Millet Ittifaki, Izmir'de Toplandi
Izmir’de düzenlenen ’Ikinci Yüzyilin Iktisat Kongresi’ne Millet Ittifaki’ni olusturan partilerin baskanlari ile katilan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Baskani ve 13. Cumhurbaskani Adayi Kemal Kiliçdaroglu, Millet Ittifaki’nin dört ayakli stratejisinin demokrasi, üretim, sosyal devlet ve sürdürülebilirlik oldugunu söyledi. IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener’in katilmadigi toplantida partiyi, genel baskan yardimcisi Ümit Özlale temsil etti.
Izmir Büyüksehir Belediyesinin düzenledigi Ikinci Yüzyilin Iktisat Kongresi’nin 5. gününde 6’li masanin temsilcileri bir araya geldi. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapilan ‘Millet Ittifaki Genel Baskanlar Bulusmasi’nda CHP Genel Baskani ve 13. Cumhurbaskani Adayi Kemal Kiliçdaroglu, DEVA Partisi Genel Baskani Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Baskani Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Baskani Ahmet Davutoglu ve Saadet Partisi Genel Baskani Temel Karamollaoglu, Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer’in ev sahipliginde bir araya geldi. Bulusmada IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener’in yer alamamasi ise dikkat çekti. IYI Parti’yi, genel baskan yardimcisi Ümit Özlale temsil etti.
“Isimizin çok kolay oldugunu kimse düsünmesin”
Konusmasina diger parti liderlerinden önce baslayan Kemal Kiliçdaroglu, “Ikinci yüzyili birlikte insa edecegiz. Isimizin çok kolay oldugunu kimse düsünmesin ama birinci yüzyilin kongresinde de o dönemin liderlerinin isinin çok kolay olmadigini onlar da biliyordu. Zor zamanlardan geçtigimizin farkindayim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hep iki temel ilke ile anarim. Benim gönlümdeki Gazi Mustafa Kemal’in iki temel ilkesinden biri siyasi bagimsizlik. Ikinci ilkesi ise ekonomik bagimsizliktir. Izmir’de 100 yil önce yapilan kongrede Mustafa Kemal Atatürk, ‘Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisat zaferleri ile taçlandirilmazlarsa elde edilen zaferler sürüp gidemez’ der. Bugüne kadar büyük sikintilar çektigimizi biliyoruz. Zaman zaman büyük krizlerin çiktigini biliyoruz ama öyle bir düzen kuralim ki kim iktidar gelirse gelsin bu tür krizlerle Türkiye karsi karsiya kalmasin” dedi.
Dört ayakli strateji
Millet Ittifaki’nin dört ayakli stratejisinden bahseden Kiliçdaroglu, bu stratejilerin demokrasi, üretim, sosyal devlet ve sürdürülebilirlik oldugunu aktardi. Demokrasiye iliskin konusan Kiliçdaroglu, “Güçlü bir demokrasi, güçlü bir parlamenter sistem. 6 lideri bir araya getirmenin temel felsefenin özünde demokrasi yatiyor. Dünyaya baktigimizda kisi basina gelirin en yüksek oldugu ülkelerin tümünde demokrasi anlayisi vardir. Biz de demokrasiyi gelistirmek, kuvvetler ayriligini getirmek zorundayiz. Saglikli ilerleyen hiçbir demokraside denetimsiz alan yoktur. Her alan mutlaka denetlenir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de denetlenir. Özgür medya altyapisinin saglanmasi lazim. Siyaset kurumunun halkina hesap vermesi gerekiyor. Iktidar sahipleri halkina hesap vermiyorsa orada demokrasi yoktur. ‘Güçlendirilmis parlamenter sisteme geçerken ulusal vergi konseyi kuracagiz’ dedik. 85 milyon, toplanan vergilerin nerelere harcandigini bilecek. Saglikli isleyen demokrasilerde siyaset kurumunun lekelenmemesi lazim. Burada da irade koyduk. Siyasi etik kanunu çikaracagiz. 6 lider imza attik. Siyaset ahlak zemininde yürürse pek çok sorun çözülür. Böyle bir yasa oldugunda çok farkli bir Türkiye’ye imza atmis olacagiz. Harcanan paralarin saglikli harcanip harcanmadiginin hesabinin verilmesi lazim. Bunun için 6 lider, ‘TBMM’de plan ve bütçe komisyonu disinda kesin hesap komisyonu kuracagiz’ dedik. Ayrica tarihimizde ilk olacak; kesin hesap komisyonu baskani ana muhalefet partisinden olacak. Ayaklari yere basan, ahlakli siyasetin egemen oldugu, harcanan her kurusun hesabinin verildigi, medyanin özgür oldugu güzel bir Türkiye kuracagiz” ifadelerini kullandi.
