Zayıflarken Kalp Sağlığınızdan Olmayın
İnternette veya belirli noktalarda satılan sıvı zayıflama diyetleri hakkında uyarılarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Gökçen Garipoğlu, bu tür diyetlerin kalp ritim bozukluklarına neden olabileceğini ve light ürünlerin belirli düzeyde tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Yaz aylarının yaklaşmasıyla diyet ürünlerine ilgi artıyor. Çoğunlukla internette satılan sıvı zayıflama ürünlerinin vücuda verdiği zararlar konusunda uzmanlar uyarıyor. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gökçen Garipoğlu, diyet konusunda doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
“Hızlı kilo vermek sonrasında ağırlık artışına neden olur”
Beslenme eğitimine sahip olmayan kişilerin medyada, bilimsel kanıtı olmayan önerilerde bulunduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Gökçen Garipoğlu, bunların uzun dönemde insan sağlığına zarar verebileceğini söyledi.
Garipoğlu, “Sıvı zayıflama diyet ürünleri de bu konuda ilgi çeken, kısa sürede hızlı vücut ağırlığı kaybına neden olan düşük enerji içeren uygulamalardır. İnsanlar nasıl kısa sürede şişmanlamadılar ise kısa sürede de zayıflamaya çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Sağlıklı ve kalıcı sonuçlar elde etmek hızlı ağırlık kaybı ile mümkün olmamaktadır. Çünkü kısa sürede hızlı ağırlık kaybı, yağ kaybı ile birlikte hatta daha çok kas kütlesinin kaybedilmesine de neden olmaktadır. Diyet sonunda besin tüketimi arttırıldığında ise kas kazanımı bu kadar kolay olamadığından daha çok yağ kazanımı ile ağırlık artışı görülmektedir. Ayrıca bu tür hızlı kilo verdiren diyetler, düşük kalori içerdiğinden ve kas kaybı da yaşandığından metabolizma hızını da yavaşlatmaktadır. Sürdürülebilir olmayan bu diyetler sonlandığında yavaşlayan metabolik hız nedeniyle de ağırlık artışı kaçınılmazdır. Sıvı diyetlerin yaşam boyu sürdürülmesi mümkün değildir. Hızlı ama geçici diyetler ağırlık kaybında da geçici bir sonuç oluşturmaktadır. Yani ne kadar hızlı zayıflanırsa o kadar hızlı tekrar kilo alınmaktadır” dedi.
Kalp hastalıklarına dikkat
Sıvı zayıflama ürünlerinin vücuttan aşırı miktarda sıvı atımına sebep olduğunu belirten Gökçen Garipoğlu şunları söyledi; “Tüm gün içmek için hazırlanan karışımlar diüretik etki göstererek daha fazla idrar çıkışına sebep olmaktadır. Dolayısıyla bu durum hem sıvı kaybını hem de elektrolit kaybını tetiklemekte, özellikle sodyum ve potasyum kaybını artmaktadır ki bu durum kalp ve böbreklerin dahil olduğu dolaşım sistemini etkilemektedir. Sıvı kaybıyla birlikte ağırlık kaybı yüksek görünse de sıvı ve elektrolit dengesizliğinin böbrek yükünü artırabileceği ve kalp ritim bozukluklarına neden olabileceği unutulmamalıdır. Düşük kalori, yetersiz karbonhidrat, yağ ve protein alımı, kansızlık, bellek sorunları, safra kesesi taşı, adet düzensizlikleri gibi sorunlara da neden olmaktadır.
