ANALİZ - Tunus Seçimleri, Adaylar Ve 'Müslüman Demokrasi'nin İmtihanı
Nahda lideri elGannuşi’nin devrimden itibaren izlediği akılcı ve makul siyasetinin olumlu geri dönüşü, İslamcı siyasi kimliğin yerine “Müslüman Demokrasi” vurgusunun imtihanı olarak görülebilecek seçimlerde oluşacak siyasi tablo hem Tunus’un hem de bölgenin istikrarına doğrudan etki edebilecek vaziyette 2011 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Munsif Marzuki’yi, 2014’teki seçimlerde ise ElBeci Kaid esSibsi’yi destekleyen Nahda’nın ilk defa kendi içinden bir aday çıkarması mühim bir gelişme Kendisini siyasi olarak seküler kanatta konumlandıran elKarvi, daha çok işsizlik ve yolsuzluk gibi, Tunus halkının öncelikli beklentilerine yaptığı vurgular nedeniyle en önemli adaylardan. Sahip olduğu TV kanalı ve serveti nedeniyle elKarvi, Batı medyasında “Arap Berlusconi” olarak anılıyor Seçim yarışında öne çıkan adaylardan biri de anayasa profesörü Kays Said. Kendisi Tunus devrimi sonrasında, Arap dünyasının en demokratik anayasası olarak bilinen metnin mimarı olarak tanınıyor 20112014 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Marzuki de seçim sürecinin kilit adaylarından. Anketlerde yüzde 7 civarında seyreden bir oy oranına sahip olduğu gözlenen Marzuki, ilk turda yeterli oy alamaması halinde, ikinci turda işaret edebileceği ismin elini rahatlatacak bir konumda
Son yapılan yerel seçimlerde önemli bir başarı gösteren Nahda’nın hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimlerindeki performansı merak ediliyor. Nahda lideri Raşid el-Gannuşi’nin devrimden itibaren izlediği akılcı ve makul siyasetinin olumlu geri dönüşü, İslamcı siyasi kimliğin yerine “Müslüman Demokrasi” vurgusunun imtihanı olarak görülebilecek seçimlerde oluşacak siyasi tablo hem Tunus’un hem de bölgenin istikrarına doğrudan etki edebilecek vaziyette. Seçim takvimi henüz belli değilken Raşid el-Gannuşi’nin adaylığı öne çıkmış ama parlamento seçimleri için başkentten milletvekili adayı olmasından sonra bu ihtimal ortadan kalkmıştı. 2011 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Munsif Marzuki’yi, 2014’teki seçimlerde ise El-Beci Kaid es-Sibsi’yi destekleyen Nahda’nın ilk defa kendi içinden bir aday çıkarması mühim bir gelişme.
- Nahda’nın aday belirleme süreci
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için takvim belli olmaya başladığı ve adayların ortaya çıktığı zaman dilimi içinde, Nahda’nın kendi içinden bir aday çıkarmaması, harekete yakın bir ismi desteklemesi senaryosu kuvvetlenmişti. Raşid el-Gannuşi’nin Savunma Bakanı Abdülkerim ez-Zübeydi’yi övdüğü açıklamadan sonra, Nahda’nın bu ismi destekleme ihtimali, bu senaryo etrafında güçlenmeye başlamıştı. Nahda’nın iki önemli seçim için çizdiği yol haritasında, muhtemel bazı tercihlerden söz etmek gerekebilir. Bu tercihlerden ilki, devrimden sonra, (en basit şekilde tarif etmek gerekirse) geri planda kalma siyaseti çerçevesinde, aday çıkartılmayarak harekete yakın güçlü bir ismi desteklemek; ikinci muhtemel senaryo parti içinden sembolik bir ismi aday göstererek diğer adaylara karşı tarafsızlığı gözeten, devrim sonrasında oluşturulan makul siyasi çizgiyi devam ettirmek; üçüncü tercih ise parti içinden yüksek profilli bir aday çıkarmak suretiyle ülke yönetiminde aktifleşmek, yani elini taşın altına biraz daha koymak olarak sıralanabilir.
