'Her Anestezi Türünün Kendine Özgü Riskleri Var'

Anestezi hakkinda merak edilen sorulari yanitlayan Anestezi Programi Ögr. Gör. Aynur Karakaya, anestezi türlerinin kendilerine özgü ve hastanin genel durumuna bagli olarak gelisebilecek çesitli riskleri oldugunu ifade etti.

'Her Anestezi Türünün Kendine Özgü Riskleri Var'
Anestezinin genel anlamda herhangi bir cerrahi müdahale veya muayene öncesi, insan ve hayvanlarin vücudunun bütününde ya da belirli bir kisminda duyunun (hissin) veya hareketin yok edilmesini oldugunu söyleyen Izmir Kavram Meslek Yüksekokulu Anestezi Programi Ögr. Gör. Aynur Karakaya, genel, bölgesel ve lokal anestezi olmak üzere üç sekilde uygulanmakta oldugunu söyledi.



“Her anestezi türünün kendine özgü riskleri var”

Genel anestezinin uyku ya da bayilma kavramlari ile ayni kavram gibi kullanilmakta oldugunu ifade eden Karakaya, bayilmanin beyine giden kanin azalmasi ve sonrasinda kisinin suurunu kaybetmesi olarak tanimlandigini söyledi.

Karakaya, bu nedenle, anestezinin bayilma olarak ifade edilmesi yerine, uyku ile benzesiminin daha dogru bir ifade oldugunun altini çizdi.

Karakaya sözlerine söyle devam etti: ‘‘Genel ve bölgesel anestezi de her iki anestezi türünün de kendilerine özgü ve hastanin genel durumuna bagli olarak gelisebilecek çesitli riskleri mevcuttur. Yapilan çalismalar incelendiginde genel anestezi ile bölgesel anestezinin hasta kaybi riski açisindan birbirlerinden farkli olmadiklari görülmektedir. Özellikle ameliyat sonrasi derlenme döneminde konfor açisindan bölgesel ya da tip dilindeki adiyla rejyonal anestezi daha iyi kabul edilmektedir.”

“Anestezi almadan önce 7-8 saat aç kalinmali”

Anestezi almadan önce aç karnina olmanin önemine deginen Karakaya, “Anestezi özellikle baslangiç ve uyandirma asamalarinda hastalarin kusmalari ile mide içeriginin akcigerlere kaçmasi sonucu akcigerlerde ciddi hasarlara neden olabilmektedir. Bu riskleri en aza indirebilmek için hastalarin anesteziden önce yaklasik olarak 7-8 saat aç kalmalari önerilmektedir. Bu süre bazi durumlarda uzatilmaktadir. Ayrica; ameliyat ve anestezi sirasinda bagirsak hareketlerinde yavaslama olabilmektedir. Bu açidan da hastalarin aç kalmalari önem teskil etmektedir” bilgisini aktardi.

“Hastanin alerjik öyküsüne uygun hazirlik yapilir”

Anestezik maddelere karsi alerjiyi gösteren özel bir testin olmadigini ifade eden Karakaya, bazi hastalarin anestezi ilaçlarina karsi alerjisi olabilecegini vurgulayarak, “Hastanin tibbi öyküsü alinirken alerjisi olup olmadigi sorulur. Alerjik öyküsü olan hastalarda olasi riskler hesaplanarak ona göre hazirlik yapilmaktadir. Yapilan bu hazirliklar ile riskler en az seviyeye indirilebilmektedir. Ayrica anestezi uygulanan alanlarda bulundurulmasi zorunlu olan ilaç ve ekipmanlar, gelisebilecek beklenmedik alerji reaksiyonlarina müdahale etmek için yeterli düzeydedir. Anestezi ekibi bu konu da yeterli düzeyde egitim almis kisilerden olusmaktadir” diye konustu.

Sigara içenler dikkat!

