Çevre Ve Sehircilik Bakani Kurum, Canli Yayinda Sorulari Yanitladi Açiklamasi

'(Marmara Denizi'nin 'Koruma Alani' ilan edilmesi) Eylem plani çerçevesinde yatirimini yapmayan tesisi kapatacagiz, her türlü cezai islemi uygulayacagiz. Hiçbir tesis Marmara'dan, vatandasimizin canindan kiymetli degil' 'Marmara'daki aritma tesislerinin yaklasik yüzde 55'i ön aritma. Evsel atiklarin bir çökertme havuzunda çökertilerek parçalanmasi ve denize derin desarjiyla aritilan isletmeler. Bu isletmeden aritilan sular geri kullanilamiyor. Bir de biyolojik aritmalarimiz var. Yaklasik yüzde 40'i da ileri biyolojik aritma, yüzde 5'i de biyolojik aritma. Tamamini ileri biyolojik aritmaya getirmemiz gerekir' 'Su an aritma tesislerinden çikan suyun yüzde 3,2'sini kullaniyoruz. Hedefimizin 2023'te yüzde 5'e, 2030'da da 15 seviyesine çikarmak. Bu sulari toplayip kollektör hatlariyla birlikte bahçe sulamalarimizda kullanabilecegiz. Bu ileri biyolojik ve membran tesisleriyle yaptigimiz aritma tesisleriyle birlikte kullanma suyu olarak tabir ettigimiz seviyeye çikarip yüzde 15'ini kullanabilir hale gelecegiz' 'Kanal Istanbul projesi yürüyüs yollariyla, yesil yollariyla, ArGe alanlariyla, ekoloji koridorlariyla, bisiklet yollariyla, üniversiteleriyle Türkiye'nin en çevreci projesi olacak. 100 bin ölçekli çevre planimizi yaptik. 5 bin1000 ölçekli uygulama imar planlarini yaptik. Insallah haziran ayinda Ulastirma Bakanligimizin köprüde atacagi temelle de Kanal Istanbul projemizi milletimizin hizmetine sunacagiz' '(Salda Gölü kiyisindaki renk degisikligi iddialari) Önümüze 35 sene önceki görüntüleri getirip koyuyorlar. Oradan numune aldi arkadaslarimiz, su A sinifi seviyede, yani yüzülebilir seviyede'

Çevre ve Sehircilik Bakani Murat Kurum, Marmara Denizi'nin tamaminin "Koruma Alani" ilan edilmesi kapsaminda uygulayacaklari plan çerçevesinde yatirimini yapmayan tesisi kapatacaklarini ve her türlü cezai islemi uygulayacaklarini belirterek, "Hiçbir tesis Marmara'dan, vatandasimizin canindan kiymetli degil." dedi.

Bakan Kurum, TRT Haber'de canli yayimlanan Özel Röportaj programinda gazetecilerin gündeme iliskin sorularini yanitladi, degerlendirmelerde bulundu.

Marmara Denizi'ndeki müsilaj olusumunun nedenlerinin sorulmasi üzerine Kurum, bunun 3 baslikta özetlenebilecegine isaret ederek, deniz suyu sicakliginin 2,5 derece artmasinin, Marmara'nin konumu, jeopolitik yapisi, duragan yapisi suyun dikeydeki hareketliligi ile buradaki azot ve fosfor bollugunun müsilaj olusumuna neden oldugunu söyledi.

Bunlarin yani sira evsel ve sanayi atiklardan kaynakli denize birakilan kirliligin, zirai kaynaklarin, hayvansal atiklarin, gemiden kaynakli kirleticilerin ve mikrobiyolojik kirliliklerin de müsilaj olusumunda etkili oldugunu belirten Kurum, sudaki çözülmüs oksijen seviyesi arttirilirsa ve azot miktari yüzde 40 azaltilirsa Marmara Denizi'nin 5 yilda eski haline gelecegini dile getirdi.

