Korona Virüsün Mobilya Sektörüne Etkileri Ortaya Konuldu
Eskişehir Sanayi Odası ve Eskişehir Mobilya Sanayi Kümelenmesi’nin (ESMOS) işbirliğinde Koronavirüs ile ortaya çıkan gelişmeler “Covid-19 Krizinin Mobilya Sektörü Odağından Yansımaları” araştırmasında ortaya kondu.
Mobilya sektörünün “yapısal ve ekonomik özelliklerine” ilişkin bir özetin paylaşıldığı raporda krizin ortaya çıkardığı sorunlar ve ivedilikli çözüm önerilerine ilişkin görüşlerde dile getirildi.
Mobilya sektörünün Eskişehir’in önemli değerlerinden biri olduğunu, her geçen gün geliştiğini ifade eden ESMOS Başkanı Ertuğrul Tezgören, “Ancak Covit-19 sektörümüzü de derinden etkilemeye başladı.
Mobilya sektörünün birçok sektöre dokunan, onlarla iç içe olan bir alandır da. Bu yüzden Mobilya sektörünün var olan yapısı içinde krizin yansımaları ve güncel durumu Rüştü Bozkurt tarafından derlendi ve içinde bulunduğumuz durumun bir fotoğrafı çekildi. ESMOS ile yakın çalışmalarda bulunan Bozkurt’a teşekkür ederiz” dedi.
Çözüm önerileri belirlendi
Mobilya sektörünün yapısal ve ekonomik özelliklerine değinilirken sorunların yanı sıra çözüm önerileri de belirlendi. Toplantıda belirlenen çözümler kapsamında yapılan açıklamada, ”Günlük yaşamın bütün alanlarında ev ve ofis mobilyaları yaşamın bir parçasıdır. Mobilya bir toplumun daha kaliteli yaşamasının ve refahının göstergesidir. Mobilya sektöründe atölye üretiminden endüstriyel kütle üretimine kadar değişik işyeri yapılanmaları vardır. Sektörün girdi aldığı ahşap, deri, tekstil, metal, cam gibi alanlar sile girdi verdiği alanların çeşitliliği “istihdam” sağlar, “sürdürülebilir büyümede çarpan etkisi” yüksektir. Sektörde “teknoloji kullanımı” hızla geliştiği halde “emek-yoğun karakterini” korumaktadır. Özellikle küreselleşme süreci ve neo-liberal yapılanmanın baskın olduğu son 50 yılda dünya ölçeğinde “üretim hiyerarşisi” değişmiştir. Ucuz-emek odaklı üretim öncü ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kaymıştır. Orta sınıfın yükseldiği ülkelerde mobilya üretimi hızla gelişmiştir. Çin bu konuda başı çekmektedir. Kentleşmenin hızlanması ve yaşlı nüfusun artması mobilya sektöründe talebi artırırken, özel ergonomik tasarım ihtiyacını da artırmaktadır. Mobilya sektöründe küçük ölçek işyerleri başlangıçta gelişmeyi hızlandırmış, daha sonraki aşamalarda ölçek ekonomisi koşulları devreye girmiş, büyük ölçek yapıların erişebilirliği ile küçük ve orta ölçek yapıların esneklik ve hızını bütünleyen piyasa yapıcısı kuruluşlar sektörü sürüklemiş, marka ve imaj yaratarak küresel satışı güçlendirmiştir. Örgütlü ve kurumsallaşmış mobilya işletmeleri ile çok küçük ölçekli ve kayıt dışı uygulama yapan işletmeler arasında “haksız rekabet” kavgası büyümüştür. Bugün mobilya sektörümüzün rekabet edebilir ölçek, rekabet edebilir donanım ve rekabet edebilir yönetişim sorunu vardır. Mobilya sektörünün var olan yapısı içinde krizin yansımaları ve güncel görevlerimizi de şöyle özetleyebiliriz. Son yıllarda sektörün yaşadığı sıkıntılar “üreticiyi yormuş