Eğitim-Bir-Sen Sözleşmeli Öğretmenler İçin Kadro İstedi
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Adana İl Başkanı Mehmet Sezer, sözleşmeli öğretmenler için eşit özlük hakları ile kadro talebinde bulunduklarını söyleyerek parçalanmış aileleri kavuşturacak bir düzenlemenin yapılması çağrısında bulundu.
Sezer, yaptığı açıklamada sözleşmeli öğretmenlerin ne aile kurabildikleri ne de aile olabildikleri ifade ederek sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması ve bundan sonra sözleşmeli öğretmen şeklinde bir istihdamın yapılmaması gerektiğini söyledi.
Kamu hizmetlerinde kalite, süreklilik, kapsayıcılık ve güvenlik kadar, kamu görevlilerinin istihdam şekli, çalışma şartları, mali, sosyal ve özlük haklarının da önemli olduğunu vurgulayan Başkan Sezer, "Kamu görevlilerinin ‘genellik, adillik, eşitlik’ ilkelerine uygun hükümlerle muhatap olması, ‘saygın iş’ anlayışının bir gereğidir. Anayasanın, ‘Asli ve sürekli nitelikteki kamu hizmetlerinin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi’ gerektiğine ilişkin hükmü ortadayken ve aynı unvanda kadrolu statüde istihdam olmasına rağmen, eğitim-öğretim hizmetinde sözleşmeli öğretmen çalıştırılmasını kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.
Türkiye, 2005-2011 tarihleri arasında sözleşmeli öğretmen istihdamı deneyimini yaşadığını hatırlatan Sezer uygulamanın kurum içi çalışma barışını bozduğunu, öğretmen verimliliğini düşürdüğünü, MEB ve eğitim politikalarına güveni azalttığını, sözleşmeli ve kadrolular arasındaki farklardan dolayı mahkemelere dava yükü yüklendiğini söyleyerek sözleşmeli öğretmenliği iptal eden kararnamede yazan ifadelere rağmen bugün yeniden sözleşmeli öğretmenlikte diretildiğini vurguladı.
Mehmet Sezer açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Yıllardır aynı şeyi söylüyoruz. Aynı vazifeyi yapan kamu görevlileri arasında hak ve ücretlerde eşitsizlik kabul edilemez. Aynı sınıfta aynı dersi anlatan, aynı okulda aynı isim ve vasıfla görev yapan öğretmenler arasında ayrımcılık olmaz, olmamalıdır. Aksi hâlde çalışma barışı yara alır, iş verimi azalır. Anayasanın eşitlik ilkesi çiğnenir. Aynı işi yapan kadrolularla sözleşmeliler arasında fiili bir hiyerarşi üretilir.
Sözleşmeli öğretmenlerimiz iş güvencesi, sosyal güvence statüsü, vergi dilimi, net ek ders ücreti, kademe-derece ilerlemesi, görevde yükselme, unvan değişikliği, yurt dışı eğitim ve görevlendirme, mazerete ve isteğe bağlı yer değişikliği, harcırah, dil tazminatı, norm kadro fazlalığına dayalı süreçler, net hazırlık ödeneği gibi, aynı okulda, aynı sınıfta, aynı işi yaptığı kadrolu öğretmenlere sağlanan haklardan faydalanamamaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması anayasal hakları sınırlamakta, aile bütünlüğünü bozmakta, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakmakta, öğretmenleri işi ile eşi arasında tercihe zorlamaktadır. Haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız yanlış istihdam politikası öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Kadrolu öğretmen mevzuatın verdiği güvenceyle aile bütünlüğünü sağlarken, sözleşmeli öğretmen ailesine kavuşacağı gün için şafak saymaktadır. Personel sisteminde bir devrim yapılmalı; iş güvencesi için, eşit işe eşit ücret için, çalışma barışı için, emekte performans, hizmette yüksek kalite için, bütün kamu sistemi kadrolu istihdamda birleştirilmeli, adaletsizlikler bitirilmeli, sözleşmeli öğretmenlik bütünüyle terk edilmeli, mevcut sözleşmeli öğretmenler ivedilikle kadroya geçirilmelidir."
Eğitim-Bir-Sen olarak, Türkiye’nin gerek mali gerekse fikri gücünün en kısa süre içerisinde sözleşmeli öğretmenleri kadroya taşımaya, sözleşmeliliği tarihte kötü bir anı olarak bırakmaya yeteceğine inandıklarını kaydeden Sezer, "Yetkililerden, sözleşmeli öğretmenlerimizin aile hasretine son verecek, onları ailelerine kavuşturacak adımı atmalarını, ara tatilde tayin hakkı vererek mahzun yüzleri güldürmelerini istiyor ve bekliyoruz" dedi.
