Türkiye'nin Ilk 'Dokuma Atlasi Sergisi' Cumhurbaskanligi Külliyesi'nde Açildi
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in esi Emine Erdogan: 'Bu proje, dokuma sanatimizin, belleklerdeki yerini kaybetmeden yoluna devam edeceginin müjdecisidir' 'Trendler ve begeniler, isik hiziyla degisiyor. Ama inaniyorum ki, geleneksel sanatlari günümüze adapte edebilirsek yasamalarini saglayabiliriz. Ama bunu yaparken geleneksel sanatlarin ruhunu anlamadan onlari ticarilestirmeyelim' 'Geleneksel sanatlari, özüne sadik kalarak, modern tasarimlarla bulusturmak pekala mümkün. Iste bu, Türkiye Dokuma Atlasi Projemizin de vizyonunu olusturuyor'
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'in esi Emine Erdogan, "Türkiye Dokuma Atlasi" projesinin, Türk dokuma sanatinin, belleklerdeki yerini kaybetmeden yoluna devam edeceginin müjdecisi oldugunu söyledi.
Emine Erdogan'in himayesinde yürütülen, Türkiye'nin yöresel dokumalarini ilk kez bir araya getiren "Türkiye Dokuma Atlasi" projesi kapsaminda hazirlanan, "Dokuma Atlasi Sergisi", Cumhurbaskanligi Külliyesi'nde düzenlenen törenle açildi.
Açilis töreninde konusan Emine Erdogan, Anadolu'nun yedi bin yil önce baslamis dokuma yolculuguna yeni kilometreler eklemek için bir araya geldiklerini belirterek, "Bu proje, dokuma sanatimizin, belleklerdeki yerini kaybetmeden yoluna devam edeceginin müjdecisidir." diye konustu.
Dokumanin, insan hayatinin yoldasi oldugunu, hayatin tüm dönüm noktalarinin dokumalarla anlam kazandigini dile getiren Emine Erdogan, "Dokuma, sadece ipliklerden ve desenlerden olusmaz. Yasamla iç içe geçmis, hayatin her mahfiline mührünü vurmus serencamimizdir." ifadelerini kullandi.
Türk dokumaciliginin, milletin serüveninden derin izler tasidigini anlatan Emine Erdogan, Selçuklu ve Osmanli döneminde nam salan dokumalarin, dünyada "Türk Kumasi" diye tanindigini aktardi.
Basta "Ankara Sof"u olmak üzere, literatüre geçen onlarca tür dokuma çesidi bulunduguna dikkati çeken Emine Erdogan, söyle konustu:
"Tüm bu degerlerin, cografyamiz üzerinde çizdigi bir rota var. Akdeniz'in pamuk ipi, Dogu Anadolu'nun yünü, Bursa'nin ipegi, Karadeniz'in keteni, Denizli'nin buldani gibi, zevkiselimle karsilastigimiz nice durak var. Inaniyorum ki, tüm bu harikalar, iste bu proje vesilesiyle yeniden gün yüzüne çikacak. Geleneksel sanatlarimizin yitik birer hazine olmamasi, bizim onlari göz önünde tutmamiza bagli. Bir varmis, bir yokmus diye baslayan masallara karismamalari için onlari yasatmamiz gerekiyor. Ayrica genç nesillerin, zihnini ve ruhunu, bu zengin anlam dünyasi ile beslemeliyiz. Dünya ne kadar degisirse degissin, gelenek, sanat, zanaat ve yerel üretim her zaman ayakta kalmalidir. Bu nedenle Türkiye Dokuma Atlasi Projesi'nin hayat bulmasini son derece kiymetli buluyorum."
- "Trendler ve begeniler, isik hiziyla degisiyor"
Emine Erdogan, projeye emegi geçenlere sükranlarini ileterek, "Proje kapsaminda, ülkemizin yedi bölgesine ait dokumalar tespit edilip, kimliklendirilerek, çok titiz bir çalisma yürütüldü. Simdi tekstil ve moda dünyasi, Dokuma Atlasi'nin çizdigi bu rotada, ilham dolu seyahatlere çikabilirler." dedi.
Kültürün ve kültürel mirasin önemini vurgulayan Emine Erdogan, Türk dokumaciliginin, kültürel mirasin en güzide parçalarindan biri oldugunun altini çizdi.
