'Terörü Lanetlemek Ve Karşısında Dimdik Durmak Gerekiyor'
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım: '(Yeni Zelanda'daki terör saldırısı) Biz başından beri 'Terörün dini, mezhebi, milleti olmaz. Terör insanlık suçudur. Terörist de insan öldürme makinesidir' diyoruz. Olaylara çifte standartla yaklaşmak, insanlığın huzuru ve barışı için en büyük tehdittir. Her türlü terör olayını, 'ama, fakat' demeden aynı kararlılıkla lanetlemek ve dimdik karşısında durmak gerekiyor' 'Bu olaya sempatiyle bakan kişinin insanlığını sorgulamak lazım. Bu tesadüfen gelişen bir durum değil. Bunun bir arka planı var. Yıllardan beri, aşırıcılık, Avrupa'da uygulanan politikalar nedeniyle rağbet görmeye başladı. Hatta bazı ülkelerde iktidar bile oldu'
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, "Biz başından beri 'Terörün dini, mezhebi, milleti olmaz. Terör insanlık suçudur. Terörist de insan öldürme makinesidir' diyoruz. Olaylara çifte standartla yaklaşmak, insanlığın huzuru ve barışı için en büyük tehdittir. Her türlü terör olayını, 'ama, fakat' demeden aynı kararlılıkla lanetlemek ve dimdik karşısında durmak gerekiyor." dedi.
Akademi Beyoğlu'nda, ilçede yaşayan farklı ırk, din ve mezhep mensuplarıyla bir araya gelen Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, Yeni Zelanda'daki olaya bir terör hadisesi gözüyle bakmak gerektiğini söyledi.
Yıldırım, Türkiye'de ve Beyoğlu'nda hiç kimsenin Yeni Zelanda'daki terör olayına sempatiyle bakabileceğini zannetmediğini aktararak, "Bu olaya sempatiyle bakan kişinin insanlığını sorgulamak lazım. Bu tesadüfen gelişen bir durum değil. Bunun bir arka planı var. Yıllardan beri, aşırıcılık, Avrupa'da uygulanan politikalar nedeniyle rağbet görmeye başladı. Hatta bazı ülkelerde iktidar bile oldu. Norveç'te yaşanan olayı hatırlayın. O olay aslında Avrupalılara bir işaret fişeğiydi. Eğer o olayı, bir meczubun yapmış olduğu iş gibi kavramayıp, ciddiye alsalardı iş bu noktaya gelmezdi. Münferit olaydan öte, organize terör olayına dönüşmüştür." diye konuştu.
Yeni Zelanda'daki katilin büyük bir soğukkanlılıkla cinayet işlediğini ve 70 sayfadan oluşan bir manifesto hazırladığını hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"1683 Viyana'dan başlayıp bugüne kadar Müslümanlara karşı yapılan saldırıları silahına işlemiş. Ve canlı yayında gözünü kırpmadan insanları öldürüyor. Terör olayı olunca, artık iyice alıştığımız bir şey var. 'İslami terör'. Biz başından beri 'Terörün dini, mezhebi, milleti olmaz. Terör insanlık suçudur. Terörist de bir insan öldürme makinesidir.' diyoruz. Olaylara çifte standartla yaklaşmak, insanlığın huzuru ve barışı için en büyük tehdittir. Her türlü terör olayını, 'ama, fakat' demeden aynı kararlılıkla lanetlemek ve dimdik karşısında durmak gerekiyor. Geçmiş tarihlerde, insanların bu ayrıştırmacı politikalardan çok büyük zarar gördüğünü biliyoruz. Görevimiz; çocuklarımıza, torunlarımıza daha yaşanabilir bir dünya teslim etmektir. Orta Doğu'da bir iş yaşanıyor. Bakın 8. yıl bitti. Bir milyon insan hayatını kaybetti. 15 milyon insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı."
Dünyayı yönetmeye çalışan ülkelerin, bireysel rekabetlerini daha fazla önemsediklerini ve oradaki çözümü ikinci plana attıklarına dikkati çeken Yıldırım, "Bu da sorunların büyümesine sebep oluyor. Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Mısır'da yaşananlar belli. Bugün Libya'da yaşayanlar 'Keşke Kaddafi yaşasaydı' diyecek noktaya geldiyse, Irak'takiler, 'Saddam Hüseyin keşke başımızdan gitmeseydi' diyecek duruma geldiyse, dünyayı yöneten Birleşmiş Milletler'in başındakiler demek ki işlerini iyi yapmıyor. Olay, bu kadar açık." ifadelerini kullandı.
Dünyadaki gelişmelere rağmen Türkiye ve İstanbul'daki halkların huzur, güven ve barış içinde birlikte yaşadıklarını hatırlatan Yıldırım, İstanbul'un farklı medeniyetlere başkentlik yapan bir şehir olduğunu vurguladı.
Yıldırım, tüm terör örgütlerine karşı mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Daha fazla empati yaparak, daha fazla birbirimize sevgi ve saygı duyarak terör örgütlerinin karşısında dimdik olmalıyız. Bunun için de en güzel örnek Beyoğlu'dur. Beyoğlu'nun tarihi kimliğinde de kardeşlik vardır. Beyoğlu, bir anlamda İstanbul'un bir özetini oluşturuyor." diye konuştu.
Yıldırım, bir saat süren toplantıda katılımcılara, belediye başkanı seçilmesi halinde İstanbul'da hayata geçireceği projeleri anlattı.
Binali Yıldırım, katılımcıların dilek ve temennilerini dinleyerek, sorularını da yanıtladı.
Kaynak: AA
Akademi Beyoğlu'nda, ilçede yaşayan farklı ırk, din ve mezhep mensuplarıyla bir araya gelen Yıldırım, burada yaptığı konuşmada, Yeni Zelanda'daki olaya bir terör hadisesi gözüyle bakmak gerektiğini söyledi.
Yıldırım, Türkiye'de ve Beyoğlu'nda hiç kimsenin Yeni Zelanda'daki terör olayına sempatiyle bakabileceğini zannetmediğini aktararak, "Bu olaya sempatiyle bakan kişinin insanlığını sorgulamak lazım. Bu tesadüfen gelişen bir durum değil. Bunun bir arka planı var. Yıllardan beri, aşırıcılık, Avrupa'da uygulanan politikalar nedeniyle rağbet görmeye başladı. Hatta bazı ülkelerde iktidar bile oldu. Norveç'te yaşanan olayı hatırlayın. O olay aslında Avrupalılara bir işaret fişeğiydi. Eğer o olayı, bir meczubun yapmış olduğu iş gibi kavramayıp, ciddiye alsalardı iş bu noktaya gelmezdi. Münferit olaydan öte, organize terör olayına dönüşmüştür." diye konuştu.
Yeni Zelanda'daki katilin büyük bir soğukkanlılıkla cinayet işlediğini ve 70 sayfadan oluşan bir manifesto hazırladığını hatırlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"1683 Viyana'dan başlayıp bugüne kadar Müslümanlara karşı yapılan saldırıları silahına işlemiş. Ve canlı yayında gözünü kırpmadan insanları öldürüyor. Terör olayı olunca, artık iyice alıştığımız bir şey var. 'İslami terör'. Biz başından beri 'Terörün dini, mezhebi, milleti olmaz. Terör insanlık suçudur. Terörist de bir insan öldürme makinesidir.' diyoruz. Olaylara çifte standartla yaklaşmak, insanlığın huzuru ve barışı için en büyük tehdittir. Her türlü terör olayını, 'ama, fakat' demeden aynı kararlılıkla lanetlemek ve dimdik karşısında durmak gerekiyor. Geçmiş tarihlerde, insanların bu ayrıştırmacı politikalardan çok büyük zarar gördüğünü biliyoruz. Görevimiz; çocuklarımıza, torunlarımıza daha yaşanabilir bir dünya teslim etmektir. Orta Doğu'da bir iş yaşanıyor. Bakın 8. yıl bitti. Bir milyon insan hayatını kaybetti. 15 milyon insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı."
Dünyayı yönetmeye çalışan ülkelerin, bireysel rekabetlerini daha fazla önemsediklerini ve oradaki çözümü ikinci plana attıklarına dikkati çeken Yıldırım, "Bu da sorunların büyümesine sebep oluyor. Afganistan, Irak, Libya, Yemen, Mısır'da yaşananlar belli. Bugün Libya'da yaşayanlar 'Keşke Kaddafi yaşasaydı' diyecek noktaya geldiyse, Irak'takiler, 'Saddam Hüseyin keşke başımızdan gitmeseydi' diyecek duruma geldiyse, dünyayı yöneten Birleşmiş Milletler'in başındakiler demek ki işlerini iyi yapmıyor. Olay, bu kadar açık." ifadelerini kullandı.
Dünyadaki gelişmelere rağmen Türkiye ve İstanbul'daki halkların huzur, güven ve barış içinde birlikte yaşadıklarını hatırlatan Yıldırım, İstanbul'un farklı medeniyetlere başkentlik yapan bir şehir olduğunu vurguladı.
Yıldırım, tüm terör örgütlerine karşı mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Daha fazla empati yaparak, daha fazla birbirimize sevgi ve saygı duyarak terör örgütlerinin karşısında dimdik olmalıyız. Bunun için de en güzel örnek Beyoğlu'dur. Beyoğlu'nun tarihi kimliğinde de kardeşlik vardır. Beyoğlu, bir anlamda İstanbul'un bir özetini oluşturuyor." diye konuştu.
Yıldırım, bir saat süren toplantıda katılımcılara, belediye başkanı seçilmesi halinde İstanbul'da hayata geçireceği projeleri anlattı.
Binali Yıldırım, katılımcıların dilek ve temennilerini dinleyerek, sorularını da yanıtladı.