Başkan Erdoğan'dan Biden'ın sözde soykırım sözlerine sert tepki!
Başkan Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısı’nın ardından, 24 Nisan’da 1915 olaylarını tarihi bir skandalla ‘soykırım’ olarak tanımlayan ABD Başkanı Joe Biden’a çok sert ifadeler kullandı. Başkan Erdoğan, “ABD Başkanı Joe Biden, mesnetsiz, haksız, hakikate aykırı ifadeler kullanmıştır. Radikal Ermeni çevrelerin baskısıyla bu metne yer verildi. Türkiye karşıtı çevrelerin baskısıyla metne yer verildiğini düşünüyoruz." dedi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından 1915 Olayları için 'Soykırım' ifadesini kullanan ABD Başkanı Joe Biden'a tepki gösterdi.
Başkan Erdoğan'ın sözlerinden satır başları:
Aziz milletim, değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Milletimin ve tüm İslam aleminin artık yarısını tamamlamak üzere olduğumuz Ramazan-ı Şerif'ini bir kez daha tebrik ediyorum.
Geçtiğimiz hafta kabinemizde küçük bir değişiklik yapmıştık. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı hem ikiye böldük hem de iki yeni isme görev verdik. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nı Profesör Doktor Vedat Bilgin, Ticaret Bakanlığı'nı ise Mehmet Muş arkadaşımız devralmıştır. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. Görevlerini devreden Zehra Zümrüt Selçuk ve Ruhsar Pekcan arkadaşlarımıza şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Bu arkadaşlarımızla ilgili sosyal medyada yürütülen linç kampanyalarını kınıyorum. Bu arkadaşlarımızı hep şükranla hatırlayacağız ve gerektiğinde birikimlerinden istifade etmeyi sürdüreceğiz.
Bugün KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar'ı kabul ettik. Yarın Cenevre'deki toplantıyı ele aldık. Sayın Tatar, egemen eşitliğine dayalı egemen iki eşit devletli çözümü gündeme getirecek. Biz de bu vizyona tam d estek vereceğiz. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi ambargolarla yıldırmaya çalışan zihniyete müsamaha göstermeyeceğiz. Toplantımızın sonucu ne olursa olsun Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz.
TERÖRLE MÜCADELE MESAJI
TSK, YPG/PKK terör örgütüne Kuzey Irak'ta kapsamlı bir operasyon başlattı. Türkiye 2015 yılından itibaren terörle mücadelesinde yeni bir konsepte geçmiştir. Artık teröristlerin burnumuzun dibine kadar gelip eylem yapmasını beklemeden inlerinde bulup yok etme stratejisiyle hareket ettiğimizi tüm dünyaya duyurduk.
Terör örgütlerine yönelik tarihlerinde görülmemiş ağır darbeler indirilmiş operasyonlar yürüttük. Pençe Şimşek ve Pençe Yıldırım adı verilen son operasyonlarımız da bu amaçla yürütülmektedir. Görev alan kahraman askerlerimizin her birini alınlarından öpüyorum. Cumartesi harekat merkezine bağlanarak askerlerimize terörle mücadeledeki kararlılığımız ile başarı temennilerimizi ifade ettik.
SINIR ÖTESİ OPERASYONUNDA 2 ŞEHİDİMİZ VAR
İnşallah sınırlarımız ötesinde de herhangi bir terör oluşumuna kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bu konuda hassasiyet ve kararlılığımızı hala anlamayanlar varsa saha ve masada hakikatleri herkese kabul ettireceğiz. 2 şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılarımız, onların da ağır bir durum söz konusu değil kendilerine şifalar diliyorum.
Suriye'de sınırlarımızın dibinde terör oluşumu içinde koşanların de er geç bu gerçeği göreceğine inanıyorum. Ülkemizin ve milletimizin bekası için ne gerekiyorsa onu yapmayı sürdüreceğiz.
BIDEN'IN SKANDAL AÇIKLAMALARINA TEPKİ
ABD Başkanı Biden 24 Nisan günü yayınladığı mesajda coğrafyamızda 1 asırdan uzun s üre önce yaşanmış acı olaylarla ilgili mesnetsiz, hadsiz ifadeler kullanmıştır. Hiçbir tarihi, hukuki temeli olmayan bu ifadeler milletimizin her ferdi gibi bizi de ziyadesiyle üzmüştür. Radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı çevrelerin baskısıyla metne yer verildiğini düşünüyoruz.
