Venezuela Büyükelçisi Reyes Açıklaması 'Darbenin Ardında Pentagon Var'
Geçtiğimiz günlerde başarısız darbe girişimine sahne olan Venezuela’nın Türkiye Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, Muhalif lider Juan Guaido’nun kendini devlet başkanı ilan eden liderlik anlayışının, Pentagon’un laboratuvarlarında oluşturulup ana akım medya tarafından servis edilen bir harçtan beslendiğini söyledi.
Muhalif lider Juan Guaido’nun 30 Nisan’daki başarısız darbe girişimine sahne olan Venezuela Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde verdiği konferansta ülkesi üzerinde oynanan oyunları anlattı. Üniversitenin Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün davetlisi olarak bir konferans veren Büyükelçi Reyes, muhalif lider Juan Guaido ve birlikte hareket ettiği kişilerin Amerika Birleşik Devletleri’nin(ABD) maşası olduklarının altını çizdi. Kendisini dinleyen akademisyen ve öğrencilere darbe girişiminin ardındaki gerçekleri detaylı bir şekilde anlatan Büyükelçi Reyes, “Guaido’run başında olduğu ve kendini devlet başkanı ilan eden liderlik anlayışı, Pentagon’un laboratuvarlarında oluşturulup ana akım medya tarafından servis edilen bir harçtan beslenmektedir. Tek bir meşru dayanağı olmayan ve demokrasiyi temsil ettiği iddiasında olan bu anlayış halkoyu ile seçilmemiştir. Emperyalizme boyun eğen o eski moda anlayış tekrar bölgede politika sahasında kendisine hareket alanı kazanmış durumdadır” dedi.
“Guaido bir palyaçodur”
Öncelikle Guaido’nun kim olduğuna bakılması gerektiğini anlatan Venezuela Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, darbe girişiminde bulunan muhalif lider hakkında şu bilgileri verdi: “Guaido bugün Venezuela’da sahnelenen komedideki rolü bitince sahneden çekilecek bir palyaçodur. Guaido daha düne kadar tanınmayan, muhalif bloğun içinde yer alan ve aşırı sağı temsil eden ‘Halkın İradesi’ adlı partinin mensubudur. Yani küçük bir azınlığı temsil eden milletvekilidir. Partisi, Ulusal Mecliste yüzde 12.5 temsiliyete sahiptir. Bu da 112 sandalyeli mecliste 14 sandalyedir. Guaido bu macerada kendisi gibi aşırı faşist olan yol arkadaşı Leopaldo Lopez ile ülkede iktidarı ellerine geçirebilmek ve devlet başkanı olabilmek için demokratik olmayan her yolu kendilerine mubah görmüşlerdir.”
“Tek çaresi ABD tankları ile saraya girmek”
Venezuela Büyükelçisi Reyes Venezuela’da iktidarı demokratik yollarla elde edemeyeceğini anlayan Amerikan destekli Guaido’nun bunun için iki farklı seçeneği denediğini ve başarılı olamadığını ifa ederek şöyle konuştu: “Demokratik yollarla İktidarı ele geçiremediği için geriye iki ya da üç seçenek kalıyordu. Birincisi; askeri darbe seçeneğidir ki, bu yola başvurmak için ordunun desteğine ihtiyacınız var. Fakat ordunun onlara bir desteği söz konusu değil. İkincisi; meşru devlet başkanının iktidardan indirebilmek için halk üzerine baskı oluşturmak suretiyle sokakları hareketlendirmektir. Nitekim darbe girişiminde kendilerine sadece 25 asker ve 5 bin kadar kişi destek vermiştir. Guaido bu iki seçenekten de bir sonuç elde edememiştir. Guaido’nun sanırım üçüncü seçenek olarak Amerikan tank ve uçakları eşliğinde başkanlık sarayına ilerlemekten başka çaresi kalmıyor. Yani artık başka türlü iktidarı ele geçirme şansları yok. Çünkü ne halk, ne de ordu desteğine sahipler.”
“Küba’ya ambargo bizimkinin yanında hiçbir şey”
Ülkesinin en ağır ambargolara maruz kaldığına da dikkat çeken Venezuela Büyükelçisi, “Batı yarımküre içerisinde en zalim en vahşi yaptırımlara maruz kalan ülke şu an Venezuela’dır. Küba’ya uygulanan ambargo Venezuela’nınkinin yanında çocuk oyuncağı kalır. Tüm finansal yaptırımlara rağmen siyasi ve diplomatik cephede Venezuela ABD’ye karşı tüm savaşları kazanmasına rağmen ülkemize yönelik saldırgan politikalar sona ermediği gibi alarm seviyesi daha da üst seviyeye çıkarılarak daha saldırgan politikalar içerisine girilmiş durumdadır. Bunu yaparken uluslararası hukuk hiçe sayılmakta haydutça hükmedilmeye çalışılmaktadır” diye konuştu.
“Türk halkının direncini Latin Amerika’da görüyoruz”
Konferansta konuşan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu da emperyalizm ve sömürgeciliğin baskılarına maruz kalan bölgelerin tarih boyunca hep aynı yerler olduğuna dikkat çekti. Bölgenin bağımsızlığında önemli rol oynayan Simon Bolivar’ın “Latin Amerika’nın Atatürk’ü” diye bilindiğini hatırlatan Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu şunları söyledi: “Türk milleti hiçbir zaman esareti kabul etmemiştir. Kimseyi ezmemiştir, ama kimsenin de boyunduruğu altına da girmemiştir. Aynı direnci Latin Amerika’da da görüyoruz. Simon Bolivar’ın Avrupalı sömürgecilere karşı başlattığı o başkaldırı, dalga dalga bütün Latin Amerika’ya yayılmıştır. Bugün baktığınızda bunun yine yenilendiğini görüyorsunuz. Bir ülkeyi ambargolarla yıllardır inim inim inleteceksiniz, sonra oranın kötü yönetildiğini söyleyerek hepimizin gözlerini yaşartacaksınız. Artık insanlık tüm bu gerçekleri görüyor. Türkiye ile Venezuela’yı yakınlaştıran şey, bu tarihi yaşanmışlıklardır. 15 Temmuz’da Amerikan derin devletinin piyonlarının bir çılgınlık anıyla başlattığı o girişim, birkaç kez Venezuela’nın da başına gelmiştir.”
Kaynak: İHA
“Guaido bir palyaçodur”
Öncelikle Guaido’nun kim olduğuna bakılması gerektiğini anlatan Venezuela Büyükelçisi Jose Gregorio Bracho Reyes, darbe girişiminde bulunan muhalif lider hakkında şu bilgileri verdi: “Guaido bugün Venezuela’da sahnelenen komedideki rolü bitince sahneden çekilecek bir palyaçodur. Guaido daha düne kadar tanınmayan, muhalif bloğun içinde yer alan ve aşırı sağı temsil eden ‘Halkın İradesi’ adlı partinin mensubudur. Yani küçük bir azınlığı temsil eden milletvekilidir. Partisi, Ulusal Mecliste yüzde 12.5 temsiliyete sahiptir. Bu da 112 sandalyeli mecliste 14 sandalyedir. Guaido bu macerada kendisi gibi aşırı faşist olan yol arkadaşı Leopaldo Lopez ile ülkede iktidarı ellerine geçirebilmek ve devlet başkanı olabilmek için demokratik olmayan her yolu kendilerine mubah görmüşlerdir.”
“Tek çaresi ABD tankları ile saraya girmek”
Venezuela Büyükelçisi Reyes Venezuela’da iktidarı demokratik yollarla elde edemeyeceğini anlayan Amerikan destekli Guaido’nun bunun için iki farklı seçeneği denediğini ve başarılı olamadığını ifa ederek şöyle konuştu: “Demokratik yollarla İktidarı ele geçiremediği için geriye iki ya da üç seçenek kalıyordu. Birincisi; askeri darbe seçeneğidir ki, bu yola başvurmak için ordunun desteğine ihtiyacınız var. Fakat ordunun onlara bir desteği söz konusu değil. İkincisi; meşru devlet başkanının iktidardan indirebilmek için halk üzerine baskı oluşturmak suretiyle sokakları hareketlendirmektir. Nitekim darbe girişiminde kendilerine sadece 25 asker ve 5 bin kadar kişi destek vermiştir. Guaido bu iki seçenekten de bir sonuç elde edememiştir. Guaido’nun sanırım üçüncü seçenek olarak Amerikan tank ve uçakları eşliğinde başkanlık sarayına ilerlemekten başka çaresi kalmıyor. Yani artık başka türlü iktidarı ele geçirme şansları yok. Çünkü ne halk, ne de ordu desteğine sahipler.”
“Küba’ya ambargo bizimkinin yanında hiçbir şey”
Ülkesinin en ağır ambargolara maruz kaldığına da dikkat çeken Venezuela Büyükelçisi, “Batı yarımküre içerisinde en zalim en vahşi yaptırımlara maruz kalan ülke şu an Venezuela’dır. Küba’ya uygulanan ambargo Venezuela’nınkinin yanında çocuk oyuncağı kalır. Tüm finansal yaptırımlara rağmen siyasi ve diplomatik cephede Venezuela ABD’ye karşı tüm savaşları kazanmasına rağmen ülkemize yönelik saldırgan politikalar sona ermediği gibi alarm seviyesi daha da üst seviyeye çıkarılarak daha saldırgan politikalar içerisine girilmiş durumdadır. Bunu yaparken uluslararası hukuk hiçe sayılmakta haydutça hükmedilmeye çalışılmaktadır” diye konuştu.
“Türk halkının direncini Latin Amerika’da görüyoruz”
Konferansta konuşan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu da emperyalizm ve sömürgeciliğin baskılarına maruz kalan bölgelerin tarih boyunca hep aynı yerler olduğuna dikkat çekti. Bölgenin bağımsızlığında önemli rol oynayan Simon Bolivar’ın “Latin Amerika’nın Atatürk’ü” diye bilindiğini hatırlatan Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu şunları söyledi: “Türk milleti hiçbir zaman esareti kabul etmemiştir. Kimseyi ezmemiştir, ama kimsenin de boyunduruğu altına da girmemiştir. Aynı direnci Latin Amerika’da da görüyoruz. Simon Bolivar’ın Avrupalı sömürgecilere karşı başlattığı o başkaldırı, dalga dalga bütün Latin Amerika’ya yayılmıştır. Bugün baktığınızda bunun yine yenilendiğini görüyorsunuz. Bir ülkeyi ambargolarla yıllardır inim inim inleteceksiniz, sonra oranın kötü yönetildiğini söyleyerek hepimizin gözlerini yaşartacaksınız. Artık insanlık tüm bu gerçekleri görüyor. Türkiye ile Venezuela’yı yakınlaştıran şey, bu tarihi yaşanmışlıklardır. 15 Temmuz’da Amerikan derin devletinin piyonlarının bir çılgınlık anıyla başlattığı o girişim, birkaç kez Venezuela’nın da başına gelmiştir.”