1700 Yıllara Dayanan Terzilik Mesleğini Sürdürüyor
Şanlıurfa’da bin 700 yıllarda Osmanlı döneminde atalarından gelen terzilik mesleği asırlık malzemeleriyle sürdürüyor.
Şanlıurfa’nın tarihi mekanı olan Gümrük Hanı’nda terzilik mesleğini 60 yıldır sürdüren 76 yaşındaki terzi Sezai Karakapıcı Osmanlı dönemine kadar dayanan terzilik mesleğine davam ediyor. Küçük bir işletmede asırlık olan malzemelerle terzilik yapan Karakapıcı, Terzilik mesleğinin bin 700 yıllardan atalarından bugüne kadar geldiğini ifade etti.
“Terzilik mesleğimiz Osmanlı’ya kadar dayanıyor”
Terzilik mesleğini severek yaptığını belirten Sezai Karakapıcı, “ Ben 1965 yılında babamın terzi dükkanına çırak olarak geldim. 1976 yılında babam emekliliği ayrılınca dükkanı bana devretti. O günden sonra terzi dükkanını işletiyorum. Ustamın makasını aldıktan sonra pantolon, ceket gibi kıyafetleri dikmeye başladık. O günden şimdiye kadar terzi dükkanını işletiyorum. Ben tam 60 yıldır baba mesleği olan terziciliği yapıyorum. Ben hala işimi severek ve isteyerek devam ediyorum. Ben işi yaparken babam bana işi iyi yap, severek yap ve meraklı ol diyordu. Şanlıurfa’da şimdi en eski terzi olarak ben kaldım. Son zamanlarda rahatsızlığımdan dolayı çok çalışamıyorum. Bizim soyumuz Osmanlı’ya kadar dayanır. Osmanlı döneminde bizimkiler 1700 civarında Şanlıurfa’ya geliyorlar. Bizim ailenin bir kısmı Üsküp’e gidiyor. Ailenin geri kalanı da İstanbul’a yerleşiyor” dedi.
Asırlık makasla çalışıyor
Son Osmanlı terzisi olarak çalıştığını dile getiren Karakapıcı, “ Bu makası babamın ustası Halep’ten alıyor. Makasla bir müddet ustamız çalışıyor. Makas ağır olduğu için makası babama satıyor. Babam makası 70 liraya alıyor. O dönemde altın 10 liraydı. 7 altın değerinde bir makastır. Bir buçuk asır olan makasla halada çalışıyorum. Özelliği güzel bir makastır. Ben bu makasa kıyamıyorum. Belediye başkanları bu makası müzeye adıma koymayı istediler. Ben kabul etmedim. Teknolojinin gelişmesi terzicilik mesleğini öldürdü. Makineleşme her şeyi bitirdi. Mesleğimizin temeli aslında el işidir. Şimdi her şey makineleşme olduğu için hiç bir şey kalmadı. Bu terziciliği yapan o kapasitede insanda kalmadı artık. Terzi olan dükkanlar da kalfa, çırak yok artık. Her işi usta kendisi yapar. Terzicilikte artık işçi yetişmiyor. Terzicilikte aldığımız ancak bize yetiyor. Ben ikinci bir işçi yetiştiremiyorum. Bir zamanlar en güzel meslek terzicilikti. Bizim yanımıza gelmek için insanlar can atıyordu. Biz edebi, terbiyeyi her şeyi bu dükkanda öğrendik. Bir zamanlar bu dükkanda 15 kişi çalışıyordu” diye konuştu.
Kaynak: İHA
“Terzilik mesleğimiz Osmanlı’ya kadar dayanıyor”
Terzilik mesleğini severek yaptığını belirten Sezai Karakapıcı, “ Ben 1965 yılında babamın terzi dükkanına çırak olarak geldim. 1976 yılında babam emekliliği ayrılınca dükkanı bana devretti. O günden sonra terzi dükkanını işletiyorum. Ustamın makasını aldıktan sonra pantolon, ceket gibi kıyafetleri dikmeye başladık. O günden şimdiye kadar terzi dükkanını işletiyorum. Ben tam 60 yıldır baba mesleği olan terziciliği yapıyorum. Ben hala işimi severek ve isteyerek devam ediyorum. Ben işi yaparken babam bana işi iyi yap, severek yap ve meraklı ol diyordu. Şanlıurfa’da şimdi en eski terzi olarak ben kaldım. Son zamanlarda rahatsızlığımdan dolayı çok çalışamıyorum. Bizim soyumuz Osmanlı’ya kadar dayanır. Osmanlı döneminde bizimkiler 1700 civarında Şanlıurfa’ya geliyorlar. Bizim ailenin bir kısmı Üsküp’e gidiyor. Ailenin geri kalanı da İstanbul’a yerleşiyor” dedi.
Asırlık makasla çalışıyor
Son Osmanlı terzisi olarak çalıştığını dile getiren Karakapıcı, “ Bu makası babamın ustası Halep’ten alıyor. Makasla bir müddet ustamız çalışıyor. Makas ağır olduğu için makası babama satıyor. Babam makası 70 liraya alıyor. O dönemde altın 10 liraydı. 7 altın değerinde bir makastır. Bir buçuk asır olan makasla halada çalışıyorum. Özelliği güzel bir makastır. Ben bu makasa kıyamıyorum. Belediye başkanları bu makası müzeye adıma koymayı istediler. Ben kabul etmedim. Teknolojinin gelişmesi terzicilik mesleğini öldürdü. Makineleşme her şeyi bitirdi. Mesleğimizin temeli aslında el işidir. Şimdi her şey makineleşme olduğu için hiç bir şey kalmadı. Bu terziciliği yapan o kapasitede insanda kalmadı artık. Terzi olan dükkanlar da kalfa, çırak yok artık. Her işi usta kendisi yapar. Terzicilikte artık işçi yetişmiyor. Terzicilikte aldığımız ancak bize yetiyor. Ben ikinci bir işçi yetiştiremiyorum. Bir zamanlar en güzel meslek terzicilikti. Bizim yanımıza gelmek için insanlar can atıyordu. Biz edebi, terbiyeyi her şeyi bu dükkanda öğrendik. Bir zamanlar bu dükkanda 15 kişi çalışıyordu” diye konuştu.