Aksener, IYI Parti TBMM Grup Toplantisi'nda Konustu Açiklamasi
'Deniz salyasina karsi Marmara Denizi'ne dökülen atik sularin bir kisminin degil, tamaminin ileri biyolojik aritmadan geçmesi gerekir. Bunun için merkezi yönetim olarak hizli bir sekilde yerel yönetimleri destekleyin' 'Marmara Denizi'ne atik su döken ve nüfusu 5 binden fazla olan yerlesimlerde hizla ileri biyolojik aritma tesisleri kurun' 'Kanal Istanbul'u birak; Seyhan'in, Ceyhan'in, Sakarya'nin, Kizilirmak'in sulari ile Konya basta olmak üzere Iç Anadolu'yu sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak; Firat ve Dicle'nin sulari ile Güneydogu Anadolu'yu sulamayi düsün'
IYI Parti Genel Baskani Meral Aksener, "Deniz salyasina karsi Marmara Denizi'ne dökülen atik sularin bir kisminin degil, tamaminin ileri biyolojik aritmadan geçmesi gerekir. Bunun için merkezi yönetim olarak hizli bir sekilde yerel yönetimleri destekleyin." dedi.
Aksener, partisinin TBMM Grup Toplantisi'ndaki konusmasina vefatinin 9. yili nedeniyle sair ve yazar Abdurrahim Karakoç'u rahmetle anarak basladi.
Nisasta bazli seker kotasinin arttirildigini iddia eden Aksener, ABD Baskani Joe Biden'a sirin görünmek için böyle bir karar alindigini savundu.
Amerikan Cargill sirketinin üç yildir nisasta bazli seker kotasinin artirilmasini istedigini belirten Aksener, Türk'ün pancar sekeri yerine Amerikalilarin misir surubunun kullanilmasinin istendigini iddia etti.
Karabük ve Nigde ziyaretlerini animsatan Aksener, esnaf ve çiftçilerin durumunun perisan oldugunu söyledi.
Aksener, yaninda bulundurdugu ve ziyareti sirasinda bir esnafin açtigi pankarti göstererek, "Sayin Erdogan, sen kafani kuma gömmekte israr etsen de bu dertlerin hepsi gerçek. Notlarimizi aliyoruz, çözümleri için çalisiyoruz. Allah'in izniyle ilk sandikta seni gönderip hepsiyle ilgilenecegiz. Ama bu sirada sen sarayinda sefa sürerken milletimizin feryadi her geçen gün artiyor. Hangi ile, hangi ilçeye gitsem vatandas dertli. Zor sartlarda devletlerini yanlarinda görmek istiyorlar ama seslerini duyan yok. Bu insanlari daha ne kadar duymazliktan geleceksin? Daha kaç is yerinin kepenk kapatmasini bekleyeceksin? Milletimizin çilesine daha ne kadar seyirci kalacaksin? Yaziktir, günahtir." degerlendirmesinde bulundu.
- Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorunu
Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununa deginen Aksener, bir felaketin yasandigini, müsilaj adi verilen deniz salyasinin deniz yasamini ve kiyilari tehdit ettigini belirtti.
Aksener, bu belanin yeni olmadigini, ilk olarak 2007 yilinda ortaya çiktigini, bugünküne göre çok daha küçük boyuttaki o felaketin ancak iki yilda temizlenebildigini ifade etti.
Deniz salyasinin 2020 yilinin kasim ayinda yeniden ortaya çiktiginda bilim dünyasinin ilgili birimleri önlem alinmasi için uyardigini anlatan Aksener, söyle konustu:
"Peki Çevre ve Sehircilik Bakanligi ne yapti? Mayisin ortalarina kadar bu salginin siradan bir plankton artisi oldugunu, numune almaya bile gerek olmadigini söyledi. Ama son bir haftada müsilaj kiyilarimizi sarip gündem olunca nihayet bakanlik acil durum eylem plani yapmaya basladi. Onlarca bilim insaninin aylardir yaptigi uyariya kulak asmayan bakanlik, sustu sustu en sonunda Sayin Erdogan 'çevre bizim isimiz' deyince nihayet adim atti.
Ise bakar misiniz? Su üstün liyakate bakar misiniz? Devletin bakani 'Sayin Cumhurbaskanimizin talimatlariyla' demeden ise baslayamiyor. Bilimin uyarisi yetmiyor, vatandasin tepkisi yetmiyor. Bu isinin ehli arkadas, Sayin Erdogan parmak saklatmadan adim atamiyor. Kardesim, sen bu konunun bakani olarak ne ise yariyorsun? Seni oraya koltuk bos kalmasin diye mi oturttular? Seni o koltuga saga sola git, fotograf çektir, bir de üstüne maas al diye mi oturttular? Senin isin bu degil mi? Sekiz ay önce bambaska açiklamalarla sorunu görmezden geldiniz. Bugün sirf Sayin Erdogan parmak siklatti diye acil eylem plani hazirlamak yarisina girdiniz."
Aksener, yapilan arastirmalara göre Karadeniz ve Marmara'ya dökülen atiklarin yüzde 40 oraninda azaltilmasi durumunda müsilaj sorununun ancak 6 yilda ortadan kalkacagini dile getirdi.
Deniz salyasinin Marmara Denizi'ni kurutma ihtimali olduguna isaret eden Aksener, "Bu sorun yalnizca yerel yönetimlerin yükü degildir. Deniz salyasina karsi Marmara Denizi'ne dökülen atik sularin bir kisminin degil, tamaminin ileri biyolojik aritmadan geçmesi gerekir. Bunun için merkezi yönetim olarak hizli bir sekilde yerel yönetimleri destekleyin." dedi.
Mevcut aritma tesislerinin bir an önce ileri biyolojik aritma tesislerine çevrilmesini, gerekirse kamulastirmaya gidilmesini isteyen Aksener, önerilerini söyle siraladi:
"Vakit kaybetmeden iyi tarim uygulamalarina geçin. Gübre, kimyasal ve ilaç kullaniminin azaltilmasini saglayin. Sehir sebekelerinde yalnizca ön aritma yapilan suyun, park ve bahçe sulamalarinda kullanilarak denize dökülmesini kisitlayin. Denizlerimizdeki dip hayatina zarar veren trol tipi avciliga karsi yaptirimlari arttirin. Marmara Denizi'ne atik su döken ve nüfusu 5 binden fazla olan yerlesimlerde hizla ileri biyolojik aritma tesisleri kurun.
Karadeniz'deki kirliligin daha fazla artmamasi, Marmara Denizi'ndeki müsilajin Ege'yi daha fazla etkilememesi için Marmara, Karadeniz ve Ege'yle etkilesimi bulunan ülkelerle Türkiye'nin liderligini üstlendigi ortak bir platform kurulmasini saglayin. Deniz salyasi, yalnizca ekolojiyi degil ekonomiyi de ciddi sekilde etkileyen bir sorundur. Bu nedenle turizm, balikçilik, deniz ürünleri üretimi gibi birçok farkli sektöre olan etkilerini bir an önce belirleyin. Bu sektörlere dair gerekli önlemleri süratle alin."
- "Belli ki milletin umutlarini söndürmeye yemin etmisler"
Aksener, konusmasinin bir bölümünde Rize Ikizdere'li Ayse Albayrak'i kürsüye davet etti.
Albayrak'in ardindan konusmasina devam eden Aksener, "Türkiye'nin her bir noktasinin iktidar tarafindan esir alindigini, her yerden ahlaksizlik, yolsuzluk ve hirsizlik fiskirdigini" öne sürdü.
Milletin geçim derdinde, is derdinde, can derdindeyken iktidarin hala satip savmanin, bes müteahhidin kasasini doldurmanin ve Kanal Istanbul'un derdinde oldugunu iddia eden Aksener, "Belli ki iktidardakiler; bu milletin ekmegine, asina, soludugu havaya, içtigi suya yani hayatina kastetmisler. Belli ki milletin umutlarini söndürmeye yemin etmisler. Ama ant olsun, sart olsun, bu ihanete geçit vermeyecegiz. Fatih'in Istanbul'unun bogazina, o yagli ilmegi geçirtmeyecegiz. Marmara ölürken, deprem tehdidi ortadayken, o ihale kenelerinizin daha fazla semirmesine müsaade etmeyecegiz." ifadelerini kullandi.
Kanal Istanbul Projesini elestiren Aksener söyle devam etti:
"Bilimin tüm uyarilarina, ekonomistlerin ikazlarina ragmen, Istanbullu açikça 'istemiyorum' diyorken kime ne söz verdilerse israrla ve inatla 'yapacagiz' dedikleri o ucube kanali yapmalarina, Marmara'yi ölüme mahkum etmelerine izin vermeyecegiz. Bu proje, Istanbul'a yeni bir ihanettir. Bu proje, milletimizin kutlu iradesine yapilan bir saygisizliktir. Bu proje, haddizatinda bir proje degil, düpedüz bir soygun planidir.
Buradan, o ranta göz diken, bu soyguna ortak olmaya heveslenen yerli ve yabanci her kim varsa onlara seslenmek istiyorum: Bosuna heveslenmeyin, bosuna avuçlarinizi ovusturmayin, bu devran dönüyor. Ilk seçimde bu iktidar gidiyor, bu saray sefasi bitiyor. Simdiden uyariyorum; o kutlu gün geldiginde, milletimiz yetkiyi verdiginde, bir kurus bile alamazsiniz. Sayin Erdogan ve AK Parti iktidarina güvenip de sakin ola bu hukuksuzluga, sakin ola bu vicdansizliga ortak olmayin. Sonra çok üzülürsünüz. Demedi demeyin."
-"Ülkemizin önündeki en büyük tehlikelerden biri susuzluk"
IYI Parti Genel Baskani Aksener, Türkiye'nin önündeki en büyük tehlikelerden birinin de susuzluk oldugunu belirterek, iklim degisikliginin sonucu olarak bu sene yasanan kurakligin önümüzdeki yillarda da yasanabilecegini söyledi.
Yapilan arastirmalara göre Türkiye'nin su fakirligi konusunda 32. sirada yer aldigina isaret eden Aksener, ülkede kullanilan toplam suyun yüzde 74'ünün tarimda kullanildigini, bu yüzden aç ve susuz kalmamak için tarimda suyun verimli ve etkin bir sekilde kullanilmasi gerektigini ifade etti.
Aksener, "Buradan seni bir kez daha uyariyorum. Kanal Istanbul'u birak; Seyhan'in, Ceyhan'in, Sakarya'nin, Kizilirmak'in sulari ile Konya basta olmak üzere Iç Anadolu'yu sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak; Firat ve Dicle'nin sulari ile Güneydogu Anadolu'yu sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak; Çoruh'un, Aras'in sulari ile Dogu Anadolu ovalarini sulamayi düsün. Meriç'in, Tunca'nin, Arda'nin, Ergene'nin sulari ile Trakya'yi sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak; Mendereslerin ve Gediz'in sulari ile Ege ovalarini sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak, terk ettigin GAP'a geri dönmeyi düsün. Milletini, memleketini, torunlarimizin gelecegini düsün." diye konustu.
Iktidara geldiklerinde atacaklari adimlari anlatan Aksener, konusmasini söyle sürdürdü:
"Ilk 7 yil içinde yarim kalan bütün küçük ve büyük su yatirimlarini tamamlayacagiz. Yaklasik üçte ikisi klasik ve kanalet sistem olan sulama yapilarinin kapali sistem dönüsümlerini baslatacagiz. Ilk 7 yil için iki buçuk milyon hektar sulanabilir arazinin suya kavusmasi için projelerin yapim asamalarini baslatacagiz. GAP Bölgesi'ni özel olarak yeniden ele alip bütüncül bir yönetim tarzi benimseyecegiz.
Büyük su projeleri tamamlanmis, ana tasima kanallari ise devam eden veya yapilmis olan yatirimlari tamamlayip hizla tarla içi basinçli sulama sistemlerini devreye alacagiz. Kuru tarim bölgelerinde üretim planlamasi yapip ülke içi master planlar dogrultusunda ürün ve üretim çesitlerini yeniden planlayacagiz. Göller bölgesinde ve özellikle kuru tarim bölgelerinde yer alti akiferlerini koruyacak tedbirler alacagiz. Ülkemizde kullanilan toplam suyun yüzde 74'ünü olusturan tarimsal su tüketimini kisa vadede yüzde 50'ye, orta vade de ise yüzde 25-30'lar seviyesine çekecegiz."
- "Türkiye'nin öncelikli sorunu partili cumhurbaskanligi sistemidir"
Meral Aksener, Türkiye'nin öncelikli sorununun "partili cumhurbaskanligi sistemi" oldugunu, bu sistemin yapisi ve isleyisi itibariyla akildan yoksun oldugunu ileri sürdü.
