'Deprem Verisi Toplama Ve İşleme Konusunda İyi Konuma Geldik'
TÜBİTAK MAM Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Karaman: 'Hiçbir kurumun yapmadığı kadar veri topluyoruz. Bu verileri işleyip sahibine kullansın diye teslim ediyoruz. Geçen 35 yılda bu konuda çok iyi konuma geldik. Bu bilgi ve teknolojiyi kardeş ve dost Pakistan'a bile aktarıyoruz' '1999 depremi olduğu zaman dışarıdan yabancı araştırmacılar Türkiye’ye gelip bize yardım ediyordu. O zaman yer bilimlerinin bazı alanlarında iyiydik, bazı alanlarında da zayıftık. Geçen yıllarda bizim alet altyapımız geliştikçe, insan kaynağımız geliştikçe dünyayla kıyaslanabilecek bilgi ve tecrübeye sahibiz. Ürettiğimiz bilgiyi üniversitelerle paylaşıp insan yetişmesini sağlıyoruz'
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Yer ve Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Abdullah Karaman, "Hiçbir kurumun yapmadığı kadar veri topluyoruz. Bu verileri işleyip sahibine kullansın diye teslim ediyoruz. Geçen 35 yılda bu konuda çok iyi konuma geldik. Bu bilgi ve teknolojiyi kardeş ve dost Pakistan’a bile aktarıyoruz." dedi.
Karaman, TÜBİTAK MAM'daki enstitüde AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Enstitülerinin kurulduğu 1984 yılından bu yana deprem konusunda ilkleri yaptığını belirten Karaman, yetişmiş insan gücü ve muazzam bir alet ve donanımlarının bulunduğunu anlattı.
Yer bilimlerinin her alanında başarılı projeler ortaya koyduklarını ifade eden Karaman, Türkiye’de ilk defa enstitülerinin sayısal sismografi yaptığını kaydetti.
Karaman, "Yer bilimlerinde veri üretiyoruz. Bu çok değerli birşey. Veri olmadan 'Ben böyle tahmin ediyorum.' diyemezsiniz. Bu veriyi biz üretiyoruz, bunları bütün kurumlarla da paylaşıyoruz. En başta AFAD'la yasa gereği paylaşıyoruz. Üniversitelerle paylaşıyoruz. Baktığınızda Türkiye’nin her tarafına bir katkımız var. Kaydettiğimiz verilerle Türkiye'de belediyelerin en kritik karar alabilecekleri bilgiyi üretiyoruz. Belediyeler de bu verileri kullanıyor ve buna göre hareket ediyor." şeklinde konuştu.
- "Uzman bir kurum olarak işimize odaklanıyoruz"
Depremin ne zaman olacağını kimsenin bilemediğini dile getiren Karaman, Marmara Bölgesi’nde Kocaeli, Bursa, Balıkesir ve kısmen İstanbul'da zemin koşullarının ne durumda olduğunu çıkardıklarını bildirdi.
Yalova, Tekirdağ ve Çanakkale’yle görüşmelerin bu konuda devam ettiğini aktaran Karaman, "Uzman bir kurum olarak işimize odaklanıyoruz. Sadece depremle ilgilenmiyoruz. Türkiye'de her yıl 300-400 arkeolojik kazı yapılıyor. Bu kazılardan çıkan ürünler, analiz edilmek üzere yurt dışına gidiyordu. Sonra o ürün geri gelmiyordu. Biz buna engel olmak için, yaş tayini yapabilmek için laboratuvar kurduk. Şu an en iyi müşteriler yurt dışından. Bu teknoloji bizde yoktu ne bilgi ne de alet vardı. Jeotermal alanında çalışmalarımız var. Bunun ekonomiye kazandırılması için de kurum olarak projeler yapıyoruz." diye konuştu.
