Sahte Organik Bal Uyarısı
Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar doğrultusunda, piyasada satılan sahte propolis ve ballara dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Tanuğur, “Yaptığımız araştırmalara göre piyasada satılan propolislerin yüzde 95’i doğru içerik bilgisi ile etiketlenmemiş. Ayrıca incelediğimiz ürünler arasında yer alan; su veya yağ bazlı olarak piyasada satışa sunulan propolislerin antioksidan kapasitesi yok denecek kadar az. Özetle, bu ürünler neredeyse hiç propolis içermiyor yani sahte. Ancak yüksek oranda propolis içerdiği ve hatta organik propolis içerdiği iddiası ile satılıyor. Bu anlamda tüketici aldatılıyor” şeklinde ifade etti.
Özellikle Çin’den gelen ve denetimi yapılmayan bu propolislerden bazıları, organik adı altında tüketiciye sunuluyor ve bu ürünler, Türkiye’de paketlendiği için raflarda da menşei Türkiye olarak satışa sunulabiliyor. Propolisle ilgili ülkemizde yasal bir standart bulunmadığı için ne yazık ki bu ürünlerin denetimi yapılamıyor. Kontrollü olarak üretim yapmak ve yine bu kontrollü üretimi doğru bir şekilde analiz ederek etiketlemek için balda olduğu gibi propoliste de tebliğ şart” dedi.
“Ballarda da eksik beyan var”
İTÜ ARI Teknokent’te gerçekleştirilmiş olan bir diğer çalışmada; piyasada satışa sunulan balların incelendiğini ifade eden Tanuğur, “Piyasada satılan 45 adet balı inceledik ve 4 ürün hariç, incelenen bütün ballarda pastörizasyon işleminin uygulandığını tespit ettik. Pastörizasyon, 65-76C aralığında uygulanan bir ısıtma işlemi. Bu işlem ballarda kristalizasyon yani şekerlenmeyi önlemek için yapılıyor. Aslında gerekli bir işlem değil sadece ürünün fiziksel görüntüsünün berrak ve kıvamlı olması için yapılıyor. Bu şekilde balların raflarda daha uzun süre, şeffaf berrak bir şekilde kalması sağlanıyor. Fakat balda bu işlemin uygulanması balın içerisindeki enzimlerin, proteinlerin, vitaminlerin ve antioksidan maddelerin zarar görmesine neden oluyor. Ancak, raflarda satılan birçok ürün pastörize edilmiş olmasına rağmen, etiketlerde bu durum beyan edilmiyor ve tüketici eksik bilgilendiriliyor.” İnceledikleri ürünler arasında, organik bal olarak satışa sunulan 4 üründe de antibiyotik kalıntısı tespit ettiklerini belirten Tanuğur, “Arı hastalıklarını önlemek amacıyla kovanda arı ilaçları kullanılıyor. Gerçekleştirdiğimiz kalıntı analizleri sonucunda, arıcılıkta bu amaçla kullanılan sulfamethazıne ve erıtromısın adlı antibiyotiklerin, organik adı altında satılan ballarda bulunduğunu tespit ettik. Bu antibiyotikler, ballarda kalıntı olarak karşımıza çıkıyor ve sürekli tüketildiğinde insan sağlığını tehdit eder hale geliyor” şeklinde konuştu.
Tüketici ne yapmalı?
Özellikle arı ürünlerinde yeterli denetim ve analiz yapılmadığını belirten Tanuğur, organik ifadesi ile tüketicide doğal ürün algısı yaratılmaya çalışıldığını ve bu konunun ticari bir pazarlama aracı yapıldığını belirtti.
Tanuğur, "Oysa ürünleri analiz ettiğimizde, içeriğinde kalıntı bulunduğunu ve etiketlerinde beyan edilen etken maddeyi içermediğini tespit ettik. Tüketiciler kandırılıyor ve üstelik bu ürünler organik iddiası ile fahiş fiyatlara satılıyor. Burada tüketicilerin yapması gereken en önemli şey, aldıkları ürünleri, üretici firmayı, firmanın teknik alt yapısı, ekibi ve uzmanlığını ve ayrıca etiket bilgilerini sorgulamak. Güvenilirliği kanıtlanmış, kovandan sofraya izlenebilen, denetimi yapılan, sözleşmeli arıcılık uygulamaları ile üretilen yerli Anadolu balını ve propolisini, tercih etmeliler" şeklinde konuştu.
Balın ise kovandan elde edildiği hali ile tüketime sunulan “Ham Bal” olmasına dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyardı.
