Cumhurbaskani Yardimcisi Yilmaz Açiklamasi
Cumhurbaskani Yardimcisi Cevdet Yilmaz, “Nominal dolar bazinda dünyanin en büyük 17. ekonomisi durumundayiz. Satin alma paritesine göre dünyanin 11. büyük ekonomisiyiz. 2023 yilinda büyüme devam ediyor. 3 çeyreklik, 9 aylik büyüme performansimiz yüzde 4.7. Yil sonu itibariyla 4.4 büyümeye yakalayacagimiza inaniyoruz” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2022 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüsmeleri devam ediyor. Cumhurbaskani Yardimcisi Cevdet Yilmaz, büyümeye deginerek, “Son 20 yil içinde Türkiye siyasi istikrar içinde yüksek büyüme saglamis bir ülke. Son 20 yilda yüzde 5.4 büyüme saglamis. Dünya son 20 yilda yüzde 3.6 büyümüs. Küresel finans krizi sonrasi dönemine baktigimizda büyüme hizimizin yüzde 6 çiktigini görüyoruz. Son üç yilda dünya kümülatif yüzde 7 büyümüs. Türkiye bu son üç yilda kümülatif yüzde 20 civarinda olmus. Bugün baktigimizda nominal bazda Türkiye bir trilyon dolari geçen bir ekonomik büyüklügümüz olacak. 12 ay geriye gittigimizde nominal dolar bazinda bir triyon 70 milyar dolari asmis durumdayiz. Türkiye ekonomisi önemli bir esigi asmis durumda. Nominal dolar bazinda dünyanin en büyük 17. ekonomisi durumundayiz. Satin alma paritesine göre dünyanin 11. büyük ekonomisiyiz. 2023 yilinda büyüme devam ediyor. 3 çeyreklik, 9 aylik büyüme performansimiz yüzde 4.7. Yil sonu itibariyla 4.4 büyümeye yakalayacagimiza inaniyoruz” dedi.
Yilmaz, söyle konustu:
“Istihdamda 2023 yili Ekim ayinda mevsimsel etkilerden arindirilmis issizlik orani bir önceki aya göre 0.5 azalarak yüzde 8.5 gerçeklesmis durumdadir. En son 2012 yilinda bu civarda bir rakam görmüstük. Son 11 yilin en düsük issizlik rakamiyla karsi karsiyayiz. Genç issizligin bir önceki yila göre 5 puan düsüs söz konusu. Istihdama arttirma dönük politikalarimizi devam ettirecegiz. Istihdam dostu büyüme politikasiyla devam edecegiz. Önümüzdeki yillarda her yil yillik ortalama ilave 900 bin istihdamla istihdamimizi çok daha yukarilara tasimak istiyoruz.”
Yilmaz, yil sonunu daha olumlu kapatacaklarini söyleyerek, “Ocak-Kasim bütçe açigi 532.4 milyar TL. Orta Vadeli Programin öngördügümüz bir bütçe açigi altinda kalmis olacagiz. Enflasyonla mücadele kapsaminda bir taraftan para politikalari bir taraftan mali politikalar ile hareket ediyoruz. 15 Aralik tarihi itibariyla tahsili gecikmis alacak orani yüzde 1.5 ile tarihi ortalamalarin altinda gerçeklesmektedir. Sektörün yeterlilik rasyosu 18.4 ile kanuni oranlarin oldukça üzerindedir. Mali sistem içinde TL mevduatlarin orani yüzde 60 civarinda. Geçen yilin ayni dönemine göre CDS’lerde yüzde 257 baz puan düsüs var. Son 2.5 yilin en düsük oranlarina geldigimizi ifade edebilirim. 20 Aralik tarihi itibariyla 284 rakamini görmüs durumdayiz. Bütçe açiginin kontrol altinda olmasi, rezervlerimizdeki artis etkili politikalarimiz, siyasi güven istikrarin pekismis olmasi gibi nedenlerle düsüs var” ifadelerini kullandi.