Bu yerel zenginligin, evrensel düzleme tasinabilmesinin önemini dile getiren Erdogan, sunlari söyledi:
"Geleneksel sanatlarin modern zamanlarda tutunacak bir dal bulmasi çok zor. Trendler ve begeniler, isik hiziyla degisiyor. Ama inaniyorum ki, geleneksel sanatlari günümüze adapte edebilirsek yasamalarini saglayabiliriz. Ama bunu yaparken, geleneksel sanatlarin ruhunu anlamadan onlari ticarilestirmeyelim. Bazen geleneksel sanatlarin özünden koparilarak, ticari bir meta olarak tekstil ve modada kullanildigini görüyoruz. Oysa geleneksel sanatlari, özüne sadik kalarak, modern tasarimlarla bulusturmak pekala mümkün. Iste bu, Türkiye Dokuma Atlasi Projemizin de vizyonunu olusturuyor."
Emine Erdogan, tekstil sektörünün, küresel ölçekte çevreyi en olumsuz etkileyen sektörler arasinda yer aldigini belirterek, "Maalesef her yil üretilen tekstil ürünlerinin yüzde 85'i çöpe gidiyor. Yani, her 1 saniyede 1 kamyon dolusu kiyafet ya yakiliyor ya da çöp sahalarina atiliyor." diye konustu.
Yogun su tüketiminin yaninda, tekstil sektörünün ekosistem üzerinde yarattigi baska baskilar da oldugunu dile getiren Emine Erdogan, geleneksel üretimde ise dogal elyaftan, boyama tekniklerine kadar dogayla dost bir süreç görüldügünü vurguladi.
- "Elele verirsek çok sey basarabiliriz"
Dünya tekstil sektöründe israf kültürü devam ederken, diger yandan yeni bir bilincin de ortaya çiktigini anlatan Emine Erdogan, sunlari kaydetti:
"Insanlarin, organik, doga dostu ve sürdürülebilir giyim talepleri çig gibi büyüyor. Geleneksel dokuma kültürümüzdeki doga dostu özellikleri, dünyanin ilgisine sunabiliriz. Malumunuz ülkemiz, tekstil sektöründe son derece güçlü bir aktör. Türkiye'nin tekstil gücü, küresel olarak giyim kültürünün yeni degerler kazanmasina katki saglayabilir. Tüm dünyada insanlar, kisir bir küresel tasarim havuzundan beslenmeye çalisiyorlar. Otantik olanin degeri kaybolmus durumda. Iste bu noktada, Türk dokumaciliginin ve son derece yetenekli tasarimcilarimizin yeni bir açilim saglayacagina inaniyorum."
Erdogan, Kültür ve Turizm Bakanliginin, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listelerine bu yil sundugu 6 kültürel degerden birinin de "Ipek Böcekçiligi ve Ipek Dokuma Kültürü" olduguna dikkati çekerek, "Inaniyorum ki, bu tür çabalar, kültürümüzün uluslararasi alanda taninirligini daha da artiracaktir. Elele verirsek, çok sey basarabiliriz. Projenin çati kurumlari Milli Egitim ve Ticaret Bakanligimiza hassaten tesekkür ediyorum. Bugün burada açilisini yapacagimiz serginin kültürel degerlerimizi ihya noktasinda yeni bir milat olmasini diliyorum. Projenin bundan sonraki süreçlerde de basarili olmasini temenni ediyorum." seklinde konustu.
- "Çocuklarimizin hafizasinda bu dokulari görmek istiyoruz"
Toplantida konusan Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk da projeye öncülük etmesi dolayisiyla Emine Erdogan'a tesekkür etti.
Bakan Selçuk, "Bu öncülük hepimiz için çok kiymetli, çünkü kütüphanelerde, makalelerde, atölyelerde bir yerlerde duran, ofislerde bir yerlerde duran birçok birikimi, kiymeti bir ekosisteme dönüstürüp 'hadi birlikte yapalim' sevincini kiymetini ortaya koyuyorsunuz. Böylece kendi basina bir degeri olan, ancak bunlarin hepsi bir araya geldiginde çok çok büyük bir kiymetin ortaya çikmasini saglayan daha yüksek bir kiymetin yolunu açiyorsunuz." dedi.
