Bakan Gül Açiklamasi 'Milletimiz Siyasete Herkesin 'Bu Benim Anayasam' Diyecegi Yeni Bir Anayasa Yapma Ödevi Vermistir'
Adalet Bakani Abdulhamit Gül, “Milletimiz siyasete herkesin ‘bu benim anayasam’ diyecegi yeni bir anayasa yapma ödevi vermistir” dedi.
Adalet Bakani Abdulhamit Gül, Türk Parlamenterler Birligi’nce düzenlenen programda "Hukukun Üstünlügü ve Yargi Reformu" baslikli bir konferans verdi. Bakan Gül, Türkiye’deki demokratik kazanimlarin yeni bir anayasayla güvenceye alinmasi ihtiyaci bulundugunu belirterek, “Türkiye’de herkesin ‘evet bu benim anayasam’ diyebilecegi bir anayasaya ihtiyaç var. Ülkemiz yeni yüzyilina, 2023’e girerken, ben inaniyorum ki Türkiye’de artik darbe anayasasina son vermenin vakti gelmistir. Türkiye’nin sivil ve demokratik yeni bir anayasa ihtiyaci açiktir. Bunu da parlamentomuzun yapabilecegine inancimiz tamdir. Milletimizin siyasete verdigi bir ödev vardir. Türk siyasetinin de, demokrasisinin de gelmis oldugu seviye bunu yapabilecek güçtedir” dedi.
Bakan Gül, millete hizmet ve vekalet etmenin, milletin emanetini yüz akiyla tasimanin büyük bir onur oldugunu söyledi.
"Adalet oksijen gibidir, olmayinca eksikligini hissedersiniz"
Insanligin yaratildigi andan itibaren adaletin ve zulmün, hakkin ve batilin birbiriyle mücadele halinde oldugunu vurgulayan Bakan Gül, her dönemde adaletin tecellisinin hayatiyetini anlatti. Devletlerin temelinin adalet üzerine kuruldugunu belirten Bakan Gül, “Adalet varsa ve adalet ayakta tutuluyorsa devletin temelleri çok saglamdir, adaletle bir var olus mümkündür. Insan ve devlet adaletle ayakta kalir. Nasil su anda nefes alip veriyoruz, adalet iste odur. Oksijen gibidir, nefes alip verirsiniz, hayatin her alaninda vardir, olmayinca eksikligini hissedersiniz” dedi.
"Vatandas hissediyorsa orada hukuk, adalet vardir"
Hayatin her alaninda adaletin önemli oldugunu, hiçbir olgunun adaletsiz düsünülemeyecegini belirten Bakan Gül, adaletin sadece yargisal anlamda degil, toplumsal anlamda da düsünülmesi gerektigini vurguladi. Hukuk devleti denildiginde sadece polis, hakim, adliye kavramlarinin degil, hayatin içinde her alanin düsünülmesi gerektigini kaydeden Gül, Edirne’den Kars’a her vatandasin adaleti hissetmesi için çalistiklarini ifade ederek sunlari söyledi:
“Bir kisi aksam basini yastiga koydugunda, sabah kalktiginda daha iyi isleyen hukukla uyanacagi, kendisini tehdit eden bir norm, eylem ya da islemle karsilasmayacagina inanmalidir. Diyarbakir’in en ücra kösesindeki bir vatandasimizla Edirne’nin en ücra köyündeki bir vatandasimiz bu güvenle yastiga kafasini koyuyorsa iste hukuk devleti vardir, adalet vardir. Bir sekilde ‘sana su kadar hukuk veriyorum, adalet veriyorum’ diyerek degil, adaleti vatandasin kendisi hissediyorsa, yasiyorsa iste orada hukuk devleti vardir, adalet vardir.”
"Milletimiz siyasete herkesin ’bu benim anayasam’ diyecegi yeni bir anayasa yapma ödevi vermistir"
Bakan Gül, Türkiye’de eskiden ötekilestiren, insani makbul ve makbul olmayan diye tasnif eden bir anlayis oldugunu, devletteki ve bürokrasideki bu anlayisi degistirmek üzere yola çiktiklarini belirtti.
