardir’ seklindeki irkçi alçakça ifadelerine sahitlik etti. Bu ifadeler, iste bu sömürgeci zihniyetin insan telakkisini açik ve net bir biçimde ortaya koymaktadir. Ne yazik ki, dünya sisteminin mevcut adaletsizliklerinden nemalanan; kendilerini ayricalikli gören elit gruplar, insanligin pozitif yönde bir degisim için ortaya koydugu çabalari baltalamaya devam ediyorlar. Bugün Gazze’deki zulüm karsisinda mefluç olan uluslararasi sistem, degisimin neden bir zorunluluk haline geldigini göstermektedir. Yine birçok Batili uluslararasi yayincinin, Israil yanlisi, tarafgir ve hakikat karsiti bir tutum sergiliyor olusu degisimin bir diger gerekçesi olmalidir. 100 günü askindir sürdürdügü saldirilar boyunca Israil, gerek uluslararasi medya kuruluslari, gerekse sosyal medya sirketleri üzerinden kara propaganda faaliyetleri ve sistematik dezenformasyon saldirilari yürütüyor. Elbette Türkiye olarak biz, her zaman oldugu gibi bu saldirilar konusunda da açik ve net bir tepki ortaya koyduk, koyuyoruz. Insani ve vicdani sorumlulugumuzun geregi olarak kayitsiz kalmadik, mazlum Filistin halkinin yaninda durduk, durmaya da devam edecegiz” diye konustu.



"Sadece habercilik yapmadilar, sanli bir hakikat mücadelesi verdiler ve bu ugurda 119 Filistinli gazeteci sehit oldu"

Israil karsisinda en büyük insani direnisi gazetecilerin verdigini dile getiren Altun, “Sadece habercilik yapmadilar, sanli bir hakikat mücadelesi verdiler ve bu ugurda 119 Filistinli gazeteci sehit oldu. Dünya kamuoyunda, Bati ülkelerinde bir vicdani muhalefet bas gösterdi ve dünya kamuoylarinin kendi hükümetlerine ‘artik soykirimcinin arkasinda durmayin’ diye haykirmalarina imkan tanidi. Esasinda Israil’in, gazetecileri kasitli bir biçimde hedef almasinin nedeni de bu durustur. Filistinli gazeteci Weyl Dahduh’u burada zikretmek istiyorum. Görevi basindaki bir gazeteci, Weyl Dahduh, daha güvende olurlar umuduyla Nuseyrat Mülteci Kampi’na biraktigi ailesini, maalesef Israil’in kampa düzenledigi hava saldirisinda kaybetti. Üstelik bu mülteci kampi, Israil’in saldirmayacagini beyan ettigi bölgenin içerisinde yer aliyordu. Fakat tüm dünya biliyor ki Israil, Dahduh gibi hakikatin pesindeki gazetecileri de, onlarin ailelerini de kasitli bir sekilde hedef aliyor. Çünkü Israil, Gazze Seridi’nde ayrim gözetmeksizin masumlari hedef aldigi gibi hakikati de bogmaya çalisiyor. Israil, öteden beri yalanlar üzerine insa ettigi kara propagandasini bizzat devlet yetkililerinin, akademisyenlerinin ve medyasinin araciligi ile yaymaya çalisiyor. Fakat emin olun, bu kez basarili olamiyor ve olamayacak. Bizler, Israil’in yalanlarini ifsa etmekten ve hakikatleri dünyanin gündemine getirmekten asla vazgeçmeyecegiz. Bunu yaparken hakli olmanin asla yeterli olmadigina, daha iyi olmanin gerekli olduguna inanarak ilgili tüm kurum ve kuruluslarimizla buradaki trajedinin son bulmasi için gerek siyaset, gerek diplomasi, gerek insani yardim, gerekse de iletisim ve medya alaninda yogun sekilde çaba göstermeye bundan sonra da devam edecegiz” seklinde konustu.



Büyükçekmece’de A Haber muhabiri Ali Nazif Vural’a yapilan saldiriyi kinayan Fahrettin Altun, "Türkiye sinirlarinda da basin yayin dünyasindaki demokratik ve çogulcu iklimi hala içine sindiremeyen bir takim kesimler oldugunu görüyoruz. Dün Istanbul Büyükçekmece’de bir meslektasimiza yöneltilen fiziki siddeti hep birlikte gördük. A Haber muhabiri Ali Nazif Vural ne yazik ki görevi basinda iken öfkeli bir muhalif grubun saldirisina ugradi. Bu yapilan saldiriyi ben bir kere daha siddetle kiniyorum. Bu saldirgan zihniyet, bu siddet ve linç kültürü ne yazik ki ideolojik bagnazliklarindan bir türlü kurtulamayan kimi medya kuruluslarindan besleniyor. Bazi yayin kuruluslari, üzülerek görüyoruz ki toplumda nefret pompalama çabasi içine giriyorlar. Iletisim Baskanligi olarak bu türden çabalarin ve saldirilarin her zaman karsisindayiz ve karsisinda olmaya da devam edecegiz” dedi.



"Biz, dünyanin mevcut sorunlari karsisinda susmamayi, insanligimizin ve vicdanimizin bir geregi addediyoruz"

Fahrettin Altun konusmasinin devaminda, "TRT World Citizen girisiminin en önemli amaçlarindan birisi de, küresel çapta karsi karsiya kaldigimiz sorunlara yönelik çözüm arayislarinin ciddiyetle ele alinmasina katki vermektir. Biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak tarihimizin hiçbir döneminde çevremizdeki ya da dünyadaki sorun ve sinamalara karsi bigâne kalmadik. Biz, dünyanin mevcut sorunlari karsisinda susmamayi, insanligimizin ve vicdanimizin bir geregi addediyoruz. Bu yüzden biz, ne kadar sürecegi bilinmeyen bir fetret devrini andiran ve adaletten yoksun mevcut küresel düzenin degismesi gerektigini haykiriyoruz. Cumhurbaskanimiz Sayin Recep Tayyip Erdogan’in daha iyi bir dünyaya dair vizyonunu özetleyen ‘Dünya besten büyüktür’ manifestosu, bizim ülke olarak bu kapsamda ortaya koydugumuz güçlü iradenin bir tezahürüdür. Sayin Cumhurbaskanimizin yillardir hemen her uluslararasi platformda dile getirdigi ‘daha adil bir dünya mümkün’ çagrisi bu fikrin bir göstergesidir. Bu söz baskalarini da tipki kendimizi önemsedigimiz gibi önemsemenin, hangi yöne dönersek karsimiza çikan krizler karsisinda daha iyi çözümler üretmenin baslangicidir. Dahasi baskalari için duyulan sinirsiz sorumluluk etiginin yansimasidir. TRT World Citizen gibi girisimlerle biz bu irademizi, elimizdeki tüm araç ve imkanlarla güçlendirip daha ileriye ve daha da somut bir düzeye tasima noktasinda yogun bir çaba içerisindeyiz” ifadelerini kullandi.

Konusmanin ardindan TRT World Citizen Ödülleri sahiplerini buldu. ‘Egitimci ödülü’ Kenya’dan Nelly Cheboi’ne Prof. Dr. Veysel Kurt, ‘Yasam Boyu Basari Ödülü’ José Andrés’e AK Parti Istanbul Milletvekili Seda Gören Bölük, ‘Gençlik ödülü’ Aditi Mayer’e TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobaci, ‘Iletisimci ödülü’ Motaz Azaiza’ya Istanbul Valisi Davut Gül, ‘Yilin Dünya Vatandasi Ödülü’ Dr. Ghassan Abu-Sittah’a Cumhurbaskanligi Iletisim Baskani Fahrettin Altun tarafindan takdim edildi.

Ödül töreni toplu fotograf çekiminin ardindan sona erdi.
Kaynak: İHA