'İstanbul'daki Fellowship Dünyaya Bir Kültür Modeli Oldu'
TBYM Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Muhammed Ağırakça: 'İstanbul'daki Fellowship, 4 yıllık bir program olmasına rağmen, Türkiye ile arasında sıcak ilişkiler kurmaya çalışan ülkeler için bir kültür modeli oldu' 'İstanbul Fellowship bütün dünya yayımcılarını bir araya topluyor. Latin Amerika'dan, Avrupa'dan hatta bu yıl Afrika'dan programa çok iyi bir katılım oldu. Arap coğrafyası ile Asya'nın bütün bölgelerinden katılım oluştu' '(365 Sistemi) Yayımcıların sanal ortamda buluştuğu bir sosyal ağ gibi, İstanbul Fellowship'e başvuru yapan herkes yılın 365 günü bu portala girerek, yayımcılarla karşılıklı katalogları inceleyebilecekler, yazışmalarını oradan yürütebilecekler' 'Bazı matbaalarımız şu an yüzde 90 dış pazara çalışıyor. Mesela İngiltere için bizim fiyatlarımız çok ucuz, basım için kitapları Çin'e götüreceğine İstanbul'dan teklif alan birçok yayıncı var'
İstanbul'u bir telif merkezi haline getirmeyi amaçlayan ve TBYM tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle 4 yıldır düzenlenen İstanbul Fellowship (Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları), her yıl dünyadan birçok yayınevi yöneticisini, editörleri, telif ajanslarını, yayımcı meslek birliklerini ve STK temsilcilerini bir araya getiriyor.
Bu yıl 72 ülkeden yayımcının telif alışverişinde bulunduğu İstanbul Fellowship ile Türk ve yabancı yayımcılar arasındaki iş birliğinin artırılması da amaçlanıyor.
TBYM bünyesinde İstanbul Fellowship'e bağlı olarak hazırlanan "365 Sistemi" ile de yayıncılık dünyasına yılın her günü karşılıklı olarak iletişim kurma olanağı sağlanıyor.
- "Başvurular her yıl artıyor"
Aynı zamanda Akdem Telif Hakları Ajansı Koordinatörü Muhammed Ağırakça, AA muhabirine yaptığı açıklamada, programa dünyanın dört bir yanından gelen başvuruların her yıl daha da arttığını söyledi.
Ağırakça, program kapsamında en çok bu yıl yurt dışı telif satışının yapıldığını aktararak, "Yaklaşık binin üzerinde kitap telifi satıldığını gördük. Bunların içerisinde çocuk kitaplarının ilk sırada olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle seri çocuk kitapları bu sayıyı biraz daha artırıyor. Japonya ve Nepal'in yanı sıra Arap dünyasının merkezlerinden sayılan Lübnan ve Mısır'a ciddi bir satış oldu. Bu durum aslında kültür yakınlığı olan coğrafyaların alıma daha çok önem verdiklerini gösteriyor. Asya'da ise Malezya'ya ve Endonezya'ya kitap satışlarımız oldu. Mesela Bangledeş'e de 20'ye yakın kitap sattık. Bu bizim için çok kıymetli bir şey." ifadelerini kullandı.
- "365 sistemi, yayımcıların sanal ortamda buluştuğu bir sosyal ağ"
Fellowship'in tüm yayıncılar için pazarda bir başlangıç noktası olduğuna işaret eden Muhammed Ağırakça, "Bu noktadan devam eden bir ilişki süreci var. Eğer yayıncı bunu sıkı bir şekilde takip ederse bu ilişki sürecinde telif satışı yapılan kitap sayısı sürekli artacaktır." diye konuştu.
Ağırakça, "365 Sistemi" detaylarından bahsederek, şöyle devam etti:
"Biz Fellowship'te bir ilişki başlatıyoruz fakat bu ilişkilerin 3 gün sonra da devam etmesi adına 'Uluslararası Yayıncı Portalı' fikri oluştu. Bütün yayıncılarımız zaten Fellowship'e başvururken birtakım datalar dolduruyor. Kaç yıllık yayıncı olduğunu, hangi alanda yayın yaptıklarını, katalogları ile ilgili bilgilerini, hedef alanlarını, alıcı, satıcı ve telif hakları konusundaki ilgilerini bize bildiriyorlar. Bu anlamda yayımcıların sanal ortamda buluştuğu bir sosyal ağ gibi, İstanbul Fellowship'e başvuru yapan herkes yılın 365 günü bu portala girerek, yayımcılarla karşılıklı katalogları inceleyebilecekler, yazışmalarını ordan yürütebilecekler."