Yilmaz, açiklamalarina söyle devam etti:
“15 Aralik haftasinda brüt döviz rezervimiz 95,4 milyar dolara, brüt altin rezervimiz ise 47,1 milyar dolar seviyesine yükseldi. Dolayisiyla toplam rezervlerimiz 142,5 milyar dolara yükselmis durumda, mayis ayinda 98,5’lara kadar inmisti, simdi geldigi nokta çok önemli bir artis, yedi aylik bir sürede 44 milyar dolari asan bir rezerv artisi söz konusu; bu da ülkemize iliskin risk algilarini yine oldukça etkileyen, olumlu yönde etkileyen bir durum. Enflasyona gelecek olursak, halkimizin gündemi neyse bizim de gündemimiz o, halkimiz neyi sorun olarak görüyorsa bizim için de sorun o, halkimiz neye öncelik vermemizi istiyorsa biz onu öncelikli görüyoruz. Dolayisiyla reel ekonomide, büyümede, ihracatta, birçok istihdamda yüksek performansimiz var, simdi içinden geçtigimiz dönemde ise bunu istikrarla, özellikle fiyat istikrariyla tamamlamaya kararliyiz, bu yönde de planimizi, programimizi yapmis durumdayiz. Orta vadeli programimizin en temel önceligi enflasyonu düsürmek, bunun için para politikalari, maliye politikalari, gelirler politikalari, yapisal reformlar, bütün bunlari kusatan bir çerçeveyi olusturmus durumdayiz ve yolumuza devam ediyoruz. Orta vadeli programda öngördügümüz, bu yil için öngördügümüz yüzde 65 civarinda bir enflasyon oraniydi ve bu oran civarinda gerçeklesecek gibi görünüyor. Tabii, henüz son aya iliskin rakam çikmis degil, o çikinca daha iyi görmüs olacagiz. Sunu rahatlikla ifade edebilirim: Aylik bazda politikalarimizin etkilerini görmeye basladik. Özellikle kasim ayi itibariyla çekirdek enflasyon göstergelerinde ciddi bir yavaslama var ve öte yandan, tabii, jeopolitik gerilimler, hizmet fiyatlarindaki katiliklar gibi unsurlar da bu mücadelemizi elbette zorlastiriyor, sorun olusturuyor. Ancak aylik bazda geçen yaz dönemindeki artislar ile sonbahardaki aylik artislari mukayese ettiginizde enflasyonda ciddi bir ivme kaybi oldugunu görüyoruz, bunun yilliga yansimasi tabii ki zaman alacak. Çünkü yaz aylarindaki o yüksek artislar bazimiza, hesabimiza girmis durumda. Bunu bir yil tasimak zorundayiz. Geçti, gerimizde kaldi ama yillik hesaplar içinde bir yil boyunca o yüksek artislar kalmak durumunda. Gelecek yilin ortalari gibi baz etkisi nedeniyle olusan bu yükseklik ortadan kalkmis olacak ve gelecek yilin ortalarindan itibaren enflasyonda belirgin bir sekilde düsüsü, yillik enflasyonda belirgin düsüsü hep birlikte görecegiz.”
