Yrd. Doç. Dr. Gümüştaş Ergen Jinekolojisi Hakkında Bilgilendirdi
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gökhan Gümüştaş, ergenlik döneminde karşılaşılabilecek sorunlar hakkında aileleri bilgilendirdi.
VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gökhan Gümüştaş, zaman zaman çocuk ve ergen yaş grubundaki kızlarda ortaya çıkan jinekolojik sorunlarla karşılaştıklarını belirtti, her dönemin kendine has sorun ve hastalıkları olabileceğini ifade etti.
Doç. Dr. Gümüştaş, "Bizler zaman zaman çocuk ve ergen yaş grubundaki kızlarda ortaya çıkan jinekolojik sorunlarla karşılaşmaktayız. Pediatrik dönem (çocukluk çağı) tanım olarak süt çocukluğundan genç kızlığa geçişe kadar uzanan dönemi ifade eder. Ancak süt çocukluğu ve yenidoğan döneminde bu başlık altında ele alınabilir. Adolesan (ergen) dönemi ise genç kızlığa geçişten sonraki dönemdir ve bu dönemin üst sınırı 19-20 yaşa kadar çıkarılabilir. Her dönemin kendine has sorunları ve hastalıkları vardır" dedi.
Ergenlik yaşı ve erken ergenlik konusunda da bilgiler veren Doç. Dr. Gökhan Gümüştaş, "Ülkemizde adet görme yaşı 13’tür. Ergenliğe bağlı hiçbir fiziksel değişiklik (boy uzamasının artışı, meme gelişmesi, yetişkin tarzı kıllanma) olmadan 16 yaş, fiziksel değişikliklerin varlığında 14 yaşına kadar adet görülmelidir. İlk adet genelde ergenliğin son sürecidir. Bahsedilen fiziksel değişikliklerin veya adetin 8 yaşından önce görülmesi normal değildir. Bu duruma da “erken ergenlik” denilmektedir. Zaman geçirmeksizin bir hekim tarafından değerlendirilmeli ve gerekli tanısal süreç başlatılmalıdır" diye konuştu.
Ağrılı adet görme ergenlikte karşılaşılabilecek sorunlardan
Ergenlik döneminde karşılaşılabilecek sorunlara da değinen Yrd. Doç. Dr. Gümüştaş, "Dismenore yani ağrılı adet görme en sık karşılaşılan sorunlardandır. Dünyada iş gücü kaybı ve okul devamsızlığının önemli sebeplerindendir. Muayene sonrası bir patoloji tespit edilemezse tedavisi basit ve güvenli olan bir rahatsızlıktır. Bu dönemde görülen akıntıların birçoğu ergenlik değişikliklerine bağlı olarak gelişen fizyolojik akıntılardır. Genellikle adetin ikinci yarısında yükselen östrojen düzeyine bağlıdır, berrak ya da hafif sarı renklidir. Bunun dışındaki akıntılar değerlendirilmeli, gerekli olursa mikrobiyolojik tetkikleri yapılmalı, sonuçlara göre tedavi edilmelidir" şeklinde konuştu.
Yalnızca bir problemin varlığında yapılması gerekir
Dr. Gümüştaş, "Bebeklik dönemi dışında gerçekleştirilen jinekolojik muayene normal muayenelerden farklı olarak, son derece hassas ve özel bir şekilde yapılması gereken muayenedir. Bu nedenle yalnızca bir problemin varlığında yapılması gerekir. Yapılan muayeneler her ne kadar basit ve sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilse de doktorun yeni doğan, çocukluk, pubertal dönemdeki genital organların anatomisindeki ve fizyolojisindeki değişimlerin farkında olabilecek tecrübeye sahip olması önemlidir" ifadelerini kullandı.