Yayıncıların kendi yayın pazarlarıyla ilgili raporları da "365 Sistemi"yle gönderebileceklerini belirten Ağırakça, "Farklı dillerde yapmış olduğumuz tercümelerin bulunduğu, diğer yayıncılarla da paylaşabilecekleri, yeni çıkacak kitapları hakkında portala bilgi sunabilecekleri bir ağ diyebiliriz. Biz aslında bu sosyal ağı özellikle Türkiye tarafından önemsiyoruz. Bu ağ vasıtasıyla dünyaya yeni çıkan her türlü yayınımızı duyurabileceğiz ve bir Türk yayımcısı kendi eserini bir yıl boyunca farklı yayıncılara tanıtabilme imkanı bulacak." dedi.
- "Dünyadaki benzer programlar kendi coğrafyalarına hitap ederler"
Muhammed Ağırakça, farklı ülkelerde düzenlenen profesyonel yayıncı buluşma programlarıyla İstanbul Fellowship'in farklılıklarına değinerek, şunları kaydetti:
"Dünyadaki Fellowship'lere baktığımız zaman genelde kendi coğrafyalarına hitap ederler. Mesela Malezyada'ki Fellowship programına, Endonezya, Hindistan, Pakistan coğrafyalarından insanlar geliyor. Yani bir Avrupalı kalkıp kolay kolay Malezya'daki programa gitmiyor ya da Meksika'daki Fellowship programına baktığımız zaman daha çok İspanyolca, Portekizce konuşan ülkelerin bir ağırlığının olduğunu görüyoruz. İstanbul Fellowship ise bütün dünya yayımcılarını bir araya topluyor. Latin Amerika'dan, Avrupa'dan hatta bu yıl Afrika'dan programa çok iyi bir katılım oldu. Arap coğrafyası ile Asya'nın bütün bölgelerinden katılım oluştu."
İstanbul Fellowship'teki hareketlenmenin birçok kimsenin dikkatini çektiğini söyleyen Ağırakça, "Mesela Katar küçük bir ülke. Toplamda ülke olarak 8 tane yayınevleri var ve 8 yayıncı kendi arasında 'Katarlı Yayıncılar Birliği'ni kurarak, ülkelerinde bir Fellowship programı düzenleme aşamasındalar. Bu konuda bizlerin de fikirlerini aldılar. Son katılmış olduğumuz Tahran Kitap Fuarı'nda da yayıncıların İstanbul Fellowship programından çok etkilendiklerini ve bu başarının Tahran'a yansıması için iş birliği kurulabileceğini söylediler. Yani İstanbul'daki Fellowship, 4 yıllık bir program olmasına rağmen, Türkiye ile arasında sıcak ilişkiler kurmaya çalışan ülkeler için bir kültür modeli oldu." diye konuştu.
- "Matbaa sektörümüz iç pazardan almış olduğu yarayı dışarıya yönelerek tamamlıyor"
Ağırakça, yerli ve yabancı yayıncılara Fellowship ile "365 Sistemi" hakkında eğitim verdiklerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yayıncılar konusunda özellikle değinmek istediğim bir nokta var. Matbaa sektörümüzden yararlanmak istiyorlar ve Türkiye'de yayın, basım işlerinin uygun fiyatlarda olduğunu söylüyorlar. Biz şu an Çin'le rekabet eder bir pozisyona geçtik. Yerli yayıncılar için değil ama yabancılar için ucuz. Bazı matbaalarımız şu an yüzde 90 dış pazara çalışıyor. Mesela İngiltere için bizim fiyatlarımız çok ucuz, basım için kitapları Çin'e götüreceğine İstanbul'dan teklif alan birçok yayıncı var. İstanbul Fellowship'e katılan Katarlı, Madridli yayıncılar kitaplarını 'Lübnan'da basacağımıza İstanbul'da bastıralım' dediler. Bu anlamda da aslında Fellowship enteresan bir program. Birçok matbaamız 'yabancı yayıncılara Türk matbaa sektörünü tanıtalım' diye Arapça Kitap Fuarı'nda stant açtı ve çok ciddi bir şekilde Arap dünyasına kapı açtılar. Matbaa sektörümüz iç pazardan almış olduğu yarayı dışarıya yönelerek tamamlıyor."