'Yaptığımız Her İşin Arkasında Bir Amaç Olmasına Büyük Önem Veriyoruz'
Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin: 'Yaptığımız her işin, her markamızın arkasında bir amaç olmasına büyük önem veriyoruz. Toplumun beklentilerini, farklılaşan tüketici ihtiyaçlarını çok iyi okuyan markalarımız var. Çalışanlarımızın duyguları ve tüketicilerimizin beklentileri ile tamamen uyumlu olan iş yapma şeklimiz, amacımızı kârlılığın önüne koymamızı gerektirmiyor, amaç zaten kârlılığı beraberinde getiriyor'
Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, "Yaptığımız her işin, her markamızın arkasında bir amaç olmasına büyük önem veriyoruz. Toplumun beklentilerini, farklılaşan tüketici ihtiyaçlarını çok iyi okuyan markalarımız var. Çalışanlarımızın duyguları ve tüketicilerimizin beklentileri ile tamamen uyumlu olan iş yapma şeklimiz, amacımızı kârlılığın önüne koymamızı gerektirmiyor, amaç zaten kârlılığı beraberinde getiriyor." ifadelerini kullandı.
Unilever'den yapılan açıklamaya göre, Unilever'in, 2010 yılında açıkladığı Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde benimsediği iş modeli, sürdürülebilirliğin büyüme için engel değil, aksine itici güç olduğunu kanıtlamaya devam ediyor.
Çevreye olan etkileri azaltılmış, sürdürülebilir yaşam amacına sahip ve tüketicisiyle bunun iletişimini yapabilen ve Unilever bünyesinde "sürdürülebilir yaşamı destekleyen markalar" olarak tanımlanan OMO, Lipton, Knorr, Dove, Algida, Elidor gibi markalar, 2018 yılında Unilever Türkiye'nin toplam büyümesinin yüzde 79,2'sini gerçekleştirdi. Bir önceki yıl bu rakam, yüzde 72 düzeyinde bulunuyordu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, "Yaptığımız her işin, her markamızın arkasında bir amaç olmasına büyük önem veriyoruz. Toplumun beklentilerini, farklılaşan tüketici ihtiyaçlarını çok iyi okuyan markalarımız var. Çalışanlarımızın duyguları ve tüketicilerimizin beklentileri ile tamamen uyumlu olan iş yapma şeklimiz, amacımızı kârlılığın önüne koymamızı gerektirmiyor, amaç zaten kârlılığı beraberinde getiriyor." ifadelerini kullandı.
Kendileri için toplumun, dolayısıyla tüketicilerin yeni beklentilerine cevap verebilmek ve pozitif etkilerini artırmak adına markalarıyla daha cesur olacakları bir dönemin başladığını belirten Seçkin, sürdürülebilir yaşamı yaygınlaştırmak üzere şirketlerinin markaları ve çalışanları ile hep birlikte fayda yaratan amaçların peşinden koşacağını aktardı.
- Unilever, toplumsal cinsiyet eşitliği için ekosistemini harekete geçiriyor
Mustafa Seçkin, "Ülkemizin geleceğine yatırım yapacaksak dezavantajlı/kırılgan grupların güçlenmesi için onları desteklemek zorundayız. Şirketin 2019 ajandasında bu konu öncelikler arasında yer alacak." ifadelerini kullandı.
Unilever’in toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli girişimlerde bulunduğunu aktaran Seçkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kadınların iş hayatına katılımını artıracak, daha üst pozisyonlara gelmelerini destekleyecek uygulamaların yaygınlaşması için ekosistemimizde yer alan 21 şirketle birlikte Birlikte Güçlüyüz platformunu kurduk. Birleşmiş Milletler’in Kadının Güçlenmesi Prensipleri'ni (WEPs) ortak bir rehber kabul ederek birbirimize ilham vermeyi, harekete geçirmeyi ve ölçülebilir gelişim sağlamayı amaçlıyoruz. Bizim hedefimiz, bir hayali tek başımıza gerçekleştirmek değil, güçler birliği sağlayarak hızlı bir şekilde etki yaratmak."