Ziya Selçuk, salonda bulunan herkesin de ayri ayri çok büyük bir tesekkürü hak ettigini dile getirdi.
Milli Egitim Bakanliginin egitimi, sadece müfredatlarda yer alan bir kazanim meselesi degil, "bir hayat sahnesi, bir çocugun beserlikten insanliga yolculugu" olarak gördügünü ifade eden Selçuk, sözlerini söyle sürdürdü:
"O yüzden de bizim iklimimizin, bizim kültürümüzün degeri olan her sey bizim hafizamizda, kültürümüzde, deger skalamizda çok daha yüksek ve ulvi bir sekilde yer almali diye düsünüyoruz. Bir kiz çocugunun saç örgüsünde, 1000 yillik bir kilimin hafizasinda, 2 bin yillik bir zeytin agacinin dokusunda gördügümüz bütün nakislar, bütün dokular aslinda bize çok daha büyük bir hikayeyi anlatiyor. Bu Anadolu'nun hikayesi, Sari Irmak Vadisi'nden bu tarafa dogru yüzlerce kültürü, binlerce zanaati, binlerce hikayeyi dinlemis ve Anadolu'nun göbeginde de binlerce yillik hikmeti, bilgiyi, bilgeligi teneffüs etmis milletin evlatlari olarak, çok daha büyük hikayelere imza atmamiz konusunda en ufak bir süphemiz yok. Bizim bu konuda bir ekosistem anlayisimiz söz konusu oldugu için el birligiyle, is birligiyle, gönül birligiyle yapacagimiz çok is var. Buradaki taraflarin hepsi aslinda tek bir taraf, Türkiye'nin tarafi bu topraklarin tarafi, bu medeniyetin tarafi, o yüzden de biz güçlüyüz daha da güçlü olacagiz. Çocuklarimizin hafizasinda bu dokulari nakis nakis ilmek ilmek görmek istiyoruz. Bunun için üzerimize ne vazife düsüyorsa büyük bir sorumluluk suuruyla hayata geçirmekte kararliyiz."
Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk, Türkiye Dokuma Atlasi ile makalelerde, kütüphanelerde, üniversitelerde, atölyelerde yürütülen çalismalari birlestirip sinerji olusturulmasinin hedeflendigini ifade ederek, "Bundan sonraki sürecin çok daha hizli gitmesi için bütün arkadaslarimizin gözündeki piriltiya güveniyorum." diye konustu.
Selçuk, "Bohça" markasinin olusturulmasinda ve sürecin devam ettirilmesindeki çabalari ve bu projeye verdikleri katki dolayisiyla Hayat Boyu Ögrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük'e ve genel müdürlük çalisanlarina tesekkür etti.
Konusmasinin ardindan Ticaret Bakan Yardimcisi Riza Tuna Turagay, Türkiye Ihracatçilar Meclisi (TIM) Yönetim Kurulu Baskani Ismail Gülle, Istanbul Tekstil ve Hammaddeleri Ihracatçilari Birligi (ITHIB) Yönetim Kurulu Baskani Ahmet Öksüz, günün anisina Emine Erdogan'a, 18. Yüzyil Bursa Sedir Yastigi hediye etti.
Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk, Hayat Boyu Ögrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük ve Istanbul Beylerbeyi Sabanci Olgunlasma Enstitüsü Müdürü Yusuf Gürlek de Emine Erdogan'a, ipek torba dokuma sal takdim etti.
Emine Erdogan, konusmalarin ardindan katilimcilarla Türkiye Dokuma Atlasi Sergisi'ni gezerek, sergi küratörü Günes Güner'den dokumalar hakkinda bilgi aldi.
Dokuma Atlasi Projesi'ne iliskin tanitim filmi gösteriminin de yapildigi serginin açilisina, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakani Derya Yanik, Türkiye Belediyeler Birligi Baskani ve Gaziantep Belediye Baskani Fatma Sahin, TIKAD Baskani Nilüfer Bulut ve Demet Sabanci Çetindogan'in da aralarinda oldugu is insanlari ile Günseli Kato, Suzan Toplusoy, Banu Yentur, Gönül Paksoy, Nedret Taciroglu gibi sanatçi ve tasarimcilar ile bazi akademisyenler katildi.