Enflasyonla ilgili olarak Yilmaz, “Enflasyonda beklentileri kirmak gerçekten çok önemli. On iki aylik enflasyon beklentilerinde Aralik ayi itibariyla Ekim ayina kiyasla yaklasik 4 puanlik bir düsüs oldugunu görüyoruz. Bu da sevindirici, giderek enflasyonda daha olumlu beklentiler olustugunu görüyoruz. Otomotiv gibi, iste, dayanikli birtakim tüketim mallari gibi bazi piyasalarda bunun yansimalarini görmeye basladik. Diger alanlarda da zaman içinde daha net bir sekilde bunun sonuçlarini görecegiz. Dis ticaret açisindan da oldukça iyi bir performans gösteriyoruz. Belki geçen yilla mukayese ettiginizde ’Bakin, ihracat çok artmamis’ diyeceksiniz ama dünyanin büyüme performansinin düstügünü, özellikle de temel ihraç pazarimiz olan Avrupa Birliginin çok ciddi anlamda ekonomik durgunluk yasadigini dikkate aldigimiz zaman ihracattaki performansimiz da takdire sayan bir performans. Pandeminin yogun yasandigi 2020 yilinda ihracatimiz 170 milyar dolarin altina düsmüstü. Geçtigimiz yil itibariyla 254 milyar dolarin üstüne yükseldi. Bu sene 255 milyar dolari asacagimizi öngörüyoruz, geçen yilin üstünde bir rakamla bu yili kapatacagiz. Yine, son yirmi yila baktigimizda, uzun vadeli baktigimizda da sunu rahatlikla ifade edebilirim: 2000’li yillarin baslarinda dünya ihracatindan, mal ticaretinden aldigimiz pay 0,4 civarindaydi. Bugün geldigimiz noktada yüzde 1’i asmis durumdayiz” seklinde konustu.
Cari açik konusunda ise Yilmaz, “Cari açigi her zaman için kalkinmamizin önünde bir engel olarak yasadik biz tarihimizde çesitli dönemlerde. Dolayisiyla ihracat performansimizi artirarak, turizm gelirlerimizi artirarak, ihracati sadece miktar olarak degil nitelik olarak da artirarak, katma degeri daha yüksek bir üretim ve ihracat yapisi olusturarak cari açigimizi asagilara çekmeyi hedefliyoruz. Bu sene millî gelire oranla yüzde 4 civarinda kapatmayi öngörüyoruz, Orta Vadeli Program’imizdaki hedefimiz bu. Dönem sonunda ise yüzde 2’ler civarina düsen bir cari açik, dolayisiyla kalkinmamiz önünde engel teskil etmeyen bir cari açikla bu dönemi, orta vadeli dönemi tamamlamak için gayret ediyoruz. Bu çerçevede, sunun da altini çizmek isterim: Bir taraftan enflasyonla mücadele için parasal sikilastirma politikasi izlerken ve belli finansal kosullarda maliyet artislari yasanirken diger taraftan yatirimlar ve ihracat için özellikle, bu iki kalem için daha nitelikli, seçici bir sekilde buralarda finansman maliyetlerini düsürücü tedbirleri de hayata geçiriyoruz. Bunlardan bir tanesi, YTAK dedigimiz yatirim taahhütlü avans kredisi, bunun basvurularini 20 Aralik itibariyla baslatmis durumdayiz. En az bir milyar lira büyüklügünde, teknolojik, stratejik içerigi belli kriterlerle tespit edilmis projelere Merkez Bankamizin kaynaklarindan ve araci bankalarin finansal degerlendirilmesiyle birlikte düsük faizlerle finans destegi verecegiz, yüzde 15’le 30 arasinda alinan puana göre degisen faiz oranlariyla ve on yila kadar varan vadelerle kredi imkâni saglayacagiz. Bu da ülkemizin teknolojik atilimini ve cari açigi düsürme perspektifini güçlendiren bir yaklasimla olusturdugumuz bir program” ifadelerini kullandi.
Depremin Orta Vadeli Programa ve bütçeye damga vurdugunu kaydeden Yilmaz, “Tarihimizin en büyük afetini yasadik; 11 ilimizi, 14 milyon nüfusumuzu etkileyen çok derin bir afet hadisesi yasadik. Dolayisiyla bütçemiz içinde bu yil deprem harcamalari için 762 milyar ödenek ayirdik. Gelecek yil için bu rakami bir trilyon 28 milyar liraya çikardik. Çok agirlikli bir kalem bütçelerimiz içinde; bu yilki ödenegin millî gelire orani yüzde 3, gelecek yilki ödenegin gelecek yilki millî gelire orani yüzde 2,5 civarinda. Dolayisiyla oldukça önemli harcamalar yapiyoruz. Bu yil ve gelecek yil agirlikli bu harcamalar, 2025’te ve 2026’da da devam edecek ama azalan bir ivmeyle. Dolayisiyla bu yil ve gelecek yil depremin yaralarini kalici bir sekilde, büyük oranda sarmis olacagiz. Söyle bir özelligi var deprem harcamalarinin: Bunlar ayni zamanda yatirim niteliginde harcamalar ve bütçede yapisal bozulma olusturmayan tek seferlik harcamalar. Dolayisiyla bütçemizde yapisal bir bozulma olusturmadan sehirlerimizi, ülkemizi daha dirençli hâle getiriyoruz. Belki bir-iki yil bütçe açigimizi normalden daha yukariya tasiyacak bu harcamalar ama ülkemizi daha dirençli hâle getirecek ve bu birkaç yil sonrasinda da bütçe açigimiz yine normal seyrine geri dönmüs olacak” diye konustu.
Deprem konusuna iliskin de Yilmaz, “Deprem bölgesi yerinde dönüsüm kampanyasi için, kendi evini yerinde dönüstürene hibe ve hibe içerigi olan krediler veriyoruz biliyorsunuz, bunlar için 135 milyar lira ödenek ayirdik. Istanbul’da bu daha önce ’yarisi bizden’ diye ifade edilen, simdi yeniden gündeme getirdigimiz proje için 78,9 milyar lira gelecek yilin bütçesine para koymus durumdayiz. Bunu özellikle Istanbul’daki dönüsüm için degerlendirecegiz. Kamu kurumlarinin hizmet binalari ve tesislerine iliskin yapim ve onarim giderleri için ise 164,7 milyar lira olmak üzere toplam bir trilyon 28 milyar lira ayirmis durumdayiz. Kentsel dönüsümün detaylarina çok girmek istemiyorum ama bir iki tane genel bilgi vereyim: Bugüne kadar 2 milyon 200 bin bagimsiz konutun dönüsümünü gerçeklestirmisiz. Iyi ki de gerçeklestirmisiz. Degerli arkadaslar, kentsel dönüsümü karalama, gölgeleme kampanyasi yapanlar da var. Kentsel dönüsüme ’rantsal dönüsüm’ diyen kesimler de var. Bence bunlar insanimizin caniyla oynuyorlar. Yanlis varsa, bakin, bir yanlis varsa, noktasal bir hata varsa onu elbette söylersin; hep birlikte mücadele edelim. Ama Türkiye bir afet bölgesi, kentsel dönüsüme ihtiyacimiz var. Bunu saglamadigimiz sürece insanimizin caniyla oynamis oluruz. Bundan sonra -az önce bahsettim- yeni kurumsal yapimiz ve yeni yasamizla daha hizli bir sekilde kentsel dönüsüme devam edecegiz” seklinde konustu.
Kaynak: İHA
Yilmaz, söyle konustu:
“Istihdamda 2023 yili Ekim ayinda mevsimsel etkilerden arindirilmis issizlik orani bir önceki aya göre 0.5 azalarak yüzde 8.5 gerçeklesmis durumdadir. En son 2012 yilinda bu civarda bir rakam görmüstük. Son 11 yilin en düsük issizlik rakamiyla karsi karsiyayiz. Genç issizligin bir önceki yila göre 5 puan düsüs söz konusu. Istihdama arttirma dönük politikalarimizi devam ettirecegiz. Istihdam dostu büyüme politikasiyla devam edecegiz. Önümüzdeki yillarda her yil yillik ortalama ilave 900 bin istihdamla istihdamimizi çok daha yukarilara tasimak istiyoruz.”
