Bolu'da '2050'Ye Doğru Ankara İhracat Stratejisini Belirleme Çalıştayı' Düzenlendi
Bolu’da Ankara Ticaret Odası ve Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri tarafından düzenlenen ve 2 gün sürecek olan “2050’ye Doğru Ankara İhracat Stratejisini Belirleme Çalıştayı” başladı.
Ankara Ticaret Odası ve Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri, 2023 hedefleri çerçevesinde Ankara’nın ülke ihracatına olumlu katkısını artıracak sektörleri ve bu sektörlerin geliştirilmesi için izlenecek yöntemleri belirlemek için “2050’ye Doğru Ankara İhracat Stratejisini Belirleme Çalıştayı” düzenledi.
Bolu’da gerçekleşen çalıştayın açılış konuşmasını yapan Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Başkanı Şerafettin Ceceli, dünyada şuanda çok ciddi ticaret savaşları yaşandığını ve 3. Dünya Savaşı’nın çıktığını belirterek, “Çünkü ticaret savaşları artık tank, top, tüfekle yapılan savaşın yerine geçen bir savaş haline geldi. Büyük bir ihtimalle 2050’ye giderken bu ticaret savaşları devam ediyor olacak. Bize bugün burada düşen ticaret savaşlarından daha az etkilenecek, korumacılık duvarlarının arkasında daha az yer alacak sektörleri de belirlemek, onlarla ilgili stratejileri geliştiriyor olmak” dedi.
“Ülkelerin ekonomik kalkınması ihracatta göstereceği performansa bağlı”
Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran ise, “Değişen dünya ekonomik düzeninde ülkelerin ekonomik kalkınmasının büyük ölçüde ihracatta göstereceği performansa bağlı olduğu görülüyor. Uluslararası arenada her alanda yoğun bir rekabetin yaşandığı günümüzde ihracatın gelişmesi pek çok unsurla doğrudan ilgili. Türkiye için ihracat, halkın refah seviyesinin artması, ekonominin büyümesi ve dünya ticaretinde aşama kaydetmek için vazgeçilmez bir olgu. Ülkemizde ihracata dayalı kalkınma stratejisi belirlendi. İhracat, çok sayıda teşvik ve teknik yardım programlarıyla destekleniyor. Türkiye, dışa açılım modelini benimsediği son 30 yılda ihracatını en hızlı artıran ülkeler arasında yer aldı. Bu süreçte ihracat büyümenin motoru olmakla birlikte istihdamın ve kalkınmanın da öncüsü olarak belirlendi. 1980 sonrasındaki süreçte tüm yapısal reformlar ihracatın artmasına ve çeşitlenmesi amacına uygun yapıldı, teşvikler verildi.
Türkiye’nin 1980 yılında ihracatı yalnızca 3 milyar dolardı. Aradan geçen sürede kendi rekorunu kırarak 168 milyar dolara ulaştı. Bu ihracatta sanayi ürünleri payının yüzde 90’ı aşması büyük başarı oldu” şeklinde konuştu.
“Hedefe ulaşmak için ihracatımızı katlayarak artırmamız gerekiyor”
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçların elde edilemeyeceğini söyleyen Baran, Ankara’nın ihracat verilerini de paylaştı. Baran, “Türkiye’nin ihracat potansiyelini büyütmek için 2023 yılında hedef olarak 500 milyar dolar ihracat, 1 trilyon dolar dış ticaret hacmi ve 2 trilyon dolar milli gelir planlandı. Tabii adı üzerinde hedef, ulaşılmak istenen noktayı ifade ediyor. Bu hedefe ulaşmak için ihracatımızı katlayarak artırmamız gerekiyor. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde etmek mümkün değil. Bunun için yeni planlamalar yapmalı, stratejiler belirlemeli ve metotlar oluşturmalıyız. Hedefler ülkemizin tek bir bölgesinin değil, bütün bölgelerinin kapasitesinin en üstünde üretim yapması ve ihracat gerçekleştirmesiyle ancak yakalanabilir. Ankara her alanda olduğu gibi ihracatta da atılımlar yapan bir şehir. Bugüne kadar sağladığı gelişme, geleceğimiz için de umut veriyor. 2002 yılında 2,8 milyar dolar dış ticaret dengesine sahip olan Ankara’da ihracat sadece 1,5 milyar dolar seviyesindeydi. 2018 yılını 21 milyar dolar toplam dış ticaret, 7,6 milyar dolar ihracatla kapattı. 2002’den 2018 sonuna kadar dış ticaret hacmi yüzde 650, ihracat da yüzde 406 artış gösterdi” dedi.