"Atik sularin yüzde 100'ü ne zaman ileri biyolojik aritmadan geçirildikten sonra denize bosaltilacak?" sorusu üzerine Kurum, söyle konustu:

"22 eylem plani çerçevesinden en önemli gündemimiz, atik su aritma tesislerinin kalitesini yukari çekmek. Gerek ileri biyolojik aritma tesisleriyle gerek membran tesisleriyle mevcuttaki aritma tesislerimizi bu seviyeye getirmek zorundayiz. Marmara'daki aritma tesislerinin yaklasik yüzde 55'i ön aritma. Evsel atiklarin bir çökertme havuzunda çökertilerek parçalanmasi ve denize derin desarjiyla aritilan isletmeler. Bu isletmeden aritilan sular geri kullanilamiyor. Bir de biyolojik aritmalarimiz var. Yaklasik yüzde 40'i da ileri biyolojik aritma, yüzde 5'i de biyolojik aritma. Tamamini ileri biyolojik aritmaya getirmemiz gerekir."

Türkiye'nin, su kaynaklari bakimindan diger ülkelere bakildiginda zengin bir ülke oldugunu ama 2030-2050'lerde iklim degisikligiyle su kitligi yasanacagini öngördüklerini belirten Kurum, "Dolayisiyla su kaynaklarini verimli kullanmak zorundayiz. Su an aritma tesislerinden çikan suyun yüzde 3,2'sini kullaniyoruz. Hedefimizin 2023'te yüzde 5'e, 2030'da da 15 seviyesine çikarmak. Bu sulari toplayip kollektör hatlariyla birlikte bahçe sulamalarimizda kullanabilecegiz. Bu ileri biyolojik ve membran tesisleriyle yaptigimiz aritma tesisleriyle birlikte kullanma suyu olarak tabir ettigimiz seviyeye çikarip yüzde 15'ini kullanabilir hale gelecegiz." ifadelerini kullandi.

Bakan Kurum, hazirladiklari plan çerçevesinde Marmara'da azot seviyesinin eski hale getirilmesi adina aritma tesislerini 3 yil içerisinde iyilestireceklerini bildirdi.

- "Eylem plani çerçevesinde yatirimini yapmayan tesisi kapatacagiz"

Marmara Denizi'ni "Koruma Alani" ilan edeceklerini yineleyen Kurum, koruma eylem planina iliskin su bilgileri verdi:

"Buradaki balikçilik faaliyetleri, teknelerin atik sularinin yönetimi yani Marmara'ya girerken atik getirme merkezlerine atiklarini birakacak Marmara Denizi'nden çikacak ve Ege'ye gidecek, geminin sirkülasyonu bu çerçevede yapilacak. Marmara'da 90 tane izleme noktamiz var, 150'ye çikariyoruz. Su an sadece ileri biyolojik aritma tesislerini 7/24 izliyoruz, mevzuat bunu gerektiriyor. Mevzuatimizi degistiriyoruz, bütün atik su aritma tesislerini 7/24 izleyecek düzeni getiriyoruz. Zeytin kara suyu ve peyniralti suyu, bunlara iliskin aritma yapma zorunlulugu getiriyoruz. Buradaki balikçilik faaliyetlerini ekosistem dengesini düsünerek Bakanligimiz bu eylem plani çerçevesinde düzenleme altina alacak. Buranin isinmasina neden olan gerek termal tesisler gerek termik santrallerle ilgili sogutma suyunun seviyesini, sicakligini takip edecegiz. Eylem plani çerçevesinde yatirimini yapmayan tesisi kapatacagiz, her türlü cezai islemi uygulayacagiz. Hiçbir tesis Marmara'dan, vatandasimizin canindan kiymetli degil."

Ergene Havzasi projesi ve Marmara Denizi'ni kurtarmak için rehabilite etmeyi düsündükleri baska havzalarin olup olmadigi sorulan Kurum, Susurluk Havzasi ve diger havzalarda bu konularda denetimlerin yapildigini, mevzuata ve sartnameye uymayan yapilara iliskin sürecin takip edildigini, gerekli adimlari atacaklarini söyledi.