Yilmaz, yil sonunu daha olumlu kapatacaklarini söyleyerek, “Ocak-Kasim bütçe açigi 532.4 milyar TL. Orta Vadeli Programin öngördügümüz bir bütçe açigi altinda kalmis olacagiz. Enflasyonla mücadele kapsaminda bir taraftan para politikalari bir taraftan mali politikalar ile hareket ediyoruz. 15 Aralik tarihi itibariyla tahsili gecikmis alacak orani yüzde 1.5 ile tarihi ortalamalarin altinda gerçeklesmektedir. Sektörün yeterlilik rasyosu 18.4 ile kanuni oranlarin oldukça üzerindedir. Mali sistem içinde TL mevduatlarin orani yüzde 60 civarinda. Geçen yilin ayni dönemine göre CDS’lerde yüzde 257 baz puan düsüs var. Son 2.5 yilin en düsük oranlarina geldigimizi ifade edebilirim. 20 Aralik tarihi itibariyla 284 rakamini görmüs durumdayiz. Bütçe açiginin kontrol altinda olmasi, rezervlerimizdeki artis etkili politikalarimiz, siyasi güven istikrarin pekismis olmasi gibi nedenlerle düsüs var” ifadelerini kullandi.
Yilmaz, açiklamalarina söyle devam etti:
“15 Aralik haftasinda brüt döviz rezervimiz 95,4 milyar dolara, brüt altin rezervimiz ise 47,1 milyar dolar seviyesine yükseldi. Dolayisiyla toplam rezervlerimiz 142,5 milyar dolara yükselmis durumda, mayis ayinda 98,5’lara kadar inmisti, simdi geldigi nokta çok önemli bir artis, yedi aylik bir sürede 44 milyar dolari asan bir rezerv artisi söz konusu; bu da ülkemize iliskin risk algilarini yine oldukça etkileyen, olumlu yönde etkileyen bir durum. Enflasyona gelecek olursak, halkimizin gündemi neyse bizim de gündemimiz o, halkimiz neyi sorun olarak görüyorsa bizim için de sorun o, halkimiz neye öncelik vermemizi istiyorsa biz onu öncelikli görüyoruz. Dolayisiyla reel ekonomide, büyümede, ihracatta, birçok istihdamda yüksek performansimiz var, simdi içinden geçtigimiz dönemde ise bunu istikrarla, özellikle fiyat istikrariyla tamamlamaya kararliyiz, bu yönde de planimizi, programimizi yapmis durumdayiz. Orta vadeli programimizin en temel önceligi enflasyonu düsürmek, bunun için para politikalari, maliye politikalari, gelirler politikalari, yapisal reformlar, bütün bunlari kusatan bir çerçeveyi olusturmus durumdayiz ve yolumuza devam ediyoruz. Orta vadeli programda öngördügümüz, bu yil için öngördügümüz yüzde 65 civarinda bir enflasyon oraniydi ve bu oran civarinda gerçeklesecek gibi görünüyor. Tabii, henüz son aya iliskin rakam çikmis degil, o çikinca daha iyi görmüs olacagiz. Sunu rahatlikla ifade edebilirim: Aylik bazda politikalarimizin etkilerini görmeye basladik. Özellikle kasim ayi itibariyla çekirdek enflasyon göstergelerinde ciddi bir yavaslama var ve öte yandan, tabii, jeopolitik gerilimler, hizmet fiyatlarindaki katiliklar gibi unsurlar da bu mücadelemizi elbette zorlastiriyor, sorun olusturuyor. Ancak aylik bazda geçen yaz dönemindeki artislar ile sonbahardaki aylik artislari mukayese ettiginizde enflasyonda ciddi bir ivme kaybi oldugunu görüyoruz, bunun yilliga yansimasi tabii ki zaman alacak. Çünkü yaz aylarindaki o yüksek artislar bazimiza, hesabimiza girmis durumda. Bunu bir yil tasimak zorundayiz. Geçti, gerimizde kaldi ama yillik hesaplar içinde bir yil boyunca o yüksek artislar kalmak durumunda. Gelecek yilin ortalari gibi baz etkisi nedeniyle olusan bu yükseklik ortadan kalkmis olacak ve gelecek yilin ortalarindan itibaren enflasyonda belirgin bir sekilde düsüsü, yillik enflasyonda belirgin düsüsü hep birlikte görecegiz.”