Bugün de çok önemli neticeler elde ettiklerini vurgulayan Gül, söyle devam etti:
“Türkiye’deki tüm bu demokratik kazanimlarin bir anayasal güvence altina alinmasinin ihtiyaci vardir. Türkiye’de halklarin ve özgürlüklerin genisletilmesi anlaminda son 19 yilda çok önemli mesafeler alindi. Türkiye’de herkesin ‘Evet bu benim anayasam’ diyebilecegi bir anayasaya ihtiyaç var. Milletimiz siyasete bu ödevi vermistir ve siyasetin bu ödevi yerine getirmesini beklemektedir. Su anda demokrasiye, özgürlüklere inanan bir hükümet var. Ve bu haklar uygulaniyor. Dolayisiyla haklar bir anayasal teminata kavusmak zorundadir. Bu çerçevede Türkiye’de özellikle toplumun her kesiminin anayasa anlaminda ‘Bu benim haklarimi koruyor. Özgürlüklerimi teminat altina aliyor. Daha iyi bir Türkiye’ye bakmami sagliyor’ düsüncesine kavusacagi bir anayasaya ihtiyaci var. Özellikle Türkiye’de bir toplumsal sözlesmeye ihtiyaç var. Toplumsal sözlesme derken de ‘Ben ey toplum, sana bu sözlesmeyi layik görüyorum al ve imzala’ diye buyurgan, hazirlanmis, sablon bir sözlesme degil. Yani devletin hazirlayip ‘Ey toplum sana bu sözlesmeyi layik görüyorum’ demesi degil. Toplum bir araya gelir, bireyler bir araya gelir, ‘Ben böyle bir sözlesmeye imza atiyorum’ der, iste o zaman toplumsal sözlesme olur. Yani yukaridan, tepeden, buyurgan bir sözlesme toplumsal sözlesme degildir. Bilakis genciyle yaslisiyla, kadiniyla erkegiyle, dogusuyla batisiyla Hakkari’nin en ücra köyündeki Ahmet amcanin da ‘Ben böyle bir sözlesmeye imza atiyorum’ diyecegi, Sinop’un en ücra kösesindeki bir gencimizin de, bir metropol merkezindeki genç bir üniversiteli arkadasimizin da istedigi bir toplumsal sözlesme imzalanir ve bu sözlesmenin hayata geçirilmesi için de siyaset alir bunu anayasaya dönüstürür. Ülkemizin yeni yüzyilina, 2023’e girerken ben inaniyorum ki Türkiye’de artik darbe anayasasina son vermenin vakti gelmistir. Türkiye’nin sivil, demokratik bir anayasaya, yeni anayasaya ihtiyaci açiktir. Bunu da parlamentomuzun yapabilecegine inancimiz tamdir. Milletimizin buna ihtiyaci vardir. Milletimizin siyasete verdigi bir ödev vardir. Ve Türk siyasetinin de, demokrasisinin de gelmis oldugu bu seviye bunu yapabilecek güçtedir.”
"Reformlarda millet iradesiyle ideal olani hedefliyoruz"
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan liderliginde yapilan reformlarda millet iradesiyle ideal olanin hedefledigini vurgulayan Bakan Gül, Yargi Reformu Strateji Belgesi (YRS) ve Insan Haklari Eylem Plani’yla (IHEP) güven veren erisebilir adalet sistemine ulasilmasi için çalismalarin sürdügünü kaydetti.
YRS ve IHEP kapsaminda hayata geçirilen yeni uygulamalarla ilgili bilgileri de katilimcilara aktaran Bakan Gül, “Her yeni günde çok daha iyiye gidecegimize inancimiz tam. Üç temel hassasiyetimiz var. Yargilamalar makul sürede olsun. Hukuk, kolaylastirici ve erisebilir olsun. Geç gelen adalet adalet degildir” dedi.
Bir önceki yil hedef süre uygulamasinda yüzde 81 olan uyulma oraninin 2021 itibariyla yüzde 86’ya ulastigini belirten Bakan Gül, seri ve basit yargilama usullerinde de yargilamalarin kisa sürede çözüme kavustugunu kaydetti.
Yeni ihtisas mahkemelerinin kuruldugunu hatirlatan Bakan Gül, hakim ve savcilar için de cografi teminat uygulamasinin getirilecegini ifade etti.
Hukukun insan yasamini zorlastiran degil, kolaylastiran tarafta olmasi gerektigini belirten Bakan Gül, uyusmazliklarda alternatif çözüm yollariyla ilgili de su bilgileri paylasti:
“Mevzuatlarin insanin hayatini kolaylastirici hale getirmek bir zorunluluktur. Bu konuda da özellikle alternatif çözüm yollari çok önemli bir müessese. Ülkemizde 1 milyon 750 bin ihtilaf arabuluculuk yoluyla çözüldü. Uygulama kapsaminda en önemlisi iki taraf da helallesiyor. ‘Hakkini helal et kardesim’, ‘Helal olsun.’ Iki taraf memnun olarak ayriliyor.”