Nahda’nın parti içinde ve Tunus’ta ziyadesiyle tanınan ve yüksek profiliyle dikkat çeken Abdülfettah Moro’yu aday göstererek Tunus siyasetinde daha aktif rol almak istediği söylenebilir. Her ne kadar bugüne kadar yapılan seçim ve anketlerde oy oranını muhafaza ettiği görülse de Nahda Tunus’un ekonomik ve sosyolojik dinamiklerinin itici gücüyle, Eylül ve Ekim aylarındaki seçimler sayesinde daha aktif bir siyasete adım atmış olacak.
- “Tunus’un Berlusconi’si”: Nebil el-Karvi
Tunus’ta devletin başını belirleyecek seçimlerde gerek eski rejim döneminde görevlerde bulunmuş gerekse yeni dönemde önemli roller üstlenmiş adaylar yarışacak. Siyasi bir kimliği olmasına rağmen aktif siyasette rol almayan medya patronu Nebil el-Karvi yapılan anketlerde öne çıkıyor. El-Karvi Tunus’ta Nessma TV’nin patronu olmadan önce bazı uluslararası şirketler ve Fransız yayın organı Canal+ için çalıştı; 2009 yılında ise Nessma TV’yi kurdu. Nessma TV kısa sürede ülkenin en çok seyredilen, hatta siyaseti doğrudan etkileyen yayın organına dönüştü. Tunus devrimi sonrasında Nessma TV’de yaptığı röportaj, es-Sibsi’nin popülaritesini artırarak 2014 seçimlerinde cumhurbaşkanı olmasına yol açan etkenlerden biri olarak görüldü. Nebil el-Karvi Nida Tunus’un kurulma sürecinde yer alırken, devrim sonrasında Raşid el-Gannuşi ile el-Beci Kaid es-Sibsi’nin Paris’teki görüşmelerini organize ederek ülke siyasetindeki rolünü pekiştirdi. El-Karvi Cumhurbaşkanı Sibsi ile fikir ayrılığına düşünce partiden istifa ederek kendi siyasi yol haritasını izlemeye başladı. El-Karvi’nin Tunus’ta artmakta olan popülaritesi, “Halil Tunus” adıyla kurduğu STK üzerinden dar gelirli ailelere yaptığı yardımları TV kanalında yayınlamasıyla doruğa ulaştı.
Artan tanınırlığıyla beraber, el-Karvi’nin ismi sık sık yolsuzluk, kara para aklama gibi yüz kızartıcı suçlarla da anılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı es-Sibsi ölmeden önce hazırlanan ve adaylık müracaatında bulunacak kişilerin son bir yıl içinde dernek ve benzeri STK’larda faaliyette bulunmasını yasaklayan, bu faaliyette bulunmuş kişilerin adaylığına mâni olan yasa tasarısı, Nebil el-Karvi’nin seçimlere girmesini engelleme teşebbüsü olarak yorumlanmıştı. Sahip olduğu TV kanalı ve serveti nedeniyle el-Karvi Batı medyasında “Arap Berlusconi” olarak anılıyor.
Kendisini siyasi olarak seküler kanatta konumlandırmış olan el-Karvi, daha çok ekonomi, işsizlik ve yolsuzluk gibi, Tunus halkının öncelikli beklentilerine yaptığı vurgular nedeniyle en önemli adaylar arasında gösteriliyor. Yapılan anketler de el-Karvi’nin, en yüksek oy oranına ulaşmış aday olduğunu gösteriyor. Eğer hakkındaki iddialar nedeniyle açılan davalar ve yeni seçim yasası el-Karvi’nin seçimlere girmesine engel olmazsa, seçimlerde adından söz ettirecek adaylardan biri olacaktır. Son bir yıldır yapılan anketler Nebil el-Karvi’nin yüzde 20-26 oy bandında olduğunu gösteriyor. Bu durum, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin büyük ihtimalle ikinci turda nihayete ereceğinin de bir göstergesi.
- Başbakan Yusuf Şahid’in zorlu dönemeci
Tunus’ta son iki yıldır yapılan kamuoyu araştırmaları politikacılara ve ülke yöneticilerine güvenin azaldığını gösteriyor. Hiç şüphe yok ki bunun sebeplerinin başında, Başbakan Yusuf Şahid ve Cumhurbaşkanı es-Sibsi’nin anlaşmazlıkları sonucu Nida Tunus’un bölünmesi ve böylece ülkenin ekonomi, işsizlik, yolsuzluk gibi hayati sorunlarına çözüm bulunamaması geliyor. Başbakan Yusuf Şahid’in tüm bu sorunlar yüzünden kredisinin tükendiği, genç ve dinamik görüntüsü sayesinde oluşan popülerliğinin azaldığı söylenebilir.