Akildan, bilimden, liyakatten yana olduklarini dile getiren Aksener, "O yüzden 'tek adam' degil, 'ortak akil' diyoruz. 'Ben ne dersem o olur' degil, 'Türkiye milletin evinde, milletimizle birlikte yönetilir' diyoruz. Milletin kürsüsünde, sözü milletimize birakiyoruz. Emekçilerimize, çiftçilerimize, esnaflarimiza kulak veriyoruz. Kadinlarin, gençlerimizin, issizlerimizin dertlerini dinliyoruz. Iste bu ortak aklin adina da iyilestirilmis ve güçlendirilmis parlamenter sistem diyoruz." dedi.
Kaynak: AA
Aksener, partisinin TBMM Grup Toplantisi'ndaki konusmasina vefatinin 9. yili nedeniyle sair ve yazar Abdurrahim Karakoç'u rahmetle anarak basladi.
Nisasta bazli seker kotasinin arttirildigini iddia eden Aksener, ABD Baskani Joe Biden'a sirin görünmek için böyle bir karar alindigini savundu.
Amerikan Cargill sirketinin üç yildir nisasta bazli seker kotasinin artirilmasini istedigini belirten Aksener, Türk'ün pancar sekeri yerine Amerikalilarin misir surubunun kullanilmasinin istendigini iddia etti.
Karabük ve Nigde ziyaretlerini animsatan Aksener, esnaf ve çiftçilerin durumunun perisan oldugunu söyledi.
Aksener, yaninda bulundurdugu ve ziyareti sirasinda bir esnafin açtigi pankarti göstererek, "Sayin Erdogan, sen kafani kuma gömmekte israr etsen de bu dertlerin hepsi gerçek. Notlarimizi aliyoruz, çözümleri için çalisiyoruz. Allah'in izniyle ilk sandikta seni gönderip hepsiyle ilgilenecegiz. Ama bu sirada sen sarayinda sefa sürerken milletimizin feryadi her geçen gün artiyor. Hangi ile, hangi ilçeye gitsem vatandas dertli. Zor sartlarda devletlerini yanlarinda görmek istiyorlar ama seslerini duyan yok. Bu insanlari daha ne kadar duymazliktan geleceksin? Daha kaç is yerinin kepenk kapatmasini bekleyeceksin? Milletimizin çilesine daha ne kadar seyirci kalacaksin? Yaziktir, günahtir." degerlendirmesinde bulundu.
- Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorunu
Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununa deginen Aksener, bir felaketin yasandigini, müsilaj adi verilen deniz salyasinin deniz yasamini ve kiyilari tehdit ettigini belirtti.
Aksener, bu belanin yeni olmadigini, ilk olarak 2007 yilinda ortaya çiktigini, bugünküne göre çok daha küçük boyuttaki o felaketin ancak iki yilda temizlenebildigini ifade etti.
Deniz salyasinin 2020 yilinin kasim ayinda yeniden ortaya çiktiginda bilim dünyasinin ilgili birimleri önlem alinmasi için uyardigini anlatan Aksener, söyle konustu:
"Peki Çevre ve Sehircilik Bakanligi ne yapti? Mayisin ortalarina kadar bu salginin siradan bir plankton artisi oldugunu, numune almaya bile gerek olmadigini söyledi. Ama son bir haftada müsilaj kiyilarimizi sarip gündem olunca nihayet bakanlik acil durum eylem plani yapmaya basladi. Onlarca bilim insaninin aylardir yaptigi uyariya kulak asmayan bakanlik, sustu sustu en sonunda Sayin Erdogan 'çevre bizim isimiz' deyince nihayet adim atti.
Ise bakar misiniz? Su üstün liyakate bakar misiniz? Devletin bakani 'Sayin Cumhurbaskanimizin talimatlariyla' demeden ise baslayamiyor. Bilimin uyarisi yetmiyor, vatandasin tepkisi yetmiyor. Bu isinin ehli arkadas, Sayin Erdogan parmak saklatmadan adim atamiyor. Kardesim, sen bu konunun bakani olarak ne ise yariyorsun? Seni oraya koltuk bos kalmasin diye mi oturttular? Seni o koltuga saga sola git, fotograf çektir, bir de üstüne maas al diye mi oturttular? Senin isin bu degil mi? Sekiz ay önce bambaska açiklamalarla sorunu görmezden geldiniz. Bugün sirf Sayin Erdogan parmak siklatti diye acil eylem plani hazirlamak yarisina girdiniz."
Aksener, yapilan arastirmalara göre Karadeniz ve Marmara'ya dökülen atiklarin yüzde 40 oraninda azaltilmasi durumunda müsilaj sorununun ancak 6 yilda ortadan kalkacagini dile getirdi.
Deniz salyasinin Marmara Denizi'ni kurutma ihtimali olduguna isaret eden Aksener, "Bu sorun yalnizca yerel yönetimlerin yükü degildir. Deniz salyasina karsi Marmara Denizi'ne dökülen atik sularin bir kisminin degil, tamaminin ileri biyolojik aritmadan geçmesi gerekir. Bunun için merkezi yönetim olarak hizli bir sekilde yerel yönetimleri destekleyin." dedi.
Mevcut aritma tesislerinin bir an önce ileri biyolojik aritma tesislerine çevrilmesini, gerekirse kamulastirmaya gidilmesini isteyen Aksener, önerilerini söyle siraladi:
"Vakit kaybetmeden iyi tarim uygulamalarina geçin. Gübre, kimyasal ve ilaç kullaniminin azaltilmasini saglayin. Sehir sebekelerinde yalnizca ön aritma yapilan suyun, park ve bahçe sulamalarinda kullanilarak denize dökülmesini kisitlayin. Denizlerimizdeki dip hayatina zarar veren trol tipi avciliga karsi yaptirimlari arttirin. Marmara Denizi'ne atik su döken ve nüfusu 5 binden fazla olan yerlesimlerde hizla ileri biyolojik aritma tesisleri kurun.
Karadeniz'deki kirliligin daha fazla artmamasi, Marmara Denizi'ndeki müsilajin Ege'yi daha fazla etkilememesi için Marmara, Karadeniz ve Ege'yle etkilesimi bulunan ülkelerle Türkiye'nin liderligini üstlendigi ortak bir platform kurulmasini saglayin. Deniz salyasi, yalnizca ekolojiyi degil ekonomiyi de ciddi sekilde etkileyen bir sorundur. Bu nedenle turizm, balikçilik, deniz ürünleri üretimi gibi birçok farkli sektöre olan etkilerini bir an önce belirleyin. Bu sektörlere dair gerekli önlemleri süratle alin."
- "Belli ki milletin umutlarini söndürmeye yemin etmisler"
Aksener, konusmasinin bir bölümünde Rize Ikizdere'li Ayse Albayrak'i kürsüye davet etti.
Albayrak'in ardindan konusmasina devam eden Aksener, "Türkiye'nin her bir noktasinin iktidar tarafindan esir alindigini, her yerden ahlaksizlik, yolsuzluk ve hirsizlik fiskirdigini" öne sürdü.
Milletin geçim derdinde, is derdinde, can derdindeyken iktidarin hala satip savmanin, bes müteahhidin kasasini doldurmanin ve Kanal Istanbul'un derdinde oldugunu iddia eden Aksener, "Belli ki iktidardakiler; bu milletin ekmegine, asina, soludugu havaya, içtigi suya yani hayatina kastetmisler. Belli ki milletin umutlarini söndürmeye yemin etmisler. Ama ant olsun, sart olsun, bu ihanete geçit vermeyecegiz. Fatih'in Istanbul'unun bogazina, o yagli ilmegi geçirtmeyecegiz. Marmara ölürken, deprem tehdidi ortadayken, o ihale kenelerinizin daha fazla semirmesine müsaade etmeyecegiz." ifadelerini kullandi.
Kanal Istanbul Projesini elestiren Aksener söyle devam etti:
"Bilimin tüm uyarilarina, ekonomistlerin ikazlarina ragmen, Istanbullu açikça 'istemiyorum' diyorken kime ne söz verdilerse israrla ve inatla 'yapacagiz' dedikleri o ucube kanali yapmalarina, Marmara'yi ölüme mahkum etmelerine izin vermeyecegiz. Bu proje, Istanbul'a yeni bir ihanettir. Bu proje, milletimizin kutlu iradesine yapilan bir saygisizliktir. Bu proje, haddizatinda bir proje degil, düpedüz bir soygun planidir.