“Dijitalleşen dünyada ticaret ülke sınırlarını ortadan kaldırmış durumda”
İhracatın yolunu birden fazla parametrenin belirleyeceğini kaydeden Gürsel Baran, “Üretilen maldan pazara, ihracatı gerçekleştirecek firmadan dış ticaret personeline, lojistikten depolamaya, devlet desteklerinden uluslararası rekabete, dijitalleşmeden e-ticarete ve e-ihracata, serbest ticaret anlaşmalarından markalaşmaya, istihdama kadar pek çok parametre ihracatın yolunu belirleyecek. Aktif ve çok boyutlu bir dış ticaret stratejisinin oluşturulması, uygulanması ve sürdürülmesi güçlü ekonomi için çok önemli. Dijitalleşen dünyada ticaret ülke sınırlarını ortadan kaldırmış durumda. Elektronik ticaret aracılığıyla ihraç ettiğiniz bir ürün, ülke markası olarak, satıldığı ülkede diplomatik temsilciden daha fazla imaj oluşturabiliyor” ifadelerini kullandı.
Baran, konuşmasının sonunda yerli firmaların desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“İhracatı nasıl yaparız? Güçlü firmalarımızla. Güçlü firmalarımız nasıl olur? Çok üretmekle, çok satmakla. benim devletim kamu alımlarını eğer yerli değil de yabancı firmalar üzerinden yapıyorsa, benim o ihracata koşan firmalarım nasıl güçlenir, nasıl olur. Bir Ankara’da iş makineleri üreten bir firmamızı ziyarete gittik. İş makinesi alımı yapan askerimiz maalesef Japon firmasını tercih etti. Ben inanıyorum ki bu firmamız çok daha kaliteli ürünleri, çok daha iyi fiyata teslim edebilir. Diyelim ki olmadı. Destek verelim, ikincisinde olsun. Ama yerli üretimi sayın Cumhurbaşkanımız her gittiği yerde yerli ve milli üretim diyor. Arkamıza baktığımızda biz bunun kamu tarafından desteklenmediğini görüyoruz. Kamu alımları başta olmak üzere bizler dahil attığımız her adımda yerli ve milliyi desteklememiz lazım.”
Kaynak: İHA
Bolu’da gerçekleşen çalıştayın açılış konuşmasını yapan Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Başkanı Şerafettin Ceceli, dünyada şuanda çok ciddi ticaret savaşları yaşandığını ve 3. Dünya Savaşı’nın çıktığını belirterek, “Çünkü ticaret savaşları artık tank, top, tüfekle yapılan savaşın yerine geçen bir savaş haline geldi. Büyük bir ihtimalle 2050’ye giderken bu ticaret savaşları devam ediyor olacak. Bize bugün burada düşen ticaret savaşlarından daha az etkilenecek, korumacılık duvarlarının arkasında daha az yer alacak sektörleri de belirlemek, onlarla ilgili stratejileri geliştiriyor olmak” dedi.
“Ülkelerin ekonomik kalkınması ihracatta göstereceği performansa bağlı”
Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran ise, “Değişen dünya ekonomik düzeninde ülkelerin ekonomik kalkınmasının büyük ölçüde ihracatta göstereceği performansa bağlı olduğu görülüyor. Uluslararası arenada her alanda yoğun bir rekabetin yaşandığı günümüzde ihracatın gelişmesi pek çok unsurla doğrudan ilgili. Türkiye için ihracat, halkın refah seviyesinin artması, ekonominin büyümesi ve dünya ticaretinde aşama kaydetmek için vazgeçilmez bir olgu. Ülkemizde ihracata dayalı kalkınma stratejisi belirlendi. İhracat, çok sayıda teşvik ve teknik yardım programlarıyla destekleniyor. Türkiye, dışa açılım modelini benimsediği son 30 yılda ihracatını en hızlı artıran ülkeler arasında yer aldı. Bu süreçte ihracat büyümenin motoru olmakla birlikte istihdamın ve kalkınmanın da öncüsü olarak belirlendi. 1980 sonrasındaki süreçte tüm yapısal reformlar ihracatın artmasına ve çeşitlenmesi amacına uygun yapıldı, teşvikler verildi.
