'Türkiye'de Kukla Sanatı Hak Ettiği Yerde Değil'
İzmir'de 2007 yılında 5 kukla tiyatrosunun katılımıyla başlayan İzmir Uluslararası Kukla Günleri'nde bu yıl 24 ülkeden 44 farklı gösteri sergilenecek Festival Direktörü Selçuk Dinçer: 'Dünyanın hangi coğrafyasında kime sorarsanız sorun Karagöz'ü çok iyi tanıyor ama maalesef bizde modern kukla sanatı hiç ortaya çıkamamış' 'Türkiye'de kukla sanatı hak ettiği yerde değil çünkü bizim bir kukla okulumuz yok hala. 81, 82 milyonluk Türkiye'de kuklaya bu kadar ilgi ve büyük bir kukla geleneğimiz varken bir kukla okulumuz yok. Hızla bir kukla okulu açılması lazım'
ESRA BİLGİN - İzmir'de 2007 yılında küçük bir festival olarak başlayan "İzmir Uluslararası Kukla Günleri", 13'üncü buluşmasında 24 ülkeden 44 farklı gösteriyi her yaştan kuklaseverin beğenisine sunacak.
İzmir'de 28 Şubat'taki ilk gösteriyle başlayacak ve 17 Mart'a kadar 24 ülkeden farklı kültürleri sahneye taşıyacak olan İzmir Uluslararası Kukla Günleri, yıllar geçtikte sayıları artan Türk grupların da gösterileriyle renklenecek.
Festival Direktörü Selçuk Dinçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa seyahatlerinde görerek merak saldığı kukla sanatını İzmir'in kültür hayatına katmak amacıyla başlattıkları organizasyonun kısa sürede bu kadar büyük ilgi görmesini beklemediklerini ifade etti.
Kuklanın 7'den 77'ye, çocuk büyük herkesi kolaylıkla kendisine çekebilen, sevimli bir sanat dalı olduğunu ifade eden Dinçer, 11 yıl önce 5 kukla grubuyla başlayan festivalin bugün 24 ülkeden 44 gruba ulaştığını aktardı.
- "Dünyaca tanınıyoruz"
Festivalin uluslararası tanınırlığının memnuniyet verici düzeyde olduğuna işaret eden Dinçer, şunları kaydetti:
"Dünyada çok iyi bir network oluşturduk. Sürekli bu ağların içindeki önemli kurumlarla, önemli festivallerle iletişim içerisinde hareket ediyoruz. Sanatçılara kendimizi tanıtıyoruz. Onları tanıyoruz. Her yıl daha fazla kişi, kurum katıyoruz. Hem dünyanın yaptığı işlerden haberdar olmaya çalışıyoruz hem de dünyayı kendi yaptığımız işlerden haberdar ediyoruz. 12 yıl bitti, bu sene 13'üncü festivalimizi düzenliyoruz. Baktığınızda bu bir festivalin yerli yerine oturması adına kısa bir süre ama biz, bu kısa süreyi çok iyi değerlendirdik. Çok çalıştık, çok uğraştık. Dünyaya kendimizi çok iyi anlattık ve alanında dünyanın en saygın markalarından birini yarattık."
Türkiye'nin önemli bir kukla geçmişine sahip olduğunu belirten Dinçer, "Buna rağmen sokaktaki insan kuklayı tanımıyordu. Dünyanın en büyük kukla geleneklerinden biri Karagöz. Dünyanın hangi coğrafyasında, kukla ile ilgili kime sorarsanız sorun Karagöz'ü çok iyi tanıyor. Başka bir geleneğimiz var İbiş. Bunların ikisi de geleneksel formlar ama maalesef bizde modern kukla sanatı hiç ortaya çıkamamış. Çıkamadığı için gelişmemiş, tanınmamış" ifadelerini kullandı.
Kukla sanatının dünyada özellikle İtalya, Fransa ve Almanya'da etkili şekilde icra edildiğinin altını çizen Dinçer, "Maalesef Türkiye'de kukla sanatı hak ettiği yerde değil çünkü bizim bir kukla okulumuz yok hala. 81, 82 milyonluk Türkiye'de kuklaya bu kadar ilgi ve büyük bir kukla geleneğimiz varken bir kukla okulumuz yok. Hızla bir kukla okulu açılması lazım. Umuyorum bizim bu çabalarımızdan sonra bu okul İzmir'de açılır." dedi.
Dinçer, her yıl yaptıkları gibi bu yıl da gösterileri İzmir'deki hemen hemen her semte götüreceklerini, kuklaseverlerin oyunları gösteri merkezlerinde ya da sokaklarda izleyebileceğini ifade etti.
