'Libya Konusu Bizim İçin Tarih, Coğrafya Ve Gelecek Konusudur''
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Libya konusu bizim için siyasi ve dış politika konusunun yanında tarih, coğrafya ve gelecek konusudur. Doğu Akdeniz’de ülkemizi sıkıştırma ve çevreleme planı Libya Mutabakatıyla çöpe atılmış, yeni bir jeostratejik denge ortaya çıkmıştır” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, TBMM’de MHP Grup Toplantısı’nda konuştu.
Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi’nin hadiselerin akış ve ilerleyişi hakkında donanımlı, deneyimli ve hazırlıklı olduğuna işaret ederek, “Var olan her soruna karşı tutarlı bir düşüncemiz, ilkesel bir duruşumuz mevcuttur. Mufassal açıklamalarımız, mahut ve malum tespitlerimiz bunun delil ve belgesidir. Fazilet ve fikriyatın eşlik etmediği her eylem türü, her mücadele şekli maceradır, az ya da çok şiddet yüklüdür. Türkiye’yi çembere alan şiddet ve ihanet akımının fikri de, zikri de karışıktır, kaotiktir, bulanıktır. 2019 yılında Türkiye yüksek bir beka mücadelesi vermiş, zalim kuşatmayı yarmak için olağanüstü bir azim ve çaba sergilemiştir. Maalesef hem bölgemiz hem de küresel sistem huzursuzluk sarmalındadır. İnsan haysiyeti, insan hakları, insani emanetler ucuzlamış, belirsizlik ve bilinmezliklerin kuyusunda küllenmeye ve küflenmeye bırakılmıştır. İstanbul’da katledilen Cemal Kaşıkçı vakası, Bağdat’ta hava saldırısıyla öldürülen Kasım Süleymani, 176 insanı taşıyan bir yolcu uçağının kazaen vurulması, kanlı ve vahşi hesaplaşmalara kurban giden mazlumlar, azgınlaşan terörist saldırılar beşeri vicdanı kaygılandırmıştır. Güç mücadeleleri insani kazanım ve mirasa kastetmektedir. Daha fazla petrol için daha çok insan ölüme terk edilmektedir. Dünyadaki çatışma alanları hakikaten alarm verici düzeyde koyulaşmış, yaygınlık ve yoğunluk kazanmıştır” ifadelerini kulandı.
Libya ateşkesinin çağrı bulduğunu söyleyen Bahçeli, “Suriye’de yaşananlar, Libya’da sahnelenenler, Irak ve İran’a ambargo koyan ilkellikler başka bir şey düşünmemize manidir. Allah’tan Türkiye ve Rusya’nın ortaklaşa mücadele ve müdahalesiyle Libya’da şimdilik ateşkes çağrıları karşılık bulmuş, darbeci Hafter de ikna edilmiştir. İdlib’te tesis edilen ateşkes rejimi sevindirici olmakla birlikte henüz tam olgunlaşıp temellenmiş değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’yla Putin’in görüşmeleri, Moskova’ya giden Dışişleri Bakanı’nın Libya’daki taraflarla temas trafiği ve uzlaşma arayışları memnuniyet vericidir” şeklinde konuştu.
TANAP ve Türkakımı projelerinin Türkiye’nin ağırlığını arttırdığını kaydeden Bahçeli, “TANAP Projesi 30 Kasım 2019’da Edirne’ye ulaşmıştır. Enerjinin ipek yolu açılmıştır. Rusya’daki geniş doğal gaz rezervlerinin Türkiye üzerinden Balkanlar ve Orta Avrupa’ya taşınması da elimizi güçlendirmiştir. Rekabetçi ve stratejik konumumuz Türkiye’nin manevra alanını genişletmiştir. Türkiye doğru zamanda doğru politikalarla pozisyon almış, güçlü iradesini göstermiştir. Çevremizde dünya yeniden kurulurken, haritalar yeni baştan çizilmektedir. Libya’yla yapılan anlaşma ile Akdeniz’deki ezberler bozulmuş, tabular yıkılmış, güç kaymaları yaşanmıştır. Bu anlaşmanın özeti şudur: İki ülke arasında petrol ve doğal gaz çalışmalarında deniz yetki alanı şeridi çekilmiş, bu şerit Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin alanını daraltmıştır. Türkiye olarak, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgelerin tespitinde ana karaların belirleyici olduğu tezini savunduk, bu tezin ardında durduk” diye konuştu.
