Evinin Bodrumunu Adeta Müzeye Çevirdi
Elazığ Ağın ilçesinde yaşayan 75 yaşındaki Hüsamettin Ergül, emekli olduktan sonra topladığı eski eşya, fosil ve değişik taşlarla evinin bodrum katını adeta müzeye çevirdi.
Çalışmak için İsviçre’ye giden 3 çocuk babası Hüsamettin Ergül (75), 2006 yılında emekli olduktan sonra memleketi Ağın’ın Balkayası köyüne geri döndü. Eski eşyalara tutkusu olan Ergül, ilk başta ailesinden kalan eski eşyaları topladı. Ardından doğada bulduğu farklı şekillerdeki taşları ve fosilleri toplayan Ergül, bunları evinin bodrumuna yerleştirerek müze havası oluşturdu. Ergül’ün topladıkları arasında Osmanlı döneminden kalma kılıç, doldurma silah, İsviçre asker miğferi olmak üzere bir çok tarihi eşyalar dikkat çekiyor. 13 yıldır hobisini devam ettirdiğini ve imkanı olması halinde bir müze kurabileceğini dile getiren Ergül, amacının gelecek nesillere geçmiş kültürü tanıtmak olduğunu ifade etti.
Babaannesinin atının eğeri bile var
Köyde doğup büyüdüğünü belirten Hüsamettin Ergül, “1960 yılında yurt dışına gittim. İsviçre’de çalıştım. Emekli oldum. Tekrar köyüme geri geldim. Doğayı ve memleketimi seviyorum. Doğada bulduğum beğendim taşları, fosilleri ve arkeolojik taşları burada koydum. 13 senedir biriktiriyorum. Eski eserlere olan ilgim ve merakım vardı. Kendi ailemizden kalan ve bizim kültürümüzü yansıtan çıkrık, harmanlarda kullanılan düven gibi eşyaları topladım. Yün tarama için babaannemin kullandığı tarak, babamın atının eğeri de var” dedi.
"Bir çok şeyi çöplük gibi yerlerden aldım"
Osmanlıdan kalan kılıcını bir arkadaşının kendisine getirdiğini aktaran Ergül, “Neredeyse çürümek üzereydi. Onu ben temizledim astım. Sahibi isterse alır götürür. Bir köyde ev duvarı yıkılmıştı, o duvarın içerisinden dolma tabanca çıktı. Bulan kişi de bana verdi. Ben de temizledim astım. İsviçre’de beraber çalıştığım arkadaşımın askeri miğferi, matarası, yemek yapmak için tası var. Kayınvalidemin mutfak eşyaları, kömürlü ütü ve eski bir cezve var. Bildiğim kadarıyla 150 senelik eşyalar var. Daha eski de olabilirler. Aslında imkanlar dar. Herhangi bir yerde birisinden eski bir şey istediğim zaman vermezler. Yakarlar kırarlar atarlar ama vermezler. Orada bir çok şeyi ben çöplük gibi yerlerden aldım. İmkanım olsa bir müze kurarım ama maalesef yok. Gelecek olan nesiller geçmişteki kültürümüzü tanısınlar istiyorum” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Babaannesinin atının eğeri bile var
Köyde doğup büyüdüğünü belirten Hüsamettin Ergül, “1960 yılında yurt dışına gittim. İsviçre’de çalıştım. Emekli oldum. Tekrar köyüme geri geldim. Doğayı ve memleketimi seviyorum. Doğada bulduğum beğendim taşları, fosilleri ve arkeolojik taşları burada koydum. 13 senedir biriktiriyorum. Eski eserlere olan ilgim ve merakım vardı. Kendi ailemizden kalan ve bizim kültürümüzü yansıtan çıkrık, harmanlarda kullanılan düven gibi eşyaları topladım. Yün tarama için babaannemin kullandığı tarak, babamın atının eğeri de var” dedi.
"Bir çok şeyi çöplük gibi yerlerden aldım"
Osmanlıdan kalan kılıcını bir arkadaşının kendisine getirdiğini aktaran Ergül, “Neredeyse çürümek üzereydi. Onu ben temizledim astım. Sahibi isterse alır götürür. Bir köyde ev duvarı yıkılmıştı, o duvarın içerisinden dolma tabanca çıktı. Bulan kişi de bana verdi. Ben de temizledim astım. İsviçre’de beraber çalıştığım arkadaşımın askeri miğferi, matarası, yemek yapmak için tası var. Kayınvalidemin mutfak eşyaları, kömürlü ütü ve eski bir cezve var. Bildiğim kadarıyla 150 senelik eşyalar var. Daha eski de olabilirler. Aslında imkanlar dar. Herhangi bir yerde birisinden eski bir şey istediğim zaman vermezler. Yakarlar kırarlar atarlar ama vermezler. Orada bir çok şeyi ben çöplük gibi yerlerden aldım. İmkanım olsa bir müze kurarım ama maalesef yok. Gelecek olan nesiller geçmişteki kültürümüzü tanısınlar istiyorum” diye konuştu.