Buradan, o ranta göz diken, bu soyguna ortak olmaya heveslenen yerli ve yabanci her kim varsa onlara seslenmek istiyorum: Bosuna heveslenmeyin, bosuna avuçlarinizi ovusturmayin, bu devran dönüyor. Ilk seçimde bu iktidar gidiyor, bu saray sefasi bitiyor. Simdiden uyariyorum; o kutlu gün geldiginde, milletimiz yetkiyi verdiginde, bir kurus bile alamazsiniz. Sayin Erdogan ve AK Parti iktidarina güvenip de sakin ola bu hukuksuzluga, sakin ola bu vicdansizliga ortak olmayin. Sonra çok üzülürsünüz. Demedi demeyin."
-"Ülkemizin önündeki en büyük tehlikelerden biri susuzluk"
IYI Parti Genel Baskani Aksener, Türkiye'nin önündeki en büyük tehlikelerden birinin de susuzluk oldugunu belirterek, iklim degisikliginin sonucu olarak bu sene yasanan kurakligin önümüzdeki yillarda da yasanabilecegini söyledi.
Yapilan arastirmalara göre Türkiye'nin su fakirligi konusunda 32. sirada yer aldigina isaret eden Aksener, ülkede kullanilan toplam suyun yüzde 74'ünün tarimda kullanildigini, bu yüzden aç ve susuz kalmamak için tarimda suyun verimli ve etkin bir sekilde kullanilmasi gerektigini ifade etti.
Aksener, "Buradan seni bir kez daha uyariyorum. Kanal Istanbul'u birak; Seyhan'in, Ceyhan'in, Sakarya'nin, Kizilirmak'in sulari ile Konya basta olmak üzere Iç Anadolu'yu sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak; Firat ve Dicle'nin sulari ile Güneydogu Anadolu'yu sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak; Çoruh'un, Aras'in sulari ile Dogu Anadolu ovalarini sulamayi düsün. Meriç'in, Tunca'nin, Arda'nin, Ergene'nin sulari ile Trakya'yi sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak; Mendereslerin ve Gediz'in sulari ile Ege ovalarini sulamayi düsün. Kanal Istanbul'u birak, terk ettigin GAP'a geri dönmeyi düsün. Milletini, memleketini, torunlarimizin gelecegini düsün." diye konustu.
Iktidara geldiklerinde atacaklari adimlari anlatan Aksener, konusmasini söyle sürdürdü:
"Ilk 7 yil içinde yarim kalan bütün küçük ve büyük su yatirimlarini tamamlayacagiz. Yaklasik üçte ikisi klasik ve kanalet sistem olan sulama yapilarinin kapali sistem dönüsümlerini baslatacagiz. Ilk 7 yil için iki buçuk milyon hektar sulanabilir arazinin suya kavusmasi için projelerin yapim asamalarini baslatacagiz. GAP Bölgesi'ni özel olarak yeniden ele alip bütüncül bir yönetim tarzi benimseyecegiz.
Büyük su projeleri tamamlanmis, ana tasima kanallari ise devam eden veya yapilmis olan yatirimlari tamamlayip hizla tarla içi basinçli sulama sistemlerini devreye alacagiz. Kuru tarim bölgelerinde üretim planlamasi yapip ülke içi master planlar dogrultusunda ürün ve üretim çesitlerini yeniden planlayacagiz. Göller bölgesinde ve özellikle kuru tarim bölgelerinde yer alti akiferlerini koruyacak tedbirler alacagiz. Ülkemizde kullanilan toplam suyun yüzde 74'ünü olusturan tarimsal su tüketimini kisa vadede yüzde 50'ye, orta vade de ise yüzde 25-30'lar seviyesine çekecegiz."
- "Türkiye'nin öncelikli sorunu partili cumhurbaskanligi sistemidir"
Meral Aksener, Türkiye'nin öncelikli sorununun "partili cumhurbaskanligi sistemi" oldugunu, bu sistemin yapisi ve isleyisi itibariyla akildan yoksun oldugunu ileri sürdü.
Akildan, bilimden, liyakatten yana olduklarini dile getiren Aksener, "O yüzden 'tek adam' degil, 'ortak akil' diyoruz. 'Ben ne dersem o olur' degil, 'Türkiye milletin evinde, milletimizle birlikte yönetilir' diyoruz. Milletin kürsüsünde, sözü milletimize birakiyoruz. Emekçilerimize, çiftçilerimize, esnaflarimiza kulak veriyoruz. Kadinlarin, gençlerimizin, issizlerimizin dertlerini dinliyoruz. Iste bu ortak aklin adina da iyilestirilmis ve güçlendirilmis parlamenter sistem diyoruz." dedi.