“Hedef, çip üreten ülke olmak”
Stratejin ikinci ayaginin üretim oldugunu ifade eden Kiliçdaroglu, söyle devam etti: “Türkiye’nin her alanda üretmesi lazim. Sanayiden tarima, kültüre kadar üreten bir Türkiye. Üreten Türkiye güçlü Türkiye’dir. Kaynaklariniz, yeriniz yurdunuz, çaliskan insanlariniz var ama üretimden kopariliyorlar. Herkes üretim zincirinin halkasi olacak. Herkesin ürettigi Türkiye, disariya el avuç açmayan, komsularina her türlü yardim yapacak kapasiteye sahip bir ülkedir. Neyi nasil üretecegimizi çok iyi bilmek zorundayiz. 21. yüzyil ekonomisi artik tarim ekonomisi, sanayi ekonomisi degil, bilgi ekonomisidir. Hangi ülke bilgi üretirse o ülke hizla büyür ve kalkinir. Bilgiyi üniversitelerde üretecegiz. Bizim iktidarimizda üniversitelerde her türlü düsünce özgürce tartisilacak. Kimse farkli düsündü diye üniversiteden atilmayacak. Üniversiteler bilgi yuvasi olacak. Bu bilgiler sanayiciler tarafindan elle tutulur metaya dönüstürülecek. Katma degeri yüksek ürün üretmek zorundayiz. Katma degeri yüksek ürün üretmenin yolu, üniversitenin bilgi üretmesi ve sanayicinin bu bilgiyi metaya dönüstürmesidir. Biz bilgiyi üreten ülkelerin pazariyiz. Millet Ittifaki iktidarinda baskalarinin pazari degil, dünyaya mal üreten ülke olacagiz. 20. yüzyil petrol yüzyiliydi. 21. yüzyil çip savaslaridir. Çipin nerede üretilecegine bilgi üretenler karar verir. 21. yüzyil Türkiye’sinin temel hedefi çip üreten ülke olmaktir.”
“Sosyal devlet ve sürdürülebilirlik”
Üçüncü ayagin güçlü bir sosyal devlet oldugunu belirten Kiliçdaroglu, “Huzurun olmasi, kaynagin hakça bölüsmesine bagli. Hiçbir çocugun yataga aç girmedigi bir ülkeyi yeniden insa edecegiz. Bugün Türkiye’de sosyal devlet büyük yara almis durumdadir. 5-6 yilda alt gelir gruplarindan bir avuç üst gelir grubuna milyarlarca gelir aktariliyor. Her ailenin her bir bireyinin güvencesi olacak. Sosyal devlet, yardim yaparken kisiyi asla afise etmeyecek” dedi.
Dördüncü ayagin sürdürülebilirlik oldugunu söyleyen Kiliçdaroglu, “Durdugunuz andan itibaren geriye gidersiniz. Bu degisime ayak uydurmak zorundasiniz. Sürdürülebilirlikte anahtar liyakattir. Degisime ayak mi uyduracagiz, degisime öncülük mü edecegiz? Biz yapalim, onlar bizi izlesin. Degisime dönüsüme öncülük yapan bir Türkiye istiyoruz. Sürdürülebilirligin temel anahtarindan biri de egitimdir. Merak duygusunu büyütebiliyorsaniz ve çocuk yasami sorgulama yetenegine kavusuyorsa Türkiye hizla büyümenin önünü açmis olur” diye konustu.
