'Türkiye'de 10 Bin 562 KKKA Hastası Tespit Edildi'
CÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin: 'Türkiye geneline bakıyoruz, şu ana kadar 10 bin 562 hasta tespit edilmiş ve bunun bin 683'ü bizim üniversitemizde takip edilmiş. Tabii bu hastaların hepsi Sivas'tan değil, komşu illerden de geliyor'
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aynur Engin, Türkiye genelinde şimdiye kadar 10 bin 562 Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastası tespit edildiğini bildirdi.
Engin, yaptığı yazılı açıklamada, ilk olarak Kongo'da görülen, Birinci Dünya Savaşı sonlarında da Kırım'da rastlanmasından dolayı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi adını alan, kene tutunması sonucu meydana gelen hastalıkla ilgili bilgiler verdi.
Türkiye'de ilk vakaların Kelkit Vadisi'nde görüldüğünü ve hastaların birçoğunun Tokat'tan geldiğini anımsatan Engin, ayrıca Türkiye'de ilk tanının 2003 yılından sonra konulduğunu belirtti.
Engin, hastalığa Tokat, Sivas, Yozgat, Gümüşhane gibi illerde daha çok rastlandığına dikkati çekerek, "Türkiye geneline bakıyoruz, şu ana kadar 10 bin 562 hasta tespit edilmiş ve bunun bin 683'ü bizim üniversitemizde takip edilmiş. Tabii bu hastaların hepsi Sivas'tan değil, komşu illerden de geliyor." ifadelerini kullandı.
KKKA konusunda ülkede sağlık çalışanlarının tecrübeli ve donanımlı olduğunun altını çizen Engin, Cumhuriyet Üniversitesinin bu hastalıkla mücadelede ülke çapında üst sıralarda yer aldığını aktardı.
Engin, şunları kaydetti:
"Sivas Cumhuriyet Üniversitesi gerçekten bu konuda çok fazla hastayı takip ediyor. Temizlikçisinden, doktoruna kadar bütün personelimiz, hemşirelerimiz hatta öğrencilerimiz bile çok tecrübeli. Tek kişilik odalarımızın olması büyük bir avantaj. İyi bir kan merkezimiz var. Bunların hepsi bizim için çok büyük bir avantaj. Zaten KKKA hastalığıyla ilgili çalışmalarda Cumhuriyet Üniversitesinin çok ciddi yayınları çıkıyor. KKKA deyince dünya literatüründe üniversitemizle ilgili alt metinler çıkıyor. Kaldı ki çeşitli projelerde de TÜBİTAK'tan da yurt dışından da hocalarımız mevcut. Tecrübeli bir merkeziz bu alanda."
- "KKKA'dan hastaların yüzde 95'i kurtuluyor"
Engin, KKKA konusunda "bütün hastalar ölecek" şeklindeki bir korkunun yersiz olduğuna işaret ederek, "Çünkü yüzde 95'i kurtuluyor. Korkmamak lazım, bilinçli olmak lazım." açıklamasında bulundu.
Kenenin tutunduğu kişilerin en yakın sağlık merkezine başvurması gerektiğini aktaran Engin, şu uyarılarda bulundu:
"Sağlık kuruluşuna gidilme imkanı yoksa kişi kendisi de yapabilir ama burada önemli nokta keneyi doğru çıkartmak. Burada dikkat edilmesi gereken çıkarma işlemi yaparken keneyi kusturmamak. Bazen görüyoruz, kolonya, deterjan, sigara, aseton gibi farklı farklı şeylerle keneyi çıkartmayı deniyorlar. Bunu kesinlikle önermiyoruz, şu açıdan önermiyoruz diyelim ki kene KKKA virüsü taşıyor, kişiyi de ısırdı kan emiyor, henüz virüsü vermedi. Ama siz kusturursanız zaten orayı delmiş, kusmuğuyla kişiye mikrobu vermiş oluyor. O yüzden kusturulmaması gerekiyor. KKKA'nın görüldüğü bölgelerde çayıra çimene uzanmayacaksınız. Çünkü kene uçmaz, kene yürür. Kene çıplak teni arar, kan emmek için. Tarlada mümkün oldukça çıplak ten olmaması gerekir. Uzun pantolon giyebilirsiniz, çorabı pantolonun üzerine çekmek doğru bir uygulama."