Muayene sırasında çocuk kendisini güvende hissetmeli
Muayene esnasında çocukla doğru iletişim kurabilecek, anneye yardımcı olabilecek tecrübeli bir sağlık personelinin bulunmasının faydalı olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Gümüştaş, "6-7 yaş aralığındaki kız çocuklarının jinekolojik muayenesi anne kucağında yapılabilmektedir. Ancak bu yaşlardan sonra yapılması gereken durumlarda, jinekolojik masada ya da sedyede kurbağa pozisyonunda jinekolojik muayene gerçekleştirilir. Muayene esnasında çocukla doğru iletişim kurabilecek, anneye yardımcı olabilecek tecrübeli bir sağlık personelinin bulunması faydalı olacaktır. Jinekolojik muayenelerde kullanılan örtülerin kişiye özel tek kullanımlık olmasına dikkat edilmesi gerekir. Özellikle küçük bir kız çocuğunun düşünemeyeceği bu duruma müdahale edilebilmesi için annesinin dikkatli olması gerekir. Ayrıca çocuğunun özel mahrem bölgesinin farkında olması nedeni ile örtünün kullanılmasıyla kendini güvende hissedecektir. Bazı durumlarda ayna yardımı ile jinekolojik muayene gerçekleştirilebilmektedir. Annenin aynayı tutarak çocuğun muayeneyi görmesini sağlayabilir. Bu durum hem anneye hem de çocuğa güven verir. Şiddetli ağrı ya da kanama şikâyeti ile başvuran hastalar için, tıbbı aletlerle muayene yapılması gerekir. Hem vajinanın hem de rahimin incelenmesi için dirsek pozisyonunda jinekolojik muayene gerçekleştirilir. Jinekoloğun muayene sırasında kullandığı aletleri çocuk tarafından incelenmesine izin vermesi, kendini güvende hissetmesine neden olacaktır" dedi.
Ne zaman doktora başvurulmalı
Günümüzde rahim ağzı kanserlerinin yeni geliştirilen aşılar sayesinde yüksek bir oranda önlenebildiğini belirten VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gökhan Gümüştaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Vajinal akıntı, kaşıntı, ağrı, enfeksiyon şüphesi, erkeksi tüylenme, kanama (tümör veya malformasyon nedeni ile gerçekleşebilir), cinsel taciz şüphesi ya da cinsel taciz durumlarında mutlaka zaman kaybetmeden uzman bir doktora başvurulması önerilir. Günümüzde rahim ağzı kanserleri yeni geliştirilen aşılar sayesinde yüksek bir güvenlikle önlenebilmektedir. Rahim ağzı kanserinin büyük bir oranı HPV denilen bir virüs enfeksiyonu sonrasında oluşmaktadır. Kanserleşme potansiyeli olan virüs tiplerine karşı yapılan aşılamalar bu virüslere karşı bağışıklığı sağlamakla kanser gelişimini önlemektedir. HPV virüsü genellikle cinsel temas ile bulaşmaktadır. Aşılama için en uygun zaman kişilerin bu virüse henüz maruz kalmadıkları zamandır. Ergenlik döneminde bu aşılamaların yapılması ile ileri ki yaşlarda gelişebilecek rahim ağzı kanseri olgularının büyük kısmı engellenebilmektedir."
Kaynak: İHA
Doç. Dr. Gümüştaş, "Bizler zaman zaman çocuk ve ergen yaş grubundaki kızlarda ortaya çıkan jinekolojik sorunlarla karşılaşmaktayız. Pediatrik dönem (çocukluk çağı) tanım olarak süt çocukluğundan genç kızlığa geçişe kadar uzanan dönemi ifade eder. Ancak süt çocukluğu ve yenidoğan döneminde bu başlık altında ele alınabilir. Adolesan (ergen) dönemi ise genç kızlığa geçişten sonraki dönemdir ve bu dönemin üst sınırı 19-20 yaşa kadar çıkarılabilir. Her dönemin kendine has sorunları ve hastalıkları vardır" dedi.
Ergenlik yaşı ve erken ergenlik konusunda da bilgiler veren Doç. Dr. Gökhan Gümüştaş, "Ülkemizde adet görme yaşı 13’tür. Ergenliğe bağlı hiçbir fiziksel değişiklik (boy uzamasının artışı, meme gelişmesi, yetişkin tarzı kıllanma) olmadan 16 yaş, fiziksel değişikliklerin varlığında 14 yaşına kadar adet görülmelidir. İlk adet genelde ergenliğin son sürecidir. Bahsedilen fiziksel değişikliklerin veya adetin 8 yaşından önce görülmesi normal değildir. Bu duruma da “erken ergenlik” denilmektedir. Zaman geçirmeksizin bir hekim tarafından değerlendirilmeli ve gerekli tanısal süreç başlatılmalıdır" diye konuştu.
