2022 Yili Bütçesi TBMM Plan Ve Bütçe Komisyonunda

Milli Egitim Bakani Mahmut Özer: (1) 'Ikinci döneme 5 bin ana sinifini yetistirecegiz ve 5 yastaki yüzde 78 olan okullasma oranini yüzde 85'e çikartacagiz' '2022 yilinin sonunda 3 bin anaokulunu 40 bin de ana sinifini yapabilecek durumdayiz' 'Okullarin kapanmasiyla ilgili hiçbir durum söz konusu degildir ve velilere, mümkün oldugu kadar MEB'den yapilacak açiklamalari dikkate almalarini tavsiye ediyorum' '850 bin dersligimiz var. 850 bin derslikten bugün itibariyla sadece 1496 tane sinif kapali. Yani binde 2, yüzde 1'in çok çok altinda'

Milli Egitim Bakani Mahmut Özer, "Ikinci döneme 5 bin ana sinifini yetistirecegiz ve 5 yastaki yüzde 78 olan okullasma oranini yüzde 85'e çikartacagiz. 2022 yilinin sonunda 3 bin anaokulunu 40 bin de ana sinifini yapabilecek durumdayiz." dedi.

Özer, MEB'in 2022 yili bütçesinin TBMM Plan Bütçe Komisyonu'ndaki görüsmelerinde milletvekillerinin sorularini yanitladi.

Son 20 yilda egitimdeki büyümenin yeterince takdir edilmedigini düsündügünü belirten Özer, ortaögretim seviyesindeki okullasma oraninin 2002'den bu yana yüzde 44'ten yüzde 88'e yükseldigini söyledi.

Özer, egitimde kitlesellesme yasandigi zaman sadece okullasma oraninin artmadigini, ayni zamanda ögretmen basina düsen ögrenci sayisinin da azaldigini ifade ederek, "Elbette degerlendirmeler yapilirken zamanda nasil ilerlediginize, ne kadar iyilestirmeler yapildigina vurguda bulunmaniz gerektigi gibi eksikliklere de vurguda bulunmaniz gerekiyor. Ama sadece eksikliklere vurgu yapmamizin bu dönemde yapilan ciddi yatirimlarin, egitimde kitlesellesmenin hakkini yemeye karsilik geldigini düsünüyorum." diye konustu.

2002'de yüzde 14 olan yüksekögretimdeki okullasma oraninin bugün yüzde 44'e çiktigina isaret eden Özer, "Eger su anda kötü olarak degerlendirdigimiz, kalitesiyle ilgili sorunlari oldugunu varsaydigimiz üniversiteler olmasaydi net okullasma oraninin yüzde 44'e çikmasi mümkün degildi." dedi.

- "OECD'de ögretmen basina düsen ögrenci sayisini yakalama durumuna geldik"

Mahmut Özer, kalitenin sürekli iyilestirme kültürüyle ilgili bir süreç oldugunu dile getirerek Türkiye'nin ilk defa OECD ortalamalarinda ögretmen basina düsen ögrenci sayisini yakalama durumuna geldigini söyledi.

Uluslararasi göstergelerde bile mutabakat saglayamadiklarini ifade eden Özer, "Çok hayretler içerisindeyim. TIMSS'te, PISA'daki iyilestirmeleri takdir etmekten neden aciziz anlayabilmis degilim. Sanki 2002'den önce TIMSS'te tepedeydik de sonra da son 20 yilda düsmeye basladik. Hayir, böyle bir sey yok. Türkiye 1999'dan beri 4. ve 8. siniftaki matematik ve fen okuryazarliginda puanlarini sürekli artirmistir ve 2019 TIMSS sonuçlarinda TIMSS'e katilan ülkelerin içerisinde siralamasini yükselttigi gibi, ilk kez 500 ortalamasinin üzerine çikmistir. PISA da ayni sekilde." bilgisini paylasti.

- Okul öncesi egitime yönelik çalismalar

Özer, MEB'in 2022 bütçe teklifinde agirlik verilecek konularin çok net sekilde paylasildigini vurgulayarak, "Su anda Türkiye'nin egitim sistemindeki en kritik kök problemi, okullar arasi basari farkidir. Bunu inkar etmiyoruz. PISA'da ortaya çikan okullar arasi basari farkinin kaynagi liselerde degil, okul öncesinden baslayan bir farktir." degerlendirmesini yapti.

