Türkiye Ziraat Odalari Birligi (TZOB) Genel Baskani Semsi Bayraktar, Süt Sektöründe Yasanan Sorunlari Degerlendirdi

Türkiye Ziraat Odalari Birligi (TZOB) Genel Baskani Semsi Bayraktar, süt sektöründe yasanan sorunlari degerlendirdi.

Türkiye Ziraat Odalari Birligi (TZOB) Genel Baskani Semsi Bayraktar, Süt Sektöründe Yasanan Sorunlari Degerlendirdi
Ulusal Süt Konseyi’nin (USK), 15 Mayis 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sogutulmus çig süt tavsiye satis fiyatini litrede brüt 7,50 lira olarak belirledigini hatirlatan Bayraktar, açiklamasini söyle sürdürdü:

“Çig süt üretim maliyetinde önemli bir degisiklik oldugunda önümüzdeki süreçte piyasa sartlarina göre tekrar degerlendirme yapilacaktir. Bugün itibariyla üreticilerimizin eline kesintiler çiktiktan sonra ortalama 7 lira geçiyor. Bazi yerlerde ise bu fiyatin da altinda çig süt satiliyor. Gerek üretici örgütleriyle birlikte gerekse Türkiye Ziraat Odalari Birligi olarak yaptigimiz açiklamalarla, üretim maliyetlerinde önemli artislar oldugunu kamuoyuna duyurduk ve süt fiyatlarinin revize edilmesinin önemine dikkat çektik”.

“Sanayiciler çig süt bulmakta, marketler ise süt ve süt ürünlerini satmakta sikinti yasiyor”

Marketlerin çig süt, içme sütü ve peynir satmakta halkin ise satin almakta çok zorlandigini geçen yilin ayni dönemine bakildiginda satislarin düstügünü görebiliyoruz diyen Bayraktar sözlerine söyle devam etti:

“Türkiye Istatistik Kurumu (TÜIK) verileri de bizi destekliyor. TÜIK’e göre son bes ayda geçen yilin ayni dönemine göre toplanan inek sütü miktari yüzde 2,8, içme sütü üretimi yüzde 6,5, peynir üretimi ise yüzde 5,2 oraninda azaldi. Sanayiciler çig süt bulmakta, marketler ise süt ve süt ürünlerini satmakta sikinti yasiyor. Hem üretim hem de talep ayagindaki daralma, sektördeki ciddi sorunu gözler önüne seriyor. Asil sorun talep ayagindaki daralma ortadan kalkinca yasanacaktir. Iste o zaman artan talebi karsilayacak yeterli ürün bulunamayacak, tüketiciler çok yüksek fiyatlardan süt ve süt ürünleri tüketmek zorunda kalacaktir. Buna yönelik hazirlikli olmak zorundayiz.”

Sütün üretimden pazarlamasina kadarki tüm sürecin, dogrudan döviz kuruyla iliskili olduguna dikkat çeken Bayraktar, “dövizdeki yukari yönlü en ufak bir hareketlenmede zincirin her halkasi ciddi maliyet artislariyla karsilasiyor” diyerek, açiklamasina söyle devam etti:

“Bu artislarin üretime ve tüketime olusabilecek yikici etkilerini azaltmaya yönelik her türlü tedbir hayata geçirilmelidir. Son dönemde yem fiyatlari o kadar artti ki, üreticilerimiz damizliklarini kestirip elden çikarmaya, genç disi hayvanlari (düve) ise damizliga çekmek yerine besleyip kesime göndermeye basladi.

Sahada damizlik hayvan kesimlerinin hala devam ettigini artik kabul etmemiz gerekiyor. Üreticilerimiz, ellerinde tuttuklari hayvanlarina ise ‘daha az yem, daha az süt’ diyerek verdikleri fabrika yemini azalttilar, hayvanlarini dengeli beslemekten vazgeçtiler. Asil tehlike de iste burada basladi.

Dengesiz beslenmeye bagli olarak damizlik hayvanlarda besleme hastaliklari ve üremeye yönelik sorunlar artmaya basladi.

Yani damizliklar bir bir elden gidiyor, elde kalanlar ise damizlik vasfini kaybediyor.”

“Sektörün üretim ayaginda çok ciddi kayiplar yasanmaya basladi”

Genel Baskan Bayraktar, isin üretim ayaginda sorunlar yasandiginda bütün zincirin olumsuz etkilendigine vurgu yaparak, “Özetle sektörün üretim ayaginda çok ciddi kayiplar yasanmaya basladi.

Dengesiz besleme sonucu damizlik hayvanlari erken elden çikarma, buzagi alamama gibi durumlar hem süt hem de et sektörünün gelecegini tehdit ediyor. Ilerleyen zamanlarda üreticinin damizlik hayvan ihtiyaci ülke içerisinden yeterli hayvan bulunamadigi ve yurt disindan ise çok pahali oldugu için karsilanamayabilir. Maalesef yillarin emegi olan damizlik hayvanlari elde tutup, gelistirme noktasindan kopma noktasina geldik” ifadelerini kullandi.

“Ilerleyen zamanlarda et ve süt ürünlerinde fahis fiyatlar tartisilirsa bilin ki bu bir anda gelismis bir sorun olmadigi gibi bir anda da giderilebilmesi mümkün bir sorun degildir”

Et ve süt konusundaki olusabilecek fiyat artislarinin bir anda olmadigina ve çözümünün de bir anda olamayacagina dikkat çeken Semsi Bayraktar sözlerine söyle devam etti:

”Kamuoyunun sunu çok iyi bilmesini istiyoruz. Eger ilerleyen zamanlarda ‘et ve süt ürünlerinde fahis fiyatlar’ tartisilirsa bilin ki bu bir anda gelismis bir sorun olmadigi gibi bir anda da giderilebilmesi mümkün bir sorun degildir. Biz uzun süredir bu konuyu dile getiriyoruz ama maalesef politikalar sadece geçici oluyor. Artik üreticilerimiz, ‘sürdürülemez çig süt fiyatlari ve artan maliyetler nedeniyle sürekli fiyat talep eden’ konumda olmaktan yoruldu. Yüksek süt fiyatlarina ulasmakta zorlanan, saglikli ve dengeli beslenememe riskiyle karsi karsiya kalan tüketicilerimiz de durumlarindan memnun degildir.”

"Sonuç itibariyla; Önceligin damizlik hayvan kesimlerinin durdurulmasi, yem basta olmak üzere girdilerdeki fiyat artislarina yönelik etkili tedbirlerin hayata geçirilmesi, üreticilere sürdürülebilir gelir saglanmasi, tüketiciye ise ulasilabilir fiyattan gida saglayacak politikalari hayata geçirmek olmalidir" diyen Bayraktar sözlerine söyle devam etti:

“Hep söyledigimizi bir kez daha tekrar etmek istiyoruz. Üretimin devam etmesi için ya çig süt fiyatlari artirilmali ya da yem fiyatlarini düsürmeye ve kontrol etmeye yönelik tedbirler alinmalidir. Gida Komitesi’nin yem fiyatlarindaki artislarin olusabilecek etkilerini önlemeye yönelik bir yol haritasi belirlemis olmasini da olumlu buluyoruz. Her ne kadar detaylari sektör paydaslariyla paylasilmamis da olsa bizce üreticilerin elindeki sagmal hayvan sayisi bellidir. Üreticinin ne kadar süt ürettigi de, hayvan basina tüketilen kesif yem miktari da bellidir. Dolayisiyla bu veriler isiginda çapraz kontroller de yapilarak üreticiye yem destegi verilebilir ve olusabilecek suistimaller önlenebilir. Burada önemli iki nokta vardir; Birincisi destegin üreticiyi tatmin edecek miktarda verilmesi, ikincisi ödemelerin her ayin sonunda üreticinin hesabina geçmesidir. Verilecek bu destekle süt/yem paritesinin ideal parite olan 1,5 seviyelerinde olmasi saglanmalidir.”

Süt tesvik prim ödemelerinin 4 ay geriden geldigini belirten TZOB Genel Baskani Bayraktar, üreticilerin en son Mart ayina ait destegi aldigini açikladi.

Bayraktar, açiklamasini söyle sürdürdü:

“Böylesi çok geriden gelen bir destegin etkisi de sinirli olacaktir. Kaldi ki 20 kurusluk destek ne üreticiyi tesvik etmekte ne de sektörü kayit altina almakta etkili olmaktadir. Destek artirilmali, ödemeler erkene çekilmelidir. Çiftçiler ürünlerini maliyetlerinin üzerinde satamadiklari takdirde, piyasa istikrarindan ve üretimde sürdürülebilirlikten bahsedemeyiz. Bu sektörü ayakta tutan aile isletmeleridir. Üreticilerimiz para kazanamadiklari anda üretimi birakip sehirlere göç ediyor, geri dönüsleri de mümkün olmuyor. Süt üretiminde hiç kimse bir ani bir çözüm beklemesin. Türkiye’de sütün büyük bir kismi, çiftçilerimizi kirsalda tutan, küçük aile isletmeleri tarafindan üretilmektedir. Bu sektörü ayakta tutan aile isletmeleridir. Üreticilerimiz para kazanamadiklari anda üretimi birakip sehirlere göç ediyor, geri dönüsleri de mümkün olmuyor. En büyük kayip da isi bilen kalifiye elemanlarin kaybedilmesi oluyor. Ülke tariminin gelecegi aile isletmelerinin ayakta kalmasina baglidir. Bunu unutmayalim.”

“Gida enflasyonu ile mücadelede üretim artisina daha fazla önem vermek gerekiyor”

Enflasyonun yok edilebilmesi için üretim hizinin arttirmasi, üreticinin desteklenmesinin gerektigini vurgulayan Bayraktar, “Gida enflasyonu ile mücadelede üretim artisina daha fazla önem vermek gerekiyor. Süt fiyatlarini baskilayarak enflasyonu önlemeye çalismak üretimin azalmasiyla birlikte daha yüksek enflasyon olarak bize geri dönecektir. Ithalatla ülkeyi doyurma imkani yoktur. Bunu görmezden gelemeyiz. Tarim sektörü dünyada en stratejik sektör haline geldi. Elimizde ne var ne yoksa vererek üreticiyi desteklemekten, üretimi artirmaktan baska çare yoktur. Bunu basaramazsak gidayi tüketicilerimize ulastiramayacagiz” ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA