Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş'tan Camilerde Oturarak Namaz Kılınmasıyla İlgili Açıklamalarda Bulundu
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “İslam dini kolaylık dinidir. Ama bunu saflardan ayrı bir yerde, ayrı bir bölüm oluşturarak; sandalye, tabure ya da yere sabitlenmiş birtakım oturaklarla yaptığınız zaman camiye uymayan, başka bir takım dinlerin ibadet alanlarını hatırlatan, ona benzeyen görüntüler ortaya çıkıyor. Buna engel olmamız gerekiyor” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dünya Göçmenler Günü” münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı Göç ve Manevi Destek Merkezi’nde düzenlenen programa katıldı.
Program sonrasında cami ve mescitlerde tabure ve sandalye üzerinde oturarak namaz kılma eyleminin sonlanması üzerine basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erbaş, kararın alınmasındaki nedeni açıkladı.
Erbaş, “Camilerimizde saf düzeninin uygun bir şekilde oluşturulması, sandalye ve tabure üzerinde namaz kılan cemaatimize rehberlik yapmak için bu kararı aldık. Amacımız, cemaatimize doğru dini bilgi vermek ve ibadetlerini doğru bir şekilde yapmalarını sağlamaktır. Daha önce yapılan uygulamayla; rahatsız olan, ayakta duramayan ya da rükû ve secde edemeyen cemaatimiz için uygun yerlerde sandalye ve tabure üzerinde namazlarını kılmaları için, yerler ayrılarak namaz kılmaları sağlandı. Fakat bu süre içerisinde camii adabına uygun olmayan görüntüler ortaya çıktı. Bu görüntüler hem milletimizi rahatsız etti hem de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizleri rahatsız etti. Şunu söylemekte yarar var; camilerimiz çocuklarımız, yaşlılarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, hastalarımız, engellilerimiz, kim olursa olsun herkesin evinden sonra en mutlu olduğu, huzur bulduğu mekanlardır. Oturarak namaz kılamayan kardeşlerimizle ilgili en küçük ilmihal kitaplarında dahi ifade edilen kurallar vardır. Bunu biz şöyle ifade ediyoruz; doğru olanı kıyam da rükûuyla, secdesiyle namazın kılınması. Sağlıklı bir insan için olması gereken bu. Ancak ayakta duramıyorsa, oturarak kılması gerekir. Hatta oturarak da kılamıyorsa yan üstü yatarak ima ile namazını kılabilir. İslam dini kolaylık dinidir. Ama bunu saflardan ayrı bir yerde, ayrı bir bölüm oluşturarak; sandalye, tabure ya da yere sabitlenmiş birtakım oturaklarla yaptığınız zaman camiye uymayan, başka bir takım dinlerin ibadet alanlarını hatırlatan, ona benzeyen görüntüler ortaya çıkıyor. Buna engel olmamız gerekiyor. İlla oturarak ya da ayakta durarak namazına kılamıyorsa katlanabilir taburesini alacak vatandaşımız, herhangi bir safın arasına girecek. Ayrı bir yerde bir görüntü oluşturmadan safın arasında, saf düzenine uygun bir şekilde namazını kılmış olacak. Bu en doğru olanıdır. Öyle sanıyorum ki vatandaşlarımız bu rehberliğimizden çok memnun olacaktır” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Program sonrasında cami ve mescitlerde tabure ve sandalye üzerinde oturarak namaz kılma eyleminin sonlanması üzerine basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erbaş, kararın alınmasındaki nedeni açıkladı.
Erbaş, “Camilerimizde saf düzeninin uygun bir şekilde oluşturulması, sandalye ve tabure üzerinde namaz kılan cemaatimize rehberlik yapmak için bu kararı aldık. Amacımız, cemaatimize doğru dini bilgi vermek ve ibadetlerini doğru bir şekilde yapmalarını sağlamaktır. Daha önce yapılan uygulamayla; rahatsız olan, ayakta duramayan ya da rükû ve secde edemeyen cemaatimiz için uygun yerlerde sandalye ve tabure üzerinde namazlarını kılmaları için, yerler ayrılarak namaz kılmaları sağlandı. Fakat bu süre içerisinde camii adabına uygun olmayan görüntüler ortaya çıktı. Bu görüntüler hem milletimizi rahatsız etti hem de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bizleri rahatsız etti. Şunu söylemekte yarar var; camilerimiz çocuklarımız, yaşlılarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, hastalarımız, engellilerimiz, kim olursa olsun herkesin evinden sonra en mutlu olduğu, huzur bulduğu mekanlardır. Oturarak namaz kılamayan kardeşlerimizle ilgili en küçük ilmihal kitaplarında dahi ifade edilen kurallar vardır. Bunu biz şöyle ifade ediyoruz; doğru olanı kıyam da rükûuyla, secdesiyle namazın kılınması. Sağlıklı bir insan için olması gereken bu. Ancak ayakta duramıyorsa, oturarak kılması gerekir. Hatta oturarak da kılamıyorsa yan üstü yatarak ima ile namazını kılabilir. İslam dini kolaylık dinidir. Ama bunu saflardan ayrı bir yerde, ayrı bir bölüm oluşturarak; sandalye, tabure ya da yere sabitlenmiş birtakım oturaklarla yaptığınız zaman camiye uymayan, başka bir takım dinlerin ibadet alanlarını hatırlatan, ona benzeyen görüntüler ortaya çıkıyor. Buna engel olmamız gerekiyor. İlla oturarak ya da ayakta durarak namazına kılamıyorsa katlanabilir taburesini alacak vatandaşımız, herhangi bir safın arasına girecek. Ayrı bir yerde bir görüntü oluşturmadan safın arasında, saf düzenine uygun bir şekilde namazını kılmış olacak. Bu en doğru olanıdır. Öyle sanıyorum ki vatandaşlarımız bu rehberliğimizden çok memnun olacaktır” diye konuştu.