Okul öncesi egitime erisimin ilkokuldaki hazir bulunuslugu ve farkliligi dogrudan etkileyen en önemli parametre oldugunun altini çizen Özer, egitimde firsat esitligini artirmayla ilgili birinci agirlik verecekleri çalismanin okul öncesi egitime erisim oldugunu bildirdi.

Özer, yüzde 14 düzeyinde olan 3 yas grubundaki okullasma oranini yüzde 50'ye, yüzde 35 olan 4 yas grubundaki okullasma oranini yüzde 70'e ve yüzde 78 olan 5 yasindaki okullasma oranini yüzde 100'e çikartmak istediklerini anlatarak söyle devam etti:

"Ama sunu hiçbir zaman ifade etmedim ben, 'Milli Egitim Bakanligi olarak 5 yasi zorunlu yapacagiz diye hiçbir ifadem olmadi. Biliyorsunuz Meclisin takdirindedir yasa çikartmak. Meclis takdir eder, çikartir, biz bununla ilgili gerekli her türlü hazirligi yapariz. Biraz önce bazi vekillerimiz bunlarin retorik oldugunu, somut adimlarin nasil atilip atilmayacagiyla ilgili örneklerden bahsetti. Ben konusmamda bahsettim. Ikinci döneme 5 bin ana sinifini yetistirecegiz ve 5 yastaki yüzde 78 olan okullasma oranini yüzde 85'e çikartacagiz. 2022 yilinin sonunda 3 bin anaokulunu 40 bin de ana sinifini yapabilecek durumdayiz. 2022 bütçesinin tamamini buna göre sekillendirdik. Bununla ilgili hiçbir sorunumuz bulunmamaktadir."

- "Okullar arasi imkan farkliliklarini azaltmaya çalisacagiz"

Okullar arasi imkan farkliliklarini azaltmaya çalisacaklarini belirten Özer, bu kapsamda tüm okullara kütüphane yapilacagini, laboratuvarlarin altyapisini esitleyeceklerini ve spor tesisleriyle ilgili ciddi bir farklilik olusturacaklarini kaydetti.

Özer, egitim sisteminin performansini belirleyen en önemli insan kaynaginin ögretmenlerin oldugunun altini çizerek, tüm ögretmenlere mesleki gelisim, kisisel gelisim ve liderlik egitimiyle ilgili her türlü destegi vereceklerini söyledi.

Mesleki egitimin bir ülkenin ekonomik kalkinmasindaki en önemli kritik egitimlerden biri oldugunu belirten Özer söyle konustu:

"Mesleki egitimin güçlenmesi, birilerinin yüksekögretime erisimini kolaylastirmak için kullanilmasi gereken bir enstrüman degildir. Üniversite girisinde yigilmayi önlemek, bazi Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarini göndermek için yapilmasi gereken bir rehberlik yönetimi de degildir. Mesleki egitimin tam tersine kaliteli, ögrencilerin gitmek için bir sürü gerekçeleri olmasi gereken ve is gücü piyasasinda da karsiligi olan, istihdam edilebilirlikleriyle de ilgili ciddi somut göstergelerin oldugu bir egitim olmasi gerekir.

Mesleki egitimi artik biz isverenlerimizle birlikte dizayn ediyoruz. Isverenlerimiz mesleki egitim mezunlarini beklemiyor, mezun olmasini beklemiyor. Isverenlerle birlikte baslangiçta müfredatin güncellenmesinden isletmelerde beceri egitimlerine, ögretmenlerimizin mesleki gelisim ve is basi egitimlerinden basarili ögrencilere burs verilmeye ve istihdamda öncelige kadar tüm süreçleri artik isveren, is gücü piyasasinin güçlü temsilcileriyle birlikte yapiyoruz."

Milli Egitim Bakani Özer, geçmiste yapilan katsayi uygulamasinin, tüm dünyada sorunlu olan mesleki egitimi çok daha kronik hale getirdigini ifade ederek AK Parti iktidarlarinin 2011'den itibaren mesleki egitimi ve imam hatipleri güçlendirmek, halkin taleplerine arz üretebilmek için bu alana çok ciddi yatirimlar yaptigini hatirlatti.

- "Yüz yüze egitimin devam edebilmesi için ciddi çalisma yaptik"

Yüz yüze egitimin devam edebilmesi için iki aydan beri ciddi çalisma yaptiklarini anlatan Özer söyle devam etti:

"850 bin dersligimiz var. 850 bin derslikten bugün itibariyla sadece 1496 tane sinif kapali. Yani binde 2, yüzde 1'in çok çok altinda. Zaman zaman basinda, kamuoyunda vakalarla, okullarla ilgili farkli spekülasyonlar oluyor. Gerçekten bizler okullarla, egitimlerle ilgili çok rahat konusan bir toplumuz. Yani bir akademisyen okullarin açilip kapanmasiyla ilgili bir görüs serdettigi zaman hangi kitleleri etkiledigini ve bunun gerçekten rasyonel bir politika olup olmadigini düsünmeden çok rahat bir sekilde konusabiliyor ama ayni refleksi AVM'ler, oteller için göremiyoruz. Okullarin kapanmasiyla ilgili hiçbir durum söz konusu degildir ve velilere mümkün oldugu kadar Milli Egitim Bakanligindan yapilacak açiklamalari dikkate almalarini özellikle tavsiye ediyorum.

Konusmalarda agirlikli olarak kalabalik siniflarla ilgili çok atif yapildi. Bizim 850 bin dersligimiz var. Bunun yüzde 56'sindaki ögrenci sayisi 25'in altinda. Yani bizim 476 bin 850 sinifimizda ögrenci 25'in altinda. 26-30 arasinda yüzde 18, 31-35 arasinda yüzde 16. Elbette kim isteyebilir ki bir sinifta kalabalik ögrenci olsun. Hiç kimse istemez. Bu kadar okul yapilan, dersliklerin bu kadar artirildigi bir dönemde okul yapmayla ilgili bir sikinti olabilir mi? Biraz önce sayin vekillerimizden biri Esenyurt ile ilgili örnek verdi. Esenyurt'ta arazi yok. Esenyurt'ta daha yeni geçen hafta 68 dönümlük arazi bulduk ve 73 okul yapacagiz. Esenyurt'taki tüm okul problemlerini de bu sekilde çözmüs olacagiz."

MEB'in okullari depreme karsi güçlendirme ve yikimla ilgili çalismalarina deginen Özer su degerlendirmeyi yapti:

"Izmir'i bir ayda kurtardik. Eger 50 okulu yikmamis olsaydik orada ciddi sikinti yasanmis olacakti. Depremden 1-2 ay önce bu okullar yikildi. Arkadaslarimiz gece gündüz Çevre ve Sehircilik Bakanligi ile koordineli bir sekilde o güçlendirmeleri ve yikim çalismalarini hizli sekilde yapmak için çalisiyorlar. Kaynakla ilgili hiçbir problemimiz yok. Sadece proje ve vizyonlarinda sikintilar oluyor, gecikmeler oluyor. Ondan dolayi da güçlendirme ve yikim çalismalarinin yapildigi okullardaki ögrenciler belli okullarda kümeleniyor. Bu okullarda Kovid-19 salginindaki egitim sürecinde her türlü kolayligi gösterdik. Ders sürelerini azalttik, ikili egitime geçme, seyreltilmis egitimler ile ilgili imkanlar verdik. Insallah kisa süre içerisinde bu süreci tamamlayip tüm okullarimizin nasil Kovid-19 sürecinde en güvenli yerse, fiziksel olarak da depreme en dayanikli mekanlar oldugunu MEB olarak yapmak durumundayiz ve hizli bir sekilde insallah bunlari saglayacagiz. "

Bu süreçte gecikme sorunu olmadiginin altini çizen Özer, "Gecikme yok, sadece süreçler zaman aliyor. Okullarla ilgili bir anda çok sayida güçlendirme çalismasinin uygulandigini düsünün." ifadesini kullandi.

(Sürecek)

Kaynak: AA