- 151 çesit dokuma türü sergilenecek
Olgunlasma Enstitülerinin yenilenme çalismalarinin bir ürünü olarak hazirlanan "Türkiye Dokuma Atlasi Projesi", Milli Egitim Bakanligi Hayat Boyu Ögrenme Genel Müdürlügüne bagli Istanbul Sabanci Beylerbeyi Olgunlasma Enstitüsü tarafindan yürütülüyor.
Istanbul Tekstil ve Hammaddeleri Ihracatçilari Birliginin destekleri, Marmara Üniversitesinin katkilariyla yürütülen projeye, Türkiye Ihracatçilar Meclisi ve Ticaret Bakanligi da katki veriyor.
Projenin ilk etkinligi olarak gerçeklestirilen serginin danismanligini Prof. Dr. Hülya Tezcan, Prof. Dr. Aydin Ugurlu ve Prof. Dr. Mehmet Akalin, koordinatörlügünü Ayse Dizman, küratörlügünü Günes Güner yapiyor.
Sergide, bölgesel rotalar izlenerek, Türkiye'nin çesitli bölgelerinden bir araya getirilen 151 çesit dokuma türü yer aliyor. Ayrica koleksiyoner Yusuf Iyilik'in koleksiyonundaki Osmanli kumaslarindan parçalar da bulunuyor.
Serginin zaman tüneli olarak isimlendirilen alaninda, Mehmet Demir, Mert Çelebi, Senem Kula ve Rümeysa Kis'in geleneksel dokumalari gelecege tasiyabilecek tasarimlari da sergileniyor.
Sergide ayrica, dokuma sanatçilari Aydin Ugurlu'nun "Doga Üçlemesi", Elisabeth Strub Madzar'in "Pa" ve "Umay Ana" isimli iki eseri, Servet Senem Ugurlu'nun "Anadolu Tanriçalari" dokuma heykelleri olmak üzere dokuma sanatlari yer aliyor.
Sergi kapsaminda, "Geleneksel ve Yöresel Dokumalarin Farkli Açilardan Degerlendirilmesi", "Bir Kültürü Yasatmak, Dokuma Zanaati ve Cografi Isaretler", "Türk Dokumasinda El Ele Vermek" basliklarinda paneller de düzenlenecek.
Panellere, akademisyenler, yerel yönetim temsilcileri, tekstil sektörü temsilcileri, dokuma ustalari, moda ve tasarim dünyasindan isimler katilacak.
Sergi, 3 ay boyunca haftanin 6 günü ziyaret edilebilecek.
Kaynak: AA
Emine Erdogan'in himayesinde yürütülen, Türkiye'nin yöresel dokumalarini ilk kez bir araya getiren "Türkiye Dokuma Atlasi" projesi kapsaminda hazirlanan, "Dokuma Atlasi Sergisi", Cumhurbaskanligi Külliyesi'nde düzenlenen törenle açildi.
Açilis töreninde konusan Emine Erdogan, Anadolu'nun yedi bin yil önce baslamis dokuma yolculuguna yeni kilometreler eklemek için bir araya geldiklerini belirterek, "Bu proje, dokuma sanatimizin, belleklerdeki yerini kaybetmeden yoluna devam edeceginin müjdecisidir." diye konustu.
Dokumanin, insan hayatinin yoldasi oldugunu, hayatin tüm dönüm noktalarinin dokumalarla anlam kazandigini dile getiren Emine Erdogan, "Dokuma, sadece ipliklerden ve desenlerden olusmaz. Yasamla iç içe geçmis, hayatin her mahfiline mührünü vurmus serencamimizdir." ifadelerini kullandi.
Türk dokumaciliginin, milletin serüveninden derin izler tasidigini anlatan Emine Erdogan, Selçuklu ve Osmanli döneminde nam salan dokumalarin, dünyada "Türk Kumasi" diye tanindigini aktardi.