“Ekmek tüketmemek yanlış”
Diyet içerikleri konusunda çok sayıda doğru bilinen yanlışlar olduğunun altını çizen Garipoğlu, “Öncelikle ekmek tüketmemek yanlış bir davranış olacaktır. Tam tahıl olarak tercih edilen ekmek, bazı vitamin, minarelleri içerdiği gibi önemli bir diyet lifi kaynağıdır. Diyet lifi, zayıflama programlarında daha uzun süre tokluk sağlar ve zayıflama sürecinde sık karşılaşılan kabızlığı önler. Ayrıca sağlıklı karbonhidrat olarak kan şekerinin dengesini de sağlamaya yardımcıdır. Bu denge açlık krizlerini baskılar ve daha da az atıştırma ile daha az kalori alımını da kolaylaştırır. Açken fiziksel aktivite yapmak da yanlış. Çünkü açken kaslarda ve karaciğerde enerji deposu olan glikojen de azalmıştır. Bu fiziksel aktivetenin süresinin kısalmasına, egzersiz sonrası ağrı, yorgunluk hissine neden olur. Hafif bir ara öğün sonrası egzersiz daha etkindir. Bir diğer konu ise light ürünlerin kalorisi yok deyip, istenildiği kadar tüketmek. Diyetlerde esas olan günlük alınan kalorinin kısıtlanması olduğundan bu ürünleri de belli ölçülerde tüketmek gerekir. Yüksek protein, yüksek yağ, düşük karbonhidrat alımı da hastalıkları beraberinde getirmekte. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca birçok çalışmada düşük karbonhidrat yüksek protein diyetlerinin uzun dönemde sağlık üzerindeki etkileri araştırılmış ve bu tarz diyetlerin kardiyovasküler hastalıklarla ilişkili olabileceği sonucuna varılmıştır. Bir diğer husus ise zayıflama adı altında medyada reklamı yapılan ilaçların ve çayların gıda takviyesi şeklinde gösterilmesi kişilerin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir” şeklinde konuştu.
“Diyetinizi sürdürülebilir hale getirin”
Diyetlerin sağlıklı ve kalıcı olmasının sağlayan en önemli özelliğin ‘sürdürülebilir’ olmasından kaynaklandığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Gökçen Garipoğlu, zayıflama diyetlerinde kişinin günlük enerji alımının haftada 0.5-1.0 kg ağırlık kaybını destekleyecek şekilde olması gerektiğini vurguladı. Garipoğlu, son olarak şunları söyledi; “Düzenli beslenmek metabolizmayı hızlandırır ve daha iyi iştah kontrolü sağlarken, yanlış beslenme alışkanlıklarını yaşam tarzına uygun, sürdürülebilir, sağlıklı olduğu kanıtlanmış beslenme davranışlarıyla değiştirmek gerekir. Doğru ve kalıcı sonuçlar elde edebilmek için; Günlük enerjinin yaklaşık olarak yüzde 15-20’si proteinlerden gelmeli ve daha çok kaliteli protein kaynakları kullanılmalıdır. Günlük enerjinin yaklaşık yüzde 20-30’u yağlardan sağlanmalıdır. Yağlı besinler de proteinli besinler gibi tokluk hissi verirler. Zayıflama diyetlerinde çok düşük kalorili diyetler uygulanmadıkça vitamin, mineral yetersizliklerine rastlanmaz. Günlük en az 2-3 litre sıvı tüketilmelidir.”
Kaynak: İHA
“Hızlı kilo vermek sonrasında ağırlık artışına neden olur”
Beslenme eğitimine sahip olmayan kişilerin medyada, bilimsel kanıtı olmayan önerilerde bulunduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Gökçen Garipoğlu, bunların uzun dönemde insan sağlığına zarar verebileceğini söyledi.
Garipoğlu, “Sıvı zayıflama diyet ürünleri de bu konuda ilgi çeken, kısa sürede hızlı vücut ağırlığı kaybına neden olan düşük enerji içeren uygulamalardır. İnsanlar nasıl kısa sürede şişmanlamadılar ise kısa sürede de zayıflamaya çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Sağlıklı ve kalıcı sonuçlar elde etmek hızlı ağırlık kaybı ile mümkün olmamaktadır. Çünkü kısa sürede hızlı ağırlık kaybı, yağ kaybı ile birlikte hatta daha çok kas kütlesinin kaybedilmesine de neden olmaktadır. Diyet sonunda besin tüketimi arttırıldığında ise kas kazanımı bu kadar kolay olamadığından daha çok yağ kazanımı ile ağırlık artışı görülmektedir. Ayrıca bu tür hızlı kilo verdiren diyetler, düşük kalori içerdiğinden ve kas kaybı da yaşandığından metabolizma hızını da yavaşlatmaktadır. Sürdürülebilir olmayan bu diyetler sonlandığında yavaşlayan metabolik hız nedeniyle de ağırlık artışı kaçınılmazdır. Sıvı diyetlerin yaşam boyu sürdürülmesi mümkün değildir. Hızlı ama geçici diyetler ağırlık kaybında da geçici bir sonuç oluşturmaktadır. Yani ne kadar hızlı zayıflanırsa o kadar hızlı tekrar kilo alınmaktadır” dedi.
