Ankara’yı sarsan büyük dolandırıcılık: Düğümü İstanbul Adli Tıp Kurumu çözecek!

Ankara’da işadamı Orhan Aytekin’i on milyonlarca lira dolandırdığı gerekçesi ile “kamu kurum ve kuruluşları araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçlarından 5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Altınbaş Üniversitesi Yazılım Mühendisliği Bölüm Başkanı Dr. Oğuz Ata ve dayısı Mehmet Tüm hakkında her geçen gün çarpıcı yeni detaylar ortaya çıkıyor.

Ankara’yı sarsan büyük dolandırıcılık: Düğümü İstanbul Adli Tıp Kurumu çözecek!
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hâkim karşısına çıkan Dr. Oğuz Ata'nın talimatla ifadesi alınmıştı. Dr. Ata, mahkemede bilirkişi raporuyla sahteliği kanıtlanan senetleri kendisinin icraya verdiğini itiraf etmişti. Dayı Mehmet Tüm'ün daha önce de nitelikli dolandırıcılık suçundan Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/454 esas ve 2014/255 sayılı kararı ile hakkında TCK. 158/1-d kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yapmaktan dolayı mahkumiyet kararı verildiği ortaya çıktı. 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında Mehmet Tüm'ün avukat olmadığı halde kendisini avukat gibi tanıtarak, insanları dolandırdığı belirtiliyor.



Mehmet Tüm nitelikli dolandırıcılıktan Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hüküm giydi, ancak hakkındaki karar her nasılsa 15 yıl boyunca temyiz sürecinde Yargıtay'da bekletildi. Kesin olarak hükme bağlanamadı ve Mehmet Tüm'ün aldığı ceza, zaman aşımı nedeniyle düştü. Sanki yargıdaki bir el Mehmet Tüm ve yeğeni Dr. Oğuz Ata'yı koruyordu. İddialara göre Mehmet Tüm her işlediği suçtan yargıdaki bağlantıları nedeniyle kurtulmayı başarıyordu. Kılıktan kılığa girerek başkalarını dolandırmaya devam ediyordu. Bazen kuyumcu olarak kendini tanıtıyor, bazen de inşaat işi yapıyorum diyordu. Konu ile ilgili SABAH'a konuşan mağdur avukatlarından Fatma Altındağ çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Av. Fatma Altındağ şunları söyledi:



'Aytekin ailesi organize bir dolandırıcılığın tam ortasında. Büyük mağduriyetler yaşadı. Adalete inanıldı ve güvenildi ancak, birçok kişinin canını yakan ve malına çöken bir şebekenin tüm hukuksuzlukları ortaya serilmesine rağmen süreç çok yavaş ilerliyor. Dolandırıcılık davası açıldığı halde istinaf icra takibini ortadan kaldırdığı halde Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi icraları kaldırmıyor; bekletiyor. Aynı kişi rahmetli Orhan Aytekin'den önce de başkalarını dolandırmış. Nitelikli dolandırıcılıktan Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hüküm giymiş ancak hakkındaki karar her nasılsa 15 yıl boyunca temyiz sürecinde kesin olarak hükme bağlanamadan dava zaman aşımı nedeniyle düşmüş. Oğuz Ata bir akademisyen ve Mehmet Tüm'ün suç ortağı, dolandırdıkları insanlardan aldıkları senetleri birbirine cirolayarak, aralarında alacak ve borç ilişkisi olduğu izlenimi oluşturuyorlar, senetlerin arkasına birbirinin imzasını taklit ederek icra takibi yapıyorlar, işin tuhaf tarafı ise birbirine karşı sözde alacaklı – borçlu durumda iken yani hasımken, birbirlerine vekaletname düzenleyerek sulh, feragat, ibra yetkisi verebiliyorlar. Her nasılsa mahkemeler bu tuhaf ve hayatın olağan akışına aykırı işlemleri sorgulamak ve 'Bu işte bir tuhaflık var' diyerek 'dur' demek yerine yapılan hileli işlemlere sadece seyirci kalıyorlar.'


'İstanbul Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi, talimat duruşmasında avukat arkadaşımız Ebrar Akbıyık basının gözleri önünde duruşmaya alınmadı. Sanık Oğuz Ata'ya soru sorulmasına müsaade edilmiyor. Sormak lazım: 'Mağdur avukatıyım' diyen kişi hiçbir gerekçe belirtmeden duruşmaya alınmıyor ise mağdur ve vekilinin soru sorma hakkı 'Daha çok talimat dosyam var, işimiz yoğun' denilerek engelleniyorsa adalete sığınan kişilerin inancı ve adalete olan güveni zedelenmez mi? Kim koruyor bu insanları merak ediyoruz.

DÜĞÜMÜ ADLİ TIP KURUMU ÇÖZECEK

Dr. Oğuz Ata, sözde alacaklı olduğu dayısı Mehmet Tüm'e anlaşma için noterden vekâlet gönderdiğini mahkemede itiraf etmişti. Ancak Mehmet Tüm müvekkillerimin o dönemki avukatları Mehmet Emir Polat ve aile bireyleriyle yaptığı 'sulh nameyi'de inkâr etti. Bu konuda dosya şu an adli tıp kurumunda. Biz bu arada eski Jandarma Kriminâl Daire Başkanlığı imza, yazı, belgede sahtecilik uzmanı Mehmet Kocabadak'dan bilirkişi raporu aldık. İncelemesini tamamladı ve inceleme neticesinde yılların verdiği tecrübeye dayanarak; hem senetteki sahte imzanın hem de sulhnamedeki imzaların Mehmet Tüm'ün elinden çıktığı belgelendi.


İŞTE O RAPOR!

Eski Jandarma Kriminâl Daire Başkanlığı imza, yazı, belgede sahtecilik uzmanı Mehmet Kocabadak tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun sonuç bölümünde şu ifadeler yeralıyor:

Sonuç olarak benzerliklerini fotoğraflar ve diğer uygun görüntü teknikleriyle işaretlemeler yaparak desteklediği inceleme ve bulgular neticesinde; inceleme konusu 'sulhname' ve 'makbuz' başlıklı belge üzerinde 'Mehmet Tüm'e atfen atılı imzaların; 'Mehmet Tüm'e ait tüm mevcut mukayese belgelerindeki örnek el yazılarına ve imzalarına kıyasla aralarında gözlenen gerek yukarıda maddeler halinde belirtilen hususlar, gerekse grafolojik tanı unsurlarından tersim tarzı, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir yönünden de saptanan benzerliklere atfen 'Mehmet Tüm' eli ürünü olduğu kanaatine vardığını belirtmiştir.