Haploidentik Kök Hücre Nakli Tedavide Önemli Bir Seçenek Olusturuyor

Prof. Dr. Can Boga, Haploidentik kök hücre naklinin kötü huylu hastaliklari olan kisilerde kullanilan tedavi yöntemlerinde önemli seçeneklerden birini olusturdugunu söyledi.

Haploidentik Kök Hücre Nakli Tedavide Önemli Bir Seçenek Olusturuyor
Baskent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Arastirma Merkezi Hematoloji Ana Bilim Dali Ögretim Üyesi Prof. Dr. Can Boga, doku grubu uyumsuz nakillerin son yillarin en önemli kesif ve güncel gelismelerinden birisi olduguna dikkat çekerek, “Lösemi, lenfoma gibi kötü huylu hastaliklarin tedavisinde ilacin gücünden yararlanarak iki hedefe ulasmak isteriz. Ilk hedefimiz hastaligi iyilestirmek, ikinci hedefimiz ise bu hastaliklarin tekrarlama ihtimalini azaltmaktir. Bu sonuca ulasmak amaciyla ilacin gücünün yaninda hücrenin gücünden yaralaniyoruz. Hastalarin doku grubu tam uyumlu gönüllü bir vericisi varsa, vericiden tümörle savasan hücreleri topluyoruz. Bu hücreler hastalikli hücrelerle mücadele ederek, tekrarlanmasina engel oluyor. Kötü huylu hastaliklarda kemoterapi gibi hedefe yönelik akilli ilaçlar hastaligi tedavi edebiliyor ancak tekrar etme ihtimalini ortadan kaldirmiyor. Naklin en büyük avantajinin kür sansi taniyarak hastaligi tamamen ortadan kaldirmasi oldugunu söyleyebiliriz. Degisik hastalik grubuna göre hastalarin ortalama yüzde 50’si tam olarak iyilesme sansi yakaliyor’’ dedi.

Tam uyumlu kardes vericisi olmayan hastalar için akraba disi donör taramasi yapilarak, iyi uyumlu donör vericiler bulundugunu kaydeden Boga, “Ancak hastalarin yaklasik yüzde 60’i bu sansi elde edebiliyor. Geri kalan hastalara ne akraba ne de akraba disi donör bulunamiyor. Bu durumda hastalara umut olan aile içi doku grubu uyumsuz bir donörden nakil tercihini kullaniyoruz’’ diye konustu.



Ön degerlendirme süreci tedavide basari oranini arttiriyor

Nakil sürecinin detaylarindan bahseden Prof. Dr. Can Boga, sunlari ifade etti:

“Nakli kabul eden gönüllü donörler olsa bile bagisçilarin enfeksiyon hastaliklari açisindan nakile bir engel olusturmadigi ön degerlendirme yapilarak tespit edilmektedir. Ayni sekilde hastanin da uygun olmasi gerekir. Nakil öncesinde hastalik yükünün az olmasi tedavide basari sansini arttiriyor. Bunun için uygun tedavilerle hastalik yükünü azaltiyoruz. Ilk hedefimize ulastiktan sonra hasta ve donör güvenligi bakimindan engel bir durum olmamasi durumunda, özetle donör ve hasta uygunlugu degerlendirildikten sonra nakil sürecine geçiyoruz. Hasta ve donör nakil için hastaneye yatiriliyor ve ilaç tedavisine baslaniyor. Nakil öncesi ilaç tedavisindeki hedefimiz hastalik yükünü biraz daha azaltmak ve verilen hücrelerin yerlesmesini saglamak. Ilaç uygulamasindan bir gün sonra ilaçlar vücuttan atiliyor ve donörden alinan hücreler, özellikle yetiskin hastalarda çogu zaman kan vermeye benzeyen bir islemle hastaya naklediliyor.’’

Nakil sonrasi yan etkilerden korunmak için tedbirlere dikkat etmek gerekiyor

Prof. Dr. Can Boga, nakilden sonra bazen vericinin savasçi hücrelerinin yollarini sasirdigini belirterek, “Hastanin kendi dokusunu yabanci olarak kabul edebiliyor ve hastalarin yasam kalitelerini etkileyebilen ciltte alerjiye benzeyen reaksiyonlara, enfeksiyona, karacigerde veya sindirim sisteminde birtakim problemlere yol açabiliyor. Bunlardan korunmak için özellikle bagisiklik sistemini baskilayan ilaç rejimi uyguluyoruz. Bagisiklik sistemini baskilayan ilaçlari kullanmayi birakana kadar da hastalarin koruyucu ilaç kullanmak, sikça kontrole gelmek, beslenmeye dikkat etmek gibi tedbirlere dikkat etmeleri gerekiyor’’ dedi.



"Merkezimizde kök hücre naklinde sagladigimiz basari, Avrupa basari orani ile yarisiyor"

2015 yilindan sonra güncel gelismelere paralel olarak Baskent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Arastirma Merkezi’nde doku grubu tam uyumlu olmayan hastalara nakil yapmaya basladiklarini ifade eden Prof. Dr. Can Boga, “Avrupa Kan ve Kemik Iligi Nakli Birliginin her yil gönderdigi karnelere göre kayitli 300’den fazla kemik iligi nakil merkezinin ortalama egrilerine göre düzenli hasta takip etme derecesi yönünden merkezimiz ortalama egrileri yüzde 90’in üzerinde yer aliyor. Hastalarin düzenli takibinde birkaç yildir ayni performansin sürdügünü görüyoruz. Merkezimizde kök hücre nakli ile ilgili FACT-JACIE uluslararasi kalite yönetim sisteminin uygulanmasi, graft-versus-host hastaligi dedigimiz alerjiye benzeyen yan etkinin az olmasi ve takip için baska merkezlere yönlendirilmeden düzenli takip edilebiliyor olmalari, hastalara önemli bir avantaj sagliyor’’ seklinde konustu.



"Orak hücre hastalarinda uyumsuz vericiden nakil, tedavi seçenegi olarak degerlendirilebilir"

Prof. Dr. Boga, özellikle Dogu Akdeniz Bölgesi’ne özgü hemoglobin anormalliginin sikça görülmesi ve orak hücreli hastalarda naklin basari oraninin önem tasidigini ifade ederek, “Avrupa kayitlarinda tam uyumlu kardes vericiden bugüne kadar yaklasik 500 civarinda yetiskin hastaya nakil yapildi. Bu olgularin 80’i merkezimizde yapilan nakilleri kapsiyor. Basari orani ise yüzde 90’larin üzerinde. Güncel bilgilerimize göre, hastaligi sadece nakil ortadan kaldiriyor. Ancak bu hastalarin önemli bir kisminin vericisi yok. Orak hücre hastaligi dünyanin en sik rastlanan genetik hastaliklarindan birisi ve hastalarin yasam kalitelerinin bozulmasina yol açtigi gibi, doku hasari yaptigi için de hastalarin yasamlarini tehdit ediyor. Amerikan kayitlarina göre orak hücre hastaligi olan yaklasik 50 yetiskin hastaya uyumsuz vericiden nakil yapilmis. Bizim merkezimizde de bu program basladi sonuçlari yakindan takip ediyoruz. Olumlu sonuçlar alindigi takdirde özellikle kötü huylu hastaliklarda yaptigimiz gibi uyumsuz vericiden bu hastalara nakil yapilabilmesi hastalar için büyük bir umut olacaktir’’ dedi.

Kaynak: İHA