ve sermayesini aşındırmıştır”. Eksik işletme sermayesi nedeniyle değişik akışların on günlük aksaması bile birçok işyerinin çalışmalarını durdurma noktasına getirmiştir. Sektördeki çok küçük ölçekli yapı nedeniyle ihtisaslaşma ve kurumsallaşmada olması gereken yere ulaşamaması, bilgi eksikliği nedeniyle herkes kendi bildiğini yapmış, böyle bir gelişme uluslararası alanda güçlü yapıları ortaya çıkaramamıştır. Kriz nedeniyle nakliye kısıtlamaları, daha önce alınmış siparişlerin teslimatını aksamış, birçok işyerinin elinde bitmiş ürün stokları oluşmuş, depolama altyapıları da olmadığı için üreticiler güç durumda kalmıştır. Mobilya sektörünün tam sezona girdiği dönemde krizin ortaya çıkması, siparişlerin nakliyesinde kısıtlanmaların yaşanması bağlanmış sermayenin stokta mal halinde beklemesi işyeri maliyetlerini artırmıştır. Mobilya sektöründe özellikle ihracat yapanların nakliyede fiili kısıtlamaları nedeniyle karşılaştığı sorunu hafifletmek için Eximbank kredilerinde üç ile altı aylık bir erteleme talebi haklılık kazanmıştır. Bir girişimcinin üç yüz kişiye, bir kalifiye elamanın mesela bir mühendisinin otuz kişiye iş ve aş sağladığı bir yapıda olan mobilya sektöründe kalifiye işgücünün tehlikeye girmesinin olumsuzluğu yüksek olabilir. Kısa çalışma ödeneklerinin kısıtlarının gözden geçirilerek daha pratik bir uygulamayla işyerlerinin üretimi tatil etmemesine katkı yapması gerekmektedir. SSK primlerinin ve vergilerin ertelenmesi yoluyla üretimin durdurulmasının önlenmesi gerekmektedir. Banka sisteminin en az altı aylık “faizsiz kredi” verebilmesinin yol ve yöntemleri araştırmalıdır. Fiili mal gönderme kısıtlamalarının sebep olduğu “tahsilat yapamama” işyerleri özelinde nakit ihtiyacını artırmaktadır; bir çözüm bulunamazsa işyeri kapatmalarının artmasından endişe edilmektedir. Kolektif kaynaklardan yapılacak destekler, işyerlerinin bir yıl önceki cirolarına bakılarak, o oranda destek sağlanırsa etkili olabilir düşüncesi yaygındır. Krizi bahane ederek imkanı olduğu halde borçlarını ödemekten sakınanların fırsatçı tutumunu izleyen mekanizmalar oluşturulmalıdır. Mobilya sektörünün istihdam sağlayıcı etkilerini düşünerek, uygulama içinde olanların da görüşleri alınarak çözümler üretilmelidir. Büyük istihdam kayıpları, büyük sosyal olayların tohumlarını yeşertir. Hepimiz sorumluyuz, sektöre indirgemeci mantıkla yaklaşılmamalı, bütünsel çözümler için işbirliği, güç birliği ve dayanışma içinde olmalıyız” ifadeleri kullanıldı.
Kaynak: İHA
Mobilya sektörünün Eskişehir’in önemli değerlerinden biri olduğunu, her geçen gün geliştiğini ifade eden ESMOS Başkanı Ertuğrul Tezgören, “Ancak Covit-19 sektörümüzü de derinden etkilemeye başladı.
Mobilya sektörünün birçok sektöre dokunan, onlarla iç içe olan bir alandır da. Bu yüzden Mobilya sektörünün var olan yapısı içinde krizin yansımaları ve güncel durumu Rüştü Bozkurt tarafından derlendi ve içinde bulunduğumuz durumun bir fotoğrafı çekildi. ESMOS ile yakın çalışmalarda bulunan Bozkurt’a teşekkür ederiz” dedi.
