Türkiye Için Çok Önemli Bir Mantar Koleksiyonu Açiklamasi 25 Yilda Dogadan Toplandi

Türkiye için çok önemli olan, 25 yilda dogadan toplanan, 1000 çesit bulunan ve bu büyüklükte Türkiye’de tek olan mantar koleksiyonunun ’sonsuza kadar’ saklanabilmesi için ’sivi azot sistemi’ne ihtiyaç oldugu bildirildi.

Türkiye Için Çok Önemli Bir Mantar Koleksiyonu Açiklamasi 25 Yilda Dogadan Toplandi
Bitki hastalik ve zararlilarinin biyolojik mücadelesinden, kanser arastirmalarinda, ilaç sanayisinden tarima kadar birçok alanda kullanilan bazi mantar kültürlerini Türkiye’de bulamayanlar yurt disindan tek bir tür için bile bin dolar gibi bir para ödeyerek getiriyor. Türkiye için önemli bir mantar koleksiyonuna sahip olduklarini söyleyen Prof. Dr. Berna Tunali, "25 yilda yaklasik bin kadar mantar türünü dogadaki bitkilerden izole ettik. Arastirmacilara bu funguslari verebiliyoruz. Ancak bu hizmeti yürütebilmemiz için sivi azotta saklayabilecegimiz bir alt yapi olmasi gerekmektedir. Sivi azotun soguklugu yaklasik eksi 196 derecedir ve mantarlar sonsuza yakin bir süre sivi azotta saklanabilir" dedi.

Ondokuz Mayis Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Ögretim Üyesi Prof. Dr. Berna Tunali ve ögrencileri Mikoloji Laboratuvarinda yaptiklari çalismalarla bilime isik tutuyor. 25 yilda dogadaki bitkilerden bin bir zorlukla topladiklari mantarlari izole eden, sonrasinda bu mantarlari bir koleksiyon haline getiren Bitki Koruma Bölümü, yaklasik bin adet teshisli mantari bünyesinde bulunduruyor.

"Türkiye’de böyle bir koleksiyonu yapan kurulus yok"

Koleksiyon hakkinda bilgi veren Prof. Dr. Berna Tunali, "Mantar koleksiyonumuzu çok uzun yillardir yapiyoruz. Hatta ben Ankara Zirai Mücadele Merkez Arastirma Enstitüsünde çalisirken bu koleksiyonu yapmaya basladim. Yaklasik 25 yildir koleksiyonu yapmaya çalisiyorum. Bu koleksiyonu yapmak kolay bir is degil ve Türkiye’de böyle bir koleksiyonu yapan kurulus aslinda yok diyebilirim. Çok az sayida farkli cinslerin saklandigi kurumlar var ancak bizimki oldukça genis bir koleksiyondur. Mikroorganizmalarin koleksiyonunu yapma isi çok önemli olup ülkemizde bir fungus koleksiyon merkezi olusturmasi da gereklidir. Biz kisitli sartlar içerisinde kendi laboratuvarimizla, kendi imkanlarimizla yapmaya çalisiyoruz. Bir kere koleksiyon yapmak için dogadan bitkileri toplamak gerekiyor. Gerek tarladan gerek bahçeden bitkileri, hatta topraklari laboratuvarimiza getirerek mantarlarimizi izole ediyoruz. Izole ettikten sonra onlari gelistiriyoruz ve teshislerini yapiyoruz. Teshis yaparken de morfolojik teshis ile basliyoruz. Ondan sonra moleküler teshislerini yapiyoruz. Koleksiyonumuza aldigimiz funguslarin çogunu tür düzeyine kadar teshis etmis oluyoruz. Artik onlar bizim için koleksiyonun bir materyali oluyor. Bizden bu koleksiyon materyalini almak isteyen kisilere tamamen dogru tür teshisi yapilmis ve iyi sartlarda saklanmis fungusu vermeye çalisiyoruz. Bu koleksiyon içerisindeki kültürleri çok degisik üniversitelere, yüksek lisans ve doktora ögrencilerine tezlerinde kullanmalari amaciyla verdigimiz için çok mutlu oluyorum. Çünkü bunlari elde etmeleri gerçekten çok zordur. Elde ettikten sonra teshis etmeleri de çok zordur. Teshis edebilecek insan sayisi da çok fazla degildir" diye konustu.



"Yurt disinda çok büyük paralar ödeniyor"

Eger bir arastirmaci fungus koleksiyonlarindaki herhangi bir türü yurt disindan almak isterse çok büyük paralar ödendigini belirten Prof. Dr. Berna Tunali, "Baska bölümden bir arkadasimiz 3 fungus kültürü satin aldi ve bunlara 4 bin dolar gibi bir ücret ödedi.