- "Pakistan'a bile bilgi ve teknolojiyi aktarıyoruz"
Prof. Dr. Abdullah Karaman, Türkiye’nin bir deprem gerçeği olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Marmara’da deprem oluyor. Asıl problem, İstanbul bundan nasıl etkilenecek veya diğer yerleşim yerleri bundan nasıl etkilenecek? Bizim işimiz budur. Diğeri bilim adamlarının sempozyumlarda tartışacağı konulardır. Maalesef Türkiye'de şu an bu işler karıştı. Kamuoyuna yapılacak açıklamaların kesinlikle bu kadar teknik detay içermemesi gerekiyor. Sizin söylediklerinizin karşı tarafta nasıl algılandığı da çok önemli. Çoğunlukla yanlış algılandığı için yanlış sorular, acayip cevaplar geliyor. Vatandaşın bilmesi gereken bir yerde bir deprem olduysa aynı yerde bir daha deprem olur. Bu doğanın kuralıdır. Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı buralar deprem kuşaklarıdır. Buralarda güvenli yapıları nasıl sağlarız? İnsan kaybını nasıl engelleriz? Bunları düşünmemiz lazım. Gerisi hiçbir şekilde vatandaşı ilgilendiren konular değil. Bizim yaptığımız bilgiyi üretip bu bilgiyi vatandaşın kullanımına sunacak şekilde ilgili kurumlara tevdi ediyoruz. Onlar da o bilgiyi kullanıyor. Bizim özellikle binalara ve insanlara odaklanmamız ve buna ilişkin tedbirleri düşünmemiz gerekiyor. Enstitü olarak kendi adımıza düşeni yapıyoruz. Hiçbir kurumun yapmadığı kadar veri topluyoruz. Bu verileri işleyip sahibine kullansın diye teslim ediyoruz. Geçen 35 yılda bu konuda çok iyi konuma geldik. Bu bilgi ve teknolojiyi kardeş ve dost Pakistan'a bile aktarıyoruz."
- “Dünyayla kıyaslanabilecek bilgi ve tecrübeye sahibiz"
Azerbaycan'a deprem konusunda bilgi ve teknoloji aktarımı için görüşmelerin devam ettiğini ifade eden Karaman, "1999 depremi olduğu zaman dışarıdan yabancı araştırmacılar Türkiye’ye gelip bize yardım ediyordu. O zaman yer bilimlerinin bazı alanlarında iyiydik, bazı alanlarında da zayıftık. Geçen yıllarda bizim alet altyapımız geliştikçe, insan kaynağımız geliştikçe dünyayla kıyaslanabilecek bilgi ve tecrübeye sahibiz. Ürettiğimiz bilgiyi üniversitelerle paylaşıp insan yetişmesini sağlıyoruz." ifadesini kullandı.
Karaman, depolarında depremin artçılarını izlemek için aletler tuttuklarını dile getirerek, arazide çalışan 55 sismoloji gözlem istasyonu bulunduğunu söyledi.
Bu istasyonlarla Marmara’nın etrafını çevrelediklerini belirten Karaman, bunların 30’unun Marmara’da diğer 25’inin de Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bulunduğunu kaydetti.
Karaman, Türkiye'nin etrafındaki ülkelerin istasyonlarının da kendileriyle veri paylaştığını belirterek, "Onlar paylaşıyor, biz de onlarla paylaşıyoruz. Enstitümüzdeki bir bilgisayar bu işi yapıyor. Deprem olduğu zaman alarm çalıyor. O dakika ve saniye depremi görebiliyoruz. Bu bize avantaj sağlıyor. Eğer büyük bir depremse hemen ona dönebiliyoruz." dedi.
Kaynak: AA
Karaman, TÜBİTAK MAM'daki enstitüde AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Enstitülerinin kurulduğu 1984 yılından bu yana deprem konusunda ilkleri yaptığını belirten Karaman, yetişmiş insan gücü ve muazzam bir alet ve donanımlarının bulunduğunu anlattı.
Yer bilimlerinin her alanında başarılı projeler ortaya koyduklarını ifade eden Karaman, Türkiye’de ilk defa enstitülerinin sayısal sismografi yaptığını kaydetti.
Karaman, "Yer bilimlerinde veri üretiyoruz. Bu çok değerli birşey. Veri olmadan 'Ben böyle tahmin ediyorum.' diyemezsiniz. Bu veriyi biz üretiyoruz, bunları bütün kurumlarla da paylaşıyoruz. En başta AFAD'la yasa gereği paylaşıyoruz. Üniversitelerle paylaşıyoruz. Baktığınızda Türkiye’nin her tarafına bir katkımız var. Kaydettiğimiz verilerle Türkiye'de belediyelerin en kritik karar alabilecekleri bilgiyi üretiyoruz. Belediyeler de bu verileri kullanıyor ve buna göre hareket ediyor." şeklinde konuştu.
- "Uzman bir kurum olarak işimize odaklanıyoruz"
Depremin ne zaman olacağını kimsenin bilemediğini dile getiren Karaman, Marmara Bölgesi’nde Kocaeli, Bursa, Balıkesir ve kısmen İstanbul'da zemin koşullarının ne durumda olduğunu çıkardıklarını bildirdi.
