Kirklareli'nde Misir Üretimi 47 Bin 500 Tona Ulasti
Kirklareli Tarim ve Orman Il Müdürlügünde misir hastalik ve zararlilari konulu bilgilendirme toplantisi yapildi. Toplantida ildeki misir üretiminin 47 bin 500 tona ulastigi belirtildi.

"Dünya misir üretiminin yüzde 63,5’lik kismi sadece üç ülke tarafindan yapilmaktadir. Bunlar ABD yüzde 31,6, Çin yüzde 22,4, Brezilya yüzde 9,5’lik üretim paylarina sahiptirler. Su an dünyanin en büyük misir ihracatçisi konumunda olan ABD’dir. Türkiye’de misir ise 7 milyon 580 bin dekar alandan 8 milyon 500 bin ton üretimi yapilmaktadir. Türkiye tahillar ve diger tarim ürünleri içindeki payi geçen seneye göre yüzde 11’den yüzde 12,1 civarina çikmistir. Bu bir yil önceki üretime göre yüzde 25’lik bir artisa denk gelmektedir. Türkiye’de misir üretimi sulama imkani olan ve sulama projelerine dahil olan illerde daha fazla yapilmaktadir. Türkiye misir üretiminin yaklasik yüzde 43’ünü üç il yapmaktadir. Bu iller Konya yüzde 18,7, Sanliurfa yüzde 12.1, Adana yüzde 12 seklinde siralanmaktadir. Bu siralama sulama ve piyasa durumuna göre degismektedir."
Kirklareli’nde misir üretimi 47 bin 500 tona ulasti
Kirklareli il genelindeki misir üretimi hakkinda da bilgi veren uzmanlar, "Son üç yilda özellikle yapilan baraj ve benzeri yerlerin yapilmasiyla sulanan arazilerin sayisi arttigindan dolayi üretim miktari yükselmistir. 2020 yilinda misir üretimi 20 bin 398 ton iken, 2021 yilinda üretim 42 bin 305 tona yükselip yüzde 107’lik bir artik göstermistir. 2022 yilinda ise 44 bin dekar alandan 47 bin 500 tonluk bir misir üretimi yapilarak, üretimde ve verimde artislar devam etmistir. Yem ve biyoyakit basta olmak üzere çok genis kullanim alanina sahiptir. Misir kullanim ihtiyaci, üretiminden daha hizli yükselmektedir. Küresel ve ulusal düzeydeki piyasa faktörleri misirin yildan yila önemini arttirmaktadir. Bu önem son yillarda çikan savaslar neticesinde de kendini belli etmektedir" ifadelerini kullandi.
"Su, misir üretiminin en önemli faktörüdür"
Saydiklari özelliklerin düsünüldügünde üretimde en önemli faktörün su olduguna dikkat çeken uzmanlar, "Su dogru kullanildiginda verimi arttiracak ve suyun sürdürülebilirligi saglayacaktir. Verimin artisina engel olan, hastalik ve zararli mücadelesi ise dogru yapilmalidir. Yapilacak mücadele için bilgilendirme toplantilarinin düzenli olarak yapilamasi ve arazinin durumunun degerlendirilmesi gerekir" dedi.
Bati misir kök kurdunun erginleri, yüksek uçma kapasitesine ve üreme gücüne sahip
Yapilan toplantida Zirai Mücadele Merkez Arastirma Enstitüsü Müdürlügü uzmanlarinca misir hastalik ve hararlilari ile bati misir kök kurdu üzerinde duruldu. Uzmanlar, zararlilarla ilgili su bilgileri verdi:
"Bati misir kök kurdunun erginleri, yüksek uçma kapasitesine ve üreme gücüne sahiptir. Kök uçlarina zarar vererek, uçlarda kahverengi yaralanmalara yol açar. Bazi tarlalarda kök bogumlari budanmis gibi görünür. Zarar görmüs kökler yeterince su ve besin elementi alamazlar. Bu hasatta ciddi ürün kayiplarina sebep olur. Zarar gören köklerin, mantari hastaliklara karsi hassasiyeti artar. Ilerleyen dönemlerde, koçan püsküllerinde asiri zarara, zayif tozlasmaya ve koçanda tane sayisinda azalmaya sebep olur. Bu gibi belirtiler ve olumsuzluklara yol açan zararliya dikkat edilmesi gerekir."
Toplantinin devaminda üreticilerin karsilasabilecegi diger olumsuzluklara da deginilerek, yasanabilecek bu durumlara karsi nasil bir mücadele verilmesi konusunda aydinlatici bilgi verildi.
"Toprak ve tohum biterse, gelecegimiz biter"
Tarim ve Orman Il Müdürü Mehmet Aksoy konusmasinda, “Dünyada ve Türkiye’de misir üretiminin ne kadar önemli oldugu ortadadir. Türkiye olarak üretimde kendine yeten ülkeler arasina ismimizi yazdirmaktayiz. Çünkü ’Toprak ve tohum biterse, gelecegimiz biter’ anlayisiyla planlamayi kirsaldan yapmaya, kalkinmayi ise tarimdan baslatmak zorunda oldugumuzu biliyoruz. Ilimizde de ortaya konulan veriler isiginda, üretimin her geçen yil arttigini görmekteyiz. Misir üretiminde en önemli konu sudur. Yeter ki su olsun, Türkiye 250 milyon insani besleyecek üretim kapasitesine sahiptir. Bunu her zaman altini çizerek söylüyorum. Günümüzde toplum, tarimi, hep bir problem gibi düsünüyor ama aslinda tarim bir çözüm yolu olarak görülmelidir. Hastalik ve zararli konusuna gelecek olursak, üreticimizin emeginin tarlada kalmamasi için, bu gibi durumlarla karsilasinca en uygun uygulama yapilmasi için, bu toplantinin yapilmasi benim açimdan çok önemliydi. Toplanti sonucunda olumsuz durumlarla nasil mücadele yapilacagi, ürettigimizin insan ve hayvan sagligina zarar vermeden, verim kaybinin nasil önlenebilecegi anlasilacaktir" dedi.