- Tabloları müzik eşliğinde canlandıracaklar
Festivalin en ses getirecek oyunlarından birinin İtalya'dan gelen Teatri 35 grubunun "Yaşayan Tablolar" isimli gösterisi olduğunu ifade eden Dinçer, "Bu grup ünlü ressam Caravaggio'nun tablolarını canlandıracak. Bu oyuna İzmir Devlet Opera Balesi sanatçıları da barok müzik çalarak eşlik edecek. Çok ilginç bir sergileme olacak. Gösteriyi çok az yerde canlı müzikle yapmışlar. Şimdi de İzmir'de yapacaklar. Oyun, 1 Mart akşamı Sabancı Kültür Sarayı'nda izlenebilecek. Festivalin diğer kaçmaz oyunları İspanya'dan gelen Yaşam, Hollanda'dan gelen Paslı Çiviler ve Diğer Kahramanlar, Fransa'dan gelen Küçük Küp Evler ve Romanya'dan gelen Melekler Sokağı ile Almanya'dan gelen çocuk oyunu Bembeyaz ve Simsiyah" diye konuştu.
Kaynak: AA
İzmir'de 28 Şubat'taki ilk gösteriyle başlayacak ve 17 Mart'a kadar 24 ülkeden farklı kültürleri sahneye taşıyacak olan İzmir Uluslararası Kukla Günleri, yıllar geçtikte sayıları artan Türk grupların da gösterileriyle renklenecek.
Festival Direktörü Selçuk Dinçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Avrupa seyahatlerinde görerek merak saldığı kukla sanatını İzmir'in kültür hayatına katmak amacıyla başlattıkları organizasyonun kısa sürede bu kadar büyük ilgi görmesini beklemediklerini ifade etti.
Kuklanın 7'den 77'ye, çocuk büyük herkesi kolaylıkla kendisine çekebilen, sevimli bir sanat dalı olduğunu ifade eden Dinçer, 11 yıl önce 5 kukla grubuyla başlayan festivalin bugün 24 ülkeden 44 gruba ulaştığını aktardı.
- "Dünyaca tanınıyoruz"
Festivalin uluslararası tanınırlığının memnuniyet verici düzeyde olduğuna işaret eden Dinçer, şunları kaydetti:
"Dünyada çok iyi bir network oluşturduk. Sürekli bu ağların içindeki önemli kurumlarla, önemli festivallerle iletişim içerisinde hareket ediyoruz. Sanatçılara kendimizi tanıtıyoruz. Onları tanıyoruz. Her yıl daha fazla kişi, kurum katıyoruz. Hem dünyanın yaptığı işlerden haberdar olmaya çalışıyoruz hem de dünyayı kendi yaptığımız işlerden haberdar ediyoruz. 12 yıl bitti, bu sene 13'üncü festivalimizi düzenliyoruz. Baktığınızda bu bir festivalin yerli yerine oturması adına kısa bir süre ama biz, bu kısa süreyi çok iyi değerlendirdik. Çok çalıştık, çok uğraştık. Dünyaya kendimizi çok iyi anlattık ve alanında dünyanın en saygın markalarından birini yarattık."
Türkiye'nin önemli bir kukla geçmişine sahip olduğunu belirten Dinçer, "Buna rağmen sokaktaki insan kuklayı tanımıyordu. Dünyanın en büyük kukla geleneklerinden biri Karagöz. Dünyanın hangi coğrafyasında, kukla ile ilgili kime sorarsanız sorun Karagöz'ü çok iyi tanıyor. Başka bir geleneğimiz var İbiş. Bunların ikisi de geleneksel formlar ama maalesef bizde modern kukla sanatı hiç ortaya çıkamamış. Çıkamadığı için gelişmemiş, tanınmamış" ifadelerini kullandı.
Kukla sanatının dünyada özellikle İtalya, Fransa ve Almanya'da etkili şekilde icra edildiğinin altını çizen Dinçer, "Maalesef Türkiye'de kukla sanatı hak ettiği yerde değil çünkü bizim bir kukla okulumuz yok hala. 81, 82 milyonluk Türkiye'de kuklaya bu kadar ilgi ve büyük bir kukla geleneğimiz varken bir kukla okulumuz yok. Hızla bir kukla okulu açılması lazım. Umuyorum bizim bu çabalarımızdan sonra bu okul İzmir'de açılır." dedi.
Dinçer, her yıl yaptıkları gibi bu yıl da gösterileri İzmir'deki hemen hemen her semte götüreceklerini, kuklaseverlerin oyunları gösteri merkezlerinde ya da sokaklarda izleyebileceğini ifade etti.
- Tabloları müzik eşliğinde canlandıracaklar
Festivalin en ses getirecek oyunlarından birinin İtalya'dan gelen Teatri 35 grubunun "Yaşayan Tablolar" isimli gösterisi olduğunu ifade eden Dinçer, "Bu grup ünlü ressam Caravaggio'nun tablolarını canlandıracak. Bu oyuna İzmir Devlet Opera Balesi sanatçıları da barok müzik çalarak eşlik edecek. Çok ilginç bir sergileme olacak. Gösteriyi çok az yerde canlı müzikle yapmışlar. Şimdi de İzmir'de yapacaklar. Oyun, 1 Mart akşamı Sabancı Kültür Sarayı'nda izlenebilecek. Festivalin diğer kaçmaz oyunları İspanya'dan gelen Yaşam, Hollanda'dan gelen Paslı Çiviler ve Diğer Kahramanlar, Fransa'dan gelen Küçük Küp Evler ve Romanya'dan gelen Melekler Sokağı ile Almanya'dan gelen çocuk oyunu Bembeyaz ve Simsiyah" diye konuştu.