(Özel) Yargıtay Son Noktayı Koydu; Hangi Kamera Görüntüsü Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Eder
Hırsızlık ve türlü olumsuzluklara karşı evine taktırdığı güvenlik kameraları, dünürünün evini görünce mahkemelik olan vatandaşa müjdeli haber Yargıtay’dan geldi. Yaklaşık 8 sene süren davada son noktayı koyan Yüksek Mahkeme, net görüntü elde edilemeyen kameraların, özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacak görüntü ya da sesi kaydetmediğine dikkat çekti.
Çevrede yaşanılan hırsızlık olaylarından etkilenen bir kişi, 2011 yılında evine güvenlik kamerası taktırdı. Kameralardan rahatsız olan dünür ise, soluğu mahkemede aldı. Aralarını güvenlik kamerasının açan dünürleri barıştırmak için komşularının gayreti yeterli olmayınca olay mahkemeye taşındı. Dünürünün taktırdığı kameraların görüş açısına evinin de girdiğini belirten komşu dünür,Asliye Ceza Mahkemesi’ne ifade verdi. ’Özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçundan dava açılmasına rağmen kameraları kaldırılmadı.
Dünürünün, evine gelenleri ve bahçesinde dolaşanları izlemeye devam ettiğini öne süren davacı dünür; kameraların kaldırılmasını talep etti. Kameraların görüş açısının netleşmesi için mahkeme bilirkişi tayin etti. Kovuşturma evresinde yapılan keşfe dayalı olarak hazırlanan bilirkişi raporuna ve bilirkişi raporuna ekli fotoğraflara göre; sekiz adet kameradan üçünün çekim açısının katılanın evinin önü ile merdivenini, bahçe kapısı girişini ve bahçesinde bulunan hayvan barınağını görecek şekilde ayarlandığı tespit edildi.
Mahkeme, her üç kameranın bulunduğu yer ile davacının evi arasında yaklaşık 40 metre mesafe olduğuna dikkat çekti. Kararda, "10 metreye kadar teşhise yarar görüntü kalitesi olan bu kameralarla davacının evinden çıkan ya da bahçesinde bulunan şahısların şekil olarak fark edilmekle beraber cinsiyetinin ve kim olduklarının ilk bakışta belirlenemeyecek olması ortadadır. Kameraların kurulduğu tarihten itibaren görüntü açılarının değiştirilmemiş olması, yurt dışında yaşayan sanığın, şikayete konu kameraları güvenlik amacıyla taktırdığına yönelik savunması karşısında, davacının aynı iddiaları ile ilgili daha önce görülen ve sanığın beraati ile sonuçlanan 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kesinleşmiş ilamını içeren dava dosyası da dikkate alınmalıdır. Sanığın, sekiz adet kameradan üçünün yönünü katılanın özel yaşam alanına müdahale edecek şekilde ayarladığına ve katılanı sürekli gözetimi altına alarak onun özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacak görüntüsünü veya sesini kaydetme kastıyla hareket ettiğine dair, mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, yerel mahkemece sanığın beraatine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Kararın onanmasına oy birliği ile hükmedilmiştir." denildi.
Kaynak: İHA
Dünürünün, evine gelenleri ve bahçesinde dolaşanları izlemeye devam ettiğini öne süren davacı dünür; kameraların kaldırılmasını talep etti. Kameraların görüş açısının netleşmesi için mahkeme bilirkişi tayin etti. Kovuşturma evresinde yapılan keşfe dayalı olarak hazırlanan bilirkişi raporuna ve bilirkişi raporuna ekli fotoğraflara göre; sekiz adet kameradan üçünün çekim açısının katılanın evinin önü ile merdivenini, bahçe kapısı girişini ve bahçesinde bulunan hayvan barınağını görecek şekilde ayarlandığı tespit edildi.
Mahkeme, her üç kameranın bulunduğu yer ile davacının evi arasında yaklaşık 40 metre mesafe olduğuna dikkat çekti. Kararda, "10 metreye kadar teşhise yarar görüntü kalitesi olan bu kameralarla davacının evinden çıkan ya da bahçesinde bulunan şahısların şekil olarak fark edilmekle beraber cinsiyetinin ve kim olduklarının ilk bakışta belirlenemeyecek olması ortadadır. Kameraların kurulduğu tarihten itibaren görüntü açılarının değiştirilmemiş olması, yurt dışında yaşayan sanığın, şikayete konu kameraları güvenlik amacıyla taktırdığına yönelik savunması karşısında, davacının aynı iddiaları ile ilgili daha önce görülen ve sanığın beraati ile sonuçlanan 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kesinleşmiş ilamını içeren dava dosyası da dikkate alınmalıdır. Sanığın, sekiz adet kameradan üçünün yönünü katılanın özel yaşam alanına müdahale edecek şekilde ayarladığına ve katılanı sürekli gözetimi altına alarak onun özel hayatının gizliliğini ihlale yol açacak görüntüsünü veya sesini kaydetme kastıyla hareket ettiğine dair, mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, yerel mahkemece sanığın beraatine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Kararın onanmasına oy birliği ile hükmedilmiştir." denildi.