Cumhurbaskani Erdogan'dan BM'ye Gazze Tepkisi Açiklamasi 'Adil Bir Dünya Mümkün Ama Amerika'yla Degil'

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, “10 Aralik Dünya Insan Haklari Günü’nü dünyanin pek çok yerinde insan haklarinin ayaklar altina alinirken karsiladigimiz da bir gerçektir. Bati toplumlarini zehirli bir sarmasik gibi saran Islam düsmanligi ve yabanci karsitligi insan haklarina yönelik tehditlerin en basinda yer aliyor” dedi. Birlesmis Milletlerin reforme edilmesinin sart oldugunu da kaydeden Cumhurbaskani Erdogan, ’Bu Birlesmis Milletler ile insanligin bir yere varmasi mümkün degil. Adil bir dünya mümkün ama Amerika’yla degil” ifadelerini kullandi.

Cumhurbaskani Erdogan'dan BM'ye Gazze Tepkisi Açiklamasi 'Adil Bir Dünya Mümkün Ama Amerika'yla Degil'
AK Parti Insan Haklari Baskanligi, tarafindan Dünya Insan Haklari Günü nedeniyle ‘Insanligin Yüzü’ Programi düzenlendi.

Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen programa Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan ve çok sayida davetli katildi.

Burada konusma yapan Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, “ Birlesmis Milletler insan Haklari Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene önce büyük umutlarla kabul edildi. Aradan üççeyrek asir geçmesine ragmen bu metin insanligin kazanimlari açisindan kritik bir belge olma vasfini hala koruyor. Daha adil daha özgür, daha insan odakli bir dünya ideali ile kabul edilen Insan Haklari Evrensel Beyannamesi 75 yildir uluslararasi topluma sorumluluklarini hatirlatmayi sürdürüyor. Beyanname bu yönüyle küresel barisin ve istikrarin tesisine de rehberlik ediyor. Her ne kadar insan haklari ihlallerini sona erdirememis olsa da beyannameyi insanligin onurlu yasam mücadelesinin köse taslarindan biri olarak görüyoruz. Beyannamenin insan haklarinin korunmasi ve gelistirilmesi konusunda küresel ölçekte bir hassasiyetin olusmasina ciddi katkilar sagladigina inaniyoruz. Buna ragmen 10 Aralik Dünya Insan Haklari Günü’nü dünyanin pek çok yerinde insan haklarinin ayaklar altina alinirken karsiladigimiz da bir gerçektir. Bati toplumlarini zehirli bir sarmasik gibi saran Islam düsmanligi ve yabanci karsitligi insan haklarina yönelik tehditlerin en basinda yer aliyor. Yabanci düsmani, irkçi, ayrimci ve fasizan uygulamalardan en fazla magdur olan kesim hiç süphesiz göçmenlerin çogunlugunu olusturan Müslümanlardir. Terörist ve terör kavramlari Islam’a saldirmanin, Müslümanlari tahkir etmenin, masumlari katletmenin bir kilifi haline dönüstürüldü. Bundan 4,5 sene önce Yeni Zelanda’da cuma namazi için toplanan 51 kardesimizin sehit edildigi saldiri Islam düsmanliginin nerelere varabilecegini göstermistir. Müslümanlara ve göçmenlere yönelik saldirilar bununla sinirli kalmadi. Kanada’dan Amerika Birlesik Devletleri’ne, Avrupa’dan Asya ülkelerine kadar dünyanin pek çok yerinde artarak devam etti. Çok daha enteresan, ‘nefes alamiyorum’ diyerek can veren George Floyd’un dramini asla unutamayiz. Benzer olaylarla daha sonra da karsilastik” diye konustu.

Aylan bebegin nasil dalgalarla kiyiya vurdugunu izlediklerini kaydeden Cumhurbaskani Erdogan, “ Aylan bebegin ölümü Batiyi insafa getirmedi. Aylan bebek bir astsubay çavusumuzun kucaginda görüldügü gibi ebediyete yürüdü. Son olarak Filistin kefiyesi ile gezen üç genç Amerika Birlesik Devletleri’nde Sokak ortasinda silahli saldiriya ugradi. Batili ülkeler Frey çörç saldirisindan hiçbir ders çikarmadi. Hatta fikir özgürlügü bahanesiyle Islam ve Müslüman karsiti eylemleri mesrulastirdilar, tasvip ve tesvik ettiler. Ne güvenlik boyutu ile ne hukuki ve siyasi olarak bu eylemlerin önüne geçecek hiçbir tedbir almadilar. Bakiniz istatistikler buz daginin sadece görünen kismi olsa da bu aci gerçegi teyit ediyor. Yilbasindan beri çogunlugu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere Islam Isbirligi Teskilati üyesi ülkelerin Avrupa’da bulunan temsilciliklerinin önünde Kur’an-i Kerim’in yakildigi 500’e yakin saldiri gerçeklestirildi.