Reformlar kapsaminda idari sulh çalismasinin önümüzdeki süreçte TBMM gündemine gelecegini belirten Bakan Gül, vatandas ve devletin davalik olmadan önce bir komisyon marifetiyle anlasma yolunun bulunmaya çalisilacagini kaydetti.
Gül, lekelenmeme hakki ile de asilsiz ihbarlarla vatandasin onurunun zedelenmesinin önüne geçildigini vurguladi.
Kaynak: İHA
Bakan Gül, millete hizmet ve vekalet etmenin, milletin emanetini yüz akiyla tasimanin büyük bir onur oldugunu söyledi.
"Adalet oksijen gibidir, olmayinca eksikligini hissedersiniz"
Insanligin yaratildigi andan itibaren adaletin ve zulmün, hakkin ve batilin birbiriyle mücadele halinde oldugunu vurgulayan Bakan Gül, her dönemde adaletin tecellisinin hayatiyetini anlatti. Devletlerin temelinin adalet üzerine kuruldugunu belirten Bakan Gül, “Adalet varsa ve adalet ayakta tutuluyorsa devletin temelleri çok saglamdir, adaletle bir var olus mümkündür. Insan ve devlet adaletle ayakta kalir. Nasil su anda nefes alip veriyoruz, adalet iste odur. Oksijen gibidir, nefes alip verirsiniz, hayatin her alaninda vardir, olmayinca eksikligini hissedersiniz” dedi.
"Vatandas hissediyorsa orada hukuk, adalet vardir"
Hayatin her alaninda adaletin önemli oldugunu, hiçbir olgunun adaletsiz düsünülemeyecegini belirten Bakan Gül, adaletin sadece yargisal anlamda degil, toplumsal anlamda da düsünülmesi gerektigini vurguladi. Hukuk devleti denildiginde sadece polis, hakim, adliye kavramlarinin degil, hayatin içinde her alanin düsünülmesi gerektigini kaydeden Gül, Edirne’den Kars’a her vatandasin adaleti hissetmesi için çalistiklarini ifade ederek sunlari söyledi:
“Bir kisi aksam basini yastiga koydugunda, sabah kalktiginda daha iyi isleyen hukukla uyanacagi, kendisini tehdit eden bir norm, eylem ya da islemle karsilasmayacagina inanmalidir. Diyarbakir’in en ücra kösesindeki bir vatandasimizla Edirne’nin en ücra köyündeki bir vatandasimiz bu güvenle yastiga kafasini koyuyorsa iste hukuk devleti vardir, adalet vardir. Bir sekilde ‘sana su kadar hukuk veriyorum, adalet veriyorum’ diyerek degil, adaleti vatandasin kendisi hissediyorsa, yasiyorsa iste orada hukuk devleti vardir, adalet vardir.”
"Milletimiz siyasete herkesin ’bu benim anayasam’ diyecegi yeni bir anayasa yapma ödevi vermistir"
Bakan Gül, Türkiye’de eskiden ötekilestiren, insani makbul ve makbul olmayan diye tasnif eden bir anlayis oldugunu, devletteki ve bürokrasideki bu anlayisi degistirmek üzere yola çiktiklarini belirtti.