'ERMENİ SOYKIRIMI' YALANI
Türkiye olarak tarihte yaşanan acıların yarıştırılması gibi anlayışı insani bulmuyoruz. Böyle bir yarışa girilecekse böyle yarıştan alnı ak, vicdani müsterih olarak çıkacak tek devletin biz olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bize soykırım ithamını yönelten çevrelerin hepsi insan içine çıkamayacak hale gelecektir. Son asırda en büyük sivil can kayıpları, nüfus hareketleri bizim vatanımızda olmuştur. Osmanlı Balkanlar, Kafkaslar'daki topraklarındaki nüfusunun 10 milyon insanının yarısı ölüm, yarısı sürgün acısını yaşamıştır. Bizzat Batılı tarihçiler ifade ediyor. Bu 10 milyon insanla ilgili ne silahlı çete fotoğrafı, ne geride bıraktıkları kanlı izler göremezsiniz, bulamazsınız.
Aynı insanlarla ilgili anıtlara, lobilere, meclis kararlarına hakların aranması anlamına gelecek faaliyete rastlamazsınız. Dedelerin torunlarına yürekleri burkularak, gözlerinden akan yaşlara engel olamayarak anlattıkları acı hatıraları vardır. Çünkü bu insanlar Türk'tür ve çünkü bu insanlar Müslümandır. Millet olarak bugüne kadar kendi acılarımızı istismar haline getirmek gibi bir zihniyetle hareket etmedik. Acılarımızı kalbimize gömüp, ileriye bakma erdemimizi bazıları yanlış anlıyor.
Bizim de Balkanların kaybından Doğuda uğradığımız işgallerin kaybına kadar kapsamlı muhasebe yapıp ortaya çıkan tabloyu muhataplarımızın önüne koymamız gerekiyor. Adana, Antep, Maraş, İzmir, Afyon, İstanbul, Çanakkale, Kars, Artvin her şehrimiz kendi kayıplarının peşine düşse bile yeter.
Batının Ermeni meselesinde tutumu ve terör örgütlerine karşı sergiledikleri riyakar tavrın sonu bu yola çıkıyor. Biz hala en başta söylediğimiz yerdeyiz. Tarihteki olayların araştırılması, hakikatlerin ortaya çıkartılması tarihçelere bırakılmalıdır, siyasetçilere değil. Yıllardır dile getirilen Ermeni iddiaları konusunda ortak tarih komisyonu teklifimize hala cevap alamadık. Kendi arşivlerimizi tamamen bu komisyona açma taahhüdünde bulunduk, ama muhataplarımızdan ses çıkmadı.
Karşı tarafın gerçeklerin peşine çekmek yerine meseleyi siyasi zemine taşıması işin aslını göstermeye yeterlidir. Ülkemizde ve dünyada hala kafası karışık olanlar için meseleyi özetle anlatmak istiyorum.
Anadolu ecdadımızın yönetiminde asırlar boyunca farklı köken ve inançtan insanın huzur içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Ermeniler de bu dönemde dini özgürlüklerini kazanmış, sosyal statülerini güçlendirmiştir. 93 harbine kadar bu barış iklimi sürmüştür. Osmanlı'nın son döneminde ülkedeki pek çok kesim batılılar tarafından tahrik edilerek, silahlandırılarak bize karşı ayaklandırılmışlardır.
Çok sayıda devletin yer aldığı Balkan toprakları bu şekilde asimetrik savaşlarla ülkeden koparılmıştır. Doğuda da aynı senaryo, Çarlık Rusya'sının iştirakiyle Ermeniler üzerinden oynanmıştır. I. Dünya Savaşı'na kadar 40 kadar isyan çıkaran çeteler büyük katliamlara yönelmiştir. Batılıların siyasi ve ekonomik, Rusya'nın askeri desteği ile palazlanan Ermeniler kadın, çocuk ihtiyar demeden öldürmüşlerdir. 150-300 bin arasında ifade edilen çeteler Rus ordusuyla aktif olarak bize karşı savaşmışlardır.
Tamamı sivil Kürt ve Türk nüfus Ermeni çeteler tarafından katledilmiştir. 24 Nisan'da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır. 24 Nisan 1915 tarihi Osmanlı devletinin savaş halinde bulunduğu ülkelerle bir olup aleyhine faaliyet yürüten Taşnak, Hınçak gibi örgütleri kapatıp 235 yöneticisini tutukladığı gündür.
BIDEN NEYE DAYANARAK KONUŞUYOR
Ben belgelere dayanarak konuşuyorum, sayın Biden gibi konuşmuyor. Acaba Amerika'nın arşivinde ne kadar belge var? Avrupa'da ne kadar belge var? Açabiliyor mu? Biz hodri meydan diyoruz. Ama bu çağrılara cevap veremediler.
İran'a ve Rusya'ya gidenlerle rakam 500 bine ulaşmaktadır. Dolayısıyla Amerika'nın kendi raporlarında bile sevke tabi tutulanların sayısı 600 bin olarak belirtilmektedir ki, gerçek rakam daha da azdır. Salgın hastalık, asayiş sorunlarından veya güvenlik güçleriyle çatışarak hayatını kaybedenlerin sayısı 150 bini ancak bulmaktadır. Elbette bu 150 bin kişinin her biri candır ve elbette önemli rakamdır.'
