'Oruç Tutmak, Hem Kalbe Hem De Psikolojiye İyi Geliyor'
Oruç tutmanın kalp hastaları için olumlu bir diğer yönünün de psikolojik etkisi olduğunu söyleyen Dr. Begüm Öztürk, “Oruç tutmak, hem kalbe hem de psikolojiye iyi geliyor. Ramazan ayında oruç tutan kişi, olumsuz duygu, düşünce ve davranışlardan uzak durmaya, ibadet ederek ruhunu temizlemeye, dinlendirmeye çalışır. Ulaşılan manevi huzur, kalp hastalarında sıklıkla görülen depresyonun giderilmesi açısından önemlidir” dedi.
Medicana Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Begüm Öztürk, sağlıklı bireylerde orucun yararlı etkileri konusunda açıklamalarda bulundu. Dr. Begüm Öztürk, "Örneğin, sağlıklı bireylerde Ramazan süresince ve sonraki birkaç haftalık dönemde HDL yani iyi kolesterol düzeylerinin ramazan öncesine göre arttığı, LDL yani kötü kolesterol düzeylerinin ise azaldığı görülmüştür. Doğru şekilde tutulan bir oruçta günlük kalori alınımının kısıtlanması ile insülin duyarlılığı artmakta, strese dayanma kolaylaşmaktadır" dedi.
Ayda en az bir gün oruç tutanlarda bile damar sertliğinin daha az olduğunu belirten Dr. Öztürk, orucun kalp hastaları için olumlu bir diğer yönünün de psikolojik etkisi olduğuna dikkat çekti. Dr. Öztürk, “Ramazan ayında oruç tutan kişi, olumsuz duygu, düşünce ve davranışlardan uzak durmaya, ibadet ederek ruhunu temizlemeye, dinlendirmeye çalışır. Ulaşılan manevi huzur, kalp hastalarında sıklıkla görülen depresyonun giderilmesi açısından önemlidir” diye konuştu.
Oruç tutmanın kalp damar hastalıklarına etkileri
Dr. Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: "Ramazan ayı ve izleyen ay süresince kalp hastalıklarına bağlı hastaneye yatış oranında diğer aylara göre artış olmadığı saptanmıştır. Sağlıklı insanlarda orucun kalp damar hastalıklarını artırıcı bir etkisi olmadığını gösterilmiştir. Ancak, sıcak ve uzun yaz günlerinde oruç tutmak pek çok kalp hastasında sorun oluşturabilir. Aşırı sıvı ve tuz kaybı, kan basıncında aşırı düşmelere, baygınlık gelişmesine yol açabilir, hatta kalbin beslenmesinin bozulması sonucunda kalp krizi ve kalp yetersizliğine neden olabilir. Bu durum yaşlı hastalarda daha da belirgin olabilir".
"Kalp hastalığı olanlar Ramazan ayında oruç tutabilmeleri bireysel değerlendirilmelidir"
Oruç tutanların ruhsal arınmanın yanında manevi huzuru da yaşadığını söyleyen Dr. Öztürk, "Ramazan ayı ile birlikte kalp hastalığı olanlar ‘Oruç tutmamda sakınca var mı?’, ‘Oruç tutarken ilaçlarımı nasıl kullanmalıyım?’ gibi sorularla sıkça başvurmaya başladılar. Aslında kalp hastaları için oruç tutabilir ya da tutamaz şeklinde bir genelleme yapmak doğru olmaz. Çünkü kalp hastalıkları daha doğrusu kalp-damar hastalıkları çarpıntı gibi basit ritim bozukluklarından ileri evre kalp yetersizliğine kadar geniş bir dağılım göstermektedir. Dolayısıyla kalp hastalarını bireysel olarak değerlendirerek karar vermek gerekir. Yani tüm kalp hastaları oruç tutamaz diye bir genelleme doğru değildir, hastalığın tipi ve şiddetine göre göre karar verilmesi gereklidir. Oruç tutulan iklim, sahur ile iftar arasındaki süre, iftarda ve sahurda yenilen gıdaların türü ve ne kadar yendiği ile ilaçların içilme düzeninde bozulma olup olmadığı da kişinin sağlık durumunu etkilemektedir” dedi
Kalp damar hastaları ile oruç arasındaki ilişki
Dr. Öztürk, "Kurallarına uygun oruç tutan kalp hastalarında, oruç tutmayan kalp hastalarına kıyasla Ramazan ayı süresince hastalığın farklı seyretmediği, anlamlı kötüleşme olmadığı, hatta kurallarına uygun tutulan oruç, hastalarda yararlı sonuçlar doğurdu. Örneğin hipertansiyon hastalarında, ilaçlarına devam etmek koşulu ile oruç tutmak kan basıncında düşmeye ve zayıflamaya yol açmaktadır. Burada önemli olan kalp damar sağlığını göz önünde bulundurarak oruç tutmaktır. Yani kullanılan ilaçların aksatılmadan devam edilmesi ve iftar-sahur döneminde doğru beslenilmesidir. Ancak kalp hastaları, oruç tutma kararını mutlaka kendilerini izleyen hekime danışarak almalı ve onun önerisi doğrultusunda davranmalıdır. Çünkü pek çok hastada oruç tutarken ilaç tedavisinin tekrardan düzenlenmesi, doz ayarlaması gerekecektir" ifadelerini kullandı.
Oruç tutarken beslenme ve uyku düzeninde meydana gelen değişikliklerin kalp hastalarının durumunu etkileyebildiğini söyleyen Dr. Öztürk, "Bu nedenle oruç tutmak isteyen kalp hastaları öncelikle doktorlarına danışmalıdırlar. Genel olarak durumu kontrol altında olan kalp hastaları doktorlarının önerileri doğrultusunda ilaç alım saatlerini düzenleyerek ve bazı beslenme kurallarına uyarak oruç tutabilirler. Ancak kontrol altında olmayan kalp hastaları ile son 1 ay içinde; kalp krizi geçirmiş, koroner damarlarına stent takılmış, bypass ameliyatı olmuş, kalp yetersizliği nedeniyle hastaneye yatıp çıkmış hastalar oruç tutmamalıdır" dedi.
Dr. Öztürk, kalp hastalarının oruç tutarken dikkat etmeleri gereken konuları şu şekilde sıraladı: "Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir. Hastalar iftarda çok hızlı bir şekilde yemek yememelidir. Bu durum kalp ve damar sistemini olumsuz etkiler. Hastalar günlük hayatlarında dikkat ettikleri tuz ve su alımı kısıtlamalarına aynı şekilde devam etmelidir. Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır".