Binlerce İnsanın Ölümüne Sebep Olan Korona Virüs Metrenin Milyarda Biri
Dünyayı etkisi altına alan korona virüs her gün yüzlerce insanın ölümüne sebep oluyor. Gözle görülmeyen canavar mikroorganizmalar binlerce insanın canına mal olurken, çapı 120 nanometre olan korona virüsten 8 bin 333 adeti yan yana gelse ancak 1 milimetre yapıyor.
Kovid-19 hastalığının etkeni o kadar küçük bir organizma ki boyutu nanometre ile ölçülüyor. Nanometre metrenin milyarda biri demek. Korona virüs 120 nanometre çapında bir mikroorganizma. Bu virüslerden 8 bin 333 tanesi yan yana dizilse ancak 1 milimetrelik bir boyuta ulaşıyor.
Burtom Konur Cerrahi Tıp Merkezi Dahiliye Uzmanı Uzm. Dr. Cemal Nuri Gürbüz, korona virüs ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Boyutları çok küçük ama çok becerikli ve çok saldırgan olan bu yaratıkların aslında bazı hayvanların hücrelerinde canlılıklarını sürdürüp onlarda çoğu zaman hastalık yapmadığını, sonra bir yolunu bulup insanlara geçtiklerinde kimlik değiştirdiklerini anlatan Gürbüz, "İnsana geçtikten sonra bir insandan diğerine geçmeye başlıyorlar. Her virüsün tercih ettiği hücre tipi farklı. Mesela hepatit virüsleri karaciğer hücrelerini tercih ediyor. Son günlerin kötü şöhreti yeni korona virüs, ait olduğu korona virüs ailesinin diğer üyeleri gibi solunum yollarına düşkün.
Bir hasta veya taşıyıcı öksürdüğünde havadan doğrudan doğruya insana veya insanlara geçiyor. Ya da yapıştığı yüzeylerden ele, oradan ağza, burna veya göze bulaşıyor. Virüs üst solunum yolundaki hücreye girdikten sonra paramparça oluyor. Her parçadan yeni bir virüs oluşuyor. Misafir olarak girdiği hücrede çoğalıp o hücreyi parçalıyor, öldürüyor. Serbest kalan çok sayıda genç virüs, buldukları diğer sağlıklı hücrelere giriyor ve süreci tekrarlıyor" dedi.
Korona virüs ile mücadelede bireylerin bağışıklık sistemine çok önemli görevler düştüğünü belirten Gürbüz, "Kişinin bağışıklık sistemi sağlıklı durumda ise virüslerle mücadele edip hastalığı önlüyor, ya da hafif bir hastalıkla atlatıyor. Kronik hastalıkları olanlarda ve yaşlılarda, bağışıklık sistemi güçsüz olduğu için virüs saldırganlığa devam edip akciğer hücrelerine de ulaşıyor. Bu durum düşük ihtimalle gençlerde de olabiliyor. İki taraflı pnömoni (zatürre) oluşuyor. Hatta çoklu organ yetmezliği denen çok ciddi bir hastalık tablosu oluşuyor. Bakteriler de bakıyorlar ki vücut direnci düşük, onlar da saldırıya geçiyor" dedi.
Gürbüz, virüsün solunum yollarına sokulmaması için sık sık ellerin yıkanması gerektiğini, sosyal izolasyon ve "Evde Kal" çağrısına uymanın şart olduğunu belirterek, "Evde kal kuralına uyulduğunda virüsler insandan insana geçemez, yayılma hızı azalır, zamanla salgın durur. Bu kurala uymak bir tür sosyal sorumluluktur. Hatta bana sorarsanız bir bakıma da yurtseverliktir" diye konuştu.
Kaynak: İHA
Burtom Konur Cerrahi Tıp Merkezi Dahiliye Uzmanı Uzm. Dr. Cemal Nuri Gürbüz, korona virüs ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Boyutları çok küçük ama çok becerikli ve çok saldırgan olan bu yaratıkların aslında bazı hayvanların hücrelerinde canlılıklarını sürdürüp onlarda çoğu zaman hastalık yapmadığını, sonra bir yolunu bulup insanlara geçtiklerinde kimlik değiştirdiklerini anlatan Gürbüz, "İnsana geçtikten sonra bir insandan diğerine geçmeye başlıyorlar. Her virüsün tercih ettiği hücre tipi farklı. Mesela hepatit virüsleri karaciğer hücrelerini tercih ediyor. Son günlerin kötü şöhreti yeni korona virüs, ait olduğu korona virüs ailesinin diğer üyeleri gibi solunum yollarına düşkün.
Bir hasta veya taşıyıcı öksürdüğünde havadan doğrudan doğruya insana veya insanlara geçiyor. Ya da yapıştığı yüzeylerden ele, oradan ağza, burna veya göze bulaşıyor. Virüs üst solunum yolundaki hücreye girdikten sonra paramparça oluyor. Her parçadan yeni bir virüs oluşuyor. Misafir olarak girdiği hücrede çoğalıp o hücreyi parçalıyor, öldürüyor. Serbest kalan çok sayıda genç virüs, buldukları diğer sağlıklı hücrelere giriyor ve süreci tekrarlıyor" dedi.
Korona virüs ile mücadelede bireylerin bağışıklık sistemine çok önemli görevler düştüğünü belirten Gürbüz, "Kişinin bağışıklık sistemi sağlıklı durumda ise virüslerle mücadele edip hastalığı önlüyor, ya da hafif bir hastalıkla atlatıyor. Kronik hastalıkları olanlarda ve yaşlılarda, bağışıklık sistemi güçsüz olduğu için virüs saldırganlığa devam edip akciğer hücrelerine de ulaşıyor. Bu durum düşük ihtimalle gençlerde de olabiliyor. İki taraflı pnömoni (zatürre) oluşuyor. Hatta çoklu organ yetmezliği denen çok ciddi bir hastalık tablosu oluşuyor. Bakteriler de bakıyorlar ki vücut direnci düşük, onlar da saldırıya geçiyor" dedi.
Gürbüz, virüsün solunum yollarına sokulmaması için sık sık ellerin yıkanması gerektiğini, sosyal izolasyon ve "Evde Kal" çağrısına uymanın şart olduğunu belirterek, "Evde kal kuralına uyulduğunda virüsler insandan insana geçemez, yayılma hızı azalır, zamanla salgın durur. Bu kurala uymak bir tür sosyal sorumluluktur. Hatta bana sorarsanız bir bakıma da yurtseverliktir" diye konuştu.