Glokom Sincice Ilerleyip Körlüge Yol Açabiliyor

Glokomda en büyük sikintinin geç tani konulmasinin oldugunu söyleyen Acibadem Kayseri Hastanesi Göz Hastaliklari Uzmani Operatör Dr. Suzan Karamete, “Glokom, halk arasindaki tabiriyle göz tansiyonudur. Yani göz içini dolduran sivinin basincinin artmasi nedeniyle olusur. Göz içinde artan sivi basinci, göz sinirini zayiflatir ve zarar verir. Glokomda en büyük sorun hastalarin geç tani almasi çünkü glokomda aslinda ilk dönemlerde bir bulgu beklemiyoruz. Hastalar gözlerinde agri duymuyor, bir kizariklikla karsilasmiyor, kamasma sikayeti yasamiyor. O yüzden sinsi bir hastalik ve biz bunu aslinda rutin muayenelerde fark ediyoruz. O yüzden glokomda erken tani çok önemli” dedi.

Glokomun ilk dönemde bulgu vermedigi için, hastaligi bu dönemde yakalamanin önemine isaret eden Dr. Karamete “Ilerleyen dönemlerde de göz sinirinin zayiflamasina bagli görme kaybina kadar gidebilen göz siniri hasari yapiyor. Periferik görme alani daralmasi yapiyor. Hastalar periferdeki çevresel görme alanlarini kaybediyorlar ve sanki bir tünelin ya da borunun içinden bakar gibi bir görme alanina sahip oluyorlar” diye konustu.



“Tani için farkli tetkikler yapiyoruz”

Dr. Karamete, hastaligin risk faktörlerinden birinin de 1. Derece yakinlarda bulunan glokom hastaligi oldugunu söyleyerek, “Hastaligin tanisi için göz tansiyonunu ölçüyoruz ama tek basina göz tansiyonunu ölçerek tani koyamiyoruz. Bunun yaninda kornea kalinligina bakiyoruz, hastanin detayli ön segment incelemesini yapiyoruz. Damla damlatarak göz arkasi muayenesini yapiyoruz. Ayrica görme alani testi ve yine göz tomografisi ile retina sinir lif analizi yapiyoruz ve bunlarin hepsini analiz yaparak bazen ayni seansta tek muayenede bunun tanisini koyamadigimiz da oluyor. Hastayi belli bir süreç göz tansiyonu ve diger bulgular ile takip etmemiz gerekiyor” dedi.



“40 yas üstüne dikkat edilmeli”

Hastalikta en önemli risk faktörü yas olduguna deginen Dr. Karamete, glokomun aslinda bebeklikten itibaren görülebilse de 40 yasin üzerinde risk faktörünün belirgin olarak arttigina dikkat çekti. Diger önemli risk faktörünün ise genetik oldugunu belirten Dr. Karamete; “Ailesinde birinci derecede göz tansiyonu olan hastalarda risk en az 4 kat artiyor. Yüksek miyopisi olan, hipermetropisi olan, kontrolsüz diyabeti, hiper ve hipo tansiyonu, migreni olan, baska hastaliklari sebebi ile kortizon tedavisi almis olan hastalarda da glokom riskini belirgin artmis görüyoruz. Göze travma alan hastalarin da yine glokom riski artiyor” ifadelerini kullandi.

“Hastalik ilk muayenede bulunamayabiliyor”

Genellikle 40 yas üstü insanlarin yakini görme sikayetlerinin ardindan glokom hastaliklarinin teshis edildigini söyleyen Dr. Karamete, tedaviye ilk basamakta öncelikle damla tedavileri ile basladiklarini dile getirdi. Bir damla tedavisi yetmiyorsa yanina kombine ikinci damlayi ilave ettiklerini anlatan Dr. Karamete “Bazen damladan istedigimiz sonucu alamazsak, lazer tedavileri eklememiz gerekiyor. Lazer tedavilerin etki süresi kisitli ve tekrarlamamiz gerekebiliyor. Yine bunlarla da cevap alamazsak fistül cerrahileri ya da tüp, implant cerrahilerini de uygulamamiz gerekiyor. Erken tani bu hastalikta çok önemli. Biz hastalara genelde 40 yas sonrasinda yakin görmesi bozulunca, sikayeti olmadan ve yakin gözlügü almak için gelen hastalarda tesadüfen saptiyoruz. Ilk dönemde sikayeti vermemesi sinsi bir hastalik olmasindan dolayi. O yüzden erken tani koyarsak hastaligi erken dönemde yakalayinca tedavi edebiliyoruz” diye konustu.

Geç tani konulan hastalarda zaten görme siniri kaybi ilerleyici ve kalici oldugu için giden sinir hücrelerini geri çeviremediklerine deginen Dr. Karamete “Sadece bundan sonraki dönemde hastaligi yavaslatmak için tedavi vermemiz gerekiyor. Sikayet olmasa bile 40 yas sonrasinda herkese yillik rutin göz kontrolünü öneriyoruz” diye konustu.