Prof. Dr. Ekinci, Osmanli Hanedaninin Sürgününü Anlatti

Türkiye Gazetesi yazarlarindan Prof. Dr. Ekrem Bugra Ekinci, devlet kuran Osmanli hanedaninin siradan bir hanedan olmadigini vurgulayarak, sürgün yillarinda çektikleri sikintilar ve gördükleri muamele karsisinda hanedan üyelerinin ölmekten beter bir duruma düstügünü söyledi.

Prof. Dr. Ekinci, Osmanli Hanedaninin Sürgününü Anlatti
Osmanli hanedaninin sürgüne gönderilisini konu alan “Sürgündeki Hanedan” kitabinin yazari Ekrem Bugra Ekinci, Çorum Belediyesi’nin davetlisi olarak Çorum’a geldi. Devlet Tiyatro Salonu’nda gerçeklestirilen etkinlikte Çorumlularla bir araya gelen Prof. Dr. Ekinci, hanedan üyelerinin nasil sürgüne gönderildigini ve sürgün yillarinda çektikleri sikintilari anlatti. Prof. Dr. Ekinci, Osmanli hanedaninin basina gelenlerden çok kimsenin haberdar olmadigina, bunun sessiz sedasiz yasanmis bir trajedi olduguna dikkat çekti. 1914 yilinda bütün dünya ülkelerinin savasa girdigini hatirlatan Ekinci, “Biz buna 1. Cihan Harbi diyoruz. Bu Türk Islam tarihinin en büyük felaketlerinden birisiyle neticelendi. 1918 yilinda Osmanli ordulari yenildiler. Üzerlerine vazife olmayan bir savasa girdiler. Hatanin eseriydi. Savas içerisinde bir takim lokal galibiyetler Çanakkale gibi, Kut’ül Amare gibi neticeyi müteessir yapmadi. 1. Cihan Harbi dünyanin dönüm noktalarindandir. Siyasi olarak, sosyal olarak, ekonomik olarak dünyanin çehresini degistirmistir. Çok eski imparatorluklar tarihe karisti. Bir tanesi Rus imparatorlugudur. Çarlik yikildi. Ikincisi Alman imparatorlugudur. Hatta Osmanli’dan daha eski olan Avusturya Cermen imparatorlugu da yikilmistir. Agir bir fatura da Osmanli imparatorluguna kesildi. Osmanli imparatorlugu Araplarin ekseriyette bulundugu topraklari kaybetti. Bugünkü Anadolu ve Rumeli topraklari kaldi. Istanbul da dahil Osmanli topraklari geçici isgale ugradi. Bu esnada Anadolu’da Mustafa Kemal Pasa liderliginde yeni bir olusum meydana geldi. Anadolu’da yeni bir hükümet kuruldu. 1919 Sivas Kongresi ile Anadolu topraklarinda iki hükümet görüyoruz. Bir Istanbul’daki merkezi hükümet, digeri Ankara hükümeti. Bunlar aslinda iki ayri devlettir. Ankara hükümeti Yunanlilarla yapmis oldugu savasi kazanarak 1922 yilinda bütün Anadolu topraklarina hakim oldu. 1 Kasim 1922 yilinda saltanati kaldirarak, Osmanli imparatorlugunu tarihe gömdü. Artik Anadolu’da tek bir devlet var, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti” dedi.



“Ingilizler ve Fransizlar emperyalist varliklari tehlikeye düsecegi için halifeligin kaldirilmasi için baski yaptilar”