Yalova, Tekirdağ ve Çanakkale’yle görüşmelerin bu konuda devam ettiğini aktaran Karaman, "Uzman bir kurum olarak işimize odaklanıyoruz. Sadece depremle ilgilenmiyoruz. Türkiye'de her yıl 300-400 arkeolojik kazı yapılıyor. Bu kazılardan çıkan ürünler, analiz edilmek üzere yurt dışına gidiyordu. Sonra o ürün geri gelmiyordu. Biz buna engel olmak için, yaş tayini yapabilmek için laboratuvar kurduk. Şu an en iyi müşteriler yurt dışından. Bu teknoloji bizde yoktu ne bilgi ne de alet vardı. Jeotermal alanında çalışmalarımız var. Bunun ekonomiye kazandırılması için de kurum olarak projeler yapıyoruz." diye konuştu.
- "Pakistan'a bile bilgi ve teknolojiyi aktarıyoruz"
Prof. Dr. Abdullah Karaman, Türkiye’nin bir deprem gerçeği olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Marmara’da deprem oluyor. Asıl problem, İstanbul bundan nasıl etkilenecek veya diğer yerleşim yerleri bundan nasıl etkilenecek? Bizim işimiz budur. Diğeri bilim adamlarının sempozyumlarda tartışacağı konulardır. Maalesef Türkiye'de şu an bu işler karıştı. Kamuoyuna yapılacak açıklamaların kesinlikle bu kadar teknik detay içermemesi gerekiyor. Sizin söylediklerinizin karşı tarafta nasıl algılandığı da çok önemli. Çoğunlukla yanlış algılandığı için yanlış sorular, acayip cevaplar geliyor. Vatandaşın bilmesi gereken bir yerde bir deprem olduysa aynı yerde bir daha deprem olur. Bu doğanın kuralıdır. Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı buralar deprem kuşaklarıdır. Buralarda güvenli yapıları nasıl sağlarız? İnsan kaybını nasıl engelleriz? Bunları düşünmemiz lazım. Gerisi hiçbir şekilde vatandaşı ilgilendiren konular değil. Bizim yaptığımız bilgiyi üretip bu bilgiyi vatandaşın kullanımına sunacak şekilde ilgili kurumlara tevdi ediyoruz. Onlar da o bilgiyi kullanıyor. Bizim özellikle binalara ve insanlara odaklanmamız ve buna ilişkin tedbirleri düşünmemiz gerekiyor. Enstitü olarak kendi adımıza düşeni yapıyoruz. Hiçbir kurumun yapmadığı kadar veri topluyoruz. Bu verileri işleyip sahibine kullansın diye teslim ediyoruz. Geçen 35 yılda bu konuda çok iyi konuma geldik. Bu bilgi ve teknolojiyi kardeş ve dost Pakistan'a bile aktarıyoruz."
- “Dünyayla kıyaslanabilecek bilgi ve tecrübeye sahibiz"
Azerbaycan'a deprem konusunda bilgi ve teknoloji aktarımı için görüşmelerin devam ettiğini ifade eden Karaman, "1999 depremi olduğu zaman dışarıdan yabancı araştırmacılar Türkiye’ye gelip bize yardım ediyordu. O zaman yer bilimlerinin bazı alanlarında iyiydik, bazı alanlarında da zayıftık. Geçen yıllarda bizim alet altyapımız geliştikçe, insan kaynağımız geliştikçe dünyayla kıyaslanabilecek bilgi ve tecrübeye sahibiz. Ürettiğimiz bilgiyi üniversitelerle paylaşıp insan yetişmesini sağlıyoruz." ifadesini kullandı.
Karaman, depolarında depremin artçılarını izlemek için aletler tuttuklarını dile getirerek, arazide çalışan 55 sismoloji gözlem istasyonu bulunduğunu söyledi.
Bu istasyonlarla Marmara’nın etrafını çevrelediklerini belirten Karaman, bunların 30’unun Marmara’da diğer 25’inin de Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bulunduğunu kaydetti.
Karaman, Türkiye'nin etrafındaki ülkelerin istasyonlarının da kendileriyle veri paylaştığını belirterek, "Onlar paylaşıyor, biz de onlarla paylaşıyoruz. Enstitümüzdeki bir bilgisayar bu işi yapıyor. Deprem olduğu zaman alarm çalıyor. O dakika ve saniye depremi görebiliyoruz. Bu bize avantaj sağlıyor. Eğer büyük bir depremse hemen ona dönebiliyoruz." dedi.