Bahçeli, şöyle konuştu:
“Libya konusu bizim için siyasi ve dış politika konusunun yanında tarih, coğrafya ve gelecek konusudur. Doğu Akdeniz’de ülkemizi sıkıştırma ve çevreleme planı Libya Mutabakatıyla çöpe atılmış, yeni bir jeostratejik denge ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Tobruk merkezli Hafter’i destekleyen ülkeler meşru ve tanınmış Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni yıkmak için kuyruğa girmişlerdir. Libya’ya asker gönderilmesini esas alan Tezkere’nin 2 Ocak 2020’de TBMM’de kabulü düşmanları çatlatırken, CHP’yi, HDP’yi, İP’i, SP’yi aynı anda zıvanadan çıkarmıştır. Türkiye’nin menfaatlerini, tarihi haklarını, egemenlik çıkarlarını savunmaktan aciz düşenler bize ne söylemeye, neyi anlatmaya çalışıyorlar? Türkiye’nin deniz yetki alanının Batı Akdeniz’e kadar uzanmasına, dayatmalar ve zorlamalara boyun eğmeyen bir siyasi iradenin varlığına tepki ve karşı çıkış zillet değil midir? Rezalet değil midir? Böylesi bir tutum vatanseverlikle nasıl bağdaşacaktır? Kılıçdaroğlu biliyorsa söylesin, Ortadoğu’da olmadan, Libya’daki kanamayı dindirmeden, Misak-ı Milli emniyet ve esenliğe kavuşturulmadan Anadolu’da nasıl tutunacağız? CHP kimin tarafındadır? Doğu Akdeniz’deki varlığımızdan Yunanistan rahatsız. Rum Yönetimi rahatsız. Hafter rahatsız. Sisi rahatsız. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri veliahtları rahatsız. Şu tuhaf işe bakınız ki, Kılıçdaroğlu da rahatsız. İP desen CHP’ye dolanmış, HDP’ye ulanmış, çıkar lobilerine dayanmış. Libya’da ilan edilen ve taraflarca kabul edilen ateşkes bölgesel huzur ve istikrar açısından mühim bir kazanımdır. Ancak CHP bundan bile rahatsızdır.”
Kaynak: İHA
Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi’nin hadiselerin akış ve ilerleyişi hakkında donanımlı, deneyimli ve hazırlıklı olduğuna işaret ederek, “Var olan her soruna karşı tutarlı bir düşüncemiz, ilkesel bir duruşumuz mevcuttur. Mufassal açıklamalarımız, mahut ve malum tespitlerimiz bunun delil ve belgesidir. Fazilet ve fikriyatın eşlik etmediği her eylem türü, her mücadele şekli maceradır, az ya da çok şiddet yüklüdür. Türkiye’yi çembere alan şiddet ve ihanet akımının fikri de, zikri de karışıktır, kaotiktir, bulanıktır. 2019 yılında Türkiye yüksek bir beka mücadelesi vermiş, zalim kuşatmayı yarmak için olağanüstü bir azim ve çaba sergilemiştir. Maalesef hem bölgemiz hem de küresel sistem huzursuzluk sarmalındadır. İnsan haysiyeti, insan hakları, insani emanetler ucuzlamış, belirsizlik ve bilinmezliklerin kuyusunda küllenmeye ve küflenmeye bırakılmıştır. İstanbul’da katledilen Cemal Kaşıkçı vakası, Bağdat’ta hava saldırısıyla öldürülen Kasım Süleymani, 176 insanı taşıyan bir yolcu uçağının kazaen vurulması, kanlı ve vahşi hesaplaşmalara kurban giden mazlumlar, azgınlaşan terörist saldırılar beşeri vicdanı kaygılandırmıştır. Güç mücadeleleri insani kazanım ve mirasa kastetmektedir. Daha fazla petrol için daha çok insan ölüme terk edilmektedir. Dünyadaki çatışma alanları hakikaten alarm verici düzeyde koyulaşmış, yaygınlık ve yoğunluk kazanmıştır” ifadelerini kulandı.
Libya ateşkesinin çağrı bulduğunu söyleyen Bahçeli, “Suriye’de yaşananlar, Libya’da sahnelenenler, Irak ve İran’a ambargo koyan ilkellikler başka bir şey düşünmemize manidir. Allah’tan Türkiye ve Rusya’nın ortaklaşa mücadele ve müdahalesiyle Libya’da şimdilik ateşkes çağrıları karşılık bulmuş, darbeci Hafter de ikna edilmiştir. İdlib’te tesis edilen ateşkes rejimi sevindirici olmakla birlikte henüz tam olgunlaşıp temellenmiş değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’yla Putin’in görüşmeleri, Moskova’ya giden Dışişleri Bakanı’nın Libya’daki taraflarla temas trafiği ve uzlaşma arayışları memnuniyet vericidir” şeklinde konuştu.
TANAP ve Türkakımı projelerinin Türkiye’nin ağırlığını arttırdığını kaydeden Bahçeli, “TANAP Projesi 30 Kasım 2019’da Edirne’ye ulaşmıştır. Enerjinin ipek yolu açılmıştır. Rusya’daki geniş doğal gaz rezervlerinin Türkiye üzerinden Balkanlar ve Orta Avrupa’ya taşınması da elimizi güçlendirmiştir. Rekabetçi ve stratejik konumumuz Türkiye’nin manevra alanını genişletmiştir. Türkiye doğru zamanda doğru politikalarla pozisyon almış, güçlü iradesini göstermiştir. Çevremizde dünya yeniden kurulurken, haritalar yeni baştan çizilmektedir. Libya’yla yapılan anlaşma ile Akdeniz’deki ezberler bozulmuş, tabular yıkılmış, güç kaymaları yaşanmıştır. Bu anlaşmanın özeti şudur: İki ülke arasında petrol ve doğal gaz çalışmalarında deniz yetki alanı şeridi çekilmiş, bu şerit Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin alanını daraltmıştır. Türkiye olarak, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgelerin tespitinde ana karaların belirleyici olduğu tezini savunduk, bu tezin ardında durduk” diye konuştu.
Bahçeli, şöyle konuştu:
“Libya konusu bizim için siyasi ve dış politika konusunun yanında tarih, coğrafya ve gelecek konusudur. Doğu Akdeniz’de ülkemizi sıkıştırma ve çevreleme planı Libya Mutabakatıyla çöpe atılmış, yeni bir jeostratejik denge ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Tobruk merkezli Hafter’i destekleyen ülkeler meşru ve tanınmış Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni yıkmak için kuyruğa girmişlerdir. Libya’ya asker gönderilmesini esas alan Tezkere’nin 2 Ocak 2020’de TBMM’de kabulü düşmanları çatlatırken, CHP’yi, HDP’yi, İP’i, SP’yi aynı anda zıvanadan çıkarmıştır. Türkiye’nin menfaatlerini, tarihi haklarını, egemenlik çıkarlarını savunmaktan aciz düşenler bize ne söylemeye, neyi anlatmaya çalışıyorlar? Türkiye’nin deniz yetki alanının Batı Akdeniz’e kadar uzanmasına, dayatmalar ve zorlamalara boyun eğmeyen bir siyasi iradenin varlığına tepki ve karşı çıkış zillet değil midir? Rezalet değil midir? Böylesi bir tutum vatanseverlikle nasıl bağdaşacaktır? Kılıçdaroğlu biliyorsa söylesin, Ortadoğu’da olmadan, Libya’daki kanamayı dindirmeden, Misak-ı Milli emniyet ve esenliğe kavuşturulmadan Anadolu’da nasıl tutunacağız? CHP kimin tarafındadır? Doğu Akdeniz’deki varlığımızdan Yunanistan rahatsız. Rum Yönetimi rahatsız. Hafter rahatsız. Sisi rahatsız. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri veliahtları rahatsız. Şu tuhaf işe bakınız ki, Kılıçdaroğlu da rahatsız. İP desen CHP’ye dolanmış, HDP’ye ulanmış, çıkar lobilerine dayanmış. Libya’da ilan edilen ve taraflarca kabul edilen ateşkes bölgesel huzur ve istikrar açısından mühim bir kazanımdır. Ancak CHP bundan bile rahatsızdır.”