Siyasi partilerin imzaladığı Kartaca anlaşmasının bir sonucu olarak ulusal birlik hükümetini kuran, o dönemde Nida Tunus’un içinde yer alan Başbakan Yusuf Şahid, açıkladığı ekonomi paketiyle pek çok ürün ve hizmete vergi getirince eleştirilerin hedefi haline gelmişti. Ardından (yolsuzluğa bulaşanların da yararlanabileceği) ucu açık af yasası tasarısı getirdiğinde ise kendisine ağır ithamlar yöneltildi. Son olarak, Cumhurbaşkanı es-Sibsi ile aralarında yaşanan sürtüşmede “darbe” ile suçlandı ve partisi Nida Tunus ile yollarını ayırdı. Hâlihazırda parlamentoda 44 milletvekili bulunan Çok Yaşa Tunus (Tahya Tunus) partisinin liderliğini yapan Şahid, bozulan imajı nedeniyle cumhurbaşkanlığına aday olmayacağı iddialarına rağmen adaylığını açıkladı. Yusuf Şahid en önemli rakiplerinden Nebil el-Karvi hakkında yürütülen soruşturmayı siyasileştirdiği ve el-Karvi’nin gözaltına alınmasında etkisi olduğu yönünde ithamlarla karşı karşıya kalmıştı. Bu sebeple başbakanlıktan istifa eden Şahid, görevini Tunus Kamu Hizmetleri Bakanı Kemal Murcan’a devretti. Yusuf Şahid’e olan güvenin azaldığını seçim anketlerinden de görmek mümkün; zira 2017-2018 anketlerinde yüzde 20 civarında seyreden destek, bu sıralar yüzde 6-7’lere gerilemiş durumda.
- Anketlerde öne çıkan isim: Kays Said
Seçim yarışında öne çıkan adaylardan biri de anayasa profesörü Kays Said. Kendisi Tunus devrimi sonrasında, Arap dünyasının en demokratik anayasası olarak bilinen metnin mimarı olarak tanınıyor. 61 yaşındaki Kays Said kendine has üslubu ve geleneksel siyasetin dışından biri olması sebebiyle önemli adaylardan biri olarak görülüyor. Son yapılan anketlerde el-Karvi’ye en yakın aday olarak görünüyor. Kays Said mevcut politikacılara kızgın ve küskün seçmeni sandığa çekebilirse, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ipi göğüsleyebilecek adaylar arasında yer alıyor.
- Munsif Marzuki yeniden aday
Zeynel Abidin bin Ali Tunus’u terk ettikten sonra, 2011-2014 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Munsif Marzuki de seçim sürecinin kilit adaylarından. Sol çizgiden gelen ve Arap dünyasının en önemli entelektüellerinden biri olan Marzuki, 2014 yılında es-Sibsi’ye karşı yarıştığı seçimleri kaybetmişti. Marzuki seküler kimliğini her zaman vurgulasa da, özellikle İslami kesime yakın açıklamaları sebebiyle takdir toplamış bir isim. 2014 seçimleri sonrasında “Halk Hareketi” isimli bir parti kurmak için girişimde bulunmuş, fakat istediği rüzgârı arkasına alamayınca aktif politikanın dışında kalmıştı. Marzuki’nin dikkat çeken vaatleri arasında, ülkenin kanayan yarası yolsuzlukla mücadele ve Tunus’u gelişmiş ülkeler arasına sokmayı hedefleyen vizyonu geliyor. Anketlerde yüzde 4 ila 7 arasında seyreden bir oy oranına sahip olduğu tahmin edilen Marzuki, ilk turda yeterli oy alamaması durumunda, ikinci turda işaret edebileceği ismin elini rahatlatacak bir konumda bulunuyor.