“Bu tuzaktan çikis mümkün”
DEVA Partisi Genel Baskani Ali Babacan da konusmasina bazi grafikleri katilimcilarla paylasarak basladi.
Babacan, “34 yillik 2-3 haneli dönemden sonra enflasyon 2012-2013’te tek haneye iniyor, son yillarda tekrar aliyor basini gidiyor. Kisi basi milli gelir de 2012-2013’te zirveye ulasiyor, son yillarda düsüse giriyor. Seffaflik endeksinde Türkiye kötü bir noktadan basliyor, 2012-2013’te zirveye ulasip asagi düsüyor. Ekonomi için olmazsa olmaz iki kavram, hukuk ve egitim. Türkiye’nin zirvede oldugu yillarda bundan bahsediyorduk. Bir önceki iktisat kongresinde Izmir’de ‘Egitim ve hukukta gerekenleri yapmazsak Türkiye orta gelir tuzagina düser demistim’ ve düstük. Bu tuzaktan çikis mümkün. Endiseye mahal yok. Dogrulari yaptigimiz sürece Türkiye yüksek gelirli ülkeler siralamasina girer. Ne kadar çok demokrasi o kadar ekonomi. Ne kadar adalet o kadar ekonomi. Ne kadar liyakat o kadar ekonomi. Ne kadar egitim o kadar ekonomi” sözlerine yer verdi.
“Her alanda haziriz”
6 parti olarak cumhuriyet tarihinde yapilmamis is basardiklarini kaydeden Babacan, “Ortak politikalar mutabakat metnimizi hazirladik. 6 birbirinden çok farkli parti, parlamenter sistem için bulustu. 84 maddelik anayasa degisikligi paketi hazirladik. Arkasindan 6 imza ile 2 bin 300 maddelik eylem planinin her kelimesinde mutabik kaldik. Yüzde 60’ini 5 yilda gerçeklestirsek Türkiye uçar. Burada hazine var. Her alanda haziriz. Hiçbir siyasi partinin olmadigi kadar bu ülkeyi yönetmeye haziriz. Çok önemli bir esikteyiz. Bütün bu çalismalarda en önemli püf noktasi ise özgürlükler. Ifade özgürlügü, basin özgürlügü ve bunu yapmak o kadar hizli olacak ki. Endiseye mahal yok. Tüm krizleri en hizli çözecek takim burada. Haziriz. Gençlerin kaçmak degil yasamak istedigi bir Türkiye’yi basaracagiz. 14 Mayis’ta kazanacagimiz zafer, demokrasi mücadelesi verenler için umut olacak. Bürokratlara ders kitabi olacak. Yaptiklarimizla demokrasi tarihi yaziyoruz. Kitaplarda okutulacak bir basariyi insa ediyoruz” dedi.
“En büyük toplumsal baris projesi”
Gelecek Partisi Genel Baskani Ahmet Davutoglu da sunlari söyledi: “Bugün için ’Türkiye’nin her kanadi, her görüsü, her siyasi akimi bir masada toplandi, hakimiyeti milli için hakimiyeti iktisadi karari aldilar’ demeliler. Biz nesillerin önünü açmak için 6 lider bir araya geldik. 6’li masa modernlesme tarihimizin, meclis tarihimizin, cumhuriyet tarihimizin, demokrasi tarihimizin en büyük toplumsal baris projesidir. Toplumu kutuplastiranlara karsi bulusturanlar, teklestirmeye karsi birlestirmeyen çalisan bir heyetiz."