Kalp hastalıklarına dikkat
Sıvı zayıflama ürünlerinin vücuttan aşırı miktarda sıvı atımına sebep olduğunu belirten Gökçen Garipoğlu şunları söyledi; “Tüm gün içmek için hazırlanan karışımlar diüretik etki göstererek daha fazla idrar çıkışına sebep olmaktadır. Dolayısıyla bu durum hem sıvı kaybını hem de elektrolit kaybını tetiklemekte, özellikle sodyum ve potasyum kaybını artmaktadır ki bu durum kalp ve böbreklerin dahil olduğu dolaşım sistemini etkilemektedir. Sıvı kaybıyla birlikte ağırlık kaybı yüksek görünse de sıvı ve elektrolit dengesizliğinin böbrek yükünü artırabileceği ve kalp ritim bozukluklarına neden olabileceği unutulmamalıdır. Düşük kalori, yetersiz karbonhidrat, yağ ve protein alımı, kansızlık, bellek sorunları, safra kesesi taşı, adet düzensizlikleri gibi sorunlara da neden olmaktadır.
“Ekmek tüketmemek yanlış”
Diyet içerikleri konusunda çok sayıda doğru bilinen yanlışlar olduğunun altını çizen Garipoğlu, “Öncelikle ekmek tüketmemek yanlış bir davranış olacaktır. Tam tahıl olarak tercih edilen ekmek, bazı vitamin, minarelleri içerdiği gibi önemli bir diyet lifi kaynağıdır. Diyet lifi, zayıflama programlarında daha uzun süre tokluk sağlar ve zayıflama sürecinde sık karşılaşılan kabızlığı önler. Ayrıca sağlıklı karbonhidrat olarak kan şekerinin dengesini de sağlamaya yardımcıdır. Bu denge açlık krizlerini baskılar ve daha da az atıştırma ile daha az kalori alımını da kolaylaştırır. Açken fiziksel aktivite yapmak da yanlış. Çünkü açken kaslarda ve karaciğerde enerji deposu olan glikojen de azalmıştır. Bu fiziksel aktivetenin süresinin kısalmasına, egzersiz sonrası ağrı, yorgunluk hissine neden olur. Hafif bir ara öğün sonrası egzersiz daha etkindir. Bir diğer konu ise light ürünlerin kalorisi yok deyip, istenildiği kadar tüketmek. Diyetlerde esas olan günlük alınan kalorinin kısıtlanması olduğundan bu ürünleri de belli ölçülerde tüketmek gerekir. Yüksek protein, yüksek yağ, düşük karbonhidrat alımı da hastalıkları beraberinde getirmekte. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca birçok çalışmada düşük karbonhidrat yüksek protein diyetlerinin uzun dönemde sağlık üzerindeki etkileri araştırılmış ve bu tarz diyetlerin kardiyovasküler hastalıklarla ilişkili olabileceği sonucuna varılmıştır. Bir diğer husus ise zayıflama adı altında medyada reklamı yapılan ilaçların ve çayların gıda takviyesi şeklinde gösterilmesi kişilerin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir” şeklinde konuştu.
“Diyetinizi sürdürülebilir hale getirin”
Diyetlerin sağlıklı ve kalıcı olmasının sağlayan en önemli özelliğin ‘sürdürülebilir’ olmasından kaynaklandığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Gökçen Garipoğlu, zayıflama diyetlerinde kişinin günlük enerji alımının haftada 0.5-1.0 kg ağırlık kaybını destekleyecek şekilde olması gerektiğini vurguladı. Garipoğlu, son olarak şunları söyledi; “Düzenli beslenmek metabolizmayı hızlandırır ve daha iyi iştah kontrolü sağlarken, yanlış beslenme alışkanlıklarını yaşam tarzına uygun, sürdürülebilir, sağlıklı olduğu kanıtlanmış beslenme davranışlarıyla değiştirmek gerekir. Doğru ve kalıcı sonuçlar elde edebilmek için; Günlük enerjinin yaklaşık olarak yüzde 15-20’si proteinlerden gelmeli ve daha çok kaliteli protein kaynakları kullanılmalıdır. Günlük enerjinin yaklaşık yüzde 20-30’u yağlardan sağlanmalıdır. Yağlı besinler de proteinli besinler gibi tokluk hissi verirler. Zayıflama diyetlerinde çok düşük kalorili diyetler uygulanmadıkça vitamin, mineral yetersizliklerine rastlanmaz. Günlük en az 2-3 litre sıvı tüketilmelidir.”