Saltanatin kaldirilmasi ile son Osmanli padisahi Sultan Vahdettin’in memleketi terk ettigini kaydeden Ekinci, “Daha sonra 1923 yilinda Cumhuriyet ilan edilerek devletin ismi konuldu. Aslinda Türkiye’nin kurulusu 29 Ekim 1923 degil, 1 Kasim 1922’dir. 1923 yilinda devletin adinin Türkiye oldugu tescil edildi. O dönemde enteresan bir görüntü var. Istanbul’da halife var. Sultan Vahdettin memleketi terk ettikten sonra veliaht olan yani padisahlik devam etseydi onun yerine geçecek olan Halife Abdülmecid Efendi Istanbul’da. Ankara’da reisi cumhur var. Insanlar bayagi sasiriyorlar. Devletin reisi halife mi yoksa reisi cumhur mu? Bu arada Temmuz 1923’te Lozan’da bir baris anlasmasi imzalandi. Bu anlasma ile Ingiltere olmak üzere müttefikler yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni tanidilar. Lozan Antlasmasi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulus vesikasi olarak kabul edilir. Lozan’daki müzakerelerde Türkiye’nin halifelikle ilgili bazi görüsleri sorgulandi. Buna dair bir madde olmamasina ragmen Lozan görüsmelerinde halifeligin kaldirilmasi yönünde bir fikir Ankara’da tesekkül etti. Ancak bu kolay degildi. Halifelik Müslümanligin en eski müessesesidir. Böyle bir müesseseyi birden kaldirmak kolay degil. Aslinda bu müessese bilhassa devletler arasindaki münasebetlerde çok faydali. Ama müttefikler böyle bir müesseseye tahammül edemiyorlar. Nedeni dünyada Müslümanlarin yasadigi büyük topraklarin ekseriyeti Ingilizler ve Fransizlar tarafindan taksim edilmis vaziyette. Halifenin varligi buradaki emperyalist varligi tehlikeye sokuyor. Istanbul’da bir halife var, Hindistan’daki Müslümanlar halifeye manevi bir yakinlik duyuyorlar. Bu bir problem. Onun için müttefikler yeni kurulan devlette halifeligin kaldirilmasi için baski yaptilar. Ve yeni kurulan devlet bir diplomatik skandali firsat bilerek 3 Mart 1924’te halifeligi kaldirdi” ifadelerini kullandi.

“Osman Gazi’nin torunlari sürgün edilmeyi beklemiyorlardi”

Osmanli hanedaninin sürgün süreci hakkinda da bilgiler veren Prof. Dr. Bugra Ekinci, sunlari kaydetti:

“Halifeligin kaldirilmasi ile beraber Osmanli hanedani mensuplari da vatandasliktan çikarilarak yurt disina sürgün edildi. Halifeligin kaldirildigi gece Dolmabahçe Sarayi’ndan alinan Abdülmecid Efendi ve ailesi ile yakin çevresi bir arabaya bindirilerek Hadimköy’e götürüldü. Istasyona geldiklerinde istasyon sefi bir Yahudi, kiymetli misafirlerin geldigini anlayinca hemen evine götürdü. Halifenin bu topraklar üzerinde gördügü en iyi muamele bu Yahudi istasyon sefi tarafindan olmustur. Halife ve ailesi yurt disina sürgün edildikten sonra zor günler geçirirken, Osmanli hanedani üyeleri de ayni sikintilari yasadi. Osmanli hanedaninin sürgün edilmesi ile aile parçalandi. Her bir aileye bin lira ve tek gidis bir pasaport verilmisti. Kimse Osmanli hanedaninin sürgün edilecegini beklemiyordu. Hanedan çok sasirdi. Osman Gazi’nin torunlari böyle bir sey beklemiyorlardi. Türkiye Cumhuriyeti ulus devleti. Burada Türk oldugu kesin olan bir tane aile var, o da Osmanli hanedani ve onlar da sürgün ediliyor. Çok hayret verici bir seydir. Hanedan o yaz ülkeye dönmeyi düsünüyordu. Ancak hanedanin erkek üyeleri 50 sene, kadinlar için 30 dönüs sene sürdü. Sürgünde dogan çocuklar bir daha geri dönmediler. Su anda Osmanli hanedaninin büyük bir kismi yurt disinda yasamaktadir. Dolayisiyla sürgün 100. yilinda halen devam ediyor. Sürgün edilenlerin büyük bir kismi Fransa’ya gittiler. Çünkü Ingiltere isgal ettikleri topraklara hanedanin girmesini istemedi. Mesela Sultan Vahdettin’e Ingilizlerin adami denir ancak Ingiliz de Sultan Vahdettin’in Hicaz’da oturmasina, Filistin’de oturmasina, Kibris’ta oturmasina müsaade etmedi. Sadece Italya krali gençliginde bir dostluk kurdugu için Sultan Vahdettin’i Italya’ya davet etti. Sultan Italya’da yasadi ve orada vefat etti. Suriye’ye gitmek isteyenlere Türkiye Cumhuriyeti izin vermedi, böylelikle hanedanin büyük bir kismi Beyrut’ta yasadi. Pasaportlari yok, Haymatlos denildi onlara.”