Mukaddes kitabimiza yönelik bu alçak eylemlerin hemen hepsi hükümetlerin izin vermesiyle polis korumasi altinda düzenlendi.

Ilk defa dün Danimarka’da kutsal kitabimiz Kur’an-i Kerim olmak üzere kutsal kitaplara yönelik saldirilar sebebiyle bir cezai müeyyideyi getirdiler. Müslümanlara ait ibadethaneleri, is yerlerini, sivil toplum örgütlerini, dernekleri hedef alan nefret suçlarinin sayisi günden güne artiyor. Bati’da mukim Müslümanlarin ibadet, çalisma ve okuma ve inancina göre yasama hakki giderek kisitlaniyor. Meselenin trajikomik yani tüm bunlarin demokrasi ve insan haklarinin besigi olarak pazarlanan ülkelerde yasanmasidir. Sözle eylem arasindaki farkin bu kadar açildigi bir dönem olmamistir. Lafa gelince mangalda kül birakmayanlar is icraata gelince çifte standardin, ilkesizligin ve ikiyüzlülügün adeta kitabini yazmaktadirlar” ifadelerini kullandi.

Islam düsmanligina göz yumarak Batinin çarpik zihin dünyasini ortaya koyduklarini ifade eden Cumhurbaskani Erdogan, “ Anlasilan bu ülkeler Birlesmis Milletler Insan Haklari Evrensel Beyannamesi’nde kayitli haklarin sadece makbul insanlar için geçerli oldugunu düsünüyor. Yine bunlarin nazarinda Batili ve beyaz olmayanlarin bu haklardan tam olarak yararlanma hatta hiçbir sekilde yararlanma imkani bulunmuyor. Bunu açik açik söylemeseler de kültürel irkçiliga, yabanci karsitligina ve Islam düsmanligina göz yumarak Batinin çarpik zihin dünyasini ortaya koyuyorlar. Geçtigimiz günlerde ifade ettigim gibi Batinin tüm medeniyetini üzerine bina ettigi bes degerin dördü onlarla ilgisi olmayan çalinti unsurlardir. Nitekim inanci Kudüs nasira, felsefesi Ege ve Bati Anadolu, Hukuku Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve Dogu dünyasi kökenli olan Batinin sadece barbarlik vasfi gerçek anlamda kendisine aittir. Son dönemde Batinin barbarlik vasfinin örneklerini dogrudan yaptigi ve dolayli olarak destek verdigi hadiseler vesilesiyle giderek daha sik görmeye basladik. Insanliga karsi islenen suçlarin eninde sonunda mahseri vicdanda yargilanmak, faillerinin de tarih önünde hesap vermek gibi bir özelligi vardir. Giderek siddetlenen barbarlik örneklerini ve arsa yükselen masum çigliklarini bir dönüm noktasina yaklastigimizin isaretleri olarak görüyoruz. Bugün Birlesmis Milletler Insan Haklari Evrensel Beyannamesi’nin göz göre göre çignendigi yer Gazze ve isgal edilmis Filistin topraklaridir” dedi.