Basta "Ankara Sof"u olmak üzere, literatüre geçen onlarca tür dokuma çesidi bulunduguna dikkati çeken Emine Erdogan, söyle konustu:
"Tüm bu degerlerin, cografyamiz üzerinde çizdigi bir rota var. Akdeniz'in pamuk ipi, Dogu Anadolu'nun yünü, Bursa'nin ipegi, Karadeniz'in keteni, Denizli'nin buldani gibi, zevkiselimle karsilastigimiz nice durak var. Inaniyorum ki, tüm bu harikalar, iste bu proje vesilesiyle yeniden gün yüzüne çikacak. Geleneksel sanatlarimizin yitik birer hazine olmamasi, bizim onlari göz önünde tutmamiza bagli. Bir varmis, bir yokmus diye baslayan masallara karismamalari için onlari yasatmamiz gerekiyor. Ayrica genç nesillerin, zihnini ve ruhunu, bu zengin anlam dünyasi ile beslemeliyiz. Dünya ne kadar degisirse degissin, gelenek, sanat, zanaat ve yerel üretim her zaman ayakta kalmalidir. Bu nedenle Türkiye Dokuma Atlasi Projesi'nin hayat bulmasini son derece kiymetli buluyorum."
- "Trendler ve begeniler, isik hiziyla degisiyor"
Emine Erdogan, projeye emegi geçenlere sükranlarini ileterek, "Proje kapsaminda, ülkemizin yedi bölgesine ait dokumalar tespit edilip, kimliklendirilerek, çok titiz bir çalisma yürütüldü. Simdi tekstil ve moda dünyasi, Dokuma Atlasi'nin çizdigi bu rotada, ilham dolu seyahatlere çikabilirler." dedi.
Kültürün ve kültürel mirasin önemini vurgulayan Emine Erdogan, Türk dokumaciliginin, kültürel mirasin en güzide parçalarindan biri oldugunun altini çizdi.
Bu yerel zenginligin, evrensel düzleme tasinabilmesinin önemini dile getiren Erdogan, sunlari söyledi:
"Geleneksel sanatlarin modern zamanlarda tutunacak bir dal bulmasi çok zor. Trendler ve begeniler, isik hiziyla degisiyor. Ama inaniyorum ki, geleneksel sanatlari günümüze adapte edebilirsek yasamalarini saglayabiliriz. Ama bunu yaparken, geleneksel sanatlarin ruhunu anlamadan onlari ticarilestirmeyelim. Bazen geleneksel sanatlarin özünden koparilarak, ticari bir meta olarak tekstil ve modada kullanildigini görüyoruz. Oysa geleneksel sanatlari, özüne sadik kalarak, modern tasarimlarla bulusturmak pekala mümkün. Iste bu, Türkiye Dokuma Atlasi Projemizin de vizyonunu olusturuyor."
Emine Erdogan, tekstil sektörünün, küresel ölçekte çevreyi en olumsuz etkileyen sektörler arasinda yer aldigini belirterek, "Maalesef her yil üretilen tekstil ürünlerinin yüzde 85'i çöpe gidiyor. Yani, her 1 saniyede 1 kamyon dolusu kiyafet ya yakiliyor ya da çöp sahalarina atiliyor." diye konustu.
Yogun su tüketiminin yaninda, tekstil sektörünün ekosistem üzerinde yarattigi baska baskilar da oldugunu dile getiren Emine Erdogan, geleneksel üretimde ise dogal elyaftan, boyama tekniklerine kadar dogayla dost bir süreç görüldügünü vurguladi.
- "Elele verirsek çok sey basarabiliriz"
Dünya tekstil sektöründe israf kültürü devam ederken, diger yandan yeni bir bilincin de ortaya çiktigini anlatan Emine Erdogan, sunlari kaydetti:
"Insanlarin, organik, doga dostu ve sürdürülebilir giyim talepleri çig gibi büyüyor. Geleneksel dokuma kültürümüzdeki doga dostu özellikleri, dünyanin ilgisine sunabiliriz. Malumunuz ülkemiz, tekstil sektöründe son derece güçlü bir aktör. Türkiye'nin tekstil gücü, küresel olarak giyim kültürünün yeni degerler kazanmasina katki saglayabilir. Tüm dünyada insanlar, kisir bir küresel tasarim havuzundan beslenmeye çalisiyorlar. Otantik olanin degeri kaybolmus durumda. Iste bu noktada, Türk dokumaciliginin ve son derece yetenekli tasarimcilarimizin yeni bir açilim saglayacagina inaniyorum."
