Egitim-Bir-Sen'in 'Yüksekögretimde Degisim Ve Dönüsüm Beklentileri' Raporu Kamuoyuyla Paylasildi

Genel Baskan Ali Yalçin: 'Yüksekögretim çalisanlarinin her türlü karar mekanizmasinda yer almalarini saglayacak nitelikte yeni bir yüksekögretim kanunu hayata geçirilmelidir' 'Akademik personelin daha fazla bilimsel çalisma yürütebilmesi için ücretlerinde artis yapilarak, girmek zorunda olduklari ders yükü ve ders saati azaltilmalidir' 'Akademik personel için getirilen norm kadro uygulamasi yeniden masaya yatirilmalidir. Gelistirme ödeneginde akademik ve idari personel ayrimi yapilmamalidir'

Memur-Sen ve Egitim-Bir-Sen Genel Baskani Ali Yalçin, yüksekögretim çalisanlarinin her türlü karar mekanizmasinda yer almalarini saglayacak nitelikte yeni bir yüksekögretim kanununun hayata geçirilmesi gerektigini bildirdi.

Egitim-Bir-Sen'den yapilan açiklamaya göre, Yalçin, düzenledigi basin toplantisiyla sendikanin "Yüksekögretimde Degisim ve Dönüsüm Beklentileri" raporunu kamuoyuyla paylasti.

Yalçin, son 18 yilda vesayet rejimini ortadan kaldirmak ve demokrasiyi tam anlamiyla tesis etmek yolunda atilan adimlardan yüksekögretim sisteminin de payina düseni aldigini, üniversitelerin düzeni himaye eden vesayet ortaklari olmaktan çikarilarak topluma hizmet misyonuna agirlik verecek yapiya kavusturuldugunu belirtti.

YÖK'ün vesayet makami yerine üniversitelere öncü ve yardimci olma misyonunun öne çikarildigini vurgulayan Yalçin, Türkiye'de 129'u devlet üniversitesi, 74'ü vakif üniversitesi, 4'ü vakif meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 207 yüksekögretim kurumu bulundugunu animsatti.

- "Kapsamli bir yapisal reform" ihtiyaci

Üniversitelerin 179 bin 685 ögretim elemani, sadece devlet üniversitelerinde 7 milyon 595 bin 918 ögrenci bulundugunu belirten Yalçin, "Bugün yüksekögretim sistemimiz son yillarda niceliksel anlamda gerçeklestirilen gelismelere ragmen halen nitelik ve içerik yönüyle istenilen seviyede degildir." ifadesini kullandi.

Yalçin, yüksekögretim sisteminin sorunlarina isaret ederek su degerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye'yi dünya standartlarinda temsil edecek, ihtiyaç duydugu bilgiyi üretebilecek, nitelikli beseri sermayeyi yetistirebilecek yüksekögretim kurumlarinin varligi; yüksekögretimin örgütlenmesini ve isleyisini yeniden ele alip yüksekögretim çalisanlarinin sorunlarina ve ihtiyaçlarina çözüm üretecek kapsamli bir yapisal reform ile mümkündür."

- "Akademik özgürlükler genisletilmeli"

Yüksekögretim çalisanlarinin beklentilerine cevap verebilen, çalisma ortaminin verimliligini daha da artiracak düzenlemelerin kaçinilmaz oldugunu vurgulayan Yalçin rapora iliskin sunlari kaydetti:

"Yüksekögretim alaninda yapilan reform çalismalarinda, üniversiteleri olusturan bilesenlerin yönelimleri ve küresel egilimlerin dikkate alinmasi yüksekögretim kurumlarinin yönetiminde yetkilerin tek bir makamda temerküz etmesini ve her türden yetkinin keyfi kullanimini önleyecek mekanizmalari tesis edecek, yüksekögretim çalisanlarinin her türlü karar mekanizmasinda yer almalarini saglayacak nitelikte yeni bir yüksekögretim kanunu hayata geçirilmelidir.

Kaliteli uluslararasi ögretim üyesi ve arastirmaci sayisi artirilmalidir. Bu çerçevede, yüksekögretimde birlikte yönetim ilkesi benimsenmeli, üniversitelerin bilimsel ve akademik özerkligi artirilmali, akademik özgürlükler genisletilmeli, ögretim elemanlarina is güvencesi saglanmali, arastirma altyapisi güçlendirilmeli, uluslararasi ögrenci ve arastirmacilar için cazip finansal sartlar olusturulmalidir. Bilgiyi tüketen degil, üretip faydaya dönüstürebilen ve pazarlayan bir yüksekögretime ulasabilmek hedeflenmelidir."

- "Akademik Tesvik Yönetmeligi yeniden ele alinmali"

Akademisyen sayisinin artirilmasi, üniversitelerin arastirma gelistirme faaliyetlerine daha fazla kaynak ayirmasi gerektigini ifade eden Yalçin raporda yer alan diger beklentileri söyle siraladi:

"Akademik Tesvik Yönetmeligi yeniden ele alinmali, her türlü akademik faaliyet, üniversitede gerçeklestirilen her türlü faaliyet ile bunlara yardimci faaliyetler de tesvike esas puanlamaya dahil edilmeli.

2547 sayili Kanun'un 13/b-4 maddesinin keyfi, sinirsiz, ölçüsüz ve amaci disinda kullanimi önlenmeli, denetim altina alinmalidir.

Akademik personel için getirilen norm kadro uygulamasi yeniden masaya yatirilmali, ülkemizin ögretim elemani açigi gözetilerek istihdami kisitlayan degil, istihdam artisi saglayan bir gözle ele alinmalidir.

Akademik personelin daha fazla bilimsel çalisma yürütebilmesi için ücretlerinde artis yapilarak girmek zorunda olduklari ders yükü ve ders saati azaltilmalidir.

2547 sayili Kanun'un 33/a ve 50/d maddesi kapsaminda çalisan arastirma görevlileri is güvencesine kavusturulmali, doktora egitimini tamamlayanlar doktor ögretim üyesi, doçent unvanini alanlar doçentlik kadrolarina atanmalidir.

Gelistirme ödeneginde akademik ve idari personel ayrimi yapilmamali, idari kadrolarda çalisanlara da gelistirme ödenegi verilmelidir.

Üniversitelerde, idari personelin yer degistirmelerinde muvafakat uygulamasi yerine, üniversiteler arasi merkezi atama ve yer degistirme hakki verilmelidir.

Üniversiteler basta olmak üzere kamuda çalisan tüm sözlesmeli personel kadroya geçirilmeli, sözlesmelilikten kadroya geçen personelin daha önce geçici veya daimi isçi statüsünde geçen süreleri memuriyet hizmet süresine sayilmalidir.

ÖSYM tarafindan tüm yüksekögretim kurumlarini baglayici sekilde her yil merkezi görevde yükselme ve unvan degisikligi sinavlari yapilmalidir. Döner sermaye ödemelerinden üniversite idari personelinin de faydalandirilmasi saglanmalidir."
Kaynak: AA