“Hanedan üyeleri hiçbir zaman memleketin aleyhinde bir komplonun, faaliyetin içinde olmadilar”

1952 yilinda Basbakan Adnan Menderes’in Osmanli hanedaninin Türkiye’ye dönmesi için bir kanun teklifi verdigini açiklayan Ekinci, “Aradan 30 yil geçmesine ragmen o devrin yobazlari hala hayattalar ki ayaga kalkip ’Türkiye’ye girmesi yasak olan insanlari siz nasil kabul edersiniz’ diye tepki gösterdiler. Bunun üzerine Adnan Menderes ’Bari kadinlar gelsin’ dedi.

’Kadinlar 70-80 yasinda, bunlardan ne olacak, Cumhuriyet bunlardan mi korkuyor’ dedi.

Istifa tehdidinde bulunduktan sonra 1952 yilinda Osmanli hanedaninin kadinlarinin Türkiye’ye dönmesine izin verildi.

Kanunun çikmasinin ardindan yasli sultanlar Istanbul’a döndüler. Erkeklere izin çikmadi. Mahmut Sevket Efendi bir gün dedi ki ’Izin çikacak ancak eski terbiyeyi bilen Osmanli hanedanlari öldükten sonra.’ Mahmut Sevket Efendi’nin dedigi çikti. Mahmut Sevket Efendi vefat etti, 1974 yilinda genel af çikti. Katiller, teröristlerle beraber Osmanli hanedanin erkek üyelerinin de yurda dönüsüne izin verildi.

Bir kismi kabul etmedi. Biz hiçbir suç islemedik ki af kanunuyla dönelim dediler, bir kismi döndü. Çok nahos olaylar oldu. Bir kismi dönmek istemedi, dönenler ise çok sikinti çektiler. 1973 yilindan sonra yurt disinda is kurmus, orada evlenmis insanlar Türkiye’ye dönemediler. Imkani olanlar Türkiye’ye gezmeye geldiler. Babalarinin, dedelerinin dogdugu saraylara biletle girdiler. Ama hiçbir zaman hiçbir yerde siyasete karismadilar. Hiçbir zaman memleketin aleyhinde bir komplonun, faaliyetin içinde olmadilar. Bir zaman buna dair bir beyanat vermediler" dedi.



“Osmanli hanedani siradan bir hanedan degil devlet kurmus bir hanedan”

“Osmanli hanedanina öyle bir muamele oldu ki ölmekten beter oldular. Öldürülselerdi o zaman belki bu kadar aci olmazdi” diyen Ekinci, “Hanedan üyeleri de bunun farkindalar, çözmek için birkaç girisimde bulundular, çok fazla bir alaka görmediler. Osmanli hanedani siradan bir hanedan degil, devlet kurmus bir hanedan. Mesela Ingiliz hanedani devlet kuran bir hanedan degil. Osman Gazi öyle degil, Osman Gazi bir devlet kurmus. Hanedanin farki burada. Bu hanedan Osmanli tarihinde çok büyük hizmetleri olmus bir hanedan kim ne derse desin. Hepimizin sükran duydugu bir hanedan. Vatan, kültür, Türkçe, Müslümanlik ne varsa bu hanedanlikta. Çocukken düsünürdüm bunlar bu kadar iyi insanlar da çocuklari nerede. Çocuklari 7’den 70’e sürgün edilmis, mallarina el konulmus. Bunlar yurt disinda açliktan, sefaletten ölmüsler. En mühimi dillerini kaybetmisler. Bazilari dinlerini kaybetmisler, perisan olmuslar. Hala da o perisanlik devam ediyor. Türkiye bu kadar güçsüz mü. Türkiye bu kadar zavalli mi. Neden böyle bu? Halifeligi kaldirmak bir tercih ancak hanedani sürgün etmek ne derece kabul edilebilir. Bu kadar mi korkuyor, bu kadar mi güçsüz. Yani 7 günlük çocuk mu Türkiye Cumhuriyeti’ni yikacak, padisah kizi Sultan Abdülmecid’in kizi mi rejimi yikacak? Bu bana garip geliyordu. Yillar geçmis hala telafi edilmemis. Sürgündeki Hanedan kitabimi yazma sebebim buydu” diye konustu.

Konusmanin ardindan Belediye Baskani Dr. Halil Ibrahim Asgin, Ekinci’ye çiçek takdim etti.
Kaynak: İHA