Erdogan, Kültür ve Turizm Bakanliginin, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listelerine bu yil sundugu 6 kültürel degerden birinin de "Ipek Böcekçiligi ve Ipek Dokuma Kültürü" olduguna dikkati çekerek, "Inaniyorum ki, bu tür çabalar, kültürümüzün uluslararasi alanda taninirligini daha da artiracaktir. Elele verirsek, çok sey basarabiliriz. Projenin çati kurumlari Milli Egitim ve Ticaret Bakanligimiza hassaten tesekkür ediyorum. Bugün burada açilisini yapacagimiz serginin kültürel degerlerimizi ihya noktasinda yeni bir milat olmasini diliyorum. Projenin bundan sonraki süreçlerde de basarili olmasini temenni ediyorum." seklinde konustu.
- "Çocuklarimizin hafizasinda bu dokulari görmek istiyoruz"
Toplantida konusan Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk da projeye öncülük etmesi dolayisiyla Emine Erdogan'a tesekkür etti.
Bakan Selçuk, "Bu öncülük hepimiz için çok kiymetli, çünkü kütüphanelerde, makalelerde, atölyelerde bir yerlerde duran, ofislerde bir yerlerde duran birçok birikimi, kiymeti bir ekosisteme dönüstürüp 'hadi birlikte yapalim' sevincini kiymetini ortaya koyuyorsunuz. Böylece kendi basina bir degeri olan, ancak bunlarin hepsi bir araya geldiginde çok çok büyük bir kiymetin ortaya çikmasini saglayan daha yüksek bir kiymetin yolunu açiyorsunuz." dedi.
Ziya Selçuk, salonda bulunan herkesin de ayri ayri çok büyük bir tesekkürü hak ettigini dile getirdi.
Milli Egitim Bakanliginin egitimi, sadece müfredatlarda yer alan bir kazanim meselesi degil, "bir hayat sahnesi, bir çocugun beserlikten insanliga yolculugu" olarak gördügünü ifade eden Selçuk, sözlerini söyle sürdürdü:
"O yüzden de bizim iklimimizin, bizim kültürümüzün degeri olan her sey bizim hafizamizda, kültürümüzde, deger skalamizda çok daha yüksek ve ulvi bir sekilde yer almali diye düsünüyoruz. Bir kiz çocugunun saç örgüsünde, 1000 yillik bir kilimin hafizasinda, 2 bin yillik bir zeytin agacinin dokusunda gördügümüz bütün nakislar, bütün dokular aslinda bize çok daha büyük bir hikayeyi anlatiyor. Bu Anadolu'nun hikayesi, Sari Irmak Vadisi'nden bu tarafa dogru yüzlerce kültürü, binlerce zanaati, binlerce hikayeyi dinlemis ve Anadolu'nun göbeginde de binlerce yillik hikmeti, bilgiyi, bilgeligi teneffüs etmis milletin evlatlari olarak, çok daha büyük hikayelere imza atmamiz konusunda en ufak bir süphemiz yok. Bizim bu konuda bir ekosistem anlayisimiz söz konusu oldugu için el birligiyle, is birligiyle, gönül birligiyle yapacagimiz çok is var. Buradaki taraflarin hepsi aslinda tek bir taraf, Türkiye'nin tarafi bu topraklarin tarafi, bu medeniyetin tarafi, o yüzden de biz güçlüyüz daha da güçlü olacagiz. Çocuklarimizin hafizasinda bu dokulari nakis nakis ilmek ilmek görmek istiyoruz. Bunun için üzerimize ne vazife düsüyorsa büyük bir sorumluluk suuruyla hayata geçirmekte kararliyiz."
Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk, Türkiye Dokuma Atlasi ile makalelerde, kütüphanelerde, üniversitelerde, atölyelerde yürütülen çalismalari birlestirip sinerji olusturulmasinin hedeflendigini ifade ederek, "Bundan sonraki sürecin çok daha hizli gitmesi için bütün arkadaslarimizin gözündeki piriltiya güveniyorum." diye konustu.
Selçuk, "Bohça" markasinin olusturulmasinda ve sürecin devam ettirilmesindeki çabalari ve bu projeye verdikleri katki dolayisiyla Hayat Boyu Ögrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük'e ve genel müdürlük çalisanlarina tesekkür etti.