Bir diger konuda yurt disindan getirdigimiz bu materyal ülkemizde olmayan bir hastalik etmeninin farkli bir irki ise karantina kosullarinda çalisilmadigi takdirde gelisigüzel etrafa yayilabilir. Maalesef bizim karantina tedbirleri uygulanan tarzda laboratuvarlarimiz yok. Bu yüzden bunlari kullandiktan sonra bir sekilde dogaya karisma riski ile karsi karsiya kaliyoruz. Bizim kendi koleksiyonumuzun olmasi ve bu koleksiyonlardaki materyallerle arastiricilarin bu çalismalari yürütmesi daha uygun olacaktir" seklinde konustu.



"Sivi azotla saklayabilecegimiz bir alt yapi olmasi gerekiyor"

Mantarlarin eksi 85 derecede derin dondurucuda bile 10-15 yilda öldügü, sivi azot sistemi olmasi halinde sonsuz bir sekilde mantarlari saklayabileceklerini belirten Dr. Berna Tunali, su bilgileri verdi:

"Yalnizca fakülteler, arastirma enstitüleri degil ilaç firmalarinin da bu funguslara ihtiyaçlari oluyor. Biz onlara da bu funguslari verebiliyoruz. Dolayisiyla aslinda bu bir hizmettir. Ancak bu hizmeti yürütebilmemiz için burada laborantlarimizin, çalisanlarimizin olmasi, bir de bunlari sivi azotla saklayabilecegimiz bir alt yapi olmasi gerekmektedir. Sivi azotun soguklugu yaklasik eksi 196 derecedir. Sivi azotta saklayacak olursak funguslarin 132 bin yil ömrü oldugu söylenmektedir. Tabii, bunu tahminle söylemisler aslinda sonsuz diyebiliriz. Insallah koleksiyonumuz daha fazla gelisir, gerek Tarim ve Orman Bakanligi olsun gerekse üniversitelerimiz olsun bu çalismalara katki sunar. 25 yil gibi bir sürede bu koleksiyonumuzu topladik. Ancak bu materyaller eksi 85 derece gibi bir derin dondurucuda saklandiginda, tekrar disari çikartilmasi, 6 ayda bir incelenmesi gerekiyor. Bir de biyolojik mücadelede kullandigimiz faydali olan funguslar da vardir. Mesela bizim üzerinde çalistigimiz funguslarin bir kismi tip alaninda da kullaniliyor. Koleksiyonlardaki bazi funguslar ileri ülkelerde oldugu gibi kanser arastirmalarinda da kullanilabilir. Örnegin ABD’de kanser arastirma merkezleri de bu funguslari koleksiyon yapiyorlar. Oradan kanser tedavisinde kullanilmak üzere funguslarin olusturdugu bazi metabolitlerin üzerinde çalisiyorlar ve daha sonra kanser tedavisinde kullanilmak üzere bazi ilaçlari elde ediyorlar. Yani funguslar sadece zarar yönüyle degil bu tür faydali yönleri ile de ele aliniyor. Onun disinda sanayide, etil alkol yapiminda, penisilin gibi antibiyotiklerin üretiminde pek çok konuda funguslar kullanilabiliyor. Bu saydiklarimiz da koleksiyonun önemini sanirim ortaya koymaktadir.”

Kullanim alanlari

Bitki Koruma Bölümü doktora ögrencisi Bayram Kansu ise mantarlarin kullanim alanlari ile ilgili sunlari söyledi:

"Çogunlukla zaten çiftçiler bitkiler üzerindeki hastaliklarini bazilarini taniyorlar. Ama biz daha çok mikroskobik düzeyde hangi fungusun orada hastalik olusturdugunu, hangisinin etkili oldugunu teshis ettikten sonra onlara buna uygun çözümlerin ne olabilecegi bildiriyoruz. Ayrica biyolojik mücadele araci olarak kullanabilecegimiz alternatiflerimiz varsa öncelikle onlari da belirliyoruz. Teshis ettikten sonra uygun saklama kosullarinda funguslari sakliyoruz. Çalismalarimizi dogrudan arazide yapmiyoruz. Biz daha çok kontrollü kosullarda bilimsel asamalarimizi iklim odasinda ya da sera kosullarinda yürütüyoruz. Çünkü bunlari dogaya gidip de bulastirdiginizda sizin çalisma alaninizi bulastiriyorsunuz ama diger taraftan da çiftçinin arazisini de bulastirmis oluyorsunuz. O nedenle biraz riskli bir durumdur. Daha kontrollü, daha muhafaza edilmis izole alanlarda biz bu çalismalari yürütüyoruz. Bu çalismalarda kullanilan funguslarin ve hastalandirdigimiz bitkilerin tabii daha sonrasinda imha edilmesi gerekiyor. Dogada bunlari basibos birakirsak bir taraftan izole edip hastalik etmenini belirleyelim çiftçiye fayda saglayalim derken öbür taraftan da kendi elimizle dogaya bu hastaliklari bulastirmis oluruz. O nedenle çalismalarimiz da dikkatli ve tedbirli olmamiz gerekiyor. Bu durumlara karsi da iyi yetismis elemanlara ihtiyaç oldugunu söyleyebiliriz."
Kaynak: İHA