Mal beyani çagrisi
Davutoglu ayrica mal beyani çagrisinda bulunacak söyle devam etti: "Buradan çagrida bulunuyorum; ekonomiyi temizlemek istiyorsak yasayan tüm cumhurbaskanlari, basta ben olmak üzere basbakanlar, bakanlar mal varligi beyaninda bulunmalidirlar. Görev yaptiklari sürece kendi gelirleriyle sahip olduklari mal arasinda izah edilmeyecek artis varsa artis Hazine’ye intikal ettirilmeli, sehit yakinlarina, gazilere, engellilere, ihtiyaç sahiplerine aktarilmali. Ben hesap vermeye hazirim. Hiç merak etmeyin, siyasi ahlak kanunu mutlaka çikacak. Kimse siyasi pozisyon sayesinde mal mülkünü asla artiramayacak.”
“O dönemdeki hayal, ufuk bugün maalesef yok”
Saadet Partisi Genel Baskani Temel Karamollaoglu, “Birinci iktisat kongresinin maddelerini mutlaka bulun ve okuyun. 9 madde öne çikmis ve ayrica 12 baslik var. O kongreden sonra Türkiye’de ciddi bir hamle baslatilmis. Osmanli’nin son dönemlerinde bir takim iktisadi faaliyetler basladi ama bunlar ülkemizi ayaga kaldiracak seviyeye gelmedi. Neyimiz varsa disaridan getiriyorduk. Kongreden sonra bir hamle baslatildi. Ikinci iktisat kongresinden sonra da bunlar sekillenmeye basladi.
Isin en garibi, sahsi kanaatime göre Türkiye’de yapilmasi gereken en önemli islerden biri uçak fabrikasidir. O dönem uçak imalatina hemen baslanmistir. Biz ise simdi havanda su dövüyoruz. ’O kadar uçmayin deniyor’. Ne uçmasi? Millet aya, Mars’a gidiyor. Ben Vecihi Hürkus’u unutamam. Böyle bir vesileyi kendine dert etmis. O dönemdeki hayal, ufuk bugün maalesef yok. Kardeslerimiz, genel baskanlarimiz güzel ufuklar çizdi ama bugüne dek bu noktada bir sey yapamamisiz. Çekismelerle ugrasmisiz. Problemleri çözecek adimlar atamamisiz” diye konustu.
Adalet vurgusu
Ülkenin ayaga kalkmasi için iktisaden kalkinma olmasinin sart oldugunu vurgulayan Karamollaoglu, söyle konustu: “Problemleri çözmek için nereden baslayacagiz dersek herkesin ittifak ettigi konu adalet. Bir ülkede adalet olmadan hiçbir sey yapamazsiniz. Biz ayrica ahlaki ve manevi degerler ihya edilmeden huzur olmaz diyoruz. Bunun basinda adaletin tesisi gelir. Devlet, adalet üzerine insa edilir. Ondan sonra dürüstlük gelir. Isi ehline vermezseniz o is istenildigi gibi insa edilemez. Yandasiniza pas geçerseniz burada adaletle dürüstlük yoktur. Su an ne adalete güven kaldi ne dürüstlük var ne liyakata önem veriliyor. Allah nasip eder de 15 Mayis’ta yeni dönem basladiginda ele alinacak ilk hususlar bunlar. Adalet tesisi, güven ortaminin olusmasi, liyakate önem verilmesi, yandaslara peskes çekilmemesi.”
"Büyük bir farkla bu seçimin alinacagina inaniyorum"
CHP ve MSP koalisyonu dönemini hatirlatan Karamollaoglu, sözlerini söyle sonlandirdi: “O koalisyon döneminde Kibris zaferi kazanildi. Farkli görüsmeler, çalismalar oldu ve 50 yil geçti. Yeniden bu meseleleri ele almayi ve farkli görüslere sahip olan partilerin bir araya gelerek Türkiye’nin problemlerini çözmek üzere yola koyulmamiz gerektigini kabullendik. Cumhurbaskanligi sisteminin degismesini önemsiyoruz. Cumhuriyet tarihinde yapilmamis bir adimi attik. Daha koalisyon olusmadan koalisyon protokolünü imzalayip hayata geçirdik. Bugünkü sartlar bunu gerektiriyor. Büyük bir farkla bu seçimin alinacagina inaniyorum. 6 siyasi parti bir araya geldi ve mutabakat sagladi. Bunun ne kadar önemli oldugunu her birimiz yasayacak görecegiz."
“100 yillik bir muhasebeyi yapmak mecburiyetindeyiz”
Demokrat Parti Genel Baskani Gültekin Uysal da “Degistirip dönüstüremeyecegimiz dünün üzerinden bir kavga yerine ortak yarinlar için bulustuk. Tarihi bir kongre gerçeklestiriyoruz. 100 yillik bir muhasebeyi yapmak mecburiyetindeyiz. 100 yil sonra düzenlenen bu kongrenin de yeni bir atilim için baslangiç noktasi olmasini ümit ediyorum. Türkiye, yeniden dünyaya entegre edecek kurumsal yapisini yeniden kuracak. Meydan okumalari ortadan kaldiracak siyasi akla ihtiyacimiz var. Öyle bir tarihi esikteyiz ki ekonomik olarak asimetrik mücadele vermek zorunda oldugumuz degisim hizinin yüksek oldugu çagda rekabette var olmak için tüm unsularimizi kullanmak mecburiyetindeyiz. Yükselen umudu daha da yükseltmeliyiz. Koydugumuz iradeyi, 14 Mayis’ta milletin kendi kaderine hakim olacagi gün olarak ifade etmek istiyoruz” sözlerine yer verdi.
“Dünyaya ayak uydurmak degil onu yönetmek zorundayiz”
IYI Parti Genel Baskan Yardimcisi Ümit Özlale, “10 yilda on binlerce egitimli insan, ülkeyi terk etmek zorunda kaldi. On binlerce egitimli insanimiz, bati ülkelerine göç etti. Gelismis insan kaynagi, baska ülkelerin olusturacagi ekonomik kalkinmaya hediye edildi. Batiya kafa tutar gibi yapan iktidarin çanak tuttugu sey küresel güç dengesizligine katkida bulunmak. Bugün en önemli becerinin bilgi oldugu bir dünyada yasiyoruz. Kontrol edemedigimiz büyük degisimler, bizi dünyaya çok hizli ayak uydurmak zorunda birakiyor. Bugün dünyaya ayak uydurmak degil onu yönetmek zorundayiz” ifadelerini kullandi.
“Bir sey degisecek, her sey degisecek”
Izmir Büyüksehir Belediye Baskani Tunç Soyer ise sunlari söyledi: “100 yil, ülkelerin tarihinde çok önemli kilometre tasidir. 100 yil önce Izmir’de yanginin üzerinden 5 ay geçmis, baris görüsmeleri Lozan’da kesilmis, bütün ülke yanmis yikilmis, on binlerce insan hayatini kaybetmis. 100 yil önce neden Izmir seçilmis? Birlikte yasam konusunda büyük birikime sahip olmasi, birçok ilke imza atmasi, farkliliklarin zenginlik unsuru olarak kullanilmasi; Izmirliler birlikte yasamanin sirrini bulmus ve çok renkli bir yasam biçimin refaha dönüstürmüs. Bu yüzden Mustafa Kemal Atatürk Izmir’i seçmis. 100 yil sonra, 100 yil öncesinden farkli olarak doga da paydas olarak ekonominin önemli dinamiklerinden biri olarak masaya dahil edildi. Ortak akilla insa edilen bu süreç, çok güçlü bir içerik de ortaya çikardi. Ortaya çikacak kararlar ve ilkeler, gelecegin Türkiye’sinin sekillenmesinde çok önemli rol oynayacak. Ikinci Yüzyilin Iktisat Kongresi, Türkiye’nin içinden geçtigi kritik anlarda Millet Ittifaki’nin adimlarina Izmir’den yaptigi katkidir. Artik çok iyi biliyoruz; bir sey degisecek, her sey degisecek.”