Tenor Murat Karahan Verona Opera Festivali'nde
Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürü tenor Murat Karahan, İtalya’da 100. yılını kutlayan Verona Opera Festivali’nde Il Trovatore, Carmen, Tosca ve Aida operalarında başrolleri seslendirecek.
Tenor Murat Karahan, Verona Opera Festivali boyunca 4 farklı eserin başrolünde 13 kez izleyiciyle buluşacak. Karahan, 27 Haziran ile 5-9-12 Temmuz'da da Aida ile sanatseverlerin karşısında olacak. 20 ve 26 Temmuz'da Il Trovatore operasında Manrico rolünü seslendirecek Karahan, İspanyol rejisör Hugo de Ana'nın sahneye koyduğu Carmen ve Tosca operalarında da başrollere hayat verecek. Karahan, Carmen operasında Don Jose'yi 2, 24, 27 Ağustos ve 4 Eylül'de; Tosca operasında ise Cavaradossi'yi 29 Ağustos ve 6 Eylül'de seslendirecek.
Tenor Murat Karahan, La Repubblica gazetesi muhabiri Giuseppe Videtti'ye verdiği röportajda aşırı mutlu olduğunu belirterek, “Tarihi bir yerde olduğumun bilincindeyim. Operada rol alanlar tarafından alkışlandım. Bu demek oluyor ki yeterli bir İtalyancayla eseri söylemeyi başarıyorum. İtalya'da söylediğim her yerde beni dinlemeye geliyorlar. Cavalliere Rusticana'da rol aldığımda Palermo'daki Massimo Tiyatrosu'na dahi geldiler” ifadelerini kullandı.
İtalya'yla aşk hikayesi Türkiye'de kendini ispat ettiği dönemde Renato Scotto ve Bruno Cagli'den eğitim almak üzere Roma'daki Santa Cecilia Konservatuarı'na yazılmasıyla 11 yıl önce başlayan Karahan, “Cagli, birinci dinlemeden sonra bana, ‘Sen çok yeteneklisin. Burada ne yapıyorsun?' dedi.
Ona daha iyi olmak için ders almak istediğimi söyledim. Bunu yalnızca İtalya'da yapabileceğimi söyledim. Scotto'dan bir tenorun sınırlarının olmadığını öğrendim. Şayet iyi bir tekniğin varsa ve iyi çalıştıysan kolay veya zor bir rol yoktur” dedi.
Karahan, her zaman güzel bir sesinin olduğunu ve ailesinin konuşmaya başlamadan önce şarkı söylemeye başladığını dile getirdiğini kaydetti.
İsmet Sezgin'in idolü olduğunu ve bundan dolayı da siyasal bilimler fakültesine kaydını yaptırdığını ancak ailesinin kendisi ile aynı fikirde olmadığını, babasının da tenor olmak istediğini ancak yapamadığını belirten Karahan, annesi Nurser Karahan'ın belcanto tutkusu olduğunu ifade ederek, “Konservatuvara yazılmam için ısrar ediyordu ve sonunda bu bir takıntıya dönüştü ve ben de onu memnun ettim. Opera ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Tamamen hazırlıksız bir şekilde seçmelere katıldım. O Sole Mio'yu söyledim. O dönemin ünlü sopranosu Suna Konad komisyondaydı ve bana ne kadar zamandır bu eseri çalıştığımı sordu. 3 gün diye cevap verdim. Birkaç saat sonra birinci olduğumu öğrendim. Mutlu muydum? Katiyen. Kapana kısılmış gibi hissettim. Bu kadar ısrar ettiği için annemi protesto ediyordum” dedi.
Annesinin de kendisine, “35 yaşına geldiğinde ve bir yıldız olduğunda bunu anlayacaksın” dediğini sözlerine ekleyen Karahan, röportajda şu ifadelere yer verdi:
“İlk defa Ankara'da Devlet Operası'nın orkestrasıyla ‘Onegin'i söylediğimde ustalarım ve koro beni ayakta alkışlamaya başlayınca annemin sözlerini bir kez daha düşündüm. 27 yaşındaydım. Eve koştum, gözyaşları içinde ona sarıldım. İçimden idollerime, tekniği için Pavarotti'ye, tutkusu için Domingo'ya teşekkür ediyordum. İki yıl önce Viyana'da Staatsoper'de Placido ile karşılaştım. Orada da ağladım. O bir kral. Beni anlıyorsunuz değil mi?”
