'2. Uluslararası İslami Mimari Mirası Konferansı'
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) ve Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi (IIUM) iş birliğiyle gerçekleştirilen etkinlik, bugün yapılacak oturumların ardından sona erecek.
"Mamur Çevre ve Gelecek", temasıyla gerçekleştirilen 2. Uluslararası İslami Mimari Mirası Konferansı,(ISL@H 2019), İslami mimari alanında çalışan farklı ülkelerden uzmanları konuk ediyor.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) ve Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi (IIUM) iş birliğiyle FSMVÜ Topkapı Yerleşkesi'nde dün başlayan konferansta, kültür mirasının önemli bir bölümünü oluşturan mimari miras varlıklarının korunması, yönetimi ve geleceğe aktarımı konusunda yürütülen çalışmalar ile sürdürülebilir kentsel gelişim konusunda farklı yaklaşımlar ele alınıyor.
Etkinlikte "Eyüpsultan Mekanında Şehir ve Estetik Bağlamında Kültürel Hafızayı Okumak" başlıklı konferans veren Meltem Bali, "Eyüpsultan mekanı, tarihle yerel köklerle bağ kurma ihtiyacını karşılamaktadır. Mekanın edindiği yer kimliğinin, toplumsal ve kişisel hafızayı destekler özelliklere sahip olması şehrin geleneksel köklerini beslemektedir. Semt, kimlik ve hafıza kavramlarının mimari biçimlerle desteklendiği bir alan sunmaktadır bizlere." ifadelerini kullandı.
İstanbul'un tarihinde Eyüpsultan semtinin konumlanışı, bu konumun kültürel hafıza ve kentsel hafızadaki yeri ve bu hafıza türlerinin yerin kimliğinin oluşum sürecine etkisi üzerine konuşan Bali, şunları kaydetti:
"İstanbul'da yer kimliğinin en kuvvetli olduğu mekanlardan biri de Eyüpsultan'dır diyebiliriz. Meydan, ortak bir hafıza mekanı olarak işlerliğini günümüzde de sürdürmektedir."
Meltem Bali, mekanın tarihsel arka planına bakıldığında Bizans dönemine kadar uzanan köklerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Bizans döneminde Eyüpsultan mekanı 'yeşil' adıyla anılmıştır. Fakat mekanın Osmanlı dokusuna kavuşması İstanbul'un fethinin etkisiyle olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Eyüpsultan'ın, ilçedeki mezarlık ve hazire alanlarıyla topluluğun kimliğini yansıtan simge yapılar sunduğuna işaret eden Bali, "Mezar taşlarının sahip olduğu mimari özellikler, taşların estetik bütünlüğü, hüsnühat sanatının üst düzey örneklerini yansıtması, semtin bir açık hava müzesi olarak da işlev görmesini sağlamaktadır." diye konuştu.
Bali, Eyüpsultan'daki simge yapıların sadece mezar taşlarından değil, aynı şekilde çeşmeler, türbeler, medreseler, tekkeler gibi eserlerden oluştuğuna dikkati çekti.
Türkiye, Malezya, Endonezya, İtalya, Bosna Hersek, Kosova, Ürdün ve Cezayir'den katılımcıların yer aldığı etkinlik, paralel oturumların ardından bugün sona erecek.
İki gün süren ISL@H 2019'un katılımcıları, yarın tarihi yarımada gezisi ile Boğaz turuna katılacak.
Kaynak: AA
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) ve Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi (IIUM) iş birliğiyle FSMVÜ Topkapı Yerleşkesi'nde dün başlayan konferansta, kültür mirasının önemli bir bölümünü oluşturan mimari miras varlıklarının korunması, yönetimi ve geleceğe aktarımı konusunda yürütülen çalışmalar ile sürdürülebilir kentsel gelişim konusunda farklı yaklaşımlar ele alınıyor.
Etkinlikte "Eyüpsultan Mekanında Şehir ve Estetik Bağlamında Kültürel Hafızayı Okumak" başlıklı konferans veren Meltem Bali, "Eyüpsultan mekanı, tarihle yerel köklerle bağ kurma ihtiyacını karşılamaktadır. Mekanın edindiği yer kimliğinin, toplumsal ve kişisel hafızayı destekler özelliklere sahip olması şehrin geleneksel köklerini beslemektedir. Semt, kimlik ve hafıza kavramlarının mimari biçimlerle desteklendiği bir alan sunmaktadır bizlere." ifadelerini kullandı.
İstanbul'un tarihinde Eyüpsultan semtinin konumlanışı, bu konumun kültürel hafıza ve kentsel hafızadaki yeri ve bu hafıza türlerinin yerin kimliğinin oluşum sürecine etkisi üzerine konuşan Bali, şunları kaydetti:
"İstanbul'da yer kimliğinin en kuvvetli olduğu mekanlardan biri de Eyüpsultan'dır diyebiliriz. Meydan, ortak bir hafıza mekanı olarak işlerliğini günümüzde de sürdürmektedir."
Meltem Bali, mekanın tarihsel arka planına bakıldığında Bizans dönemine kadar uzanan köklerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Bizans döneminde Eyüpsultan mekanı 'yeşil' adıyla anılmıştır. Fakat mekanın Osmanlı dokusuna kavuşması İstanbul'un fethinin etkisiyle olmuştur." değerlendirmesinde bulundu.
Eyüpsultan'ın, ilçedeki mezarlık ve hazire alanlarıyla topluluğun kimliğini yansıtan simge yapılar sunduğuna işaret eden Bali, "Mezar taşlarının sahip olduğu mimari özellikler, taşların estetik bütünlüğü, hüsnühat sanatının üst düzey örneklerini yansıtması, semtin bir açık hava müzesi olarak da işlev görmesini sağlamaktadır." diye konuştu.
Bali, Eyüpsultan'daki simge yapıların sadece mezar taşlarından değil, aynı şekilde çeşmeler, türbeler, medreseler, tekkeler gibi eserlerden oluştuğuna dikkati çekti.
Türkiye, Malezya, Endonezya, İtalya, Bosna Hersek, Kosova, Ürdün ve Cezayir'den katılımcıların yer aldığı etkinlik, paralel oturumların ardından bugün sona erecek.
İki gün süren ISL@H 2019'un katılımcıları, yarın tarihi yarımada gezisi ile Boğaz turuna katılacak.