AB Zirvesi'nde kabul edilen kararlar beklenilen ve gereken adımları içermekten uzaktır

Dışişleri Bakanlığı: "AB Zirvesi’nde Türkiye başlığı altında kabul edilen kararlar, beklenilen ve gereken adımları içermekten uzaktır."

AB Zirvesi'nde kabul edilen kararlar beklenilen ve gereken adımları içermekten uzaktır
AB Zirvesi'nde kabul edilen kararlar beklenilen ve gereken adımları içermekten uzaktır
Dışişleri Bakanlığı, AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde alınan kararlara tepki göstterdi.

Bakanlıktan yapılan açıklama şu şekilde:

GEREKEN ADIMLARDAN UZAK

'24 Haziran 2021 tarihinde Brüksel'de gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde 'Türkiye' başlığı altında kabul edilen kararlar, beklenilen ve gereken adımları içermekten uzaktır.

Türkiye, gerginliğin düşürülmesi, diyalog ve işbirliğinin başlatılması bakımından üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiştir. AB'nin, gerginliğin düştüğünü teslim edip, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi dahil olumlu gündemi hayata geçirmeye yönelik somut kararlar almayı ertelemesi, bir oyalama taktiği, irade eksikliği ve bir iki üye ülkenin AB üyeliklerini kötüye kullanması olarak görülmektedir. Metinde adaylık statümüze atıfta bulunulmasından kaçınılması da bu görüşümüzü teyit eder niteliktedir.

AB, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında diyalog önermek yerine, katılım müzakerelerinin önünü açarak, 23. ve 24. fasıllarda ülkemizde daha hızlı gelişme kaydedilmesinin zeminini oluşturabilecektir.

MALİ YARDIM PAKETİ TÜRKİYE'YE YÖNELİK DEĞİL AB'NİN KENDİ HUZUR VE GÜVENLİĞİ İÇİN

Önerilen yeni mali yardım paketi, Türkiye'ye değil, Suriyeli sığınmacılara yönelik olup, esasen AB'nin kendi huzur ve güvenliğinin teminatı için atılacak bir adımdır. Göç işbirliğinin sadece mali boyuta indirgenmesi, büyük bir yanılgıdır. Bu alanda yakın işbirliği hedeflenmesi herkes için yararlı olacaktır.

2004'TE VERİLEN SÖZLERİ YERİNE GETİRİN MESAJI

Zirve kararlarının Kıbrıs'a ilişkin bölümleri ise her zamanki gibi Rum/Yunan ikilisinin görüşlerinin tekrarıdır. Bu tutumuyla AB bir kez daha Kıbrıs Türklerini yok saymış ve eşit haklarını görmezden gelmiştir. AB'nin bu tutumu devam ettiği sürece, Kıbrıs meselesine yapıcı bir katkıda bulunması mümkün değildir. Bu vesileyle AB'yi bir kez daha Ada'daki gerçekleri artık görmeye, Kıbrıs Türklerini ve müktesep eşit haklarını tanımaya ve 2004'te verdiği sözleri yerine getirmeye davet ediyoruz.

Yakalanan olumlu ivmenin sürdürülebilmesi ve Türkiye-AB ilişkilerinin katılım perspektifiyle 'olumlu gündem' üzerinden ilerletilmesi için gereken, 18 Mart Mutabakatı'nın tüm yönleriyle ve bütüncül bir anlayışla gözden geçirilerek günün ihtiyaçlarına ve ortak çıkarlara cevap verecek şekilde işler hale getirilmesidir.'

NE OLMUŞTU?

AB Zirvesi devam ederken Türkiye ile ilgili görüşmelerin tamamlanmasının ardından zirve bildirisinin Türkiye hakkındaki bölümü kamuoyuyla paylaşıldı.

AB Konseyi'nin Doğu Akdeniz'deki durumu ve AB-Türkiye ilişkilerini yeniden görüştüğüne dikkat çekilen bildiride, Doğu Akdeniz'de güvenli ve istikrarlı bir çevrenin, Türkiye ile karşılıklı faydalı ve iş birliğini geliştiren ilişkilerin, AB'nin stratejik çıkarına olduğu vurgulandı.

Bildiride, Doğu Akdeniz'de gerginliğin düşmesinin olumlu karşılandığı ve bunun sürdürülmesi gerektiği ifade edildi.

AB'nin Türkiye ile aşamalı, orantılı ve geri dönülebilir biçimde ortak çıkarları içeren pek çok alanda iş birliğini arttırmaya hazır olduğuna işaret edilen bildiride, AB liderlerinin AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliğinin güncellenmesine yönelik yetkilendirme için teknik çalışmaların başlamasını not ettiği belirtildi.

GÜMRÜK BİRLİĞİ VE YÜKSEK DÜZEYLİ DİYALOG

Gümrük Birliğinin güncellenmesine yönelik yetkilendirmenin, AB Konseyi'nde ilave yönlendirme ile kabul edilebileceği dile getirilen bildiride, mevcut Gümrük Birliğinin uygulanmasında yaşanan sıkıntıların giderilmesi ve bunun AB üyesi bütün ülkelere etkin biçimde uygulanması gerektiği kaydedildi.

Bildiride, AB liderlerinin göç, sağlık, iklim, terörle mücadele ve bölgesel meseleler gibi karşılıklı çıkara dayalı konularda Türkiye ile yüksek düzeyli diyalog hazırlıklarını not ettiği vurgulandı.

SURİYELİLER İÇİN RESMİ TEKLİFİN SUNULMASI İSTENDİ

Bildiride, 'AB Konseyi, AB Komisyonuna Türkiye, Ürdün, Lübnan ve bölgenin diğer bölümlerindeki Suriyeli mülteciler ve ev sahibi topluluklara sağlanacak finansmanın devamı için resmi teklifi gecikmeksizin sunması çağrısını yapmaktadır.' denildi.

Kıbrıs konusundaki çözümün siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu, iki bölgeli federasyon temelinde sağlanabileceği yönündeki AB tezine dikkat çekilen bildiride, AB liderlerinin kapalı Maraş'ın statüsünün önemine vurgu yaptığı, BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanması için çağrıda bulunduğu ifade edildi.

AB Konseyi, İsviçre'nin Cenevre kentinde yapılan Kıbrıs konulu görüşmelerin, resmi müzakerelerin başlamasını sağlamamasından üzüntü duyulduğunu, AB'nin süreci desteklemede aktif rol oynamayı sürdüreceğini kaydetti.

Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve temel haklarla ilgili gelişmelerin endişe kaynağı olduğu savunulan bildiride, siyasi partilerin, insan hakları savunucularının ve medyanın hedef alındığı ileri sürülerek, bunların demokrasi, hukukun üstünlüğü ve kadın haklarında gerilemeye neden olduğu iddia edildi.

Bildiride, 'AB Konseyi, bölgesel barış ve istikrarda Türkiye ve AB'nin ortak çıkarları doğrultusunda Türkiye ve tüm aktörlerin bölgesel krizlerin çözümüne olumlu katkı yapmasını beklemektedir.' değerlendirmesinde bulunuldu.