Çevre ve Sehircilik Bakani Kurum, müsilajin diger denizlere yayilma ihtimali ve hizinin sorulmasi üzerine, poyrazla birlikte müsilajin açiklara gittigini, rüzgar yönüyle deniz ve havanin sicakligiyla bu mikroorganizmalarin üredigini ve yayildigini belirterek, bu kirliligi engellemek için 7 ilde, Marmara Denizi'ndeki 15 ayri bölgede müsilajlarin temizligi çalismasini baslattiklarini, 7 gün 24 saat esasiyla Valiliklerce bu sürecin koordine edilecegini kaydetti.

Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden birinin deprem dönüsümü, digerinin de iklim degisikligiyle mücadele olduguna dikkati çekerek, bunlara iliskin yaptiklari çalismalara deginen Kurum, "Çocuklarimiza iklim degisikliginin bir ders olarak okutulmasi gerekiyor. Milli Egitim Bakanligimiz ile bu konuda ortak çalismalar yürütüyoruz." dedi.

"Müsilajin oldugu denize girilir mi, buradaki balik yenir mi?" sorusuna Kurum, "Arkadaslarimiz numuneler aldilar denizden, deniz dibinde ve canlilardan. Tarim Bakanligimiz baliklarla, canlilarla ilgili sürece, Saglik Bakanligimiz buradaki suya insanlarimizin girip giremeyecegine iliskin deneylerini yapmak üzere numunelerini aldilar. Burada agir metallerin içermedigi sonucu geldi ancak hem denize girmeyle hem de baliklarin tüketilmesiyle alakali Valiliklerimiz bütün bölgelerde ilgili müdürlüklerimiz nezdinde çalismalarini yapiyorlar. Sonuçlarini bekliyoruz, çiktigi zaman bunlari vatandaslarimiza seffaf bir sekilde duyuracagiz." yanitini verdi.

- Kanal Istanbul projesi

Bakan Murat Kurum, Kanal Istanbul projesindeki son durumun sorulmasi üzerine, sunlari söyledi:

"Kanal Istanbul projesi Istanbul Bogazi'mizin özgürlük ve koruma kurtarma projesidir. Türkiye'nin en çevreci sehircilik projesidir. Istanbul'umuzun dönüsüm projesidir. Planlamada arazinin yüzde 52'sini yesil alana terk ettik. Bu kadar devasa bir alanda 500 bin nüfus öngördük. Bu 500 bin nüfus Istanbul'umuzun dönüsümü adina çok önemli. Bilim bilim diyorlar, su kaynaklari azalacak, depremi tetikleyecek diyorlar. Bunlarin hepsini arastirdik. Bizim çalistigimiz insanlar bilim insani degil mi? ÇED raporunu hazirladik. 200 bilim insani bu rapor dogrultusunda görüslerini verdi. Atilacak adimlar bu ÇED raporu çerçevesinde atilmak zorunda. Kanal Istanbul projesi yürüyüs yollariyla, yesil yollariyla, Ar-Ge alanlariyla, ekoloji koridorlariyla, bisiklet yollariyla, üniversiteleriyle Türkiye'nin en çevreci projesi olacak. 100 bin ölçekli çevre planimizi yaptik. 5 bin-1000 ölçekli uygulama imar planlarini yaptik. Insallah haziran ayinda Ulastirma Bakanligimizin köprüde atacagi temelle de Kanal Istanbul projemizi milletimizin hizmetine sunacagiz."

Attiklari her adimi bilim insanlarinin görüsleri dogrultusunda attiklarini dile getiren Kurum, "Kanal Istanbul projesini, birakin Istanbul'a zarar vermeyi, Istanbul'a fayda saglayacak, cazibe merkezi haline getirecek bir anlayisla yapiyoruz. Orada ekolojik yasamin korunacagi, yesil alanlarin arttirilacagi, yapilacak köprülerle geçisin saglanabilecegi, oradaki canlilarin yasayabilecegi her türlü detay düsünülüyor ve adimlar buna göre adim atiliyor. Istanbul'da deprem gerçegi var, dönüstürmek zorundayiz." diye konustu.