Çözüm önerileri belirlendi
Mobilya sektörünün yapısal ve ekonomik özelliklerine değinilirken sorunların yanı sıra çözüm önerileri de belirlendi. Toplantıda belirlenen çözümler kapsamında yapılan açıklamada, ”Günlük yaşamın bütün alanlarında ev ve ofis mobilyaları yaşamın bir parçasıdır. Mobilya bir toplumun daha kaliteli yaşamasının ve refahının göstergesidir. Mobilya sektöründe atölye üretiminden endüstriyel kütle üretimine kadar değişik işyeri yapılanmaları vardır. Sektörün girdi aldığı ahşap, deri, tekstil, metal, cam gibi alanlar sile girdi verdiği alanların çeşitliliği “istihdam” sağlar, “sürdürülebilir büyümede çarpan etkisi” yüksektir. Sektörde “teknoloji kullanımı” hızla geliştiği halde “emek-yoğun karakterini” korumaktadır. Özellikle küreselleşme süreci ve neo-liberal yapılanmanın baskın olduğu son 50 yılda dünya ölçeğinde “üretim hiyerarşisi” değişmiştir. Ucuz-emek odaklı üretim öncü ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kaymıştır. Orta sınıfın yükseldiği ülkelerde mobilya üretimi hızla gelişmiştir. Çin bu konuda başı çekmektedir. Kentleşmenin hızlanması ve yaşlı nüfusun artması mobilya sektöründe talebi artırırken, özel ergonomik tasarım ihtiyacını da artırmaktadır. Mobilya sektöründe küçük ölçek işyerleri başlangıçta gelişmeyi hızlandırmış, daha sonraki aşamalarda ölçek ekonomisi koşulları devreye girmiş, büyük ölçek yapıların erişebilirliği ile küçük ve orta ölçek yapıların esneklik ve hızını bütünleyen piyasa yapıcısı kuruluşlar sektörü sürüklemiş, marka ve imaj yaratarak küresel satışı güçlendirmiştir. Örgütlü ve kurumsallaşmış mobilya işletmeleri ile çok küçük ölçekli ve kayıt dışı uygulama yapan işletmeler arasında “haksız rekabet” kavgası büyümüştür. Bugün mobilya sektörümüzün rekabet edebilir ölçek, rekabet edebilir donanım ve rekabet edebilir yönetişim sorunu vardır. Mobilya sektörünün var olan yapısı içinde krizin yansımaları ve güncel görevlerimizi de şöyle özetleyebiliriz. Son yıllarda sektörün yaşadığı sıkıntılar “üreticiyi yormuş ve sermayesini aşındırmıştır”. Eksik işletme sermayesi nedeniyle değişik akışların on günlük aksaması bile birçok işyerinin çalışmalarını durdurma noktasına getirmiştir. Sektördeki çok küçük ölçekli yapı nedeniyle ihtisaslaşma ve kurumsallaşmada olması gereken yere ulaşamaması, bilgi eksikliği nedeniyle herkes kendi bildiğini yapmış, böyle bir gelişme uluslararası alanda güçlü yapıları ortaya çıkaramamıştır. Kriz nedeniyle nakliye kısıtlamaları, daha önce alınmış siparişlerin teslimatını aksamış, birçok işyerinin elinde bitmiş ürün stokları oluşmuş, depolama altyapıları da olmadığı için üreticiler güç durumda kalmıştır. Mobilya sektörünün tam sezona girdiği dönemde krizin ortaya çıkması, siparişlerin nakliyesinde kısıtlanmaların yaşanması bağlanmış sermayenin stokta mal halinde beklemesi işyeri maliyetlerini artırmıştır. Mobilya sektöründe özellikle ihracat yapanların nakliyede fiili kısıtlamaları nedeniyle karşılaştığı sorunu hafifletmek için Eximbank kredilerinde üç ile altı aylık bir erteleme talebi haklılık kazanmıştır. Bir girişimcinin üç yüz kişiye, bir kalifiye elamanın mesela bir mühendisinin otuz kişiye iş ve aş sağladığı bir yapıda olan mobilya sektöründe kalifiye işgücünün tehlikeye girmesinin olumsuzluğu yüksek olabilir. Kısa çalışma ödeneklerinin kısıtlarının gözden geçirilerek daha pratik bir uygulamayla işyerlerinin üretimi tatil etmemesine katkı yapması gerekmektedir. SSK primlerinin ve vergilerin ertelenmesi yoluyla üretimin durdurulmasının önlenmesi gerekmektedir. Banka sisteminin en az altı aylık “faizsiz kredi” verebilmesinin yol ve yöntemleri araştırmalıdır. Fiili mal gönderme kısıtlamalarının sebep olduğu “tahsilat yapamama” işyerleri özelinde nakit ihtiyacını artırmaktadır; bir çözüm bulunamazsa işyeri kapatmalarının artmasından endişe edilmektedir. Kolektif kaynaklardan yapılacak destekler, işyerlerinin bir yıl önceki cirolarına bakılarak, o oranda destek sağlanırsa etkili olabilir düşüncesi yaygındır. Krizi bahane ederek imkanı olduğu halde borçlarını ödemekten sakınanların fırsatçı tutumunu izleyen mekanizmalar oluşturulmalıdır. Mobilya sektörünün istihdam sağlayıcı etkilerini düşünerek, uygulama içinde olanların da görüşleri alınarak çözümler üretilmelidir. Büyük istihdam kayıpları, büyük sosyal olayların tohumlarını yeşertir. Hepimiz sorumluyuz, sektöre indirgemeci mantıkla yaklaşılmamalı, bütünsel çözümler için işbirliği, güç birliği ve dayanışma içinde olmalıyız” ifadeleri kullanıldı.