Gazze halkinin 7 Ekim’den beri hayati basta olmak üzere her türlü hakki, isgalci Israil güçleri tarafindan pervasizca yok edilmekte oldugunun altini çizen Cumhurbaskani Erdogan, “Israil’in hedef gözetmeksizin yaptigi saldirilar sonucunda 18 bini askin Gazzeli kardesimiz sehit oldu. Ramallah’ta yerlesimci denen teröristlerin ve Israil güvenlik güçlerinin saldirilarinda 300’e yakin Filistinli sehadete yürüdü. Israil’in alçakça katlettigi her 3 Filistinliden 2’si kadin veya çocuktur. Anne ve babalarinin beyaz kefenlerine sarilarak gözyasi döktügü masum sabiler Israil’in vahsetinin sembolleri olarak hafizalarimiza kazinmistir. Batili ülkelerin sinirsiz destegini alan Israil yönetimi Gazze’de tüm insanligin yüzünü kizartacak canilikte zulümlere ve katliamlara imza atiyor. Savasta bile dokunulmamasi gereken ibadethanelerden okullara, hastanelerden mülteci kamplarina, evlerden çarsi pazarlara kadar tüm sivil yerlesim yerleri Israil tarafindan alçakça bombalaniyor. Gazze’deki binalarin 3’te 2’si ya tamamen yikilmis, ya agir hasar almis ya da kullanilamaz hale gelmistir. Israil, Gazze halkinin suyunu, gidasini, elektrigini ve iletisimini keserek milyonlarca insani açliga ve ölüme mahkum etmistir. Bugün Gazze’de sadece çocuklar, kadinlar, yaslilar, gazeteciler degil ayni zamanda insanliga dair tüm degerler de katledilmektedir. Maalesef bu vahset karsisinda uluslararasi kuruluslar ve insan haklari örgütleri ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adim atmiyor. Biz ne dedik, dünya besten büyüktür. Iste dün ne oldu? Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye ve geçici üyeler fakat sadece Amerika’nin ret oyuyla maalesef malum ateskes reddedildi. Tek basina, böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Ama biz ne diyoruz, aslinda adil bir dünya mümkün. Ama Amerika ile degil. Çünkü Amerika Israil’in yaninda parasiyla bütün silah mühimmati ile yer aliyor. Ey Amerika bunun hesabini nasil vereceksin? Yani insanlik Amerika’ya insanlik için gerçekten Amerika bir Birlesmis Milletler Evrensel Beyannamesi’ne destek veren ülke diyemeyecek bundan sonra. Basta biz diyemeyiz. Çünkü Israil’in yaninda yer alan Aylan bebeklerin karsisinda yer alanlara diyoruz ki biz de sizin karsinizdayiz” açiklamasinda bulundu.

Ülkemizdeki Gezi Olaylarinda ve Ukrayna’nin isgalinde olay yerlerine kamp kurup saatlerce canli yapan BBC’den CNN’ine anli sanli basin organlarinin en büyük icraatlari failleri gizleyip zulmü gözlerden kaçirmaktan ibaret oldugunu belirten Cumhurbaskani Erdogan, “ Iste biliyorsunuz bizim TRT’nin ve Anadolu Ajansi’nin bir sehidimiz ve kamerayi paramparça ettiler. Hadi ne oldu? Siz basin özgürlügünden yanaydiniz nasil oldu? Bunlarin her seyi yalan. 70’i askin basin mensubu Gazze’de ne yazik ki ebediyete yürüdü. Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi’nden ise zaten bir umudumuz, beklentimiz kalmadi. Görevi küresel barisi ve istikrari korumak olan Güvenlik Konseyi 7 Ekim’den bu yana Israil’i koruma ve kollama konseyine dönüstü. Ne çatismalar bir an önce dursun diyen 121 ülkenin iradesi ne Birlesmis Milletler Genel Sekreterinin çabalari ne de geçici üyelerin gayretleri Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerini harekete geçirmeye yetmedi. Dün gece yapilan oylamayi Amerika’nin vetosu nedeniyle yine ateskes karari çikmadi. Aralarinda daimi üyelerin de oldugu 13 ülkenin tasariya evet oyu vermesine ragmen maalesef sonuç degismedi. Dünyanin 5’ten büyük oldugu gerçegi bir kez daha görülmüs oldu. Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi reformu edilmesi olmazsa olmaz sarttir sart. Bu Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi ile insanligin bir yere varmasi mümkün degil. Bunu sadece burada konusmuyoruz. Birlesmis Milletler Genel Kurulu’nda da aynen bu ifadeleri kullanan bir lider olarak söylüyorum” dedi.

