GÖRÜS - Mladiç'e Yönelik Temyiz Karari 90'Larin Avrupa'sina Da Verilen Bir Hüküm Olacak

'Soykirim' basligi altinda Srebrenitsa'da 1995'te yasananlardan dolayi suçlu bulunan 'Bosna Kasabi' lakapli Ratko Mladic'in davasinda bugün verilecek nihai karar, Avrupa'da bir dönemin boynuna asilacak hüküm de olacak Mladiç, hayatinin en önemli bölümünü, insanlardan bir seyler çalarak geçirdi; o insanlardan sevdigi insanlari çalarak. Fakat Mladiç gittiginde, hayatinin en meshur “eseri” bizimle kalacak ve gerçek bir yüzlesme ve hesaplasma gerçeklesene kadar gelecegi zehirlemeye devam edecek

SREBRENITSA -EMIR SULJAGIÇ- Ratko Mladiç Mayis 1992’de asi Bosnali Sirp Ordusu’nun komutanligina atandiginda tam olarak nerede oldugumu hâlâ hatirliyorum. Banja Luka’daki Bosnali Sirp Meclisi’nin o günkü oturumundan gelen ve etrafimdaki birçok adamin kaderini belirleyecek olan haberleri bir el radyosundan dinlerken radyonun etrafinda toplanmis halimiz hâlâ gözümün önündedir. Köyün yukarisindaki küçük tepedeki meyve bahçelerinde ve koruluklarda saklanmis bir halde, aramizda bizden daha yasli olanlar müteakip adimlarimizin ne olmasi gerektigi konusunda görüs beyan ederken yasanacaklara dair içimize dogan o ugursuz hissi de hâlâ hatirliyorum. Fakat oradaki -hepsi de erkek olan- kisilerin çogunu artik hatirlamiyorum çünkü hayatta kalamadilar. Tarihin dipnotlari arasina bile giremeyecek bir olayin hayatta kalan tek sahidi, ihtimal ki, benim.

Üç yil sonra Ratko Mladiç ile bizzat tanistim. Bu tanisma, Birlesmis Milletler’in (BM) Bosna-Hersek misyonu UNPROFOR’a bagli Hollanda birligine (Dutchbat) ev sahipligi yapan Potoçari köyündeki BM üssünün hemen disinda gerçeklesti. O sirada bana biri Hollanda’dan, digeri Gana’dan iki BM askeri gözlemcisi eslik ediyordu. Potoçari’ye korunabilmek ümidiyle gelmis on binlerce kisiyi sakinlestirmeye çalisarak aslinda Sirplarin artik uygulama safhasina getirdigi planin tatbikini kolaylastiran Dutchbat’in üst kademelerinin aksine, bu iki askeri gözlemci Sirplarin esas niyetini açikça görebiliyordu: yetiskin erkekleri ve erkek çocuklarini tek tek seçip ayirmak, kadinlari ve çocuklari sinir disi etmek, arada firsattan istifade erkekleri katletmek ve kadinlara tecavüz etmek. Oradaki binlerce kisinin aksine, o bulusmadan sag-salim ayrilabildim. Oradan selametle ayrilabilmemin sebebi büyük ölçüde, yerel tercümanlara verilen ve görev süresince kullanilan “Sari Kimlik”ten benim de takiyor olmam ve kendilerine eslik ettigim iki adamin çekip gitmeyerek beni Mladiç ve kendisini çevreleyen adamlariyla yalniz birakmamasidir.

Bir gün öncesini, yani kasabanin Mladiç’in eline geçtigi 11 Temmuz’u çok yakindaki Srebrenica’da konuslu isverenlerime yasananlari rapor ederek geçirdim ve BM üssüne Sirp askerlerine denk gelmeyecek sekilde dönmeye güç-bela muvaffak oldum. O gün yaptigim sey ise -- ki tüm hayatimin etrafinda döndügü gündür -- gerçekten de tarihi bir dipnot haline geldi. Hollanda Savas, Holokost ve Soykirim Arastirmalari Enstitüsü 2002 yilinda yayimladigi milyonlarca dolara mal olan “Srebrenica - ‘Güvenli’ bir bölgenin düsüsünün yeniden insasi, arka plani, sonuçlari ve analizleri” baslikli raporunda tarihle yasadigim o önemsiz karsilasmayi söyle anlatiyor:

“Suljagiç, Potoçari’deki BM Askeri Gözlemcilerinin (UNMO) sehirdeki gelismeler hakkinda bilgiye erisimi olmadigi için Srebrenica sehrine geri dönmeyi önerdi. Gözlemcilerin geri dönmeye cesareti olmadigini iddia etti. Daha sonra bir harita ve telsiz istedi ve tek basina gidecegini söyledi. Askeri gözlemciler onun aklini kaçirmis oldugunu düsündüler ancak gönüllü oldugu için mutluydular; böylece onlari yasananlardan haberdar edebilirdi. (Üç gözlemcinin basi olan) Hollandali Binbasi De Haan ona bir harita, bir telsiz ve sarj edilmis piller vermeyi teklif etti ve tamamen kendi basina olacagini ve onun için hiçbir sorumluluk kabul etmeyecegini söyledi. Emir Suljagiç böylece bombardimani atlatarak nehir vadisi üzerinden Srebrenica sehrine döndü. O aksam saat 19.00’a kadar PTT binasindan, BM Yüksek Komiserliginden (UNHCR), Sinir Tanimayan Doktorlar Örgütünden (MSF) ve hastaneden havadis geçmeye devam etti.”

Halbuki çok da bir sey yapmamistim. Yine de ömrüm boyunca bundan daha önemli bir sey asla yapamam.

Srebrenitsa’daki Hollandali askerlerin bakislarini olan bitenlerden kaçirmasi bir yana, bütün dünya o nokta itibariyle tam üç yildan fazla bir süredir Bosna’yi görmezden gelmekteydi zaten. Nitekim, dillere destan uluslararasi toplum -- BM Güvenlik Konseyi (BMGK) üzerinden -- Eylül 1991’de 713 sayili karari kabul ederek ve böylece silah ambargosu uygulayarak Bosna-Hersek’teki toplu katliamlarin faillerine çok mühim bir avantaj sagladi: Ambargo Bosna-Hersek ve Hirvatistan’da uygulanacak olan Sirp milliyetçi projesinin lehine silah bakimindan ezici bir dengesizlik sagladi. Uluslararasi toplum, özellikle de BMGK, Bosna-Hersek’i önce taniyarak, ardindan da BM Sözlesmesi’nin 51. maddesinde öngörülen mesru müdafaa hakkini elinden alarak yasanan siddetin devam etmesinin zeminini olusturdu ve böylece giderek derinlesen düsmanliklar üretti. Ratko Mladiç’in Knin’den Sibenik’e Hirvatistan’da, Saraybosna’dan Srebrenitsa’ya Bosna-Hersek’te ardinda biraktigi canavarca eylemlerin gerçeklesebilmesini aktif bir sekilde kolaylastirdi.

Iki yildan kisa bir süre sonra ayni kurum, bir itibar kurtarma jesti olarak, bizzat kendisinin -toplu katliamlar için temel olarak gereken savunmasizligi olusturan- silah üstünlügünü sagladigi insanlar tarafindan eski Yugoslavya’da islenen vahim uluslararasi insani hukuk ihlalleri meselesini ele almak için bir BM mahkemesi kurdu. BM yasananlara ragmen ve Srebrenitsa’nin düsmesinden sonra dahi bu ambargoyu kaldirmayi reddetti.

Ratko Mladiç’e bu konuda verilecek temyiz karari, bir dönemin boynuna asilacak bir hüküm de olacaktir.

Ratko Mladiç, hayatinin en önemli bölümünü insanlardan bir seyler çalarak geçirdi; o insanlardan sevdigi insanlari çalarak. Fakat Mladiç gittiginde, hayatinin en meshur “eseri” bizimle kalacak ve gerçek bir yüzlesme ve hesaplasma gerçeklesene kadar gelecegi zehirlemeye devam edecek. Ülke ve bölge olarak, hepimizi nesiller boyu geri birakan ve neredeyse düzenli yasanan çatismalardan uzak durmak istiyorsak adaletsizliklerin oldugu gibi kalmasi söz konusu olamaz.

Mütercim: Ömer Çolakoglu

???????[Dr. Emir Suljagic, Srebrenica Soykirim Aniti Merkezinin müdürüdür. Uluslararasi Saraybosna Üniversitesi (IUS) Uluslararasi Iliskiler Bölümünde yari zamanli ögretim üyesi olan Dr. Suljagic, ayrica iki kitabin da yazaridir: “Ethnic Cleansing: Politics, Policy, Violence - Serb Ethnic Cleansing Campaign in former Yugoslavia” ve “Postcards from the Grave”]
Kaynak: AA