Karahan, La Repubblica gazetesi muhabiri Giuseppe Videtti'ye verdiği röportajda son olarak ise şunları söyledi:
“Hükümetimizin sanata büyük yatırımlar yaptığını, sanatçılara saygı gösterildiğini ve sanatçılarımızın durumunun Avrupa'dakilerden daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Bizler de sizler gibi Akdeniz halkıyız. Davranışlarımız ve tepkilerimiz birbirine benziyor.”
Kaynak: İHA
Tenor Murat Karahan, La Repubblica gazetesi muhabiri Giuseppe Videtti'ye verdiği röportajda aşırı mutlu olduğunu belirterek, “Tarihi bir yerde olduğumun bilincindeyim. Operada rol alanlar tarafından alkışlandım. Bu demek oluyor ki yeterli bir İtalyancayla eseri söylemeyi başarıyorum. İtalya'da söylediğim her yerde beni dinlemeye geliyorlar. Cavalliere Rusticana'da rol aldığımda Palermo'daki Massimo Tiyatrosu'na dahi geldiler” ifadelerini kullandı.
İtalya'yla aşk hikayesi Türkiye'de kendini ispat ettiği dönemde Renato Scotto ve Bruno Cagli'den eğitim almak üzere Roma'daki Santa Cecilia Konservatuarı'na yazılmasıyla 11 yıl önce başlayan Karahan, “Cagli, birinci dinlemeden sonra bana, ‘Sen çok yeteneklisin. Burada ne yapıyorsun?' dedi.
Ona daha iyi olmak için ders almak istediğimi söyledim. Bunu yalnızca İtalya'da yapabileceğimi söyledim. Scotto'dan bir tenorun sınırlarının olmadığını öğrendim. Şayet iyi bir tekniğin varsa ve iyi çalıştıysan kolay veya zor bir rol yoktur” dedi.
Karahan, her zaman güzel bir sesinin olduğunu ve ailesinin konuşmaya başlamadan önce şarkı söylemeye başladığını dile getirdiğini kaydetti.
İsmet Sezgin'in idolü olduğunu ve bundan dolayı da siyasal bilimler fakültesine kaydını yaptırdığını ancak ailesinin kendisi ile aynı fikirde olmadığını, babasının da tenor olmak istediğini ancak yapamadığını belirten Karahan, annesi Nurser Karahan'ın belcanto tutkusu olduğunu ifade ederek, “Konservatuvara yazılmam için ısrar ediyordu ve sonunda bu bir takıntıya dönüştü ve ben de onu memnun ettim. Opera ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Tamamen hazırlıksız bir şekilde seçmelere katıldım. O Sole Mio'yu söyledim. O dönemin ünlü sopranosu Suna Konad komisyondaydı ve bana ne kadar zamandır bu eseri çalıştığımı sordu. 3 gün diye cevap verdim. Birkaç saat sonra birinci olduğumu öğrendim. Mutlu muydum? Katiyen. Kapana kısılmış gibi hissettim. Bu kadar ısrar ettiği için annemi protesto ediyordum” dedi.
Annesinin de kendisine, “35 yaşına geldiğinde ve bir yıldız olduğunda bunu anlayacaksın” dediğini sözlerine ekleyen Karahan, röportajda şu ifadelere yer verdi:
“İlk defa Ankara'da Devlet Operası'nın orkestrasıyla ‘Onegin'i söylediğimde ustalarım ve koro beni ayakta alkışlamaya başlayınca annemin sözlerini bir kez daha düşündüm. 27 yaşındaydım. Eve koştum, gözyaşları içinde ona sarıldım. İçimden idollerime, tekniği için Pavarotti'ye, tutkusu için Domingo'ya teşekkür ediyordum. İki yıl önce Viyana'da Staatsoper'de Placido ile karşılaştım. Orada da ağladım. O bir kral. Beni anlıyorsunuz değil mi?”
Karahan, La Repubblica gazetesi muhabiri Giuseppe Videtti'ye verdiği röportajda son olarak ise şunları söyledi:
“Hükümetimizin sanata büyük yatırımlar yaptığını, sanatçılara saygı gösterildiğini ve sanatçılarımızın durumunun Avrupa'dakilerden daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Bizler de sizler gibi Akdeniz halkıyız. Davranışlarımız ve tepkilerimiz birbirine benziyor.”