Kentsel dönüsüm seferberligi hatirlatilan Kurum, deprem dönüsümünün milli güvenlik meselesi oldugunu, kentsel dönüsüm seferberligi kapsaminda 1,5 milyon konutu dönüstürdüklerini, TOKI eliyle 2002'den bugüne kadar 1 milyon 100 bin konut ürettiklerini, 800 bin binanin denetimini de yeni mevzuata göre yaptiklarini kaydetti.

Istanbul'da 300 bini acil ve öncelikli olmak üzere 1,5 milyon konutun dönüsmesi gerektigini vurgulayan Kurum, Türkiye'de son yillarda depremin yasandigi Van, Elazig, Malatya ve Izmir'de hayata geçirdikleri kentsel dönüsüm çalismalarini anlatti.

- Salda Gölü'ndeki renk degisikligi iddialari

Kurum, Salda Gölü kiyisindaki renk degisikligi iddialarinin sorulmasi üzerine, gölün 2019'daki durumunu fotograflardan göstererek, burada çöp yiginlarinin oldugunu, araçlarin gölün kiyisina kadar girebildiklerini dile getirdi.

Bunun üzerine acil tedbir aldiklarini belirten Kurum, söyle devam etti:

"Ahsap bariyerlerle 500 metre yakina gelemeyecek sekilde tamamini çevirdik. Iste buradaki yapilar, çadirlar, konteynirlar, derme çatma binalar, bunlarin tamamini kaldirdik. Bu alanin tamamini içine alan 7 kat büyüttügümüz bir özel çevre koruma bölgesi ilan ettik. Göle atik su akiyordu. Bugün haber yapmislar. Önümüze 3-5 sene önceki görüntüleri getirip koyuyorlar. Oradan numune aldi arkadaslarimiz, su A sinifi seviyede, yani yüzülebilir seviyede. Biz orada parti ayrimi gözetmedik. Yesilova Belediyesi CHP belediyesidir. Atik su aritma tesisi yok. Beraber yapalim diyoruz. Yapacagiz. Hem hibe hem destek hem kredi veriyoruz, atik su aritma tesisi yapiyoruz. Dumansiz hava sahasi ilan ettik Salda'yi. Ziyaretçi girisini kotaya bagladik. 1,5 milyon ziyaretçi geliyordu, bunu sinirladik. Beyaz adalarda bölgesindeki sirkülasyonu tamamen takip ediyoruz. Beyaz adalarda su an göle giremezsiniz, gölün dibinde gezemezsiniz, beyaz kumsallara basamazsiniz."

- Ikizdere'de planlanan liman projesi ve tas ocagi tartismalari

Ikizdere'de yapilmasi planlanan liman projesi ve tas ocagi tartismalari sorulan Kurum, Ulastirma ve Altyapi Bakanliginin lojistik liman projesinin bölge adina çok önemli oldugunu söyledi.

Orada eski bir tas ocaginin oldugunu aktaran Kurum, söyle konustu:

"O tas ocagindan tasi, lojistik limanin dolgusu için kullaniyorlar ve o kullanma da en yakin alanda dogaya tahribat vermeyecek sekliyle bir ÇED raporu basvurusu oldu. Bu ÇED raporunda da buradaki tabiata iliskin atilacak adimlarin da verdigimiz rapor dogrultusunda atilmasi gerektigi belirtildi. Ne Ulastirma Bakanligimiz ne de Rizeli vatandaslarimiz, ne Ikizdere'nin ne lojistik limanin bu noktada Rize'ye zarar vermesini istemez. Buralari siyasi malzeme etmemek lazim. Istihdam ve üretim saglayacak, bölge kalkinacak. Bölge kalkinirken de buradaki tas ocagi taslar alindiktan sonra eski haline getirilecek. Dogaya zarar vermeyecek sekilde adimlar atilmak zorundadir. Her ÇED raporunda bu zorunlu hale getirilmistir."
Kaynak: AA