Enflasyonla ilgili olarak Yilmaz, “Enflasyonda beklentileri kirmak gerçekten çok önemli. On iki aylik enflasyon beklentilerinde Aralik ayi itibariyla Ekim ayina kiyasla yaklasik 4 puanlik bir düsüs oldugunu görüyoruz. Bu da sevindirici, giderek enflasyonda daha olumlu beklentiler olustugunu görüyoruz. Otomotiv gibi, iste, dayanikli birtakim tüketim mallari gibi bazi piyasalarda bunun yansimalarini görmeye basladik. Diger alanlarda da zaman içinde daha net bir sekilde bunun sonuçlarini görecegiz. Dis ticaret açisindan da oldukça iyi bir performans gösteriyoruz. Belki geçen yilla mukayese ettiginizde ’Bakin, ihracat çok artmamis’ diyeceksiniz ama dünyanin büyüme performansinin düstügünü, özellikle de temel ihraç pazarimiz olan Avrupa Birliginin çok ciddi anlamda ekonomik durgunluk yasadigini dikkate aldigimiz zaman ihracattaki performansimiz da takdire sayan bir performans. Pandeminin yogun yasandigi 2020 yilinda ihracatimiz 170 milyar dolarin altina düsmüstü. Geçtigimiz yil itibariyla 254 milyar dolarin üstüne yükseldi. Bu sene 255 milyar dolari asacagimizi öngörüyoruz, geçen yilin üstünde bir rakamla bu yili kapatacagiz. Yine, son yirmi yila baktigimizda, uzun vadeli baktigimizda da sunu rahatlikla ifade edebilirim: 2000’li yillarin baslarinda dünya ihracatindan, mal ticaretinden aldigimiz pay 0,4 civarindaydi. Bugün geldigimiz noktada yüzde 1’i asmis durumdayiz” seklinde konustu.
Cari açik konusunda ise Yilmaz, “Cari açigi her zaman için kalkinmamizin önünde bir engel olarak yasadik biz tarihimizde çesitli dönemlerde. Dolayisiyla ihracat performansimizi artirarak, turizm gelirlerimizi artirarak, ihracati sadece miktar olarak degil nitelik olarak da artirarak, katma degeri daha yüksek bir üretim ve ihracat yapisi olusturarak cari açigimizi asagilara çekmeyi hedefliyoruz. Bu sene millî gelire oranla yüzde 4 civarinda kapatmayi öngörüyoruz, Orta Vadeli Program’imizdaki hedefimiz bu. Dönem sonunda ise yüzde 2’ler civarina düsen bir cari açik, dolayisiyla kalkinmamiz önünde engel teskil etmeyen bir cari açikla bu dönemi, orta vadeli dönemi tamamlamak için gayret ediyoruz. Bu çerçevede, sunun da altini çizmek isterim: Bir taraftan enflasyonla mücadele için parasal sikilastirma politikasi izlerken ve belli finansal kosullarda maliyet artislari yasanirken diger taraftan yatirimlar ve ihracat için özellikle, bu iki kalem için daha nitelikli, seçici bir sekilde buralarda finansman maliyetlerini düsürücü tedbirleri de hayata geçiriyoruz. Bunlardan bir tanesi, YTAK dedigimiz yatirim taahhütlü avans kredisi, bunun basvurularini 20 Aralik itibariyla baslatmis durumdayiz. En az bir milyar lira büyüklügünde, teknolojik, stratejik içerigi belli kriterlerle tespit edilmis projelere Merkez Bankamizin kaynaklarindan ve araci bankalarin finansal degerlendirilmesiyle birlikte düsük faizlerle finans destegi verecegiz, yüzde 15’le 30 arasinda alinan puana göre degisen faiz oranlariyla ve on yila kadar varan vadelerle kredi imkâni saglayacagiz. Bu da ülkemizin teknolojik atilimini ve cari açigi düsürme perspektifini güçlendiren bir yaklasimla olusturdugumuz bir program” ifadelerini kullandi.
