Kilis'te Akademisyenler Kafein Içermeyen Bitkisel Kökenli 'Kolajen Kahvesi' Üretti
7 Aralik Üniversitesi ögretim üyesi Prof. Dr. Nazim Sekeroglu: 'Bamya, aloe vera, bambu lifi, hindiba ürünlerinin birlesiminden kahve yapma üzerine çalisma baslattik. Hem Türk kahvesi hem de soguk sütle karistirilarak soguk kahve olarak da tüketilebilen bitkisel bir kolajen kahvesi üretimini basardik' 'Su anda piyasadaki kolajen kahvelerinin büyük bir çogunlugu hayvansal kökenli kolajenlerin Türk kahvesine karistirilmis hali. Bizim bu kahvemiz kesinlikle kahve çekirdegi içermiyor'
CEBRAIL CAYMAZ - Kilis'te 7 Aralik Üniversitesindeki bir grup akademisyen bamya, aloe vera, bambu lifi, hindiba ürünlerinin birlesiminden kafein içermeyen kolajen kahve üretti.
Kilis 7 Aralik Üniversitesi ögretim üyesi ve sifali bitkiler uzmani Prof. Dr. Nazim Sekeroglu öncülügündeki bir grup akademisyen, alternatif kahve üretimine iliskin bir dizi çalisma yürüttü. Çalismalar sirasinda sanayi destegini de alan ekip, hayvansal kökenli kolajen tüketemeyenler için tamamen dogal ve kafein içermeyen bitkisel "kolajen kahvesi" için çalismalara basladi.
Bitkisel kökenli kolajen kahvesi üretimi için Japonya, Hindistan ve Avrupa'nin çesitli ülkelerindeki isbirlikçileriyle ortak çalisma yürüten Sekeroglu ve ekibi, yaklasik 5 yillik çalisma sonunda kolajen kahvesini tamamen bitkisel metotla üretmeyi basardi.
Prof. Dr. Sekeroglu, AA muhabirine, kolajenin insan vücudunun yaklasik üçte birlik kismini olusturan bir madde oldugunu söyledi.
Hayvansal kökenli kolajen tüketmek istemeyen insanlar için bitkisel çözümler ürettiklerini aktaran Sekeroglu, "Kolajen aslinda bir protein ve bu insan vücudunda gençlik yillarinda çesitli besinlerden aliniyor. 18'li yaslardan sonra yavas yavas vücutta yikima ugruyor. 35'li yaslara gelindiginde artik vücutta kolajen yikimi giderek hizlaniyor. Kolajenin temel kaynagi normalde hayvansal gidalardir. En çok kolajen bulunan gida maddesi ise sakatattir. Uzmanlar bunun için kelle paça tüketilmesini öneriyor. Ama hayvansal kökenli kolajen tüketmek istemeyen insanlar için bitkisel bir çözümü olmasi gerekiyordu." dedi.
Son 10 yildir bitkisel kahveler üzerine çalistigini ifade eden Sekeroglu, sunlari kaydetti:
"Menengiç kahvesiyle baslayan serüvenimiz zeytin çekirdegi kahvesiyle devam etti. Son olarak da bitkisel kolajen kahvesi üretimini üniversite ve sanayi isbirligi kapsaminda gerçeklestirmis olduk. Bunu yaparken çok genis bir arastirma kapsaminda uluslararasi isbirliklerimiz oldu. Japonya, Hindistan, Avrupa'nin çesitli ülkeleriyle ortak çalismalar yaptik. Aslinda dogal bitkilerin birçogunda yüksek lif bulundugu ve bu liflerinde insan vücudunda kolajen kaynagi olabilecegi sonucuna vardik. Hem biz bilimsel çalismalar yaptik hem yurt disinda yapilmis çalismalari inceledik. Özellikle bu kapsamda bamya, aloevera, bambu lifi, hindiba ürünlerinin birlesiminden kahve yapma üzerine çalisma baslattik. Hem Türk kahvesi hem de soguk sütle karistirilarak soguk kahve olarak da tüketilebilen bitkisel bir kolajen kahvesi üretimini basardik."
Sekeroglu, bitkisel kolajen kahvesinin tüketicinin begenisini kazandigini dile getirerek, hayvansal kökenli kolajen tüketmek istemeyenlerin bundan sonra bitkisel kahve tüketebilecegini kaydetti.
Bu kahvenin kafein içermedigine dikkati çeken Sekeroglu, "Su anda piyasadaki kolajen kahvelerinin büyük bir çogunlugu hayvansal kökenli kolajenlerin Türk kahvesine karistirilmis hali. Bizim bu kahvemiz kesinlikle kahve çekirdegi içermiyor. Kafein kaynagi içeren herhangi bir bitki bulunmuyor. Tamamen dogal, yüksek protein ve diyet lif içeriginden olusan bitkilerin içerdigi bir bitkisel kolajen kahvesidir." seklinde konustu.