Soykırım diyorsanız önce bir Karabağ'a bakın. Kızılderilileri zaten söylememe gerek yok
Ayrıntılar geliyor...
Başkan Erdoğan'ın sözlerinden satır başları:
Aziz milletim, değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Milletimin ve tüm İslam aleminin artık yarısını tamamlamak üzere olduğumuz Ramazan-ı Şerif'ini bir kez daha tebrik ediyorum.
Geçtiğimiz hafta kabinemizde küçük bir değişiklik yapmıştık. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı hem ikiye böldük hem de iki yeni isme görev verdik. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı Derya Yanık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nı Profesör Doktor Vedat Bilgin, Ticaret Bakanlığı'nı ise Mehmet Muş arkadaşımız devralmıştır. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. Görevlerini devreden Zehra Zümrüt Selçuk ve Ruhsar Pekcan arkadaşlarımıza şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Bu arkadaşlarımızla ilgili sosyal medyada yürütülen linç kampanyalarını kınıyorum. Bu arkadaşlarımızı hep şükranla hatırlayacağız ve gerektiğinde birikimlerinden istifade etmeyi sürdüreceğiz.
Bugün KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar'ı kabul ettik. Yarın Cenevre'deki toplantıyı ele aldık. Sayın Tatar, egemen eşitliğine dayalı egemen iki eşit devletli çözümü gündeme getirecek. Biz de bu vizyona tam d estek vereceğiz. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi ambargolarla yıldırmaya çalışan zihniyete müsamaha göstermeyeceğiz. Toplantımızın sonucu ne olursa olsun Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz.
TERÖRLE MÜCADELE MESAJI
TSK, YPG/PKK terör örgütüne Kuzey Irak'ta kapsamlı bir operasyon başlattı. Türkiye 2015 yılından itibaren terörle mücadelesinde yeni bir konsepte geçmiştir. Artık teröristlerin burnumuzun dibine kadar gelip eylem yapmasını beklemeden inlerinde bulup yok etme stratejisiyle hareket ettiğimizi tüm dünyaya duyurduk.
Terör örgütlerine yönelik tarihlerinde görülmemiş ağır darbeler indirilmiş operasyonlar yürüttük. Pençe Şimşek ve Pençe Yıldırım adı verilen son operasyonlarımız da bu amaçla yürütülmektedir. Görev alan kahraman askerlerimizin her birini alınlarından öpüyorum. Cumartesi harekat merkezine bağlanarak askerlerimize terörle mücadeledeki kararlılığımız ile başarı temennilerimizi ifade ettik.
SINIR ÖTESİ OPERASYONUNDA 2 ŞEHİDİMİZ VAR
İnşallah sınırlarımız ötesinde de herhangi bir terör oluşumuna kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bu konuda hassasiyet ve kararlılığımızı hala anlamayanlar varsa saha ve masada hakikatleri herkese kabul ettireceğiz. 2 şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılarımız, onların da ağır bir durum söz konusu değil kendilerine şifalar diliyorum.
Suriye'de sınırlarımızın dibinde terör oluşumu içinde koşanların de er geç bu gerçeği göreceğine inanıyorum. Ülkemizin ve milletimizin bekası için ne gerekiyorsa onu yapmayı sürdüreceğiz.
BIDEN'IN SKANDAL AÇIKLAMALARINA TEPKİ
ABD Başkanı Biden 24 Nisan günü yayınladığı mesajda coğrafyamızda 1 asırdan uzun s üre önce yaşanmış acı olaylarla ilgili mesnetsiz, hadsiz ifadeler kullanmıştır. Hiçbir tarihi, hukuki temeli olmayan bu ifadeler milletimizin her ferdi gibi bizi de ziyadesiyle üzmüştür. Radikal Ermeni çevrelerin ve Türkiye karşıtı çevrelerin baskısıyla metne yer verildiğini düşünüyoruz.
'ERMENİ SOYKIRIMI' YALANI
Türkiye olarak tarihte yaşanan acıların yarıştırılması gibi anlayışı insani bulmuyoruz. Böyle bir yarışa girilecekse böyle yarıştan alnı ak, vicdani müsterih olarak çıkacak tek devletin biz olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bize soykırım ithamını yönelten çevrelerin hepsi insan içine çıkamayacak hale gelecektir. Son asırda en büyük sivil can kayıpları, nüfus hareketleri bizim vatanımızda olmuştur. Osmanlı Balkanlar, Kafkaslar'daki topraklarındaki nüfusunun 10 milyon insanının yarısı ölüm, yarısı sürgün acısını yaşamıştır. Bizzat Batılı tarihçiler ifade ediyor. Bu 10 milyon insanla ilgili ne silahlı çete fotoğrafı, ne geride bıraktıkları kanlı izler göremezsiniz, bulamazsınız.
Aynı insanlarla ilgili anıtlara, lobilere, meclis kararlarına hakların aranması anlamına gelecek faaliyete rastlamazsınız. Dedelerin torunlarına yürekleri burkularak, gözlerinden akan yaşlara engel olamayarak anlattıkları acı hatıraları vardır. Çünkü bu insanlar Türk'tür ve çünkü bu insanlar Müslümandır. Millet olarak bugüne kadar kendi acılarımızı istismar haline getirmek gibi bir zihniyetle hareket etmedik. Acılarımızı kalbimize gömüp, ileriye bakma erdemimizi bazıları yanlış anlıyor.
Bizim de Balkanların kaybından Doğuda uğradığımız işgallerin kaybına kadar kapsamlı muhasebe yapıp ortaya çıkan tabloyu muhataplarımızın önüne koymamız gerekiyor. Adana, Antep, Maraş, İzmir, Afyon, İstanbul, Çanakkale, Kars, Artvin her şehrimiz kendi kayıplarının peşine düşse bile yeter.
Batının Ermeni meselesinde tutumu ve terör örgütlerine karşı sergiledikleri riyakar tavrın sonu bu yola çıkıyor. Biz hala en başta söylediğimiz yerdeyiz. Tarihteki olayların araştırılması, hakikatlerin ortaya çıkartılması tarihçelere bırakılmalıdır, siyasetçilere değil. Yıllardır dile getirilen Ermeni iddiaları konusunda ortak tarih komisyonu teklifimize hala cevap alamadık. Kendi arşivlerimizi tamamen bu komisyona açma taahhüdünde bulunduk, ama muhataplarımızdan ses çıkmadı.
Karşı tarafın gerçeklerin peşine çekmek yerine meseleyi siyasi zemine taşıması işin aslını göstermeye yeterlidir. Ülkemizde ve dünyada hala kafası karışık olanlar için meseleyi özetle anlatmak istiyorum.
Anadolu ecdadımızın yönetiminde asırlar boyunca farklı köken ve inançtan insanın huzur içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Ermeniler de bu dönemde dini özgürlüklerini kazanmış, sosyal statülerini güçlendirmiştir. 93 harbine kadar bu barış iklimi sürmüştür. Osmanlı'nın son döneminde ülkedeki pek çok kesim batılılar tarafından tahrik edilerek, silahlandırılarak bize karşı ayaklandırılmışlardır.
Çok sayıda devletin yer aldığı Balkan toprakları bu şekilde asimetrik savaşlarla ülkeden koparılmıştır. Doğuda da aynı senaryo, Çarlık Rusya'sının iştirakiyle Ermeniler üzerinden oynanmıştır. I. Dünya Savaşı'na kadar 40 kadar isyan çıkaran çeteler büyük katliamlara yönelmiştir. Batılıların siyasi ve ekonomik, Rusya'nın askeri desteği ile palazlanan Ermeniler kadın, çocuk ihtiyar demeden öldürmüşlerdir. 150-300 bin arasında ifade edilen çeteler Rus ordusuyla aktif olarak bize karşı savaşmışlardır.
Tamamı sivil Kürt ve Türk nüfus Ermeni çeteler tarafından katledilmiştir. 24 Nisan'da insani trajedi anlamında hiçbir şey olmamıştır. 24 Nisan 1915 tarihi Osmanlı devletinin savaş halinde bulunduğu ülkelerle bir olup aleyhine faaliyet yürüten Taşnak, Hınçak gibi örgütleri kapatıp 235 yöneticisini tutukladığı gündür.
BIDEN NEYE DAYANARAK KONUŞUYOR
Ben belgelere dayanarak konuşuyorum, sayın Biden gibi konuşmuyor. Acaba Amerika'nın arşivinde ne kadar belge var? Avrupa'da ne kadar belge var? Açabiliyor mu? Biz hodri meydan diyoruz. Ama bu çağrılara cevap veremediler.
İran'a ve Rusya'ya gidenlerle rakam 500 bine ulaşmaktadır. Dolayısıyla Amerika'nın kendi raporlarında bile sevke tabi tutulanların sayısı 600 bin olarak belirtilmektedir ki, gerçek rakam daha da azdır. Salgın hastalık, asayiş sorunlarından veya güvenlik güçleriyle çatışarak hayatını kaybedenlerin sayısı 150 bini ancak bulmaktadır. Elbette bu 150 bin kişinin her biri candır ve elbette önemli rakamdır.'
Soykırım diyorsanız önce bir Karabağ'a bakın. Kızılderilileri zaten söylememe gerek yok
Ayrıntılar geliyor...