Ağrılı adet görme ergenlikte karşılaşılabilecek sorunlardan
Ergenlik döneminde karşılaşılabilecek sorunlara da değinen Yrd. Doç. Dr. Gümüştaş, "Dismenore yani ağrılı adet görme en sık karşılaşılan sorunlardandır. Dünyada iş gücü kaybı ve okul devamsızlığının önemli sebeplerindendir. Muayene sonrası bir patoloji tespit edilemezse tedavisi basit ve güvenli olan bir rahatsızlıktır. Bu dönemde görülen akıntıların birçoğu ergenlik değişikliklerine bağlı olarak gelişen fizyolojik akıntılardır. Genellikle adetin ikinci yarısında yükselen östrojen düzeyine bağlıdır, berrak ya da hafif sarı renklidir. Bunun dışındaki akıntılar değerlendirilmeli, gerekli olursa mikrobiyolojik tetkikleri yapılmalı, sonuçlara göre tedavi edilmelidir" şeklinde konuştu.
Yalnızca bir problemin varlığında yapılması gerekir
Dr. Gümüştaş, "Bebeklik dönemi dışında gerçekleştirilen jinekolojik muayene normal muayenelerden farklı olarak, son derece hassas ve özel bir şekilde yapılması gereken muayenedir. Bu nedenle yalnızca bir problemin varlığında yapılması gerekir. Yapılan muayeneler her ne kadar basit ve sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilse de doktorun yeni doğan, çocukluk, pubertal dönemdeki genital organların anatomisindeki ve fizyolojisindeki değişimlerin farkında olabilecek tecrübeye sahip olması önemlidir" ifadelerini kullandı.
Muayene sırasında çocuk kendisini güvende hissetmeli
Muayene esnasında çocukla doğru iletişim kurabilecek, anneye yardımcı olabilecek tecrübeli bir sağlık personelinin bulunmasının faydalı olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Gümüştaş, "6-7 yaş aralığındaki kız çocuklarının jinekolojik muayenesi anne kucağında yapılabilmektedir. Ancak bu yaşlardan sonra yapılması gereken durumlarda, jinekolojik masada ya da sedyede kurbağa pozisyonunda jinekolojik muayene gerçekleştirilir. Muayene esnasında çocukla doğru iletişim kurabilecek, anneye yardımcı olabilecek tecrübeli bir sağlık personelinin bulunması faydalı olacaktır. Jinekolojik muayenelerde kullanılan örtülerin kişiye özel tek kullanımlık olmasına dikkat edilmesi gerekir. Özellikle küçük bir kız çocuğunun düşünemeyeceği bu duruma müdahale edilebilmesi için annesinin dikkatli olması gerekir. Ayrıca çocuğunun özel mahrem bölgesinin farkında olması nedeni ile örtünün kullanılmasıyla kendini güvende hissedecektir. Bazı durumlarda ayna yardımı ile jinekolojik muayene gerçekleştirilebilmektedir. Annenin aynayı tutarak çocuğun muayeneyi görmesini sağlayabilir. Bu durum hem anneye hem de çocuğa güven verir. Şiddetli ağrı ya da kanama şikâyeti ile başvuran hastalar için, tıbbı aletlerle muayene yapılması gerekir. Hem vajinanın hem de rahimin incelenmesi için dirsek pozisyonunda jinekolojik muayene gerçekleştirilir. Jinekoloğun muayene sırasında kullandığı aletleri çocuk tarafından incelenmesine izin vermesi, kendini güvende hissetmesine neden olacaktır" dedi.
Ne zaman doktora başvurulmalı
Günümüzde rahim ağzı kanserlerinin yeni geliştirilen aşılar sayesinde yüksek bir oranda önlenebildiğini belirten VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gökhan Gümüştaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Vajinal akıntı, kaşıntı, ağrı, enfeksiyon şüphesi, erkeksi tüylenme, kanama (tümör veya malformasyon nedeni ile gerçekleşebilir), cinsel taciz şüphesi ya da cinsel taciz durumlarında mutlaka zaman kaybetmeden uzman bir doktora başvurulması önerilir. Günümüzde rahim ağzı kanserleri yeni geliştirilen aşılar sayesinde yüksek bir güvenlikle önlenebilmektedir. Rahim ağzı kanserinin büyük bir oranı HPV denilen bir virüs enfeksiyonu sonrasında oluşmaktadır. Kanserleşme potansiyeli olan virüs tiplerine karşı yapılan aşılamalar bu virüslere karşı bağışıklığı sağlamakla kanser gelişimini önlemektedir. HPV virüsü genellikle cinsel temas ile bulaşmaktadır. Aşılama için en uygun zaman kişilerin bu virüse henüz maruz kalmadıkları zamandır. Ergenlik döneminde bu aşılamaların yapılması ile ileri ki yaşlarda gelişebilecek rahim ağzı kanseri olgularının büyük kısmı engellenebilmektedir."