Gazze’deki zulümlerle birlikte Birlesmis Milletler’in bu aciz ve islevsiz yapisinin da tüm dünyada sorgulanacagina inandiklarini kaydeden Cumhurbaskani Erdogan, “ Bakin çok açik söylüyorum Gazze’den sonra hiçbir sey eski tas eski hamam devam edemez. Isgal edilmis Filistin topraklarinda yasanan zulmün hoyratligin, barbarligin hesabi insanlik vicdani ile birlikte hukuk önünde de mutlaka sorulmalidir. Gazze kasaplari uluslararasi mahkemelerde insanliga karsi suç teskil eden eylemlerinin hesabini vermelidir. Allah’in izniyle eninde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacagiz. Bunu da Gazzeli masumlarla birlikte tüm insanlik adina yapacagiz. Bir daha benzer dramlar yasanmasin diye, anne babalar çocuklarinin parçalarini toplamasin diye, zulüm zalimin yanina kar kalmasin diye, dünyanin dört bir yanindaki masumlar geleceklerine güvenle bakabilsin diye mücadelemizi cesaretle sürdürecegiz. Gazzeli çocuklar için gözyaslari ile cigerparelerine sarilan o Gazzeli anneler, babalar için sesimizi yükseltmeye devam edecegiz. Rabbim Gazzeli kardeslerimize sabir versin, tahammül versin, dayanma ve direnme gücü versin diyorum. Tüm imkanlarimizla Filistin’in yaninda olurken elbette gönül cografyamizdaki diger kardeslerimizi de ihmal etmiyoruz, etmeyecegiz. Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Arakan’dan Türkistan’a ve Kirim’a kadar nerede hakki çignenen, hukuku ayaklar altina alinan, zulme ve baskiya maruz kalan bir kardesimiz varsa ona sahip çikmak bizim görevimizdir. Daha önce de söyledigim gibi bizim nazarimizda Gazzeli kardeslerimizle Dogu Türkistan Türkleri, Kibris Türkleri ile Irak Türkmenleri arasinda hiçbir ayrim hiçbir fark yoktur ve olamaz. Çünkü biz tüm bu cografyalarda yasanan bu hadiselere merhum Akif’in su misralarinda dile getirdigi yüksek vicdan penceresinden bakiyoruz. Ne diyor Akif, kanayan bir yara gördüm mü yanar ta cigerim, onu dindirmek için kamçi yerim, çifte yerim. Adam aldirma da geç git diyemem aldiririm, çignerim, çignenirim hakki tutar kaldiririm. Zalimin hasmiyim ama severim mazlumu. Biz de kim olursa olsun zalimin hasmiyiz, mazlumun da hamisiyiz. Israil yönetiminin terör eylemlerine göz yumanlar ve destek verenler yarin insan içine çikacak yüz bulamayacak ama biz basimiz dik, alnimiz ak bir sekilde hakki savunmaya devam edecegiz. Bu ugurda yalniz da kalsak, bedel de ödesek yolumuzdan dönmeyecegiz” ifadelerini kullandi.

Cumhurbaskani Erdogan, “ Son 21 yilda hayata geçirdigimiz sessiz devrimlerle vatandaslarimizin Birlesmis Milletler Insan Haklari Evrensel Beyannamesi’nde kayitli hak ve özgürlüklerini kullanmalarini kisitlayan pek çok engeli ortadan kaldirdik. Cebinde ay yildizli kimlik tasiyan herkesin hayatin tüm alanlarinda bu ülkenin birinci sinif vatandasi olarak muamele görebilmesini temin ettik. Ülkemizde hiç kimsenin kökeni, inanci, ibadeti, mesrebi, dili, kiyafeti, sakali, basörtüsü hülasaten dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekilestirildigi bir iklimi asla kabul etmedik aksini savunduk. Egitim hayalleri üniversite kapilarinda yikilan kizlarimiza yönelik ayrimciliga biz son verdik. Kilik kiyafetinden dolayi is hayatindan, devletten, bürokrasiden hatta siyasetten dislanan kadinlarimiza haklarini yine biz teslim ettik. Ülkemiz kadinlari seçilme hakkini yani parlamentoda hiçbir kisitlama olmadan görev yapma imkanini tam manasiyla bizim dönemimizde kullanabilmistir. Kamu denetçiligi ve insan haklari esitlik kurumu gibi yeni yapilarla hak arama yollarini genislettik. Devlet-vatandas iliskisinde köklü bir paradigma degisikligi gerçeklestirdik. Hiçbir farkliliga bakmaksizin tüm vatandaslarimiza esit davranan bunlari zenginlik olarak gören bir anlayisin yerlesmesini biz sagladik. Tek parti fasizminini ve darbelerin milletimizin gönül dünyasina açtigi yaralari hamdolsun yine biz sardik. Adaletin ve güvenlik hizmetlerinin kalitesini artirarak adil yargilanma hakki için çok sayida çalisma yaptik. Bu amaçla yargi reformu yasa paketleri, insan haklari eylem planlari, yargi reformu strateji belgeleri hazirlayip hayata geçirdik. Iskenceye sifir tolerans politikasini uygulayarak bu suça iliskin cezalari artirdik, zaman asimini kaldirdik. Farkli din, mezhep ve inanç gruplarina ait vakiflarin mülk edinmelerini kolaylastirdik. Resmi dilimiz olan Türkçe disindaki dil ve lehçelerin ögreniminin önünü açtik. Bu dillerde siyasi propaganda, radyo ve televizyon yayini yapilmasina imkan tanidik. Kürkçe yasakti önünü biz açtik. Her türlü siyasi propagandayi Kürkçe olarak da benim Kürt vatandaslarim Kürt kardeslerim yapabiliyor önünü biz açtik. Nefret suçu ilk kez bizim dönemimizde ceza mevzuatimiza girmistir. Alevi ve Bektasi kardeslerimiz ile Roman vatandaslarimizin haklarina yönelik birçok önemli düzenlemeyi yaptik. Kültür Bakanligimiz bünyesinde kurulan Alevi-Bektasi Kültür ve Cemevi Baskanligimiz bu çabalarimizin en güzel meyvelerinden biri olmustur. Insanimizin ihtiyaçlari ve talepleri dogrultusunda inanç hürriyeti konusunda ilave adimlar atmayi sürdürecegiz. Sunu büyük bir memnuniyetle söylemek isterim Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim hükümetlerimiz döneminde ulasmistir” dedi.

Tek parti döneminde Cumhur ile cumhuriyet arasinda örülen duvarlari yikmanin yani sira Cumhurbaskaninin dogrudan halk tarafindan seçilmesini temin ederek milli iradeye vurulan zincirleri parçalayip attiklarini aktaran Cumhurbaskani Erdogan, “ Tamamini burada saymaya kalksak saatler sürecek nice reformu nice atilimi tarihe geçen büyük bir demokratik hamlesini son 21 yilda basariyla ülkemize kazandirdik. 85 milyonun tamami zaten günlük hayatinda bunlari görüyor, yasiyor. Geçmisle kiyaslandiginda ülkemizin nereden nereye geldigini çok iyi biliyor. Terör örgütlerine karsi farkli cephelerde yürüttügümüz mücadelede ülkemizin insana, insan hayatinin korunmasina, temel hak ve hürriyetlerin kullanilmasina verdigi önemin bir göstergesidir. Beynini yikadiklari gencecik çocuklari ölüme gönderen, zorla kaçirdiklari kadinlari, kiz çocuklarini istismar eden daha kundaktaki bebekleri vahsice katleden, masumlarin kani ve cani üzerinden ikbal devsiren bu insanlik düsmanlarinin kökünü kurutmakta kararliyiz. Yaklasik 40 yildir kan döken vatandaslarimiza kan kusturan bu alçaklari tarihin çöp sepetine atmadan mücadeleyi elden birakmayacagiz. Burada önemli bir hususa daha deginmek durumundayim. Son 21 yilda yaptiklarimizin tamamini çok kiymetli bulmakla beraber hak ve hürriyetler meselesinde duragan bir yaklasim sergilemiyoruz. Hayatin degisen dinamiklerini içinde biz de kendimizi sürekli yeniliyoruz, sürekli gelistiriyoruz. Vatandaslarimizin bizar oldugu ne varsa hepsinin de çözümünü bulmak ve uygulamak bizim asli vazifemizdir” açiklamasinda bulundu.

Mesela basibos sokak köpeklerinin zarar verdigi insanlarimizin haklarini korumanin da görevimiz oldugu bilinciyle hareket ettiklerini belirten Erdogan, “Basi bos sokak hayvanlari ile ilgili artan sikayetlerin farkindayiz. Önceki gün Ankara’da yasanan ve bir evladimizin agir yaralandigi elim hadise hepimizin yüregini daglamistir. Bu sorunu insallah inancimiza, kültürümüze ve sefkat medeniyetimizin bize vaz ettigi ilkeler çerçevesinde mutlaka çözüme kavusturacagiz. Özetle insanin hak ve hukukunun söz konusu oldugu hiçbir alani bos birakmiyor, görmezden gelmiyor, ihmal etmiyoruz. Elbette bazi süreçler vakit alabiliyor. Ama nihayetinde her meseleyi hal yoluna koyuyoruz. Vatandaslarimizdan hükümetimize güvenmeye, bize inanmaya, bize destek olmaya devam etmelerini istiyorum. 31 Mart’i unutmuyoruz degil mi? 31 Mart’a hazirlaniyor degil mi? Ne diyoruz, insallah yeniden Istanbul diyoruz ve yola devam ediyoruz. Yeniden Ankara diyoruz yola devam ediyoruz. Durmak yok yola devam diyoruz” dedi.

Kaynak: İHA