Bugün de çok önemli neticeler elde ettiklerini vurgulayan Gül, söyle devam etti:
“Türkiye’deki tüm bu demokratik kazanimlarin bir anayasal güvence altina alinmasinin ihtiyaci vardir. Türkiye’de halklarin ve özgürlüklerin genisletilmesi anlaminda son 19 yilda çok önemli mesafeler alindi. Türkiye’de herkesin ‘Evet bu benim anayasam’ diyebilecegi bir anayasaya ihtiyaç var. Milletimiz siyasete bu ödevi vermistir ve siyasetin bu ödevi yerine getirmesini beklemektedir. Su anda demokrasiye, özgürlüklere inanan bir hükümet var. Ve bu haklar uygulaniyor. Dolayisiyla haklar bir anayasal teminata kavusmak zorundadir. Bu çerçevede Türkiye’de özellikle toplumun her kesiminin anayasa anlaminda ‘Bu benim haklarimi koruyor. Özgürlüklerimi teminat altina aliyor. Daha iyi bir Türkiye’ye bakmami sagliyor’ düsüncesine kavusacagi bir anayasaya ihtiyaci var. Özellikle Türkiye’de bir toplumsal sözlesmeye ihtiyaç var. Toplumsal sözlesme derken de ‘Ben ey toplum, sana bu sözlesmeyi layik görüyorum al ve imzala’ diye buyurgan, hazirlanmis, sablon bir sözlesme degil. Yani devletin hazirlayip ‘Ey toplum sana bu sözlesmeyi layik görüyorum’ demesi degil. Toplum bir araya gelir, bireyler bir araya gelir, ‘Ben böyle bir sözlesmeye imza atiyorum’ der, iste o zaman toplumsal sözlesme olur. Yani yukaridan, tepeden, buyurgan bir sözlesme toplumsal sözlesme degildir. Bilakis genciyle yaslisiyla, kadiniyla erkegiyle, dogusuyla batisiyla Hakkari’nin en ücra köyündeki Ahmet amcanin da ‘Ben böyle bir sözlesmeye imza atiyorum’ diyecegi, Sinop’un en ücra kösesindeki bir gencimizin de, bir metropol merkezindeki genç bir üniversiteli arkadasimizin da istedigi bir toplumsal sözlesme imzalanir ve bu sözlesmenin hayata geçirilmesi için de siyaset alir bunu anayasaya dönüstürür. Ülkemizin yeni yüzyilina, 2023’e girerken ben inaniyorum ki Türkiye’de artik darbe anayasasina son vermenin vakti gelmistir. Türkiye’nin sivil, demokratik bir anayasaya, yeni anayasaya ihtiyaci açiktir. Bunu da parlamentomuzun yapabilecegine inancimiz tamdir. Milletimizin buna ihtiyaci vardir. Milletimizin siyasete verdigi bir ödev vardir. Ve Türk siyasetinin de, demokrasisinin de gelmis oldugu bu seviye bunu yapabilecek güçtedir.”
"Reformlarda millet iradesiyle ideal olani hedefliyoruz"
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan liderliginde yapilan reformlarda millet iradesiyle ideal olanin hedefledigini vurgulayan Bakan Gül, Yargi Reformu Strateji Belgesi (YRS) ve Insan Haklari Eylem Plani’yla (IHEP) güven veren erisebilir adalet sistemine ulasilmasi için çalismalarin sürdügünü kaydetti.
YRS ve IHEP kapsaminda hayata geçirilen yeni uygulamalarla ilgili bilgileri de katilimcilara aktaran Bakan Gül, “Her yeni günde çok daha iyiye gidecegimize inancimiz tam. Üç temel hassasiyetimiz var. Yargilamalar makul sürede olsun. Hukuk, kolaylastirici ve erisebilir olsun. Geç gelen adalet adalet degildir” dedi.
Bir önceki yil hedef süre uygulamasinda yüzde 81 olan uyulma oraninin 2021 itibariyla yüzde 86’ya ulastigini belirten Bakan Gül, seri ve basit yargilama usullerinde de yargilamalarin kisa sürede çözüme kavustugunu kaydetti.
Yeni ihtisas mahkemelerinin kuruldugunu hatirlatan Bakan Gül, hakim ve savcilar için de cografi teminat uygulamasinin getirilecegini ifade etti.
Hukukun insan yasamini zorlastiran degil, kolaylastiran tarafta olmasi gerektigini belirten Bakan Gül, uyusmazliklarda alternatif çözüm yollariyla ilgili de su bilgileri paylasti:
“Mevzuatlarin insanin hayatini kolaylastirici hale getirmek bir zorunluluktur. Bu konuda da özellikle alternatif çözüm yollari çok önemli bir müessese. Ülkemizde 1 milyon 750 bin ihtilaf arabuluculuk yoluyla çözüldü. Uygulama kapsaminda en önemlisi iki taraf da helallesiyor. ‘Hakkini helal et kardesim’, ‘Helal olsun.’ Iki taraf memnun olarak ayriliyor.”
Reformlar kapsaminda idari sulh çalismasinin önümüzdeki süreçte TBMM gündemine gelecegini belirten Bakan Gül, vatandas ve devletin davalik olmadan önce bir komisyon marifetiyle anlasma yolunun bulunmaya çalisilacagini kaydetti.
Gül, lekelenmeme hakki ile de asilsiz ihbarlarla vatandasin onurunun zedelenmesinin önüne geçildigini vurguladi.