Bitkisel kahvelerin önümüzdeki süreçte popüler hale gelecegini vurgulayan Sekeroglu, sözlerini söyle tamamladi:
"Kafein tüketimi özellikle genç kadinlarda selülit ve kalp rahatsizliklari gibi çesitli rahatsizliklardan dolayi önerilmiyor. Dolayisiyla kafeinsiz kahvelere talep artiyor. Kolajenin temel kullanim amaci güzellesmek, ciltteki kirisikliklari yok etmek, vücudun esnekligini saglamak, eklemlerdeki sivi kaybinin tamamlanmasi. Bunlarin tamami da bitkisel kaynakli ürünler tarafindan saglanabiliyor."
Kaynak: AA
Kilis 7 Aralik Üniversitesi ögretim üyesi ve sifali bitkiler uzmani Prof. Dr. Nazim Sekeroglu öncülügündeki bir grup akademisyen, alternatif kahve üretimine iliskin bir dizi çalisma yürüttü. Çalismalar sirasinda sanayi destegini de alan ekip, hayvansal kökenli kolajen tüketemeyenler için tamamen dogal ve kafein içermeyen bitkisel "kolajen kahvesi" için çalismalara basladi.
Bitkisel kökenli kolajen kahvesi üretimi için Japonya, Hindistan ve Avrupa'nin çesitli ülkelerindeki isbirlikçileriyle ortak çalisma yürüten Sekeroglu ve ekibi, yaklasik 5 yillik çalisma sonunda kolajen kahvesini tamamen bitkisel metotla üretmeyi basardi.
Prof. Dr. Sekeroglu, AA muhabirine, kolajenin insan vücudunun yaklasik üçte birlik kismini olusturan bir madde oldugunu söyledi.
Hayvansal kökenli kolajen tüketmek istemeyen insanlar için bitkisel çözümler ürettiklerini aktaran Sekeroglu, "Kolajen aslinda bir protein ve bu insan vücudunda gençlik yillarinda çesitli besinlerden aliniyor. 18'li yaslardan sonra yavas yavas vücutta yikima ugruyor. 35'li yaslara gelindiginde artik vücutta kolajen yikimi giderek hizlaniyor. Kolajenin temel kaynagi normalde hayvansal gidalardir. En çok kolajen bulunan gida maddesi ise sakatattir. Uzmanlar bunun için kelle paça tüketilmesini öneriyor. Ama hayvansal kökenli kolajen tüketmek istemeyen insanlar için bitkisel bir çözümü olmasi gerekiyordu." dedi.
Son 10 yildir bitkisel kahveler üzerine çalistigini ifade eden Sekeroglu, sunlari kaydetti:
"Menengiç kahvesiyle baslayan serüvenimiz zeytin çekirdegi kahvesiyle devam etti. Son olarak da bitkisel kolajen kahvesi üretimini üniversite ve sanayi isbirligi kapsaminda gerçeklestirmis olduk. Bunu yaparken çok genis bir arastirma kapsaminda uluslararasi isbirliklerimiz oldu. Japonya, Hindistan, Avrupa'nin çesitli ülkeleriyle ortak çalismalar yaptik. Aslinda dogal bitkilerin birçogunda yüksek lif bulundugu ve bu liflerinde insan vücudunda kolajen kaynagi olabilecegi sonucuna vardik. Hem biz bilimsel çalismalar yaptik hem yurt disinda yapilmis çalismalari inceledik. Özellikle bu kapsamda bamya, aloevera, bambu lifi, hindiba ürünlerinin birlesiminden kahve yapma üzerine çalisma baslattik. Hem Türk kahvesi hem de soguk sütle karistirilarak soguk kahve olarak da tüketilebilen bitkisel bir kolajen kahvesi üretimini basardik."
Sekeroglu, bitkisel kolajen kahvesinin tüketicinin begenisini kazandigini dile getirerek, hayvansal kökenli kolajen tüketmek istemeyenlerin bundan sonra bitkisel kahve tüketebilecegini kaydetti.
Bu kahvenin kafein içermedigine dikkati çeken Sekeroglu, "Su anda piyasadaki kolajen kahvelerinin büyük bir çogunlugu hayvansal kökenli kolajenlerin Türk kahvesine karistirilmis hali. Bizim bu kahvemiz kesinlikle kahve çekirdegi içermiyor. Kafein kaynagi içeren herhangi bir bitki bulunmuyor. Tamamen dogal, yüksek protein ve diyet lif içeriginden olusan bitkilerin içerdigi bir bitkisel kolajen kahvesidir." seklinde konustu.
Bitkisel kahvelerin önümüzdeki süreçte popüler hale gelecegini vurgulayan Sekeroglu, sözlerini söyle tamamladi:
"Kafein tüketimi özellikle genç kadinlarda selülit ve kalp rahatsizliklari gibi çesitli rahatsizliklardan dolayi önerilmiyor. Dolayisiyla kafeinsiz kahvelere talep artiyor. Kolajenin temel kullanim amaci güzellesmek, ciltteki kirisikliklari yok etmek, vücudun esnekligini saglamak, eklemlerdeki sivi kaybinin tamamlanmasi. Bunlarin tamami da bitkisel kaynakli ürünler tarafindan saglanabiliyor."