Depremin Orta Vadeli Programa ve bütçeye damga vurdugunu kaydeden Yilmaz, “Tarihimizin en büyük afetini yasadik; 11 ilimizi, 14 milyon nüfusumuzu etkileyen çok derin bir afet hadisesi yasadik. Dolayisiyla bütçemiz içinde bu yil deprem harcamalari için 762 milyar ödenek ayirdik. Gelecek yil için bu rakami bir trilyon 28 milyar liraya çikardik. Çok agirlikli bir kalem bütçelerimiz içinde; bu yilki ödenegin millî gelire orani yüzde 3, gelecek yilki ödenegin gelecek yilki millî gelire orani yüzde 2,5 civarinda. Dolayisiyla oldukça önemli harcamalar yapiyoruz. Bu yil ve gelecek yil agirlikli bu harcamalar, 2025’te ve 2026’da da devam edecek ama azalan bir ivmeyle. Dolayisiyla bu yil ve gelecek yil depremin yaralarini kalici bir sekilde, büyük oranda sarmis olacagiz. Söyle bir özelligi var deprem harcamalarinin: Bunlar ayni zamanda yatirim niteliginde harcamalar ve bütçede yapisal bozulma olusturmayan tek seferlik harcamalar. Dolayisiyla bütçemizde yapisal bir bozulma olusturmadan sehirlerimizi, ülkemizi daha dirençli hâle getiriyoruz. Belki bir-iki yil bütçe açigimizi normalden daha yukariya tasiyacak bu harcamalar ama ülkemizi daha dirençli hâle getirecek ve bu birkaç yil sonrasinda da bütçe açigimiz yine normal seyrine geri dönmüs olacak” diye konustu.
Deprem konusuna iliskin de Yilmaz, “Deprem bölgesi yerinde dönüsüm kampanyasi için, kendi evini yerinde dönüstürene hibe ve hibe içerigi olan krediler veriyoruz biliyorsunuz, bunlar için 135 milyar lira ödenek ayirdik. Istanbul’da bu daha önce ’yarisi bizden’ diye ifade edilen, simdi yeniden gündeme getirdigimiz proje için 78,9 milyar lira gelecek yilin bütçesine para koymus durumdayiz. Bunu özellikle Istanbul’daki dönüsüm için degerlendirecegiz. Kamu kurumlarinin hizmet binalari ve tesislerine iliskin yapim ve onarim giderleri için ise 164,7 milyar lira olmak üzere toplam bir trilyon 28 milyar lira ayirmis durumdayiz. Kentsel dönüsümün detaylarina çok girmek istemiyorum ama bir iki tane genel bilgi vereyim: Bugüne kadar 2 milyon 200 bin bagimsiz konutun dönüsümünü gerçeklestirmisiz. Iyi ki de gerçeklestirmisiz. Degerli arkadaslar, kentsel dönüsümü karalama, gölgeleme kampanyasi yapanlar da var. Kentsel dönüsüme ’rantsal dönüsüm’ diyen kesimler de var. Bence bunlar insanimizin caniyla oynuyorlar. Yanlis varsa, bakin, bir yanlis varsa, noktasal bir hata varsa onu elbette söylersin; hep birlikte mücadele edelim. Ama Türkiye bir afet bölgesi, kentsel dönüsüme ihtiyacimiz var. Bunu saglamadigimiz sürece insanimizin caniyla oynamis oluruz. Bundan sonra -az önce bahsettim- yeni kurumsal yapimiz ve yeni yasamizla daha hizli bir sekilde kentsel dönüsüme devam edecegiz” seklinde konustu.