Sigara içen hastalarda anestezi uygulamalarinin karsilasilabilecegi zorluklara da deginen Karakaya, “Sigara kanda oksijen tasinmasini, doku oksijen kullanimini ve dokularin yeterli düzeyde oksijenlenmesini bozmaktadir. Buna bagli olarak hem kalp krizi riskleri artmakta hem de yaralarin iyilesmesi gecikmektedir. Sigara içen kisilerde anestezinin baslangiç ve uyanma asamalarinda hava yollarinda daralma daha fazla görülmektedir. Ayrica hava yollarinda meydana gelmis degisikliklerin bir kismi, sigaranin birakilmasindan sonra, tam iyilesme saglanmasa da geri dönebilmektedir. Tüketilmedigi her süre, hastanin lehinedir. Sigara içen birisinin en ideali sigarayi tam birakmasidir. Eger tam olarak birakilamiyorsa bile ameliyat öncesi en azindan bir dönem birakilmasi gerekmektedir” önerisinde bulundu.

Ameliyat sonrasi bogaz tahrisi tavsiyeler

Ameliyat sonrasi olusan bogaz agrilarina karsi tavsiyelerde de bulunan Karakaya, “Genel anestezi alan hastalara ameliyat sirasinda solunum yolu açikligini saglamak için soluk borusuna bir tüp yerlestirilmektedir. Ameliyatin bitiminde hasta uyandirilirken tüp çikarilmaktadir. Bu tüp solunum yollarinda tahrise neden olabilmektedir. Tahris nedeni ile hastalar öksürük, bogaz agrisi ve ses kisikligi gibi sorunlar yasayabilirler. Özellikle ameliyat sonrasi ilk günlerde bu sikâyetler görülmektedir. Bu rahatsizliklar birkaç saat ile birkaç gün sürebilir. Genellikle herhangi bir tedaviye gerek kalmadan kendiliginden geçer. Ilik içecekler kullanarak bogazin nemli tutulmasi ve bol sivi almak agri ve ses kisikliginin daha erken düzelmesini saglamaktadir” ifadelerini kullandi.

“Takma dis ve protezler çikarilmali”

Takma dislerin ve protezlerin anestezi uygulanmadan önce zarar görmemesi için çikarilmasi gerektigini söyleyen Karakaya, “Anestezi baslangiç asamasinda nefes borusuna tüp yerlestirme islemi yapilirken zarar görmemesi için çikartilmasi gerekmektedir. Ayrica takma dis ve protezi tutan ya da sallanmakta olan bir dis varsa bunun anestezi uzmanina söylenmesi gerekmektedir. Çünkü yine ayni sekilde tüp yerlestirme islemi sirasinda azami dikkat gösterilse de zarar görmesi, yerinden çikmasi gibi sorunlar yasanabilmektedir. Böyle bir durumda uygun olan sallanan disin ameliyat öncesi sabitlenmesi ya da çekilmesidir. Normal sartlarda bu islemlerde saglam disler zarar görmemektedir” uyarisinda bulundu.

“Ameliyat esnasinda uyanma söz konusu degildir”

Karakaya son olarak da, “Yeterli anestezi derinligi saglandigi takdirde hastanin ameliyatin ortasinda uyanmasi söz konusu olmamaktadir. Ayrica bölgesel anestezi uygulanan hastalarda damar yolundan verilen bazi sakinlestirici ilaçlar ile belli oranda uyku hali olusturulabilmektedir. Böylece hasta çevresindeki islemlerden ve konusmalardan etkilenmez. Ancak bazi hastalarda bölgesel anestezi tam olarak saglandiktan sonra hasta bu sakinlestirici ilaçlari istememektedir. Bu durumda hasta çevresindekiler ile iletisim saglayabilmektedir. Ancak hasta ameliyat bölgesini araya yerlestirilen bir siperlik sayesinde görememektedir” diyerek sözlerini tamamladi.
Kaynak: İHA