Türkiye’nin 1980 yılında ihracatı yalnızca 3 milyar dolardı. Aradan geçen sürede kendi rekorunu kırarak 168 milyar dolara ulaştı. Bu ihracatta sanayi ürünleri payının yüzde 90’ı aşması büyük başarı oldu” şeklinde konuştu.
“Hedefe ulaşmak için ihracatımızı katlayarak artırmamız gerekiyor”
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçların elde edilemeyeceğini söyleyen Baran, Ankara’nın ihracat verilerini de paylaştı. Baran, “Türkiye’nin ihracat potansiyelini büyütmek için 2023 yılında hedef olarak 500 milyar dolar ihracat, 1 trilyon dolar dış ticaret hacmi ve 2 trilyon dolar milli gelir planlandı. Tabii adı üzerinde hedef, ulaşılmak istenen noktayı ifade ediyor. Bu hedefe ulaşmak için ihracatımızı katlayarak artırmamız gerekiyor. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde etmek mümkün değil. Bunun için yeni planlamalar yapmalı, stratejiler belirlemeli ve metotlar oluşturmalıyız. Hedefler ülkemizin tek bir bölgesinin değil, bütün bölgelerinin kapasitesinin en üstünde üretim yapması ve ihracat gerçekleştirmesiyle ancak yakalanabilir. Ankara her alanda olduğu gibi ihracatta da atılımlar yapan bir şehir. Bugüne kadar sağladığı gelişme, geleceğimiz için de umut veriyor. 2002 yılında 2,8 milyar dolar dış ticaret dengesine sahip olan Ankara’da ihracat sadece 1,5 milyar dolar seviyesindeydi. 2018 yılını 21 milyar dolar toplam dış ticaret, 7,6 milyar dolar ihracatla kapattı. 2002’den 2018 sonuna kadar dış ticaret hacmi yüzde 650, ihracat da yüzde 406 artış gösterdi” dedi.
“Dijitalleşen dünyada ticaret ülke sınırlarını ortadan kaldırmış durumda”
İhracatın yolunu birden fazla parametrenin belirleyeceğini kaydeden Gürsel Baran, “Üretilen maldan pazara, ihracatı gerçekleştirecek firmadan dış ticaret personeline, lojistikten depolamaya, devlet desteklerinden uluslararası rekabete, dijitalleşmeden e-ticarete ve e-ihracata, serbest ticaret anlaşmalarından markalaşmaya, istihdama kadar pek çok parametre ihracatın yolunu belirleyecek. Aktif ve çok boyutlu bir dış ticaret stratejisinin oluşturulması, uygulanması ve sürdürülmesi güçlü ekonomi için çok önemli. Dijitalleşen dünyada ticaret ülke sınırlarını ortadan kaldırmış durumda. Elektronik ticaret aracılığıyla ihraç ettiğiniz bir ürün, ülke markası olarak, satıldığı ülkede diplomatik temsilciden daha fazla imaj oluşturabiliyor” ifadelerini kullandı.
Baran, konuşmasının sonunda yerli firmaların desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
“İhracatı nasıl yaparız? Güçlü firmalarımızla. Güçlü firmalarımız nasıl olur? Çok üretmekle, çok satmakla. benim devletim kamu alımlarını eğer yerli değil de yabancı firmalar üzerinden yapıyorsa, benim o ihracata koşan firmalarım nasıl güçlenir, nasıl olur. Bir Ankara’da iş makineleri üreten bir firmamızı ziyarete gittik. İş makinesi alımı yapan askerimiz maalesef Japon firmasını tercih etti. Ben inanıyorum ki bu firmamız çok daha kaliteli ürünleri, çok daha iyi fiyata teslim edebilir. Diyelim ki olmadı. Destek verelim, ikincisinde olsun. Ama yerli üretimi sayın Cumhurbaşkanımız her gittiği yerde yerli ve milli üretim diyor. Arkamıza baktığımızda biz bunun kamu tarafından desteklenmediğini görüyoruz. Kamu alımları başta olmak üzere bizler dahil attığımız her adımda yerli ve milliyi desteklememiz lazım.”