Seçkin, Unilever’in en büyük etki alanlarından biri olan reklamlarda da toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik hem kendi marka reklamlarını iyileştirmek hem de sektöre öncü olmak adına önemli adımlar attığını belirterek, "Farklı sektörlerden 25 şirketle birlikte Reklamverenler Derneği çatısı altında toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerinin reklam endüstrisinin kodu haline gelmesi için bir girişim başlattık." ifadesini kullandı.
Kaynak: AA
Unilever'den yapılan açıklamaya göre, Unilever'in, 2010 yılında açıkladığı Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde benimsediği iş modeli, sürdürülebilirliğin büyüme için engel değil, aksine itici güç olduğunu kanıtlamaya devam ediyor.
Çevreye olan etkileri azaltılmış, sürdürülebilir yaşam amacına sahip ve tüketicisiyle bunun iletişimini yapabilen ve Unilever bünyesinde "sürdürülebilir yaşamı destekleyen markalar" olarak tanımlanan OMO, Lipton, Knorr, Dove, Algida, Elidor gibi markalar, 2018 yılında Unilever Türkiye'nin toplam büyümesinin yüzde 79,2'sini gerçekleştirdi. Bir önceki yıl bu rakam, yüzde 72 düzeyinde bulunuyordu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin, "Yaptığımız her işin, her markamızın arkasında bir amaç olmasına büyük önem veriyoruz. Toplumun beklentilerini, farklılaşan tüketici ihtiyaçlarını çok iyi okuyan markalarımız var. Çalışanlarımızın duyguları ve tüketicilerimizin beklentileri ile tamamen uyumlu olan iş yapma şeklimiz, amacımızı kârlılığın önüne koymamızı gerektirmiyor, amaç zaten kârlılığı beraberinde getiriyor." ifadelerini kullandı.
Kendileri için toplumun, dolayısıyla tüketicilerin yeni beklentilerine cevap verebilmek ve pozitif etkilerini artırmak adına markalarıyla daha cesur olacakları bir dönemin başladığını belirten Seçkin, sürdürülebilir yaşamı yaygınlaştırmak üzere şirketlerinin markaları ve çalışanları ile hep birlikte fayda yaratan amaçların peşinden koşacağını aktardı.
- Unilever, toplumsal cinsiyet eşitliği için ekosistemini harekete geçiriyor
Mustafa Seçkin, "Ülkemizin geleceğine yatırım yapacaksak dezavantajlı/kırılgan grupların güçlenmesi için onları desteklemek zorundayız. Şirketin 2019 ajandasında bu konu öncelikler arasında yer alacak." ifadelerini kullandı.
Unilever’in toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli girişimlerde bulunduğunu aktaran Seçkin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kadınların iş hayatına katılımını artıracak, daha üst pozisyonlara gelmelerini destekleyecek uygulamaların yaygınlaşması için ekosistemimizde yer alan 21 şirketle birlikte Birlikte Güçlüyüz platformunu kurduk. Birleşmiş Milletler’in Kadının Güçlenmesi Prensipleri'ni (WEPs) ortak bir rehber kabul ederek birbirimize ilham vermeyi, harekete geçirmeyi ve ölçülebilir gelişim sağlamayı amaçlıyoruz. Bizim hedefimiz, bir hayali tek başımıza gerçekleştirmek değil, güçler birliği sağlayarak hızlı bir şekilde etki yaratmak."
Seçkin, Unilever’in en büyük etki alanlarından biri olan reklamlarda da toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik hem kendi marka reklamlarını iyileştirmek hem de sektöre öncü olmak adına önemli adımlar attığını belirterek, "Farklı sektörlerden 25 şirketle birlikte Reklamverenler Derneği çatısı altında toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerinin reklam endüstrisinin kodu haline gelmesi için bir girişim başlattık." ifadesini kullandı.