'Aort Kapak Tedavisinde Hastanin Yasi Tedaviyi Belirliyor'

Aort kapak hastaliklarinda 75 yas alti hastalarda genelde ilk tercihin cerrahi oldugunu belirten Prof. Dr. Mustafa Güden, “Ameliyata uygun olmayan veya 80 yas üstü hastalarda TAVI islemi tercih edilebilir. TAVI isleminin gençlerde tercih edilememesinin sebebi ise uzun dönemde cerrahi olarak degistirilen kapaklardan daha iyi olmamasidir. Cerrahide de kapak seçimi hastanin yasina göre seçilir. 50 yas altindaki hastalarda mekanik kapak, 50 ile 60 yas arasinda mekanik kapak veya biyoprotez, 65 yas üstündeki hastalarda ise biyoprotez kullanilmasi tavsiye edilir” dedi.

'Aort Kapak Tedavisinde Hastanin Yasi Tedaviyi Belirliyor'


Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Bölümünden Prof. Dr. Mustafa Güden, agir kapak hastaliklari ve güncel tedavilerine iliskin önemli açiklamalarda bulundu. Prof. Dr. Güden, “Agir kapak hastaliklari darlik ve yetmezlik seklinde seyredebilir. Her aort kapak hastaliginda acil ameliyat gerekliligi yoktur. Bazen hastalari uzun süre takip etmekteyiz. Burada en önemli teshis yöntemi de ekokardiyografidir. Ayrica darlik miktarinin veya yetmezligin artisi ve bundan kalbin ne kadar etkilendigine göre karar veriyoruz. Agir kapak hastaligi basladiginda ister yetmezlik ister darlik olsun hastalar genellikle takip edilir. Süreç ilerlediginde yani darlik veya yetmezlik arttiginda duruma göre ameliyat veya herhangi bir girisim için karar verilir” diye konustu.



"Cerrahide standart kesi veya minimal invaziv uygulanabilir"

Günümüzde aort kapak hastaliklari tedavisinde ilk tercihin cerrahi oldugunu belirten Prof. Dr. Güden, sözlerine söyle devam etti: "Özellikle 75 yas alti hastalarimizda sayet ameliyat olmasina engel bir durum yok ise ilk tercihimiz cerrahidir. Çünkü yapilan arastirmalarda biliniyor ki cerrahi olarak kapagin degistirilmesi veya tamir edilmesi uzun dönem sonuçlari açisindan daha avantajlidir. Cerrahi içinde de farkli yöntemler vardir. Birinci yöntem standart olarak gögüs kemiginin tamaminin kesilerek yapilmasidir. Bu yöntemde 15 ila 17 santimetrelik yaralar olur. Diger yöntem de minimal invaziv dedigimiz gögüs kemiginin 1/3 kisminin küçük kesiyle açilarak yapilmasidir. Bir de sag gögüs tarafindan 5 ila 6 santimetrelik yara ile aort kapak degisimi veya tamiri de yapilabilir".

"Genç hastalarda cerrahi daha avantajli"

Prof. Dr. Güden, cerrahiye uygun olmayan hastalarda yürüttükleri süreci ise su sekilde açikladi: "Aort kapak hastaligi için ameliyat olmasi konusunda karar verilmis hastalar bize basvurdugunda ilk önce hastalari ameliyat açisindan degerlendiriyoruz. Sayet beklenilenden daha yüksek bir risk çikacak olursa hastalara baska bir tedavi yöntemi tavsiye ediyoruz. Özellikle 75 yas altindaki hastalarimizda ilk tercihimiz ameliyat ancak anestezi veya ameliyat hazirliginda engel olacak bir durum varsa baska yöntemlere müracaat ediyoruz. Ikinci bir seçenek de cerrahi olmayan yani kateter yöntemi ile kapagin yerlestirilmesi islemidir. Bu yönteme TAVI denir. Bu islemde ayni koroner anjiyo gibi kasiktan girilir ve aort kapak degisimi yapilir. TAVI isleminin riski sifir olmasa da cerrahiye göre biraz daha düsüktür. Bu nedenle TAVI islemi daha çok 75 hatta 80 yas üstü ameliyat olamayacak hasta grubunda tercih ediliyor. TAVI isleminin gençlerde tercih edilememesinin sebebi, uzun dönem sonuçlara baktigimizda, cerrahi olarak degistirilen kapaklardan daha iyi olmamasidir. Ancak yüksek risk grubunda bulunanlarda özellikle yasi ileri olanlarda TAVI yöntemi bir tercih konusudur".

"Mekanik kapak ve biyoprotezin basari orani yasa bagli"

Cerrahide uygulanan yöntemin ve tercih edilen kapak çesidinin hastaya göre tercih edildigini belirten Prof. Dr. Güden, “Cerrahide ilk tercih eger kapakta ileri derecede kireçlenme yok ise tamir edilmesidir ki bu hastalar için büyük bir avantajdir. Ikinci tercih de hastanin yasina göre kapagin degistirilmesidir. Özellikle 65 yas altina mekanik kapaklarin, 65 yas üzerine ise biyoprotez denilen kapaklarin kullanilmasi tavsiye edilir. Biyoprotez kapaklardaki en büyük avantaj kan sulandirici kullanilmasina gerek duyulmamasidir. 50 yas ile 65 yas arasindaki hastalar ise gri bölgededir ve biyolojik kapaklarin kullanimi söz konusu olabilir. Burada da hastanin tercihi oldukça önemlidir. Biyoprotezlerin 65 yas üzerinde tavsiye edilmesinin sebebi ise 65 yas üstündeki hastalarda 20 yilda yüzde 80 ila 85 oranlarina kadar dayanabiliyor, sadece yüzde 15 ila 20 civarinda bozulabiliyor. Ama 65 yas altindaki hastalarda bu oranlar 10-15 yil içinde yüzde 20 dayanabiliyor. 50 yasin altinda ise biyoprotezlerin dayanma süresi 10 yilda yüzde 50’lere düsüyor. O yüzden burada siniflama olarak 50 yasina kadar mekanik kapaklar, 50 ile 60 yas arasinda her ikisi, 65 yas üzerinde herhangi baska bir sebep yok ise kesinlikle biyoprotez kullanilmasini tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandi.
Kaynak: İHA