'Haluk Dursun Gerçek Anlamda Bir Kültür Adamıydı'
Van'ın Erciş ilçesindeki trafik kazasında hayatını kaybeden Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, son konuşmasını yaptığı Malazgirt Kültür Merkezinde anıldı Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan: 'Haluk Bey bu toplantıya katılmak için çok ısrar etti. Bilet bulunamadı, farklı şeyler oldu ama bütün bunlar aşıldı. İnsan 'Keşke başka engeller çıksaydı' diye düşünüyor' 'Sadece bir üniversite hocası değil, bir bürokrat değil gerçek anlamda bir kültür adamıydı, kültür tarihçisiydi' Malazgirt Belediye Başkanı Halis Coşkun: 'Katıldığı bir programdaki bir anısını anlattı. Dicle Üniversitesindeki bir kızla sohbetini ve kızın tepkisini. Dicle'nin, Murat'ın, Tuna'nın kuzularından bahsetti ve 'Dicle'nin, Murat'ın, Tuna'nın kuzularını size emanet ediyorum.' dedi. Biz de elimizden ne gelirse siz yazarlarımızla birlikte akademisyenlerimizle birlikte Allah nasip ederse hocamızın bize emanet ettiği o kuzulara sahip çıkacağız. Biz hocamızın yolundan devam edeceğiz'
Van'ın Erciş ilçesinde dün geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden Ahmet Haluk Dursun, son konuşmasını yaptığı Malazgirt Kültür Merkezinde anıldı.
Malazgirt Zaferi'nin 948. yıl dönümü kapsamında düzenlenen "4. Tarihi Roman ve Romanda Tarih Bilgi Şöleni"ndeki anma etkinliğinde Kur'an-ı Kerim ve dualar okundu.
Programda konuşan Malazgirt Kaymakamı Emre Yalçın, acı şeylerin arkasından konuşmanın zorluğuna değinerek, "Söylenecek çok bir şey olmaz. Çünkü artık güzel şeyler sadece hatıralarda kalmaya mahkum olmuştur. Bu saatten sonra bizim için Haluk Hocamız yetiştirdiği öğrencilerle verdiği eserlerle ve bizim özelimizde de dün yaptığı -aslında onun akademik derinliğinin sadece kökü denilebilecek- o çok güzel konuşmayla hatıralarımızda kalacak. Allah mekanını cennet eylesin." diye konuştu.
- "Gerçekten büyük bir acı yaşadık"
Malazgirt Belediye Başkanı Halis Coşkun da "4. Tarihi Roman ve Romanda Tarih Bilgi Şöleni"nin önemine dikkati çekerek, "Heyecanla bugünü bekliyorduk ama maalesef dünkü kazadan sonra gerçekten büyük bir acı yaşadık. Şunu anladık ki hiçbir şeyin, yani bir saniye sonra veya bir dakika sonra ne ile karşılaşacağımızın garantisi yok. Yaşayıp yaşamayacağımıza maalesef biz karar veremiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın" sözünü hatırlatan Coşkun, şunları kaydetti:
"(Haluk Dursun) Katıldığı bir programdaki bir anısını anlattı. Dicle Üniversitesindeki bir kızla sohbetini ve kızın tepkisini. Dicle'nin, Murat'ın, Tuna'nın kuzularından bahsetti ve 'Dicle'nin, Murat'ın, Tuna'nın kuzularını size emanet ediyorum.' dedi. Biz de elimizden ne gelirse siz yazarlarımızla birlikte akademisyenlerimizle birlikte Allah nasip ederse hocamızın bize emanet ettiği o kuzulara sahip çıkacağız. Biz hocamızın yolundan devam edeceğiz."
Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan ise gerçek anlamda bir kültür adamını kaybettiklerini dile getirdi.
Doğan, Haluk Dursun ile şahsi dostlukları olduğunu vurgulayarak, "O yüzden en çok beni etkiledi diyebilirim. Dünden beri bir veda yazısı yazayım diye zihnimde tasarlıyor fakat bir türlü oturup iki lafı bir araya getiremiyorum. Haluk Beyin vefatının bizim toplantıyla bağlantılı şekilde gelişmesi, tabii ki kaderdir bu, insan kaderine doğru gider. Haluk Bey bu toplantıya katılmak için çok ısrar etti. Bilet bulunamadı, farklı şeyler oldu ama bütün bunlar aşıldı. İnsan 'Keşke başka engeller çıksaydı' diye düşünüyor. Sadece bir üniversite hocası değil, bir bürokrat değil gerçek anlamda bir kültür adamıydı, kültür tarihçisiydi." değerlendirmesinde bulundu.
- "Dün burada yaptığı konuşmanın adeta bir veda konuşması olduğunu düşünmeye başladım"
Dursun'un dün yaptığı son konuşmaya işaret eden Doğan, şöyle konuştu:
"Söylenmesi gereken her şeyi en güzel ve net şekilde söyledi. Gerçekten bir hitabet şaheseriydi. Büyük bir zevkle dinledik, büyük heyecanla dinledik. Kendisine de ifade ettim bunu. Ve sonra tabii konuşması bitti 1. bölüm arası verildi. O zaman da tabii nezaketen izin istedi. 'Ya ben Ahlat'a gideceğim.' Ben tabii ona ısrar edip 'kal' diyebilirdim de ondan sonraki konuşmacı ben olduğum için 'İlla beni dinle' şeklinde anlaşılır diye düşündüğümden herhangi bir ısrarda bulunmadım. Bütün bunlar kaderdir. Bu yolculuğa çıkılacaktır. Her halükarda kader gereğini yapacaktır. Allah rahmet etsin, başımız sağ olsun. Yani bu tarz insanlar çok fazla değil, eskiden fazla mıydı? Belki nüfusumuza göre fazlaydı. Yine sayı olarak çok değildi de biz bu kadar kalabalık değildik. Haluk Bey gibiler yine çok değildi. Güzel eserler de yazdı, güzel işler de yaptı ve yolculuğuna bu şekilde çıktı. Dün burada yaptığı konuşmanın, sonradan üzerinde düşününce adeta bir veda konuşması olduğunu düşünmeye başladım. Yani orada yaptığı işler, ondan beklentileri, geleceğe yönelik program şeklinde anlatıldığı için böyle bir düşünce içindeyim."