- Nida Tunus ez-Zübeydi’yi destekliyor
Tunus Savunma Bakanı Abdülkerim ez-Zübeydi de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak isimler arasında. Adaylığını açıkladıktan sonra görevinden istifa eden ez-Zübeydi, bu makama talip olan ilk savunma bakanı oldu. Bakanlık yaptığı halde herhangi bir partiyle ilişkisi olmayan ez-Zübeydi’nin de en önemli kozu isminin yıpranmamış olması. Es-Sibsi’nin partisi Nida Tunus’un adayı olması da seçimlerde ez-Zübeydi’nin elini güçlendiriyor.
- Halkın gündemi: Ekonomi, işsizlik ve yolsuzlukla mücadele
Tunus’ta devrimin fitilini ateşleyen başlıca konular demokrasi ve ekonomiydi. Yeni yapılan anayasa ve partilerin uzlaşmacı tavrı ülke demokrasisinde mesafe alınmasını kolaylaştırdı. Devrim sürecinin diğer temel dinamiği olan ekonomik sorunlarda görece bir mesafe alındıysa da, henüz halkın taleplerini karşılayacak bir seviyeye ulaştığı söylenemez. Halen çok yüksek orandaki işsizlik ve yolsuzluk yeni yönetimin ve parlamentonun yoğunlaşmasının gerekeceği sorunların başında geliyor. Kamuoyu araştırmalarında, Tunus halkı ülkedeki en büyük sorunları işsizlik ve yolsuzluk olarak sıralıyor. Yaşam standartlarının yükselmesi ve şeffaf yönetim talepleri de önde gelen başlıklar arasında. Tunus demokraside yakaladığı eğilimi sürdürebilir ve bu sorunları çözebilirse pozitif bir “Tunus örneği”nin ortaya çıkması söz konusu olabilir.
- Nahda ve “Müslüman demokrasi”nin imtihanı
Nahda hareketinin ve Raşid el-Gannuşi’nin Arap Baharı sürecinde Tunus siyasetinin dönüşümünde oynadığı rol yadsınamaz bir gerçek. Gannuşi ve liderliğini yaptığı hareket, sık sık siyasal İslam söylemini terk etmekle itham ediliyor. Bu ithamlarda Gannuşi’nin “Müslüman demokrasi” kavramı başta olmak üzere, özellikle seküler Nida Tunus partisiyle uzun süre yapılan işbirliği ve Batı medyasına verdiği demeçler pay sahibi. Şu unutulmamalı ki ülkenin demokratik dönüşümü ve normalleşmesi sürecinde Nahda’nın ve Gannuşi’nin bu tavrı hayati önem arz ediyordu. Nahda partileşme sürecinden 2019 seçimlerine kadar pozitif anlamda pasif rol üstlenmiş, daha çok hareket dışından adayları desteklemekle yetinmişti. Nida Tunus’un bölünmesi sonrasında parlamentoda birinci parti konumunda bulunan Nahda, son yerel seçimlerde de önemli bir oy oranına ulaşmıştı.
Nahda’nın cumhurbaşkanı adayı Abdülfettah Moro güçlü hitabeti ve ikna kabiliyetiyle parti içinden çıkabilecek en doğru aday. Tunus’ta bir dönem hâkimlik yapan Moro, Nahda’nın filizlendiği dönemden bu yana Gannuşi ile ortak hareket eden isimler arasında. Adaylığı açıklandığı günden bu yana, Tunus halkının taleplerini göz önüne alarak, uzlaşmacılık/arabuluculuk ve en önemlisi reform vaatleriyle sahada çalışmalarına devam ediyor. Nahda her ne kadar yüksek profilli bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmış olsa da, sadece İslami kesimden değil, seküler veya liberal cenahlardan da oy almak zorunda. Bu bakımdan hem Gannuşi’nin günümüze kadarki tutumu hem de “Müslüman demokrasi”nin Tunus halkındaki karşılığı bakımından, bu tam anlamıyla bir imtihan seçimi olacak. Dahası, parlamento seçimlerinde de iddialı ve çoğunluğu sağlamak isteyen taraf yine Nahda olacak.
[Hı̇dro-dı̇ploması̇ bağlamında Mısır, Sudan ve Etiyopya rekabeti̇ alanında çalışan Osman Kağan Yücel Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi’nde (AKEM) koordinatör yardımcısı olarak görev yapmaktadır]