Konusmasinin ardindan Ticaret Bakan Yardimcisi Riza Tuna Turagay, Türkiye Ihracatçilar Meclisi (TIM) Yönetim Kurulu Baskani Ismail Gülle, Istanbul Tekstil ve Hammaddeleri Ihracatçilari Birligi (ITHIB) Yönetim Kurulu Baskani Ahmet Öksüz, günün anisina Emine Erdogan'a, 18. Yüzyil Bursa Sedir Yastigi hediye etti.
Milli Egitim Bakani Ziya Selçuk, Hayat Boyu Ögrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük ve Istanbul Beylerbeyi Sabanci Olgunlasma Enstitüsü Müdürü Yusuf Gürlek de Emine Erdogan'a, ipek torba dokuma sal takdim etti.
Emine Erdogan, konusmalarin ardindan katilimcilarla Türkiye Dokuma Atlasi Sergisi'ni gezerek, sergi küratörü Günes Güner'den dokumalar hakkinda bilgi aldi.
Dokuma Atlasi Projesi'ne iliskin tanitim filmi gösteriminin de yapildigi serginin açilisina, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakani Derya Yanik, Türkiye Belediyeler Birligi Baskani ve Gaziantep Belediye Baskani Fatma Sahin, TIKAD Baskani Nilüfer Bulut ve Demet Sabanci Çetindogan'in da aralarinda oldugu is insanlari ile Günseli Kato, Suzan Toplusoy, Banu Yentur, Gönül Paksoy, Nedret Taciroglu gibi sanatçi ve tasarimcilar ile bazi akademisyenler katildi.
- 151 çesit dokuma türü sergilenecek
Olgunlasma Enstitülerinin yenilenme çalismalarinin bir ürünü olarak hazirlanan "Türkiye Dokuma Atlasi Projesi", Milli Egitim Bakanligi Hayat Boyu Ögrenme Genel Müdürlügüne bagli Istanbul Sabanci Beylerbeyi Olgunlasma Enstitüsü tarafindan yürütülüyor.
Istanbul Tekstil ve Hammaddeleri Ihracatçilari Birliginin destekleri, Marmara Üniversitesinin katkilariyla yürütülen projeye, Türkiye Ihracatçilar Meclisi ve Ticaret Bakanligi da katki veriyor.
Projenin ilk etkinligi olarak gerçeklestirilen serginin danismanligini Prof. Dr. Hülya Tezcan, Prof. Dr. Aydin Ugurlu ve Prof. Dr. Mehmet Akalin, koordinatörlügünü Ayse Dizman, küratörlügünü Günes Güner yapiyor.
Sergide, bölgesel rotalar izlenerek, Türkiye'nin çesitli bölgelerinden bir araya getirilen 151 çesit dokuma türü yer aliyor. Ayrica koleksiyoner Yusuf Iyilik'in koleksiyonundaki Osmanli kumaslarindan parçalar da bulunuyor.
Serginin zaman tüneli olarak isimlendirilen alaninda, Mehmet Demir, Mert Çelebi, Senem Kula ve Rümeysa Kis'in geleneksel dokumalari gelecege tasiyabilecek tasarimlari da sergileniyor.
Sergide ayrica, dokuma sanatçilari Aydin Ugurlu'nun "Doga Üçlemesi", Elisabeth Strub Madzar'in "Pa" ve "Umay Ana" isimli iki eseri, Servet Senem Ugurlu'nun "Anadolu Tanriçalari" dokuma heykelleri olmak üzere dokuma sanatlari yer aliyor.
Sergi kapsaminda, "Geleneksel ve Yöresel Dokumalarin Farkli Açilardan Degerlendirilmesi", "Bir Kültürü Yasatmak, Dokuma Zanaati ve Cografi Isaretler", "Türk Dokumasinda El Ele Vermek" basliklarinda paneller de düzenlenecek.
Panellere, akademisyenler, yerel yönetim temsilcileri, tekstil sektörü temsilcileri, dokuma ustalari, moda ve tasarim dünyasindan isimler katilacak.
Sergi, 3 ay boyunca haftanin 6 günü ziyaret edilebilecek.