Kaynak: AA
Engin, yaptığı yazılı açıklamada, ilk olarak Kongo'da görülen, Birinci Dünya Savaşı sonlarında da Kırım'da rastlanmasından dolayı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi adını alan, kene tutunması sonucu meydana gelen hastalıkla ilgili bilgiler verdi.
Türkiye'de ilk vakaların Kelkit Vadisi'nde görüldüğünü ve hastaların birçoğunun Tokat'tan geldiğini anımsatan Engin, ayrıca Türkiye'de ilk tanının 2003 yılından sonra konulduğunu belirtti.
Engin, hastalığa Tokat, Sivas, Yozgat, Gümüşhane gibi illerde daha çok rastlandığına dikkati çekerek, "Türkiye geneline bakıyoruz, şu ana kadar 10 bin 562 hasta tespit edilmiş ve bunun bin 683'ü bizim üniversitemizde takip edilmiş. Tabii bu hastaların hepsi Sivas'tan değil, komşu illerden de geliyor." ifadelerini kullandı.
KKKA konusunda ülkede sağlık çalışanlarının tecrübeli ve donanımlı olduğunun altını çizen Engin, Cumhuriyet Üniversitesinin bu hastalıkla mücadelede ülke çapında üst sıralarda yer aldığını aktardı.
Engin, şunları kaydetti:
"Sivas Cumhuriyet Üniversitesi gerçekten bu konuda çok fazla hastayı takip ediyor. Temizlikçisinden, doktoruna kadar bütün personelimiz, hemşirelerimiz hatta öğrencilerimiz bile çok tecrübeli. Tek kişilik odalarımızın olması büyük bir avantaj. İyi bir kan merkezimiz var. Bunların hepsi bizim için çok büyük bir avantaj. Zaten KKKA hastalığıyla ilgili çalışmalarda Cumhuriyet Üniversitesinin çok ciddi yayınları çıkıyor. KKKA deyince dünya literatüründe üniversitemizle ilgili alt metinler çıkıyor. Kaldı ki çeşitli projelerde de TÜBİTAK'tan da yurt dışından da hocalarımız mevcut. Tecrübeli bir merkeziz bu alanda."
- "KKKA'dan hastaların yüzde 95'i kurtuluyor"
Engin, KKKA konusunda "bütün hastalar ölecek" şeklindeki bir korkunun yersiz olduğuna işaret ederek, "Çünkü yüzde 95'i kurtuluyor. Korkmamak lazım, bilinçli olmak lazım." açıklamasında bulundu.
Kenenin tutunduğu kişilerin en yakın sağlık merkezine başvurması gerektiğini aktaran Engin, şu uyarılarda bulundu:
"Sağlık kuruluşuna gidilme imkanı yoksa kişi kendisi de yapabilir ama burada önemli nokta keneyi doğru çıkartmak. Burada dikkat edilmesi gereken çıkarma işlemi yaparken keneyi kusturmamak. Bazen görüyoruz, kolonya, deterjan, sigara, aseton gibi farklı farklı şeylerle keneyi çıkartmayı deniyorlar. Bunu kesinlikle önermiyoruz, şu açıdan önermiyoruz diyelim ki kene KKKA virüsü taşıyor, kişiyi de ısırdı kan emiyor, henüz virüsü vermedi. Ama siz kusturursanız zaten orayı delmiş, kusmuğuyla kişiye mikrobu vermiş oluyor. O yüzden kusturulmaması gerekiyor. KKKA'nın görüldüğü bölgelerde çayıra çimene uzanmayacaksınız. Çünkü kene uçmaz, kene yürür. Kene çıplak teni arar, kan emmek için. Tarlada mümkün oldukça çıplak ten olmaması gerekir. Uzun pantolon giyebilirsiniz, çorabı pantolonun üzerine çekmek doğru bir uygulama."