Kaynak: İHA
Kamu hizmetlerinde kalite, süreklilik, kapsayıcılık ve güvenlik kadar, kamu görevlilerinin istihdam şekli, çalışma şartları, mali, sosyal ve özlük haklarının da önemli olduğunu vurgulayan Başkan Sezer, "Kamu görevlilerinin ‘genellik, adillik, eşitlik’ ilkelerine uygun hükümlerle muhatap olması, ‘saygın iş’ anlayışının bir gereğidir. Anayasanın, ‘Asli ve sürekli nitelikteki kamu hizmetlerinin kamu görevlileri eliyle yürütülmesi’ gerektiğine ilişkin hükmü ortadayken ve aynı unvanda kadrolu statüde istihdam olmasına rağmen, eğitim-öğretim hizmetinde sözleşmeli öğretmen çalıştırılmasını kabul etmemiz mümkün değildir" dedi.
Türkiye, 2005-2011 tarihleri arasında sözleşmeli öğretmen istihdamı deneyimini yaşadığını hatırlatan Sezer uygulamanın kurum içi çalışma barışını bozduğunu, öğretmen verimliliğini düşürdüğünü, MEB ve eğitim politikalarına güveni azalttığını, sözleşmeli ve kadrolular arasındaki farklardan dolayı mahkemelere dava yükü yüklendiğini söyleyerek sözleşmeli öğretmenliği iptal eden kararnamede yazan ifadelere rağmen bugün yeniden sözleşmeli öğretmenlikte diretildiğini vurguladı.
Mehmet Sezer açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Yıllardır aynı şeyi söylüyoruz. Aynı vazifeyi yapan kamu görevlileri arasında hak ve ücretlerde eşitsizlik kabul edilemez. Aynı sınıfta aynı dersi anlatan, aynı okulda aynı isim ve vasıfla görev yapan öğretmenler arasında ayrımcılık olmaz, olmamalıdır. Aksi hâlde çalışma barışı yara alır, iş verimi azalır. Anayasanın eşitlik ilkesi çiğnenir. Aynı işi yapan kadrolularla sözleşmeliler arasında fiili bir hiyerarşi üretilir.
Sözleşmeli öğretmenlerimiz iş güvencesi, sosyal güvence statüsü, vergi dilimi, net ek ders ücreti, kademe-derece ilerlemesi, görevde yükselme, unvan değişikliği, yurt dışı eğitim ve görevlendirme, mazerete ve isteğe bağlı yer değişikliği, harcırah, dil tazminatı, norm kadro fazlalığına dayalı süreçler, net hazırlık ödeneği gibi, aynı okulda, aynı sınıfta, aynı işi yaptığı kadrolu öğretmenlere sağlanan haklardan faydalanamamaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması anayasal hakları sınırlamakta, aile bütünlüğünü bozmakta, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakmakta, öğretmenleri işi ile eşi arasında tercihe zorlamaktadır. Haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız yanlış istihdam politikası öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Kadrolu öğretmen mevzuatın verdiği güvenceyle aile bütünlüğünü sağlarken, sözleşmeli öğretmen ailesine kavuşacağı gün için şafak saymaktadır. Personel sisteminde bir devrim yapılmalı; iş güvencesi için, eşit işe eşit ücret için, çalışma barışı için, emekte performans, hizmette yüksek kalite için, bütün kamu sistemi kadrolu istihdamda birleştirilmeli, adaletsizlikler bitirilmeli, sözleşmeli öğretmenlik bütünüyle terk edilmeli, mevcut sözleşmeli öğretmenler ivedilikle kadroya geçirilmelidir."
Eğitim-Bir-Sen olarak, Türkiye’nin gerek mali gerekse fikri gücünün en kısa süre içerisinde sözleşmeli öğretmenleri kadroya taşımaya, sözleşmeliliği tarihte kötü bir anı olarak bırakmaya yeteceğine inandıklarını kaydeden Sezer, "Yetkililerden, sözleşmeli öğretmenlerimizin aile hasretine son verecek, onları ailelerine kavuşturacak adımı atmalarını, ara tatilde tayin hakkı vererek mahzun yüzleri güldürmelerini istiyor ve bekliyoruz" dedi.